Tarım, insanlığın üretici faaliyetlerinin en önemlisi ve en eskisidir. Gelişmekte olan ülkelerde halen yüzde 60’lık bir kesim tarımla ilgilenmektedir. Çünkü her geçtiğimiz gün insanlarda doğaya ve doğala dönüş isteği daha fazla gözlemlenmektedir. Bunun nedeni ise insanların, tüketici zirai ilaçlar, genetiği değiştirilmiş, hormonlu, inorganik gübrelerle üretilen ürünlerin çeşitli hastalıklara neden olduğunun bilincine geç de olsa varmaya başlamasıdır.
Ancak dikkat etmediğimiz bir nokta var ki ürünleri satın alırken organik tarım yolu ile mi yoksa doğal tarım yolu ile mi bize ulaştığını çok ayırt edemememiz.
Çoğunlukla düşülen yanlış ise iki kavramın (doğal tarım/ürün- organik tarım/ürün) aynı olduğunu sanmamızdır. Geleneksel, yerel ve doğal üretimin yapay gübreye, böcek ilaçlarına ve genetiği değiştirilmiş organizmalara dayanan teknolojik tarım santrallerine dönüştüğü bir dönemde tüketicilerin organik ürün ile doğal ürünü ayırt edememesi oldukça normal.
Doğal tarım diğer bir deyişle ekolojik tarım zirai mücadele ilaçları, ticari gübreler, hormonlar ve sentetik organik maddeler kullanılmadan yapılan tarımdır. Bu maddeler kullanılarak elde edilen ürünler organik olabilir ancak doğal değildir.
Doğal tarım, insan sağlığını önemseyen, ekolojik dengeyi koruyan ve sürdürülebilirliği olan bir tarımdır. Organik tarım aynı zamanda tekelciliğin gelişmesiyle birlikte biyoçeşitliliğin azalmasına neden olurken diğer yandan da doğal tarım yapmaya çalışan küçük çiftçinin ekonomik gelişimini engelliyor.
İnsanlar artık fast food tüketmek istemiyor. Fakat şehir yaşamının hızlı ve stresli temposu insanları işlerinin güçlerinin arasında hızlı ve pratik yemeklere yöneltiyor. Aynı zamanda fast food ürünlerin ekonomik olması da cezbedici oluyor. Ancak gerçek anlamda bir ekonomik olma durumu değil bu bahsettiğimiz. Çünkü insanlar toplumsal ve çevresel maliyetleri hesaba dâhil etmiyor.
Türkiye’de ilaçlamadan arındırılmış doğal tarım arazileri yaygın olarak bulunmadığı ve bir arazinin kimyasaldan arındırılması yaklaşık 10 yıl sürdüğü için organik tarımdan elde edilen ürünler doğal ürün olarak piyasaya sürülebiliyor. (Ancak doğal ürün, doğal tarımdan elde edilmiş üründür.) Ve doğala yönelen kitlenin talepleri doğrultusunda da çeşitli bölgelerde organik pazarlar kuruluyor. Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği tarafından 2006 Haziran’ında ilk defa İstanbul’da, Şişli – Feriköy ile başlatılan Yüzde 100 Ekolojik Pazarlar projesi, organik tarım ve ürünlerinin tanınması ve iç pazarda talep oluşmasında öncü olmuştur. İstanbul’da Şişli, Küçükçekmece, Bakırköy, Beylikdüzü, Kartal; Kayseri’de Kocasinan ve Talas’ta “yüzde 100 Ekolojik Pazarlar” hizmet vermektedir.
“Sürdürülebilir tarım uygulamalarını” incelemek için tıklayınız.