Bilimkurgu yazarı Ursula K. Le Guin, Rüyanın Öte Yakası [The Lathe of Heaven] romanında insanın dünyadaki eksiklikleri, toplumun aksayan yönlerini düzeltmeye ve doğa üzerinde bilimi ve aklını kullanarak onu hâkimiyet altına çalışmasının gereksizliğini vurgularken bir yandan da insanın kendini doğanın parçası olarak kabul etmesi gerektiğinin altını çizer.
Roman, rüyaları gerçeğe dönüşen George Orr’un “iyileşmek” için oneirologist Dr. Haber’ın kapısını çalmasıyla başlar. Dr. Haber’in dünyayı daha yaşanılabilir bir yere dönüştürmek için Orr’un rüyalarını manipüle etmeye çalışır. Ay’a uzaylıları yerleştirerek insanları bir araya getirecek düşmanları yaratır; ancak işler ters gider ve uzaylılar dünyaya iner. Üstelik, insanların yıkımı, birbirleriyle olan savaşı başka formlarda devam eder. Dr. Haber, ırkçılığı yok etmek ister, bütün insanlar artık gri renktedir. Herkes, her şey aynı görünmektedir. Dünya daha iyi bir yer olmuş mudur, peki? Tabii ki hayır.
Ursula K.Le Guin, Rüyanın Öte Yakası‘nın ütopya ya da distopyadan çok taoist bir roman olduğunu söyler bir röportajında. Kitap, 11 bölümden oluşmaktadır ve genellikle bölümler Taoist filozoflardan alıntılarla başlar. Taoist öğretinin temellerinden biri wu-wei, Orr tarafından simgelenir. Wu-wei, bir nevi eylemsiz eylemdir. George Orr, kendisini hayatın akışına bırakmış biridir; bir şeyleri değiştirmeye, bir yerlere varmaya çalışmaz. Olacağı varsa bir şeyler olur. Orr, evrenle birdir, belki bu yüzden rüyalarıyla evreni şekillendirebilir. Pasif bir karakter olarak çizilen, üzerine basılsa kabuğu çıtırdamayacak bir böcek kadar savunmasız olarak tasvir edilen Orr’un hiçbir şey yapmadan sadece rüyalarıyla evrenin düzenini değiştirebilmesi “wu wei”ye bir örnek olarak gösterilebilir.
Belmont, wu- wei [action through inaction]‘yi şöyle anlatır: herhangi bir seçim ya da eylem gerektirmeyen sonuç en iyi olandır, insan her şeyi doğaya, evrene bırakmalıdır. Orr’ da tam bu noktada daha da belirginlik kazanır. Dr. Haber’i doğanın düzenle böylesine oynamaması için uyarmaktadır, ama çok pasif ve manipüle edilmeye açık bir karakter olduğu için kitabın sonuna kadar ona karşı koymayı beceremez. İyileşmekten çok “iyileştirilmek” istiyordur; etken değil, edilgen bir yapıdadır Orr. Sadece, evrenin onu getirdiği durumu kabullenir. Öyle ki rüyalarının gerçeğe dönüştüğünü fark ettiğinde bile, isteklerini gerçekleştirmek için bu “yeteneğini” kullanmaz, aksine herhangi bir düzen değişikliğine sebep olmamak ve rüya görmesini engellemek için yasadışı ilaçlar kullanmaya başlar. Dr. Haber ise doğaya müdahale ederek, dünyayı daha yaşanılabilir bir gezegene dönüştürmeye çalışan Kartezyen bir özne konumundadır. Jenna Belmont, “The Yin and Yang of Religious Thought”‘ adlı makalesinde, George’u Yang, Dr. Haber’i ise Yin ile eşleştirir. Doğadaki dengenin korunabilmesi için iki zıt kuvvete de ihtiyaç vardır, ikisi beraber romanda bir bütünlük oluşturur.
Lewis Call da benzer şekilde romanın, insanlık için daha iyiye ancak bilgi ve rasyonalizmle ulaşılabileceğini savunan Descartes’dan, hatta Plato’dan itibaren başlamış Batı rasyonalizmi ile insanın irade gücünün hem dünyanın kendisine hem de topluma olan yıkıcı etkisine dikkat çeken Taoist öğreti arasında bir çatışma üzerine kurulu olduğunu yazar. Orr, Call’a göre, post modernist bir başkaldırı, anarşist bir duruşun simgesidir. Hem anarşizmde hem de Taoizm’de yasalar, iktidarın yaptırımı olamaz, yapıcı olan evren ile birey arasındaki bağdır.
Bir diğer yanda ise her şeye nüfus edebilen su esnek akışkan bir formda olması nedeniyle Taoist öğretinin en önemli öğelerinden biridir. Deniz anasının, okyanustaki salınımının betimlenmesiyle başlayan romanda, su varlığını bir şekilde hissettirmeye devam ettirir. George, bahsedilen deniz anasıdır, sonsuz okyanusların, yani sonsuz evrenin bir parçasıdır. Dr. Haber, son kez George’u aracı olarak kullanmadan rüya görerek kendi gerçekliğini yaratmaya çalıştığı anda, binalar yıkılmaya başlar, o an anlatılırken bile binaların erimesinden bahsedilir. Hep bir akışkanlık söz konusudur. George kendini bu akıntıya bırakmaya hazırdır, hafiftir, süzülür. Dr. Haber ise bu akıntıya yön vermeye çalışır; ama kaybeden taraf olacaktır.
Roman, gitmek geri dönüştür cümlesiyle biter. Hayat, daha çok bir döngüdür. Heraklitos, “Aynı nehirde iki kere yıkanılmaz” demiştir; ama belki o nehir hep aynı nehirdir ya da biz hep aynı bizizdir.. Sadece görüntüler değişir ya da adlar; ama her şey özünde aynı kalır. Belki romandaki gibi gerçekten de gitmek hep bir geri dönüştür; doğaya, evrene, birliğe bir geri dönüş.
Kaynaklar
- Call, Lewis.”Postmodern Anarchism in the Novels of Ursula K. Le Guin.” SubStance” #113, Vol. 36, no. 2 . 2007.
- Belmonte, Jenna. “William Haber and George Orr:The Yin and Yang of Religious Thought”. Emergence. Issue 4 (2013).