Yazıları ifadelerin hem önünde hem de gerisinde. Bir süre önce haberinin yaptığımız açık stüdyo günlerine dönelim ve sanatçı dostlarımızla yaptığımız röportajlara yer verelim.
Öncesinde Açık Stüdyo Günlerini koordine eden Deniz Beşer’in cevaplarına yer vermek istiyorum.
Deniz Bey Merhaba, Açık Stüdyo Günleri ile nasıl tanıştınız?
Ben görsel sanatçı ve koordinatör olarak çalışıyorum. Açık Stüdyo Günleri öncesinde evde film gösterimi ve Evde D.i.Y.oruz adında kendi ev-atölyemde konserler organize ediyordum. Gelen olumlu geri dönüşler kişisel olarak açık atölye mantalitesine açılabileceğimi gösterdi. Projeye 2014 yılında Juliane Saupe ile birlikte başladık. Viyana ve İstanbul’da yaşıyoruz. Bu doğrultuda Viyana’da organize edilen açık stüdyo etkinliklerini ziyaret etmenin bize ilham verdiğini söyleyebilirim. 2016 yılından beri ise etkinliği tek başıma koordine ediyorum. Elbette, Açık Stüdyo Günleri’nin gönüllüleri ve emekçilerinin önemli katkılarını da belirtmekte fayda var. Aslında dünyanın birçok şehrinde uzun yıllardır bu tarz oluşumlar organize ediliyor. Bağımsız sanat için yeni bir soluk getirebileceğini düşündüğümüz bu format için 2014 senesinde Juliane ile birlikte “neden İstanbul’a bunu yeniliklerle birlikte getirmiyoruz!” diyerek düşüncelerimizi eyleme aktardık. Şu anda etkinliğin Türkiye’nin ilk ve en kapsamlı açık atölye organizasyonu olduğunu belirtmekte fayda var.
Sanatçının mutfağını açması, kendi fikirlerini aşikar etmesi size nasıl geliyor?
Avusturya’da bağımsız sanat alanları ve otonom alanlarda düzenlenen etkinliklerin sayısı Türkiye’ye göre bir hayli fazla. Bu doğrultuda galeri veya diğer kurumların çatısı altında olmadan otonom bir yapıyı senede 3 günlüğüne de olsa deneyimleyebilmek ve yeni önermelerimizi işin mutfağında yani atölyelerimizde göstermek bu projeyi sürdürmekteki en büyük motivasyonumuzdu. Ev ve atölyelerin bilindik galeri mekânının dışında olması İstanbul’un sanat galerilerinde karşılaşamayacağımız türden bir samimiyeti sağlıyor. Tüm sanatçı arkadaşlarımız sanat profesyonelleriyle ve ziyaretçilerle kolaylıkla iletişime geçip bir ağ oluşturabiliyorlar. Bunun dışında komşu olmalarına rağmen birbirlerinin atölyesini bilmeyen sanatçıların bu etkinlik sayesinde birbirleriyle iletişime geçmesi ve yeni dostlukların oluşması bir diğer olumlu geri dönüşlerden biri. Tekelleşen sanat dünyasına bir alternatif olarak sunduğumuz ASG, bağımsız ve sponsorsuz bir girişim olarak sanatçılara farklı bir platform yaratmaktadır. 6 senedir tekrarlanan bir etkinlik olarak ASG’nin diğer bağımsız sanatçılara da ilham verdiğini söyleyebiliriz.
Bu doğrultuda ev ve atölyesinde sergi açan sanatçıların sayısının arttığını da gözlemlemekten keyif alıyorum. Bugüne kadar Açık Stüdyo Günleri, farklı yaş grupları ve farklı kesimlerden ziyaretçi ve sanatçıları kucaklayan samimi bir girişim olarak güzel geri dönüşler aldı. Gelen olumlu ilgiyse bizi gelecek ASG için motive etti. 2014 öncesine dek Türkiye’de bu tipte ve büyüklükte bir açık atölye etkinliği gerçekleşmemişti. Bu açığı birazda olsa kapattığımız için mutlu olduğumuzu söyleyebilirim.
Etkinliğin çalışmalarınız üzerinde bir etkisi oldu mu? Eğer olduysa kısaca bahsedilir misiniz lütfen?
Açık Stüdyo Günleri’nin sanatçı arkadaşlarımızın çalışmaları üzerinde güçlü bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Atölyelerini bir sergi mekanı gibi kurgulamaları ve ASG için özel eserler üretmeleri onların çalışma disiplinine yeni bir dinamik katmaktadır. Bunun dışında en önemlisi ASG sayesinde kurulan yeni dostluklar ve diyaloglar en önemli kazanımlarımız bence.
Son olarak günümüzdeki sanat deneyimleri ve üretilen sanat ile ilgili olarak söylemek istediğiniz bir şey var mıdır?
Bu soruyu hangi alanda ne gibi kıstaslar altında sanat üretiminin yapıldığını ele alarak açıklamak daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Ticari fuarlar için üretilen eserler ile bağımsız sanat alanları için üretilen eser ve projelerin bambaşka yaklaşımlarda ilerlediğinin altını çizmekte fayda var. Bu konuya bağımsız sanat alanında ki üretim ile bakmak gerekirse İstanbul’da bu tip üretimlerin Avrupa’ya oranla cılız kaldığını maalesef söyleyebilirim. Ama elbette İstanbul’daki bazı bağımsız sanat alanlarının çabaları ve inatları takdire şayan. Umarım gelecek senelerde bağımsız sanat kendini gösterebilecek daha farklı alanlara kavuşur.
Deniz Bey’den sonra Mehmet Can dostumuza yer verelim.
Açık stüdyo günleri ile nasıl tanıştınız?
ASG’yi geçen yıllarda duymuş olsam da bu sene sanatsever bir arkadaşımın tavsiyesi ve bana hatırlatması üzerine bu etkinliğe katıldım. Bu etkinlikten beklentim sanatın bireysel bir eylemden çıkıp çoğul, kolektif bir çalışma ile görünür kılındığının ve paylaşılabildiğinin idrak edilmesidir.
Sanatçının mutfağını açması, kendi fikirlerini aşikar etmesi size nasıl geliyor?
Sanatçının dışardan birden fazla gözün yorumları sayesinde kendisini görebilecek olmasının büyük bir fırsat olacağını düşünüyorum. Tabi bu durum dediğiniz gibi atölyenin ve sanatçının enerjisinin dış dünyaya sunulmasıyla mümkün oluyor.
Etkinliğin çalışmalarınız üzerinde bir etkisi oldu mu? Eğer olduysa kısaca bahsedilir misiniz lütfen?
Evet bu etkinliğin olumlu bir motivasyonu bana kazandırmasının yanında yeni çalışmalarımı düzenlemekte ve sunmakta faydası da oldu.
Son olarak günümüzdeki sanat deneyimleri ve üretilen sanat ile ilgili olarak söylemek istediğiniz bir şey var mıdır?
Her bir eylemin, söylemin ve ham düşüncenin sanat üretimi içine girdiğini , sanatın hayatı kapsadığını düşünüyorum. Bu yüzden ne üretiliyor veya üretilmiyorsa bu bir hassas dengeye tabidir. Sanatın en moderninden en klasiğine hepsi bize lazım…
Cansu Sakız’ın akışları da aşağıdaki gibi.
*Açık stüdyo günleri sosyal medyada karşıma çıktığında fikir ve isimin yalınlığı beni yakaladı, sonrasında detaylarına bakarak başvurumu oluşturdum. 3 sene önce tanıştığım bir oluşumdur. Geçen sene atölyemi taşıma zamanına denk geldiği için katılamadım ama bu sene burdayım.
Sanatçının mutfağını açması, kendi fikirlerini aşikar etmesi size nasıl geliyor?
*Sanatçıların yaratım süreçlerini oluşturduğu mekanın kapılarını açması, aslında kendi dünyasını ziyaretçiye açmasıyla paraleldir. İşlerin bitmiş halini görmekle, üretim yaptığı dünyanın içerisinde görmenin çok daha etkili ve samimi olduğunu düşünüyorum.
Etkinliğin çalışmalarınız üzerinde bir etkisi oldu mu? Eğer olduysa kısaca bahsedilir misiniz lütfen?
*Etkinliğe özel bir çalışmadan ziyade, kendi seyrimdeki üretimlerime devam ettim. Zaten her an birisi kapımızı çalabilir. Yeni tanışmalara açık bireyler olduğumuz için burada buluştuğumuzu düşünüyorum.
Son olarak günümüzdeki sanat deneyimleri ve üretilen sanat ile ilgili olarak söylemek istediğiniz bir şey var mıdır?
*Sanatın sanat sever ile buluşması adına ülkemizde gerçekleştirilen etkinlikler ve fuarlar sanatçı ve sanat sever buluşması adına çok faydalı. Ancak bazı etkinliklerin sanat severlere yüksek ücretler talep edilerek sunulması, bu durumun samimiyetini bir hayli zedeleyen de bir durum. Sanatçıların ürettiklerine gelecek olursak, ülkemizdeki potansiyelin ne denli yüksek olduğunu, dünyadaki sanat eserleriyle karşılaştırdığımızda rahatlıkla görebiliyoruz. Sanatçıların üretimini daha da destekleyecek atılımların yapılması en büyük isteğimiz.
Son olarak Beksultan dostumuza yer verelim röportajımızda.
Açık stüdyo günleri ile nasıl tanıştınız?
Açık Stüdyo Günleri’ni düzenleyen Deniz Beşer’le uzun yıllarına dayanan bir arkadaşlığımız var. Düzenlendiği ilk yıldan beri takip ediyorum. Ben ilk kez 2018’de katıldım ve bu sene de atölyemi ziyaretçilere açıyorum.
Sanatçının mutfağını açması, kendi fikirlerini aşikar etmesi size nasıl geliyor?
İzleyici ile direkt etkileşimi sağladığı için iki taraf açısından da olumlu olduğunu düşünüyorum. Mesafelerin ortadan kalktığı, izleyicilerin rahat olduğu ve karşılıklı diyaloğu güçlendiren bir ortam yaratılmış oluyor. Geçen sene katıldığım Açık Stüdyo Günleri’nde çok fazla ziyaretçim oldu. Farklı bakış açılarını tartışmak, karşıda uyandırdığı hisleri dinlemek işinize uzaktan bakmanızı da sağlıyor. Bir işin üretim süreci sonucu kadar önemlidir. Bu kısa karşılamaların bir anı, bir duygusu sonraki işinizlerinizde karşılık bulabiliyor.
Etkinliğin çalışmalarınız üzerinde bir etkisi oldu mu? Eğer olduysa kısaca bahsedilir misiniz lütfen?
Evet motive edici bir yanı var. İzleyicinin heyecanı size de geçiyor.
Son olarak günümüzdeki sanat deneyimleri ve üretilen sanat ile ilgili olarak söylemek istediğiniz bir şey var mıdır?
Böyle genel bir soruya cevap vermek çok kolay değil. Bağımsız sanat alanlarını, sanat inisiyatiflerini, sanat kolektiflerini daha umut verici buluyorum. İzleyicinin katılımına yönelik çalışmalar daha fazla yer alıyor. Atölyelerin düzenlendiği paylaşıma, etkileşime yönelik işlerin artması, İstanbul dışındaki şehirlerdeki hareketlilik daha çok ilgimi çekiyor.