Türk şiirinin en önemli isimlerinden Tevfik Fikret 148 yıl önce bugün İstanbul’da dünyaya geldi. Edebiyata karşı hissettiği tutku ve medeni yaşama verdiği önem ile çağdaşlarının bir adım önüne geçtiği söylenebilir. Zira Fikret, içine doğduğu Osmanlı Devleti’nin dağılma sürecinde yetişmiş ve bu kaos ortamında, fikirlerini ve sözcüklerini yeşertmeyi başarabilmiş bir şairdir. Hatta öyle ki devrimci ve idealist fikirleriyle Mustafa Kemal başta olmak üzere dönemin pek çok aydınını etkilemiş, onlara ilham kaynağı olmuştur.
47 yıllık yaşamı boyunca memurluktan öğretmenliğe, Galatasaray futbol takımı hami başkanlığından dergiciliğe kadar profesyonel yaşamın birçok noktasında görev yapmış olan Fikret, çalıştığı her kurumda Batı’ya yönelmek gerektiğini, medeniyeti ve idealizmi savunmuştur. Mustafa Kemal onun bu ilerici yapısına ithafen ‘’Tevfik Fikret’in Tarih-i Kadim’i yok mu, işte o, dünyada yapılması gereken bütün devrimlerin kaynağıdır’’ demiştir.
Savaşın gürültüsü, patırtısı, indir artık
indir bu acıklı sahnenin perdesini!
Dinsin sonu gelmeyen bu karışıklık!
Sen de, gelenekçi iskelet,
yazdığın kara yazılara bir son ver,
aydınlığa susadık biz, aydınlığa susadık. (Tarih-i Kadim şiirinden bir kesit)
Edebiyatın bu ölümsüz ustası, yerli edebiyatta bir ilke de imza atarak ilk çocuk şiir kitabı olan Şermin’i yazmıştır. Bunun yanı sıra Rübab-ı Şikeste, Sis, Hasta Çocuk gibi unutulmaz eserlerin de yaratıcısı olan Fikret, yapıtlarında uygarlık, özgürlük, çağdaş yaşam gibi konuları işlemiş, toplumun yararına olacağına inandığı ne varsa eserlerine iliştirmeye çalışmıştır.
Tevfik Fikret’in dizelerinde kişiliğinin değerli izlerine rastlamak ve yaşam felsefesine dokunabilmek mümkün. Egemenlerin, efendilerin değil, halkın şairidir Fikret ve yalnızca onların sofrasında doyabilmektedir.
Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar
Gurur-ı ihtişamı var, sürur-ı intikaamı var.
Bu sofra iltifatınızdan işte ab u tab umar.
Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar…
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini…
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak…
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin! (1912- Tevfik Fikret)