Uluslararası Af Örgütü ve Afrewatch’ın yaptığı araştırmalar, adı geçen ünlü markaların ve daha fazlasının, kullandıkları kobaltın edinildiği madenlerde çocuk işçi çalıştırıldığını öne sürüyor. Ünlü markalar ise suçu üzerilerine almaya pek gönüllü değil.
Bilgisayarlarımızda ve telefonlarımızda çoğunlukla lityum iyon pilleri kullanılır. Bu pillerin yapımında ise kobalt metaline ihtiyaç duyulur. Bütün Dünya’da kullanılan kobalt elementinin kabaca yüzde 50’si Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeki madenlerden çıkartılır.
2016 yılının başında Uluslararası Af Örgütü ve Afrika kaynaklarını izlemek için kurulmuş sivil toplum kuruluşu AfreWatch tarafından, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde kobalt madenciliği ve ticareti esnasında gerçekleştirilen insan hakları ihlaliyle ilgili detaylı bir rapor yayınlandı.
Rapora göre, madenlerin büyük bir çoğunluğunda sağlık için hiçbir önlem alınmamakla birlikte, element çok ilkel yöntemlerle ve yer altından çıkartılmaktadır. Bütün bunlar da ilerleyen zamanlarda maden işçilerine ağır ve ölümlü hastalıklar* olarak geri dönmektedir. İşin daha da can sıkıcı tarafı, çoğu işçi bütün bu hayati riskleri günde sadece 1 dolar gibi bir gelir için göze almak zorunda kalmaktadır.
Madenlerde iş kazalarına karşı yeterli güvenlik önlemi alınmadığı da ayrıca belirtiliyor. Uluslararası Af Örgütü’nün verilerine göre 2014 Eylül’ü ile 2015 Aralık’ı arasındaki zaman diliminde en az 80 kişi kaza yoluyla yer altında hayatını kaybetmiş.
Çocuk işçilere yoğunlaşacak olursak, UNICEF’in tahmini değerlendirmesine göre güney Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde 40 bine yakın çocuk, maden işçisi olarak görev alıyor. Çoğu çocuk işçi yer altına inmek zorunda kalmıyor; fakat yer üstündeki işlerde (çıkartılan madenlerin sınıflandırılması veya bir yerden bir yere taşınması) yorgunluktan bitap düşene kadar çalıştırılıyor.
Uluslararası Af Örgütü’nün tespit ettiği en küçük işçinin yedi yaşında olduğunu söyleyebiliriz. Peki, yedi yaşında bir çocuğun madende çalışması ne demek? Kemik gelişimini bile tamamlamamış küçücük bedenini değersiz bir çulmuş gibi oradan oraya sürüklemesi demek. “Patronu” veya “üstü” olan yabancı “büyükler” tarafından azarlanmaya, tartaklanmaya, tacize ve her türlü başka istismara açık hale gelmesi demek. Belki okula gidememesi ve belki de çocukluğunda oyun oynayacak enerji ve motivasyona hiç sahip olamadan yetişkinliğe adımını atması demek.
14 yaşında bir yetim olan çocuk işçi Paul, madende çalışmaya 12 yaşında başladığını söylüyor ve ekliyor; “Aşağıda bulunan tünellerde 24 saatimi geçirdiğim oluyor. Bir sabah geliyorum ve ertesi sabah olana kadar aşağıda kalıyorum… Aşağıda kendimi bir şekilde avutmak zorundayım. Vekil annem beni okula göndermek istiyordu; fakat vekil babam buna karşıydı ve beni burada çalışmaya yolladı.”
Söz konusu araştırmalar “This is what we die for (Uğruna öldüğümüz şey bu)” adlı raporda detaylıca verilmekte, ilgilenenler linke tıklayarak İngilizce metinden okuma yapabilirler.
Af Örgütü’nün araştırması sonucunda, içerisinde Sony, Huawei, Microsoft, Samsung ve Apple’ın da bulunduğu 16 büyük şirketin, söz konusu madenlerle ticari bağlantısı olduğu belirlendi. Şirketlerin bir kısmı konuyu araştıracaklarını, bir kısmı bundan haberleri olmadığını, bir kısmı da çocuk işçiliğine kesinlikle karşı olduklarını söyledi.
Uluslararası Af Örgütü’nde iş ve insan hakları araştırmacısı olan Mark Dummet ise konuyla ilgili olarak; “Milyonlarca insan teknolojinin bize sunduklarından, yeniliklerden faydalanıyor; fakat onların nereden geldiğini çok az soruyor. Küresel olarak yıllık 125 milyar dolar geliri olan şirketlerin, kullandığı hammaddenin nereden geldiğini bilmemek gibi bir lüksü olamaz. Büyük markaların bu konuda sorumluluklarını yerine getirmeleri gerekiyor” şeklinde fikrini belirtti.
İnsanlığın geldiği şu noktada bilgisayarsız ve telefonsuz yaşamak çok zor ve az gerekli iken, onların yapılma aşamalarında ne kadar insancıl yöntemler kullanıldığına hâkim olmak en doğal hakkımız. Hepimiz bilerek ya da bilmeden, bazılarımız umursamadan, bir çocuğun madenlerde “eskitilmesine” katkıda bulunuyor olabiliriz. Tüketiciler olarak tüketim çılgınlığından kaçınmamız ve yeri geldiğinde alım gücümüzü şirketler üzerinde bir baskı unsuru olarak kullanmamız insan hakları ihlallerinin önüne belli ölçüde geçebilir. Umuyorum ki zamanla her şey daha iyiye gider.
Ürkek bir serçe gibi eğme başını. Kaldır başını ve dimdik dur. Bu senin değil, ülkemin ayıbı. Hırpalanmış yerlerinden öperim çocuk.
Nazım Hikmet
*Kobalt tozuna düzenli olarak maruz kalmak ölümcül akciğer kanserine sebep olabilmektedir. Kobalt tozunun solunması ayrıca solunum yolu hassaslaşması, astım, nefes darlığı ve azalan ciğer fonksiyonlarına sebep olabilmektedir. Derinin kobalt tozu ile teması ise kontakt dermatit isimli bir deri hastalığına yol açabilir.