Fashion Revolution hareketinin inandığı olgu daha farklı düşünerek ve daha sorumlu hareket ederek pozitif bir değişim yaratmak. Daha temiz, daha güvenli, daha eşit, daha şeffaf bir moda endüstrisi…
24 Nisan 2013 tarihinde Bangledeş’teki Rana Plaza binası çöktü. 1133 kişi öldü ve 2500 kişi yaralandı. Bu olay tarihteki en büyük endüstriyel felaketlerden oldu fakat ne ilk ne de sondu.
Rana Plaza’da Avrupa ve Amerika pazarı için giysi üreten 5 farklı fabrika vardı. Bu fabrikalar hayatta kalmak için sonu gelmeyen rekabetin içinde olmak zorundaydı. Pazar sahipleri daima daha ucuza üretim yaptırmanın peşindeydi ve fabrikalar buna karşı çıkamayacak kadar paraya muhtaçtı. Binadaki çatlakların farkında olan işçiler çalışmaya devam etti, kimse onların can güvenliğini düşünmemişti.
Büyük faciadan sonra Fashion Revolution adı verilen hareket baş gösterdi. Moda endüstrisinin ekonomik gücü yadsınamaz bir gerçek ama Fashion Revolution herkesin yapacağı küçük değişimlerle sektörde devrim yaratılabileceğini düşünüyor.
Bu hareketin öncüleri bazı şeylerin değişebilmesi için bizi daha bilinçli olmaya davet ediyor. Örneğin bir tişörtü üretmek için 2720 litre suya ihtiyaç olduğunu, Bangladeş’teki terzi işçilerinin aylık kazançlarının 44 pound olduğunu ve bunun geçinmeleri için gereken paranın sadece ¼’ü olduğunu bilmemiz gerekiyor.
Zorla çalıştırılan işçilerden, çocuk işçilerden, tehlikeli çalışma koşullarından kısaca kıyafetlerimizi yapan insanların yaşadığı zorluklardan haberdar olmalıyız.
Merak et! Araştır! Bir şeyler yap!
İşçileri koruyan yasaların varlığına rağmen insan hakları ihlali oldukça yaygın. Küresel kölelik endeksine göre 36 milyon insan modern kölelik olarak düşünülebilecek şartlarda yaşıyor ve bu insanların büyük çoğunluğu Batılı için kıyafet üretiyor.
Ayrıca kıyafet üretimi yapılan birçok ülkede asgari ücret işçilerin geçinebileceğinden çok daha düşük. Düşük ücretlerin kısır döngüye soktuğu işçiler geçimlerini sağlayabilmek için uzun çalışma saatlerini kabul ediyor.
Seri üretimle büyüyen giyim sektörü zanaatkarları ve esnafı da yıpratarak bu insanların sahip olduğu yeteneklerin sonraki kuşağa aktarılmasını engelliyor.
Kıyafet üretimi günümüzde büyük çapta su, enerji ve alan kullanımına neden oluyor. Tekstil ürünleri için kullanılan boyalar zararlı kimyasallar içerebiliyor, bu kimyasallar da toprağa karışıp yeraltı sularımızı zehirliyor.
Neler yapabiliriz?
Giydiğimiz şey hakkında ne kadar bilgi sahibiyiz?
Giysi yapmanın birçok aşaması var: giyside kullanılan pamuk ve ipliğin üretimi, dokuma, boyama, dikme…
Bu aşamalardan haberdar mıyız?
Kıyafetimizi kimin yaptığını bilmiyoruz. Kıyafetlerimizin ardındaki insanları düşünerek bir hareket yaratabiliriz.
Sorulması gereken şey oldukça basit: “Giysilerimi kim yaptı?”
Kıyafetlerimiz hakkında daha meraklı olmalıyız. En basit haliyle kıyafetlerin içine dikilmiş etiketlere bakabiliriz. Bu etiketler kıyafetlerin üretim süreci ile ilgili izler taşıyor. Bu şekilde giysimizin nerede üretildiğini öğrenebilir ve giysimizde kullanılan malzeme hakkında bilgi sahibi olabiliriz.
Bu malzemeler nereden geliyor? Hangi şartlarda üretiliyor? Çalışanlar geçimlerini nasıl sağlıyor?
Kıyafetlerini ters çevir, etiketi görünecek şekilde bir selfie çek ve #whomademyclothes hashtagi ile markayı da etiketleyerek paylaş. Cevaplar oldukça ilginç olacak: Cevap verilmeyecek, nerede üretildiği söylenecek ama kimin ürettiği söylenilmeyecek..
Kısa bir araştırma ile herkes kıyafetlerinin arkasındaki hikayeyi öğrenebilir. Adil ücret, çocuk işçiler gibi konulara odaklanan bir sürü örgüt var, neler yaptıklarına bakabiliriz.
Bir şeyi satın almadan önce kendimize sormamız gereken bazı sorular var: Buna gerçekten ihtiyacımız var mı? Sürdürülebilir olarak üretilmiş bir alternatifi var mı?
Bir değişim yaratmak için nasıl alışveriş yaptığımızı, nasıl elden çıkardığımızı biraz değiştirmek yeterli.
Ucuz ve çok sayıda kıyafet yerine pahalı ve bir tane kıyafet alıp daha uzun süre kullanabiliriz.
Günümüzde hızlı değişen sezonlarla beraber kıyafetler de birkaç ay içinde değişiyor. İkinci el kullanarak hiçbir sorunu olmayan kıyafetlerin çöpe gitmesine engel olabiliriz.
Görüntüsünden sıkıldığınız, çöpe atacağınız bir şeyi kişiselleştirerek hem yaratıcılığınızı konuşturabilir hem de onu kullanmaya devam edebiliriz.
Hepimiz bir şeyler yapsak büyük bir değişim yaratabiliriz.
https://issuu.com/fashionrevolutionturkey/docs/nas__l_fashion_revoultuionary_olunu