Asırlar boyunca süregelen masallar, anlatıcısının elinde, dilinde, gözlerinde şekillenen sihirli sözcüklerdir.
Masallarda belirsiz bir zamanda, hayali bir yerde, gerçeklikte karşılaşamayacağımız hayali kahramanlarla buluşuruz. Zümrüdüanka’yı zihnimizde biz yaratırız, rengiyle ve cismiyle istediğimiz gibi oynarız.
Masal anlatıcısı kelilmeleri hayaliyle şekillendirir, beden diliyle oluşturduğu büyülü dünyanın içine dinleyicilerini çeker. Bu büyülü dünyayı oluştururken sonsuz hayal gücünden yararlanır.
Gökyüzündeki yıldızları elleriyle birleştirip nesne oluşturur, masal kahramanlarının ormandan kaçmasına yardım etmek için perilerden yardım alır, kötü kalpli krala karşı gelip prensesi sevdiği adam ile buluştururlar.
Bizim evin masal anlatıcısı babaannemdi. Gece yatmadan önce anlattığı peri masalları, uyumadan önce hayalimde tekrar tekrar şekillenirdi. Daha önce dinlediğim masalları tekrar tekrar anlatmasını ister, her anlatışında zihnimde farklı yerler, farklı kahramanlar canlandırırdım.
Çocuklara masal anlatmak…
Kurgusu ve sonunu bildiğim bir masalı neden tekrar tekrar dinlemek isterdim ki?
Masal anlatıcısının rolü işte tam olarak burada ortaya çıkıyor. Çocuklara masal anlatmak, onların gerçek hayatta var olan iyiliği ve kötülüğü görmelerini, düş gücünü geliştirmelerini sağlar. Kötü kalpli cadı masal kahramanını kaçırsa da, Kurt, kırmızı başlıklı kızın büyükannesini yutsa da, masallarda hep bir umut vardır ve hep mutlu sonla biterler; bu sebeple ailelerin masallarda gerçekleşen kötü olaylar sebebiyle çocuklarına masal anlatmaktan çekinmemeleri gerekir.
“Eğer çocuklarınızın zeki olmasını istiyorsanız, onlara masal okuyun. Eğer onların daha zeki olmasını istiyorsanız daha fazla masal okuyun.” Albert Einstein
Masallar sadece çocuklara değil, yetişkinlere de anlatılır. Kendini masal anlatıcılığı yönünde geliştirmek ve yaratıcı beceri kazandırmak için bununla ilgili çok sayıda eğitim bulunuyor ve bu eğitimler masal anlatıcılığı kazandırmakla birlikte kişinin özgüvenini artırmayı, konuşma ve beden dilini kullanma becerisi ve hayal gücünü geliştirmeyi amaçlıyor.
Asırlardır süregelen bu gelenek, teknolojinin ilerlemesine ve farklı nesillerin gelişmesine rağmen zaman ve mekân değişse de özüne bağlı kalarak devam edecek gibi görünüyor.