Endonezya, aktif yanardağı en fazla olan ülkelerden. Java Adası’nda yüzlerce insan her gün ağır şartlarda çalışıp sülfür çıkarıyorlar. Bu proje de adadaki Kawah Ijen madencilerinin öyküsünü konu alıyor.
Bölgedeki işçileri fotoğraflayan İtalyan multimedya sanatçısı, fotoğrafçı David De Fiorenzo Conti, turkuaz renkteki krater göllü aktif yanardağında çektiği fotoğraflarla buradaki işçilerin zor çalışma koşullarına dikkat çekiyor. Ijen’de yoğun bir şekilde sülfür madenciliği yapılıyor. Conti The Quest for Poor’s Gold adlı projesinde zehirli dumanlar içinde asitli krater göllerinden sarı sülfürleri çıkaran maden işçilerini konu alıyor.
Sadece şanslı olanların gaz maskesi var
Madencilerin mesaisi gün doğumuyla başlıyor. Gece volkanın püskürttüğü mavi gazlar turistlerin ilgi odağı. Onlar çekildikten sonra gün batımına kadar iş başındalar. Yüzlerce emekçi her gün dağı tırmanıp kraterin içine iniyor. Kazma kürekleriyle kayaları parçalıyor ve taşınabilecek hale getiriyorlar. Katıksız sülfür topaklarını toplarken çoğu kendini sadece eşarplarla gazlardan koruyor. İçlerinden sadece şanslı birkaçının gaz maskesi var. Bu zehirli gazları birkaç kez solumak bile haftalarca öksürüğe neden olabilirken onlar tüm günlerini bu dumanların içinde geçiriyor. Aralarında bayılanlar çıkabiliyor.
Topladıkları parçaları omuzlarında taşıdıkları bambu sepetlere dolduruyorlar. 75 ile 100 kg arasında değişen ağırlıkları kraterlerden yukarıya çıkarıyor, sonra dağın aşağısına toplama alanına bırakıyorlar. Bu iniş yaklaşık iki saat sürüyor. Oradan el arabalarıyla ana alana götürülüyor ve kamyonlarla alınıp son durak rafinelere bırakılıyor.
Kawah Ijen’den çıkarılan sülfürün yüzde 80’i şeker ağartmakta kullanılıyor. Geriye kalanı ise kozmetik alanında, barut ve suni gübre gibi malların üretiminde kullanılıyor.
Conti sülfür madencilerinin ortalama yaşının 50 olduğunu söylüyor. “Sırtlarında çok ağrıları var. Yine de bu işi yapmaya devam ediyorlar. Günlük kazançları sadece 12 dolar. Çocuklarına iyi bir eğitim sunabilmek için. Sarı tozlar ve ağır kokular tenlerinden hiç çıkmıyor.”
Çalışmanın devamını görmek için lütfen tıklayın.
Kaynak: My Modern Met, the Atlantic