Londra şüphesiz ki birbirinden güzel tiyatro binalarıyla gönlümüzü fethetmiş durumda. Ancak bunların arasında özellikle bir tanesi var ki oyun izlerken aynı zamanda açık havanın ve doğanın da tadını çıkarabiliyorsunuz. Londra’daki açık hava tiyatrolarının en büyüklerinden biri olan Regent’s Park Açık Hava Tiyatrosu, 1250 koltuk kapasitesine sahip ve her akşam seyircilerine benzersiz bir deneyim sunuyor.
Elbette tiyatro her yerde tiyatrodur ve güzeldir lakin atmosferin de göz ardı edilemeyecek bir unsur olduğunu kabul etmek durumundayız. Gönül rahatlığıyla, dört duvar arasına sıkışmış sahnelerden ve şehrin bunaltıcılığından kaçıp nefes almak isteyen tiyatro izleyicisi için kesinlikle yaşanması gereken bir tecrübe diyebiliriz Regent’s Park Tiyatrosu için. O güzelim performansları bir piknik havasında, yıldızların altında çimenlerde otururken izlediğinizi ve bir yandan da şarabınızı yudumladığınızı bir hayal edin!
Her yıl yaklaşık olarak 140 bin seyirciyi ağırlayan tiyatronun aynı zamanda köklü bir geçmişi de var. 1932 yılında Robert Atkins ve Sydney Carroll’ın 12. Gece’nin siyah-beyaz bir prodüksiyonunu sunmalarıyla başlayan tarihi, 1934’te George Bernard Shaw’ın tiyatro için bir oyun yazmasıyla devam ediyor.
1939 senesinde İngiltere’de Regent’s Park Açık Hava Tiyatrosu ve Windmill Tiyatrosu dışında savaş boyunca İngiltere’de açık kalan başka tiyatro yoktu. 1974 senesinde günümüzdeki yenilenmiş amfi tiyatro tipindeki oditoryum ve ek alanların inşasıyla yoluna devam eden tiyatro, 1983’te ilk müzikali Bashville’i sahneye koydu. 2012’de sekseninci yıl dönümünü Londra Olimpiyatları’yla birlikte kutlayan tiyatro, kuruluşundan bu yana bünyesine kattığı birbirinden yetenekli tiyatrocu ve yönetmenlerle günümüze kadar varlığını sürdürebilmeyi başardı. Son olarak geçen yıl, yaşayan tarih niteliğindeki tiyatronun geçmişini paylaşmak amacıyla bir dijital arşiv yayınladılar.
Hava koşulu ne olursa olsun mümkün olduğu kadar oyunu tamamlamaya çalışan bu tiyatroya, seyircilerin elbette yağmura ve güneşe karşı tedbirli olarak gitmesi gerekiyor. Son ana kadar hava koşulu netleşemeyebileceği için ilan edilen saatten önce asla oyun iptal edilmiyor ve tiyatro ekibi mümkün olduğunca oyunu sonuna kadar sürdürmeye çalışıyor.
Londra’ya yolunuz düşerse burada bir oyun seyretmeden geri dönmeyin ve doğayla sanatın tadını doyasıya çıkarın derim!