2014’te Dünya’nın 41,8 milyon tonluk elektronik çöpü oldu!
Birleşmiş Milletler Üniversitesi’nden araştırmacıların hazırladığı rapora göre “çöp dağlarının” çoğunluğunu eski mikrodalga fırınlar, çamaşır-bulaşık makineleri ve diğer elektrikli ev eşyaları oluşturuyor.
Nur topu gibi çöplerimizin yalnızca yüzde 16’sı geri dönüşüm ve yeniden kullanım sürecinden geçiyor. Bu durum aslında, üretim değil tüketim canavarı olduğumuzun da açık bir göstergesi.
BBC Türkçe‘nin haberine göre; dünyada en çok elektronik çöp ABD’ninken, kişi başına en çok elektronik çöp üretilen bölge ise Avrupa. Rapora göre, 2014’te en fazla elektronik çöp yaratan ulus, 7 kilotonun üstüne çıkan Amerikalılar oldu. Çin, 6 kilotonun biraz üzerine çıkarak ikinci sırada, Japonya 2,2 kilotonla üçüncü sırada yer aldı. Kişi başına yaratılan çöp miktarı esas alınarak yapılan hesaplamada ise Avrupa ülkelerinin elektronik eşyayı en fazla çöpe atan bölge olduğu belirlendi.
Norveç’te her yurttaş 28,4 kg. kadar elektronik eşyayı çöpe atıyor. Afrika’da ise kişi başına düşen elektronik çöp miktarı 1,7 kilogram. Rakamlar kimin tükettiğini, kimin tüketemediğini de gözler önüne seriyor.
Evde kullanılan elektronik araç gereçlerin giderek arttığına ve günümüzde üretilen beyaz eşyanın eski modeller kadar uzun ömürlü olmadığına işaret edilen raporda, bunun sonucu olarak da elektronik çöp dağlarının yükseldiği kaydedildi.
BM Üniversitesi’nin Rektörü David Malone, elektronik çöplerin değerli bir kentsel maden oluşturduğunu ve bunların geri dönüşüm için kullanılabileceğini belirtti. Malone ayrıca, çöpe atılan beyaz eşyada, kurşun gibi zehirli maddelerin yoğun olarak bulunduğunu ve bu nedenle elektronik gereçlerin dikkatli bir şekilde ortadan kaldırılması gerektiğini vurguladı.
41,8 milyon ton elektronik çöpün, 16 milyon ton demir, 1,900 kiloton bakır ve 300 ton altın ile paladyum gibi diğer değerli madenleri içerdiği belirtildi. Rapor, bu kaynakların toplam değerinin 35 milyar dolar olduğunu kaydetti.
Türkiye’nin ilk e-atık zirvesi Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) ve Enerji Verimliliği Derneği işbirliğiyle 5-6 Mart tarihlerinde İstanbul Teknik Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. Zirvede en çok atık dönüştürenler ödüllendirildi. Dönüştürülen atıkların katkısı ve dönüştürülemeyen atıkların zararları konuşuldu.
Peki, e-atıklar neden bu kadar önemli?
İçinde bulunduğumuz teknoloji çağı aynı zamanda hunharca bir tüketim çağı. 6 ayda bir değişip gelişen cep telefonları, bilgisayarlar ve diğer elektronik aletler, sanki daha önceleri sökülen çoraplarımızı dikip yeniden giymemişiz gibi, bizi sürekli ve sadece tüketime çağırıyor. Gelişen teknolojinin yaptığı bu hipnoz etkisi ile biz de sadece tüketiyoruz. Satın alıyoruz, biraz kullanıyoruz, çöpe atıyoruz. Ama bu davranış modelinin sonucunu hiç düşünmüyoruz. Belki de çöpe attığımız eski cep telefonumuz hem maddi anlamda bizi tüketiyor, hem de ömür diye bahsettiğimiz gelecek günlerimizi kısaltıyor. Hem cebimize, hem çevreye, hem de insan sağlığına kötü etkileri olan e-atıklar geri dönüştürülmeli.
Türkiye’nin ilk elektronik atık geri dönüşüm tesisi olan Exitcom Recycling verilerine göre, Türkiye durumun ciddiyetinin farkında değil. Tesis yetkililerinin yaptığı açıklama ise korkutucu. E-atıkların çöpe bilinçsizce atılması sonucunda açığa çıkan- havaya karışan gazın 1 gramı, egzoz gazından 10 bin kat daha zararlı, diyorlar. Egzoz emisyon ölçümleri konusunda getirilen yükümlülükler ve yaptırımların, e-atık konusunda da hayata geçmesi hepimiz için yaşamsal önem taşıyor.
Ülkemizde kişi başına yılda ortalama 584 kg katı atık üretilmektedir. Bu e-atıkların 2016 yılına kadar 3 kat artması bekleniyor. Aşırı miktarda kurşun içeren e-atıklar; merkezi sinir sistemi, kan ve böbreklerde hasara neden oluyor.
Kişi başına günde 0,6 kg evsel ve 1 kg belediye atığı çıkmaktadır. Yılda 13 milyon ton evsel ve 19–20 milyon ton belediye atığı (MSW) üretiliyor. Atıklar ise ya dolgu alanlarına boşaltılıyor (vahşi depolanma) ya da yakılıyor. Arazi dolgusu her geçen gün değerli sahaları işgal ediyor, yangın ve patlamalara sebebiyet verebiliyor. E-atıklar aynı zamanda da hava, su, toprak kirlenmesine neden oluyor.
Gelişen her yeni teknoloji beraberinde, eski teknolojiyi temizlemek için de bir sektör getiriyor. E-atık da gelişmekte ve gelecek vaatleri vermekte olan bir sektör. Gelişmiş ülkeler e-atık zehrinden, e-çöplerini gelişmemiş veya az gelişmiş ülkelere göndererek kurtulma yolunu seçiyor. İşlendiği takdirde oldukça işlevsel görünen e-atıkları işleyebilecek içeriğe sahip tesisler oluşturmak ise biraz pahalı. E-atık işlenmesi, e-atık ihracatından 10 kat daha maliyetli. Bu nedenle; zekâ küpü gelişmiş ülkeler, gelişmemiş ülkelere “yardım” ediyorlar. Gelişmemiş ülkelerde bu e-atıklar genellikle manuel olarak geri kazandırılıyor ancak bu sağlık için büyük bir tehdit.
Aslında 1989 yılında Uluslararası Basel Anlaşması oluşturulmuş. Bu anlaşmaya göre; 1994’ten itibaren her türlü zehirli atığın ülke dışına çıkarılması yasaklanmış. Yani herkes atığını azaltacak ve kendi sınırlarında yok edecek. Dünyada 149 ülke bu anlaşmayı imzalarken Amerika imzalamamış. ABD e-atık problemini arka bahçesi olarak gördüğü Asya ve Afrika’ya süpürmeyi tercih etmiştir. Türkiye’nin e-atık notu ise orta derecelerdedir.
E-atık bir kazanç kaynağı olabilecekken, günümüzde bir sağlık tehdidi ve maddi kayıptır. Biz Gaia Dergi olarak e-çöplerinize talibiz. Çöpe atmayın, bize bir mail atın. Yaşanılabilir, temiz bir dünya hayallerde kalmamalı. Biz bu gerçeğe adım adım yaklaşıyoruz, buyurun birlikte çekelim içimize tertemiz oksijeni. E-atıkları bir araya toplayalım!
Gaia Dergi’ye ulaşmak için [email protected] mailini kullanabilirsiniz.
Kaynak: dunyalilar.org, T24