Geçtiğimiz günlerde İstanbul Üniversitesi, Veterinerlik Fakültesi’nde yaşanan kesimlere gelen tepkiler üzerine okullarda eğitim amaçlı hayvanların sömürüldüğü gerçeği bir kez daha gün yüzüne çıkmıştı.
Gün yüzüne çıkan görüntüler aslında sürekli yaşanan ve göz ardı edilen bir gerçeğin küçük bir kısmını ortaya koyuyordu. Hayvanların sağlığına kavuşmasının amaçlandığı düşünülen veterinerlik gibi bölümlerde bu şekilde bir ölümün yaşanması verilen eğitimlerin hayvanların sağlığından çok insanların refahını gözettiği gerçeği ile de yüzleşmemize olanak sağladı.
Türkiye’de hayvan özgürlüğü konusu ile ilgili çalışmalar yürüten sekiz sivil toplum örgütünün çağrısıyla eğitim ve araştırma alanlarında gerçekleştirilen hayvan hakları ihlallerine ve deney amaçlı yapılan işkenceleri ifşa etmek amacıyla tüm bu yaşananları durdurabilmek adına Eğitimde Vicdani Ret Kampanyası başlatıldı. Geçtiğimiz hafta yapılan basın açıklaması ile kampanya tüm kamuoyuna duyuruldu.
İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı Av. Hülya Yalçın ve İnsan Hakları Derneği (İHB) İstanbul Şubesi Genel Sekreteri Hulusi Zeynel ile moleküler biyoloji alanında yüksek lisans yapmış olan Dicle Ürünay, Yeryüzüne Özgürlük Derneği’nden hayvan sağlığı bölümü mezunu Burak Özgüner, Kürke Hayır Platformu’ndan Veteriner Hekim Ozan E. Berberoğlu ve ismini açıklamak istemeyen lisans ve doktora öğrencilerinden iki kişi daha deneyimlerini aktardı.
Türkiye’de okuyan ve şu anda İngiltere’de Psikoloji üzerine öğrenimini ve araştırmalarını sürdüren Gaia Dergi yazarı Sinan Doğan da Türkiye’de bir ilk olarak eğitimde vicdani reddini açıkladı.
Sinan Doğan’nın yaptığı ret açıklaması;
“Merhaba,
Ben Sinan Doğan, Psikoloji Bölümü üçüncü sınıf öğrencisiyim. Sizlere İngiltere’den seslenmekteyim. Burada toplumsal ve kültürel konulu bir araştırma yapmak için bulunmaktayım. İlgilendiğim konuyla ilgili eğitim almak ve araştırma yapmak için doğup büyüdüğüm topraklardan uzaktayım. Zira, Türkiye’de Psikoloji bilimi kâr odaklı bir sektör doktrini haline gelmiştir. Toplumsal eşitsizliğin ve tekno-endüstriyel uygarlık mekanizmalarının yarattığı sorunları araştırma kabiliyetine sahip Kültürel Psikoloji ya da Psikolojik Antropoloji gibi alanlar yerine sorunların geçici olarak göz önünde kaldırılmasını amaçlayan Psikofarmakoloji ve Nöropsikoloji alanlarının kâr odaklı araştırma ve eğitimine olanak ve kaynak sağlanmaktadır. Ülkenin dört bir yanında, neo-liberal politikaların birer yansıması olarak, Sosyal ve Beşeri Bilimler alanlarında çalışmalar yapan bölümler kapatılmakta, yerlerine sektörlere eleman yetiştirmekte başka bir amacı olmayan politikalara sahip bölümler açılmaktadır.
Disiplinlerarası Psikoloji biliminin özgürlük ve adalet anlayışına katkı sunacak bir şekilde hizmet etmesi için araştırmalarımı sürdüreceğim. Bu amaçla, bir hayvan özgürlüğü ve derin ekoloji aktivisti olarak, hayvanlar üzerinde deney yapmayı, hayvanların insanmerkezci uygarlık namına terörize edildiği bu sistem içinde yer almayı ve hayvanların kullanıldığı araştırmaları kendi araştırmalarımda kullanmayı vicdanen ve politik olarak reddediyorum.
Anarşist dayanışmayla”
Bilindiği üzere veterinerlik gibi bölümlerde yalnızca hayvanların sağlığı amaçlı bir eğitim yürütülmüyor. Verilen eğitimlerde; kesim alanları, deneyler ve hayvan sömürüsünün faal olarak yaşandığı alanlarda da veterinerlik gibi bölümlerin eğitimini almış bireylerin yer alması sebebiyle hayvanların kesimleri, yapay döllenmeleri gibi konular da işleniyor. Gerçekleştirilen eğitim sürecinde öğrencilerin konular ile ilgili vicdani rahatsızlık hissederek dahil olmama hakkı ise eğitimciler tarafından tanınmıyor.
Sömürüye ortak olma, vicdani reddini açıkla!
Araştırmalar kapsamında da mutasyona uğratılan ve öldürülen canlıların yaşamı bilim adı altında sonlandırılabiliyor. Birçok ülkede insanlar bir hayvanı kaybettiğinde, o hayvanı gömmek yerine üniversitelere bağışlıyor. Böyle bir sistem Türkiye’de yok. Kliniklerde ölen hayvanların çoğu çöpe atılıyor. Bilim uğruna gerçekleştirilen hayvan sömürüsü ile elde edilen verilerin çok büyük bir kısmı ise işe yaramıyor. Birçok ilacın keşfedilmesi sürecini ise uzatıyor. İnsanlarda görülen rahatsızlıkların sadece yüzde 1,16’sı hayvanlarda görülüyor ve testlerin sadece yüzde 5 ila 25’i insana uygun sonuçlar veriyor. Örneğin; penisilin tavşanları öldürebilirken bizlerin yaşadığı ciddi problemleri çözmeye olanak sağlıyor. Bu ve bunun gibi durumlar ise birçok hayvanın sırf insanın merakını gidermek adı altında can veriyor.
Dünya’da vicdani ret hakkını tanıyan ve öğrencilerin vicdani reddini açıklayabildiği üniversiteler de mevcut. Avustralya, Brezilya, Yeni Zelanda, Almanya, Norveç, Amerika, Fransa, İtalya vicdani ret hakkını tanıyan ülkeler arasında bunun dışında farklı ülkelerde bulunan üniversiteler de mevcut. Türkiye’de Aksaray Üniversitesi‘nde 2012 yılında üniversite senatosu kararı ile üniversitenin ilgili birimlerinde eğitim-öğretim amacıyla yapılan ölü veya canlı hayvan diseksiyonu yerine alternatif yöntemlerin kullanılmasını hayata geçirdi. Diğer üniversitelere düşen de benzer bir tutum izlemek olmalıdır. Üniversitelerde yaşanan araştırma veya eğitim kaynaklı hayvan sömürüsünden rahatsızlık duyan birçok öğrenci ve öğretim görevlisi mevcutken vicdani retlerini açıklamaları hayvanların yaşam hakkı adına önemli bir adım olacaktır.
Sen de eğitim ve araştırma amaçlı hayvan sömürüsüne ortak olma ve vicdani reddini açıkla!
İmza kampanyası için tıklayın.