Ana SayfaYaşamKadınErkeklikler’i eşitsizliği meşrulaştıran ataerkil düzende yeniden oluşturmak mı?(!)

Erkeklikler’i eşitsizliği meşrulaştıran ataerkil düzende yeniden oluşturmak mı?(!)

-

“Kimlik kategorileri beni her zaman rahatsız eden bir çerçeve olmuştur; ben kimlik kategorilerini değişmez ayak bağları sayar ve onları ortaya çıkması kaçınılmaz dert yuvaları olarak kavrar, hatta öyle lanse ederim.”
Judith Butler

Erkeklik. Bu kelime ile ne yapacağımı bilmiyorum açıkçası. Daha doğrusu nasıl bir başlangıç yapacağımı, ilk etapta nasıl bir paragrafla giriş yaparak Erkeklik kelimesinin oluşturduğu düşünceleri hiçbir başka çağrışıma tutunmaksızın nasıl yazmaya başlayacağımı bilemiyorum. Şimdiye kadar kadın konusu üzerinden erkeklik, feminizm üzerinden erkeklik, homofobi üzerinden erkeklik, queer kavramı üzerinden erkeklik, şiddet üzerinden erkeklik, güç üzerinden erkeklik, savaş üzerinden erkeklik, iş dünyası üzerinden erkeklik ve benzeri birçok konu başlığı üzerinden tartıştığımız erkeklikler, hiçbir tanıma ve çağrışıma tutunmaksızın, salt kendinden mütevelli haliyle karşıma dikilmiş durumda. 

Kitabın adı; Erkeklikler. Yazarı, Raewny Connell. Kitabın bir alt başlığı bile yok. Olsaydı işimi kolaylaştırırdı elbet. Ne bileyim, Eril Tahakkümde Erkeklik Sorunları veya Bir Toplumsal Cinsiyet Rolü Olarak Zarar Veren Erk Sistem vb. gibi bir alt başlık bu konular üzerine çok okuyup, düşünüp, yazıp, konuşup, hareket halinde olduğumdan nereden başlayacağım yönünde bana bolca ip ucu sunabilirdi. Fakat yardımcı alt başlıklar, yardımcı çağrışımlar, yardımcı ögeler yok, yok, yok.  Erkeklik var.  

Salt erkeklikle baş başa kalmış olmam durumumun en zorlayıcı tarafı değil. Kitabın her bir sayfasını okuyup, ilerlerken ve her bir yeni bölümle beraber Erkeklikler kitabını ezberlediğim gündelik bilgi dağarcığımla ele alamayacağımı düşünmeye başlıyorum.. Erkek olma, erkeklik, erk sistemin gündelik düşünceleri, konuşmaları, eylemleri dışına çıkmam gerekiyor. Bana alışık olduğum konfor sunulmuyor. Erkeklikten, Erkeklik kitabı sayesinde ilk defa bu kadar faydalanacak, erkekliğin ince detaylarını ilk defa kavrayacak ve erkekliğe dair kafamda oluşan kalıpları ilk defa ters yüz edebilecek miyim? Bu cümleyi bir soruya dönüştürmeksizin bitirebilirdim. “Erkeklikten, Erkeklik kitabı sayesinde ilk defa bu kadar faydalanacak, erkekliğin ince detaylarını ilk defa kavrayacak ve erkekliğe dair kafamda oluşan kalıpları ilk defa ters yüz edebileceğim.” Fakat tercihimi hep en az bir soru sormaktan yana kullanmalıyım. Erkeklik kara sularının tekinsizliği en az bir soru ile o kara sularında dolaşmayı gerektirir. 

Bir Kişi, Bir Kimlik, Salt Erkeklik

Raewny Connell, Erkeklikler kitabı ile, içinde yaşadığımız dünya düzeninin, sistem çarklarının oluşumunda öncü, kadın varlığının tam ve eksiksiz şekilde ortaya çıkmasını olağanüstü şekilde zorlaştıran, iğdiş eden, gerekirse erkekleştiren fakat kadına çizilen sınırlar aşıldığı zaman kadın olduğu gerçeğini sözlü veya fiziki şiddete başvurarak hatırlatan fail ile karşı karşıya getiriyor bizleri. Connell bu buluşturmayı “erkek” kimliğini pekiştirmeye hizmet edecek şekilde gerici, benmerkezci kalıp yargılarla değil, erkekler arasında var olan cinsiyet kalıplarının çeşitliliğini anlatan ve belgeleyen bir kitap ile yapmak isteyerek yola çıkıyor. Kitabın ilk basım tarihi 1995. Genişletilmiş ikinci baskı tam on yıl sonra okuyucuyla buluşuyor. Elimdeki kitap genişletilmiş ikinci baskı ve her bir sayfa ile erkeklikler kavramına yaklaşıyorum. Yaklaştıkça erkeklikler kavram dağarcığım biraz daha, daha fazla, daha da fazla dikkat kesilmeye başlıyor. 

Raewny Connell’ın kaleme aldığı İkinci Baskıya Önsöz’ün henüz ikinci sayfasında 1970’li yıllara tekabül eden Kadınların Özgürleşme Hareketinin hemen akabinde, küçük çapta da olsa, Erkeklerin Özgürleşme Hareketi adı altında erkekler, iktidar ve değişim konusunda “erkek cinsiyet rolünü” yeniden düzenlemeye çalışan bir oluşum başlatılmıştı bilgisi veriliyor. Kadınlar tarafından başlatılan, kadınların varlıklarını tam olarak ortaya çıkarabilecekleri, aynı zamanda kadınlar için failin (suçlunun) artık elini kolunu sallayarak suçsuzmuş gibi dolaşmaya devam edemeyeceği yeni dönemin tohumları serpilmeye başlanırken, erkeklerin de kendi oluşumları için örnek aldıkları bu durum kalıplaşmış erkek yargılarını çürütebilmek adına önemli bir fırsatı erkeklerin ayağına kadar getirmiş. Kadınlar çıktıkları yolda -yukarı doğru ivme kazanacak şekilde- hızla ilerlerken, erkekler adına durum düşünüldüğü gibi olmamış. Raewny Connell bir sosyolog olarak bu durum ile ilgili, erkekliğin yeni dönem oluşumlarının sonraki yıllarda erkeklerin ve erkek çocukların gerçekte ne yaptıklarıyla ilgili pek fazla çalışma yürütmediği ve toplumsal cinsiyet kavramı konusunda o sıralar var olan ciddi kafa karışıklığından mustarip olma durumlarının bu sebeplerden dolayı büyüyerek devam ettiği savını ileri sürmüş. Connell’ın bu savı yüzde yüz doğru. Çünkü içinde bulunulan sistemin konforu erkeklik üzerine kurulu ve buna rağmen erkeklik üzerine yeni oluşumlara kapı aralansa bile devamının gelmesi, büyümesi, bırakalım kadın varlığına yardımcı olur nitelikte geliştirilmesine, erkeklik kimliğini olgunlaştırıp, büyütecek olan yeni oluşumlara dahi “elbette” gerek duyulmayacaktı.

Tüm bu olup bitenler karşısında şu sıralar halihazırda Sidney Üniversitesi’nde onursal profesör olarak çalışmalarına devam eden Connell bir sosyolog olarak 1970’lerin başından itibaren 1980’leri kapsayacak ve 1990’ların ilk çeyreğine kadar sürecek olan ısrarlı bir araştırma temposu içerisinde eğitim alanındaki eşitsizlikler üzerine çalışan bir araştırma grubunun içinde yer alarak, orta dereceli okullardaki toplumsal ilişkileri mercek altına yatırılacağı, ergenler arsında erkekliğin ve kadınlığın muhtelif anlamlarının belirlenmek istendiği çalışmalara katkı sağladıktan sonra eşcinsel eylemciler ve kuramcılar olan arkadaşlarıyla “yeni bir erkeklik sosyolojisinin” ana hatlarını çizen, kavramlaştırma projelerinde yer aldıktan kısa bir süre sonra ise AIDS’in toplumsal boyutlarını eşcinsel erkeklerin yaşamlarında nelere yol açtığını inceleyecekti. Kendi tabiriyle, “aslında yazma konusunda pek de hevesli olmadığı Erkeklikler kitabına” tüm bu çalışmalar çerçevesinde adım adım yaklaşmaktaydı. Erkeklik kimliğini toplumsal normların, kalıplaşmış tanımların dışına çıkarak ele almak, sizin bildikleriniz ve gördükleriniz veya size gösterilenler dışında da bambaşka erkeklik dünyaları, yaşayışı, yani erkeklikler mevcut diyen Connell; “Erkekler arasında cinsiyete dayalı iktidar ilişkilerini kuramlaştırmaya ve toplumsal cinsiyet düzeninin meşruiyetinin sağlanmasında erkeklerin ne derece etkili olduklarını anlamaya hala ihtiyacımız var.” dedikten sonra, erkeklik kuramları, daha geniş kapsamlı cinsiyet kuramlarıyla bağlantı kurabilmek ve şiddetin önlenmesi gibi çözüm bekleyen sorunları denetim altında tutabilmek için gerekliler, diyecek ve şöyle diyerek düşüncesini net olarak ortaya koyacaktı: “Bu kitapta da izah ettiğim üzere, işte bu yüzden hegemonik erkeklik kavramının hala gerekli olduğunu düşünüyorum.”

Erkeklik kara sularının tekinsizliği en az bir soru sormayı gerektirir mi demiştim?(!) Kafamdaki sorular artmış vaziyette erkeklik kara sularında dolaşmaya devam edeceğim, henüz bitmedi.

Erkeklik Kalıplarından Yeniden İnşaya

“Erkekliğe dönüş eğilimi”. Erkekliğe dair nasıl oluşumlar olursa olsun veya ne tür değişimler yaşanırsa yaşansın “erkekliğe dönüş eğilimi” içerisinde olma hali yakamızı asla bırakmayan muktedir, kaba saba, korku içeren ve korkuyu hep canlı tutarak hiç yok olmayan bir zombi misali hayatlarımıza nüfus etti. Bu durum, erkekliğin toplumsal inşacı açıklanışından mütevelli olarak yüzyıllardır sürmekte. Bu yüzden “…hegemonik erkeklik kavramının hala gerekli olduğunu düşünüyorum.” diye bir cümle okuduğumuzda zihnimizdeki “dönüş eğilimi” otomatik olarak bir sistem içerisindeki bir elamanın diğerlerinden baskın, üstün olduğunu belirtir, tanımının içine ışınlıyor bizleri. Çünkü erkeklik karşımızda tüm gerçekliğiyle belirdiği her an ciddi şekilde yaralandık, zarar gördük ve öldük. 

Şunu kesinlikle belirtmeliyim: Raewny Connell sadece konusuna çok hakim birinin yapabileceği şekilde kitap boyunca 3 ana bölüm başlığıyla; –Bilgi ve Sorunları, Erkekliğin Dinamikleri Üzerine Dört Çalışma, Tarih ve Siyaset– ele aldığı Erkeklikler’i kafamızın içinde en az bir soru ile kitabı okumamıza veya “erkekliğe dönüş eğilimi” düşünce kalıpları ile hareket etmemize veya bir kelimenin “hegemonya” tanımının bizleri hapsedip, tedirginlik verici, tekinsizlik içeren kalıp yargılarına bakmaksızın/aldırmaksızın yazıyor. Şu soruyu soruyoruz ister istemez:

Raewny Connel’ın bahsettiği hegemonik erkeklik nedir? 

Bu soru izleğinde devam etmekte fayda var çünkü erkeğin toplumsal cinsiyet rolleri düşünüldüğünde, “delikanlılık, adam olmak, erkek adam, adam gibi adam” tanımlarına karşılık hegemonik erkeklik kavramının ayırt edici özellikleri ortaya çıkmakta. Raewny Connell hegemonik erkekliğin tanımı olan; farklı coğrafya kültür ve tarihlerde çeşitlilik göstererek erkekler ve kadınlar arasındaki eril ilişkileri meşrulaştıran erkekler için idealleştirilmiş biçimleri üreten, diğer erkeklikleri az veya çok etkileyebilen bir erkek olma biçim olan yapıya karşılık yeni bir tanımla; erkekliklerin toplumsal cinsiyet tutumları ve davranışlarındaki kuşak farklılıklarına, toplumsal cinsiyet düzenindeki yapısal değişimlere ve sosyal yapıda meydana gelen değişimlere bağlı olarak değiştiğini söyleyerek hegemonik erkeklik kavram yapısının belirli tarihsel, toplumsal ve kültürel koşullarla sürekli olarak kendini yeniden üreten nitelikte olmasının bulunduğumuz yüzyıl içerisinde artık kesinlikle gerekli olduğunun altını çiziyor. “Her erkek X’dir.” kalıp yargısının en çok erkeklik kavramına zarar verdiğini Erkeklikler kitabının her bir satırı, her bir bölümüyle yeniden anlıyoruz. Ve Raewny Connell, toplum, tarih, kültür, toplumsal cinsiyet rolleri, kadınlık, erkeklik, kavramları doğru değerlendirip, tek tipten yeni tanımlara açılımlar yapmak gerekiyor derken atlanmaması gereken şu satırları yazıyor.

“Erkekler ve erkeklikler ile ilgili nasıl araştırma yapılabileceği konusunda kafa yorarken, bu alana diğer alanlardan yalıtılmış bir alan gibi yaklaşmamalıyız. Nitekim bu meseleler sosyal bilimlerdeki diğer sorunlar için de stratejik öneme sahipler. Örneğin erkeğin şiddete daha meyilli oluşları, erkeklerin devlet otoritesinde ve kurumsal şirketlerin yönetiminde ezici hakimiyetlerini de kapsayan toplumsal cinsiyete dayalı iktidarın sadece bir yüzüdür.. Bu iktidara bugün özellikle feminizm tarafından ve toplumsal cinsiyet eşitliği tedbirleriyle meydan okunuyor.”

Yani hegemonik düzene karşı içinde bulunduğumuz yüzyıl içerisinde kadınların başlattığı ve son 50 yılda istikrarlı bir şekilde hızını devam ettirerek sürdürülen feminist yapılar/manifestolar, kadını özgürleştirme oluşumları, Queer Teoremi, Lgbt, Lgbti, Lgbt+ aktivistleri, Me too gibi hareketlerin tamamı, yeniden düzenlemeye ihtiyacı olan erkeklikler ve erkeklik kavramlarının yeniden tanımı ve uygulanarak hayata geçmesi açısından cesaret vermiş, hiçbir yargının, hiçbir normun olduğu gibi kabul edilmeyeceği yönünde gösterilecek mücadelelerin kapılarını ardına kadar açmışlardır. 

Çağdaş Erkeklik Siyaseti

Bu noktada, elbette, erkeklikler kavramı üzerine etki eden tüm örgütlenmeleri, hareketleri, tezleri, savları, eylemleri gözümüzün önüne koyduktan sonra çağdaş erkeklik siyaseti nasıl olmalıdır sorusunun sorulması gerekiyor. Çünkü kim ne derse desin toplumsal cinsiyet rolleri üzerinden ortaya çıkan tüm mücadeleler, beşeri, toplumsal, ilmi olduğu kadar siyasidir de. Bu konuda kitapta ilk olarak şu sav ortaya konuluyor: Erkeklerin bedenleri, insan türünün omuzlarına yüklenmiş, evrimsel baskıların ürettiği doğuştan gelen erkekliğin taşıyıcılarıdır. Erkekler olarak erkeklerin saldırganlığa, aile yaşamına, rekabete, siyasi iktidar mücadelelerine, hiyerarşik topluluklar oluşturmaya, bölgeci davranmaya, çapkınlık yapmaya ve erkek çeteleri kurmaya meyilli oluşlarının nedeni, bu özellikleri genleri aracılığıyla atalarından almış olmalarıyla birlikte, aynı zamanda işlerine gelen bu yapıyı toplulukların birbirine aktararak korumalarından kaynaklanır. Fakat diyerek devam eder Connell, çağdaş erkeklik siyasi yapısı artık başka bir yöne doğru evrilmektedir. Çünkü konular, kişiler, toplumlar, toplumsal cinsiyet rolleri ne olursa olsun “yeni girişimcilik modelleri” küresel oluşumlardaki sahne düzenini tamamen değiştirmiştir. Namus anlayışı, evlilikte sadakat, erkek himayesi, sadece erkeğin para kazanması gibi unsurlar paketten çıkarılınca erkeklikler üzerine kurulan sistemin çarklarının otomatik olarak tersi yönde dönmeye başlaması olasılık olmaktan çıkar. Dünya çapında oluşabilecek yeni erkelik siyaseti fikirlerin, yöntemlerin ve eylem örneklerinin dolaşıma sokulması ile önem kazanacaktır, diyerek bundan sonra erkeklikler üzerinden oluşacak toplumsal cinsiyet rolü üzerine önemli tespitlerde bulunup, araştırmalarını Erkeklikler kitabı aracılığıyla bizimle paylaşan Reawny Connell böylece okuyucuya kaynak değerinde bir kitap hediye eder.    

Robert W. Connell 

Reawny Connell, yani ilk ismiyle Robert W. Connell bir trans kadındır ve ileriki yaşlarda bu dönüşümünü tamamlamıştır. Erkeklikler kitabı, erkeklik çalışmalarının köşe taşı olan Masculinities (2005) adlı çok iyi bilinen çalışmasının Türkçe çevirisidir aslında. Bizim böylesine nitelikli ve toplumsal cinsiyet rolü üzerine erkeklik kavramı ile ilgili yazılmış neredeyse tek kapsamlı içeriğiyle köşe taşı vazifesi gören Erkeklikler’i okumamızı sağlayan Phoenix Yayınları’na ve kitabı dilimize kazandıran Nagihan Konukçu’ya ayrıca teşekkür etmek isterim.  

Bir transseksüel olarak Connell karısına ve çocuğuna kararını bildirdikten sonraki değişiminden sonra erkeklik kavramı üzerine o zamana kadar attığı temeller konu ile ilgili araştırmalarını geliştirmesine/genişletmesine yardımcı olmuş, sonuç olarak bizlere benzersiz bir kaynak eser hediye etmiştir. Bundan sonraki çalışmalar adına tüm toplumsal cinsiyet rolleri üzerine Reawny Connell’ın Erkeklikler kitabı rehber görevi görecektir her daim. 

SON YAZILAR

Vakıf üniversitelerinde neler oluyor?

Üniversiteler tüm bileşenleriyle, emeğin ve bilginin kendini her an yeniden var ettiği mekânlardır. Üniversiteler eskiden beri hep toplumun aklı ve vicdanı olarak görülmüştür. Bu günlerde...

Dünyanın Öteki Yüzü: Genç yazardan alışılmışın dışında hayaller kur(dur)an öyküler

EdebiyatHaber’de gerçekleştirdiği Yazarın Odası söyleşileriyle tanıdığımız Meltem Dağcı’nın ilk öykü kitabı Dünyanın Öteki Yüzü, İthaki Yayınları’ndan çıktı. Yetmiş yaşına geldiğinde ölüm şeklini seçme özgürlüğüne kavuşan kadınlar,...

EŞİK: Kadın ve kız çocuklarını hayattan koparamayacaksınız, ev köleleriniz yapamayacaksınız

Eşitlik için Kadın Platformu (EŞİK) kız çocuklarının okullaşmasını teşvik adı altında, kız okullarının açılması yani karma eğitimin baltalanması hakkında açıklama yayımladı. Karma eğitime son vermenin...

Sus(ma)mak! İnan(ma)mak!

Gündem şu an bu iki kavramdan çok da bağımsız bir noktada değil. Size şimdi ufak bir düşünce egzersizi yaptırmak istiyorum. Bana katılabilirsiniz veya eleştirmek istediğiniz...

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol