Başbakan Ahmet Davutoğlu AKP’nin Trabzon mitinginde Yeşil Yol Projesi’ne değindi. Davutoğlu projenin “Doğaya ulaşıp Rabb’imize şükretmek için” yapıldığını iddia ederek son zamanlarda gerçekleştirdiği şaşırtmayan açıklamalarına bir yenisini daha eklemiş oldu.
Davutoğlu Trabzon’da yaptığı konuşmada, Karadeniz’in sekiz kentini birbirine bağlayacak ve doğaseverler tarafından talan olarak adlandırılan proje ile ilgili değişik bir açıklama yaparak olaya farklı bir boyut kazandırdı. Bizi kör kuyularda merdivensiz bırakan Davutoğlu ve bir cumhuriyet devletinin tüm hükûmet yetkililerinin açıklamaları, sonucu etkilemiyor. Kör kuyular gittikçe artıyor, merdiven üretimi durma noktasında. Umuda bir virgül koyup mücadeleye devam etmek gerekli.
“Tek bir yaylanın tarumar edilmesine izin vermeyiz”
Turizmi geliştireceği gerekçesiyle yapılmak istenen ancak bölge halkının kesin olarak karşı çıktığı Yeşil Yol Projesi aslında “doğaya ulaşıp Rabb’imize şükretmek için” yapılacakmış. Davutoğlu, bu cümleyi sarfettiği konuşmada şu ifadeleri kullandı:
“Dünyanın her yerinden insanlar gelsin Karadeniz’in yaylalarına aşık olsun, havasında şifa bulsun diye bu projeyi yapıyoruz. Türkiye’nin her köşesindeki çevre aşıkları olan bizler adına söylüyorum; bizler sarı çiçekle konuşan Yunus Emre’den ilham almışız. Tek bir sarı çiçeğin ezilmesine izin vermeyiz. Tek bir yaylanın tarumar edilmesine izin vermeyiz. Kötü yapılaşmayla o doğanın bozulmasına izin vermeyiz. O yollar doğayı bozmak için değil, doğaya ulaşıp Rabb’imize şükretmek için yapılıyor. Yeşil Yol bu felsefeyle yapılmaya devam edecek.”
Davutoğlu’nun tek bir yaylanın tarumar edilmesine, kötü yapılaşma ile doğanın bozulmasına izin vermeyeceklerini belirttiği konuşmasında bazı bilgi eksiklikleri olduğu göze çarpıyor. Mesela kötü yapılaşmayı tanımlamak gerekir. Kötü yapılaşma nedir, kimler kötü yapılaşır, inşa edilen yapıların izni kimden ve nasıl alınır?
Karadeniz’in kalbine bir hançer: Yeşil Yol
Yeşil Yol’a tepki gösterilmesinin en büyük sebeplerinden biri yapılaşma. Karadeniz bölgesi gerek doğası gerek insanı ile el değmemiş ve sakin yapısını koruyor. Ancak bölgeye yapılması planlanan proje tamamlandığı takdirde peşinde asfalt, araç, egzoz ve fosil yakıtı da getirecek. Buna bağlı şekilde suyun kirlenmesi, doğa tahribatı ve kirli hava da Karadeniz halkına ızdırap olacak. Bu etkenler tanıdık geldi değil mi? Bz büyükşehirlerde temiz su, temiz hava ve üç-beş ağaca hasret kalmışken… Karadeniz; bir İç Anadolu, bir Marmara olmasın diye, sadece bunun için mücadele etmek hayati önem taşıyor.
Halkın büyük kısmı yol istemiyor ama bir kısmı da istiyor. Peki, bölge halkını ayrıştıran nedir? Bölge halkını ayrıştıran tabii ki vaatler. Halka “siyah takımlılar” tarafından verilen turizm gelecek, refaha erilecek ve hayat canlanacak vaatleri nedeniyle halk geçim derdine bir umut olarak Yeşil Yol’u onaylayabiliyor. Ancak proje detaylandığı zaman, onaylayanlar bile yaylalarına bir müdahale yapıldığı takdirde en önde direneceklerini söylüyorlar.
Yeşil Yol Projesi bir talan, bir doğa katliamı projesidir. Bu konuda bu kadar açık ve net cümleler kurabilmem de tamamen projenin kendisinden ileri geliyor. Ortada bir proje yok, isteyenlere verilmeyen projenin her 19 kilometrelik kısmını bir müteahhit yapıyor. Yani birbirinden farklı kişilerin oluşturacağı bu “yol” doğaya ve birilerinin Rabb’ine değil, doğrudan talana ve pis bir doğa yaratmaya uzanıyor.