İlk 4 yılında “Ankara Engelsiz Filmler Festivali” olarak yola çıkan ve son 3 yılında “Engelsiz Filmler Festivali” olarak düzenlenen festival, Ankara’nın yanında İstanbul ve Eskişehir’de de düzenleniyor. Herkesin eşit bir şekilde kültürel hayata katılımını hedefleyen Engelsiz Filmler Festivali, 7 yılında da zengin film seçkisi ile izleyicisinin karşısına çıktı. Festival hakkında merak edilenleri, festivalin genel koordinatörü Kıvanç Yalçıner’e sorduk…
“Festival izleyicisinin engelli bireylerin sahip oldukları dezavantajların yaşamlarını nasıl farklılaştırdığına, verdikleri mücadelelere biraz daha yakından tanık olmalarını istedik.”
İlk 4 yılında “Ankara Engelsiz Filmler Festivali” olarak yola çıktığınız festival, son 3 yılında “Engelsiz Filmler Festivali” adı altında 3 şehirde birden düzenleniyor. Kültürel hayata eşit katılıma olanak sağlamak amacıyla gerçekleşen festivalinizin 7. Yılındaki yola çıkış teması nedir?
Festival için her yıl bir tema belirlemiyoruz, fakat bu yıl programda engellilik meselesini odağına alan filmlerden oluşan başlıklar geçtiğimiz yıllara oranla ağırlık kazandı. Festival izleyicisinin engelli bireylerin sahip oldukları dezavantajların yaşamlarını nasıl farklılaştırdığına, verdikleri mücadelelere biraz daha yakından tanık olmalarını istedik.
Festival uzun süredir Ankara’lı sinemaseverlerin heyecanla takip ettiği bir film festivali haline geldi. Son iki yılda da Ankara’nın yanına İstanbul ve Eskişehir eklendi. Bu iki şehrin festivale bakışı ve katılımı nasıl?
Evet bu yıl üçüncü kez İstanbul ve Eskişehir’i ziyaret etti Festival. Aslında ilk yılın hemen ardından başka şehirlerden davet almaya başlamıştık. Fakat önceliği Ankara’da kalıcı olmaya, Festival’i sürdürebiliyor olmaya verdik. Festival’i götüreceğimiz şehirlerde yerel partnerler bulmak; sivil toplum örgütlerinin, belediyelerin isteği, gideceğimiz şehirde izleyiciye ulaşabileceğimizi görmek ve devamlılık önemli. Eskişehir buna iyi bir örnek. Belediye, Festival’i Eskişehirlilere ulaştırmak için çok iyi çalışıyor ve üçüncü yılında da çok ilgi gören bir etkinlik oldu Engelsiz Filmler Festivali Eskişehir’de.
Festival gösterimlerinde izleyicilerin sesli betimle, işaret dili ve ayrıntılı altyazılı şekilde film izledikten sonra nasıl yorumları oluyor?
Hem izleyiciler, hem de yönetmen, oyuncu ve yapımcılar, filmleri üretenler diyelim, sesli betimleme ile film izledikten sonra etkilendiklerini, bu kadar detaylı bir anlatım beklemediklerini söylüyorlar. Saf filminin yönetmeni Ali Vatansever, Eskişehir’deki gösterimin ardından yapılan söyleşide filmi izleyen seyircilerinin yüzde 75’inin kaçırdığı bir detayı sesli betimlemede duyduğunu ve buna çok şaşırdığını söyledi örneğin.
“Engelsiz Filmler Festivali olarak her fırsatta aslında hiçbirimizin farklı olmadığını, farklılıklarımızın ayrıştırıcı değil, birleştirici olması gerektiğini vurgulamaya çalışıyoruz.”
Bu yıl Ulusal Yarışma’da; Mahmut Fazıl Coşkun’un Anons, Banu Sıvacı’nın Güvercin, Ali Vatansever’in Saf, Guillaume Giovanetti ve Çağla Zencirci’nin Sibel ve Emre Yeksan’ın Yuva filmleri yarışıyor. Sonyıllarda festivallerde yarışıp bol ödül alan filmler oldular aslında. 5 filmin seçim aşamasında nelere dikkat ettiniz?
Engelsiz Filmler Festivali basit bir gerçekten yola çıktı; kültürel ve sosyal hayata katılmak herkes için bir hak . Yıl içinde pek çok film festivali / etkinliği gerçekleşiyor ama bunların maalesef hemen hiçbiri erişilebilir değil. Üretilen onlarca film nüfusun önemli bir oranına ulaşamıyor, sunulmuyor dahi. Engelsiz Yarışma programı da yıl içinde üretilen önemli yerli yapımlar arasından yaptığımız bir seçki. Yurt içi ve yurt dışında beğeniyle karşılanan filmleri bu programda izleyiciyle buluşuyoruz.
Guillaume Giovanetti ve Çağla Zencirci’nin “Sibel” filmi de; köylüler tarafından dışlanan dilsiz bir genç kızın hikayesini anlatıyor. Bu filmin festivalin temasına da tamamen örtüşmesi konusunda fikirleriniz nelerdir?
Sibel karakteri, dilsiz olduğu için kabul görmeyen, farklı bir dille iletişim kurmaya çalıştığı için ötelenen bir karakter. Engelsiz Filmler Festivali olarak her fırsatta aslında hiçbirimizin farklı olmadığını, farklılıklarımızın ayrıştırıcı değil, birleştirici olması gerektiğini vurgulamaya çalışıyoruz. Bu anlamda filmin anlattığı hikaye ile örtüşen bir durum var. 2014 yılında Çağla ve Guillaume’nin Camera Obscura adlı belgesellerini festivalde göstermiştik. Onda da görme engelli bir karakter ön planda idi. Yönetmenleri bu sefer yarışmamızda görmek bizi çok mutlu etti.
Engelsiz Yarışma’nın yanı sıra Dünyadan, Çocuklar İçin, Uzun Lafın Kısası, Otizm Dostu Gösterim gibi festival takipçilerinin merakla beklediği bölümlerin yanı sıra Ayrıksı Otu, Rehber Köpekler, Be In!, Bizim için, Bizsiz Asla! ve Kim Demiş? Gibi bölümler de yeni eklendi. Bu bölümlere seçilen filmlerle ilgili neler dersiniz?
Söylediğiniz gibi, Dünyadan, Çocuklar İçin, Uzun Lafın Kısası, Otizm Dostu Gösterim bölümleri Engelsiz Yarışma ile birlikte Festival takipçilerinin aşina olduğu, beklediği bölümler. Geçtiğimiz senelerde Engel Tanımayan Filmler başlığı altında topladığımız engellilikle ilgili meseleleri konu edinen filmleri bu yıl daha spesifik alt başlıklarda toplayarak sunduk. Engeli olduğu için ötelenen, kendini izole eden veya bir mücadele veren karakterlerin hikayelerini takip eden “Ayrıksı Otu”, sanatın özgürleştirici gücünü keşfeden ve sıra dışı işler başaran karakterleri izleyeceğimiz “Kim Demiş?”, hak mücadelelerini izleyebileceğimiz “Bizim İçin, Bizsiz Asla!” ve sadece görme engellilere değil, fiziksel ve ruhsal sorunlar yaşayan bireylerin hayatında büyük farklar yaratan kahramanları tanıyacağımız “Rehber Köpekler” her üç şehirde de ilgi gören bölümler oldular.
“Mural Ankara, engelli kadınların yaşadığı sorunların mural sanatı ile temsiliyet ve ifade alanı bulmasını sağlamayı amaçladı.”
Festival tarihleri öncesinde, ama festival kapsamında bu yıl ilk kez “Mural Ankara” adında bir etkinlik düzenlendi. Bu etkinliğin festivalle olan bağlantısı hakkında neler dersiniz?
Bu yılı geçtiğimiz yıllardan farklı kılan etkinlik Mural Ankara oldu. Engelli kadınların yaşadığı sorunların mural sanatı ile temsiliyet ve ifade alanı bulmasını sağlamayı amaçlayan etkinlik, 26 Eylül Perşembe günü 3 mural sanatçısı ve engelli hakları alanında çalışan 3 aktivistin buluşmasıyla başladı. Buluşmada klinik psikolog ve engelli hakları aktivisti Beyza Ünal, gazeteci, fotoğrafçı ve Engelsiz Sanat Derneği danışmanı Elif Gamze Bozo ve Engelli Kadın Derneği başkanı Fatma Köseoğlu Güldal çalışma alanlarındaki deneyimlerini ve düşüncelerini projeye katılan sanatçılarla birlikte paylaşarak, toplumsal cinsiyet ve engellilik, engelli bireylerin bağımsız yaşam hakkı, sağlamcılık gibi konularda fikir alışverişinde bulundular. Ardından sanatçılar, işlerini Ankara’nın üç farklı duvarında uyguladı. Görmek isteyenler bu duvarların adreslerini Festival’in web sayfasında bulabilirler. Bu etkinliği önümüzdeki senelerde büyüterek sürdürme niyetimiz var.
Festivale büyükelçiliklerin ve yurtdışı bağlantılı kurumsal vakıfların da destekleri oluyor. Festivale destek olan bu kurumlarla nasıl bir iletişim halinde oluyorsunuz hazırlık sürecinde?
Kültürel ve sosyal yaşama katılma hakkı Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Bildirgesi’nde tanımlanmış bir hak. Bu saydığınız kurumların hemen hepsi Festival bu hakkı teslim ettiği, bu imkanı yarattığı için Festival’i destekliyorlar. Destekçilerle erişilebilir bir sosyal yaşam idealinde birleşiyor ve birlikte bu Festival’i gerçekleştiriyoruz.