Ankara’da bir pazar öğleden sonrası duvarlarında yoga duruşlarının ve mandala figürlerinin olduğu huzur dolu bir mekânda, doğalı özleyen, kırsala dönüş planları yapan ya da kentte doğalı yaratma hevesindeki insanlarla çember kurup yiyeceklerimizi ve umutlarımızı paylaştığımız, katılımcı bir karar alma yöntemi olan sosyokrasiyi deneyimlediğimiz keyifli bir zaman geçirdik.
Bu toplanmanın nedeni ise Ankara’da sürdürülebilir yaşam ve permakültür çalışmalarına dair derli toplu bir topluluk oluşturma çabalarını hayata geçirmekti. Hâlihazırda Ankara’da sürdürülebilir yaşama dair bir dizi etkinlik gerçekleştirilmesine karşın bunlar yeterince duyurulmadığı için arzu edilen kitleye ulaşamıyor. Ayrıca Ankara’da yönünü toprağa çevirmiş, doğa ile uyumlu yaşam sistemlerini hayata geçirmek isteyen insanlar bir permakültür kolektifinin eksikliğini hissediyor. İşte bu nedenlerle yola çıkan Filiz ve Doğukan, sosyal medya üzerinden bir çağrı yaparak Ankara’da kırsalda yaşamayı deneyimlemiş, şehirde balkonunda bir yaşam sistemi oluşturmuş, ODTÜ bostanlarında üretimin hazzını yaşamış ve tüm bunları gerçekleştirmek isteyen insanlarla bir araya gelmemize vesile oldular.
Çemberin, çemberleşmenin ve ben diliyle konuşmanın önemine vurgu yapılarak başlayan toplantı, çemberde hiç tanışık olmadığımız insanlarla eşleşerek tanışma faslıyla devam etti. Saatler ilerledikçe sohbet koyulaştı, konuya dair istekler, beklentiler, umutlar, serzenişler paylaşıldı. Çembere sonradan katılanlar ve çemberden daha erken ayrılmak zorunda kalanlar olsa da çemberin adabı bozulmadı hiç.
Çemberde topluluğun ismi, şiddetsiz iletişim, armağan ekonomisi, yapılacak etkinlikler, kimlerin bu oluşama nasıl destek olacağına kadar birçok konu sosyokrasi yöntemiyle ele alındı. Aşina olmadığımız bir kavram olan sosyokrasinin topluluk oluşturmada kullanılan, ortaklaşa karar alırken problemleri çözebilme, ortaklaşa öneri oluşturabilme ve oy çokluğuyla değil oy birliği ile karar alma gibi konularda işe yarayan bir yöntem olduğunu bu sayede öğrenmiş ve deneyimlemiş olduk. Şimdilik Ankara Yaşam Çemberi adıyla yola devam etmeye karar veren topluluğun dört saat süren toplantının sonunda çemberdekilerin hislerini ve şükran duygularını sunmasıyla çember kapatıldı.
Önümüzdeki zamanlarda film gösterimleri, çeşitli söyleşiler, atölyeler ve arazi çalışmaları, permakültüre giriş eğitimleri gibi bir dizi etkinlik gerçekleştirilmesi planlanıyor. Kasım ayı için Armağan ekonomisi, Permakültüre giriş, Şiddetsiz iletişim, Ağaç Tanıma Gezisi gibi etkinlikler öne çıkıyor.
Kim bilir belki de bir kent bostanı oluşturulup bu bostanda hep birlikte toprağa dokunmanın, doğadaki diğer canlılara zarar vermeden bir bütün içerisinde üretmenin hazzı yaşanır. Çemberde bulunan hevesli ve umutlu insanları gördükten sonra bunun gerçekleşeceğinin ışığını kalbimin derinliklerinde hissedebildim. Mekânın da verdiği huzurla birlikte bu çemberleşme gerçekten bir nevi grup terapisi oldu herkes için. Bu vesileyle de Mandala Yaşam Atölye’sine ve emektarlarına şükranlarımızı sunmuş olalım.
Siz de bu yeni oluşuma destek olmak ve kar altında kalan buğday tanesini yeşertmeye niyetlenirseniz Ankara Yaşam Çemberi sayfasını takip edebilir, yeni yapılacak toplaşmalara ve atölye çalışmalarına katılabilirsiniz.