Fotoğraf anın ve o anda orada olanların anlatısıdır. Işıkla bakışa ulaşan görülen fotoğraftaki görüntüdür. Seyircinin kendi bakış açısıyla fotoğrafı yorumlaması, seyircinin fotoğrafla arasında kurduğu ilişkide gerçekleşir.
Bakışımızın ulaştığı alanın içerisindekiler kadar şeyi ışık görüşümüze taşır. Bütün dünyadan değil görebildiğimiz mekandan bahseder bakış ve gözden görünene giden ışık görünen mekandan da bakışımıza geri yansır. Işık varlıkların arasında dolaşıp onları hem birlikte hem ayrı ayrı tanımlarken renkler, biçimler, yenilik, solmuşluk gibi nitelikler bir anlığına sabitleşir ve bakışımıza o biricik anla uğrar. Fotoğrafın çekildiği andan hemen sonra tekrar aynı mekana bakıp varlıkların sayısının, yerlerinin değişmiş olmasıyla karşılaşabiliriz, çünkü tek bir bakış saliselerce süren sabit görüntüdür.
Frank Machalowski’nin aynı konuyu peş peşe 100 farklı defa çekmesi ve birleştirmesiyle oluşmuş olan bu fotoğrafı hakkında kendisi konunun şeklini, kalbini görmek istediği için bu tekniği kullandığını ifade etmiştir.
Profesyonel fotoğraf makinelerinin gelişmesi ile birlikte fotoğraf çekerken tam olarak hangi noktada durduğumuzun, hangi mevsimin yaşandığının veya günün hangi saatinde olduğumuzun önemi kalmamıştır. Eğer bir noktada dururken sanki başka bir noktada duruyormuşçasına fotoğraf çekebiliyorsak, durduğumuz yer ile çektiğimiz fotoğraf arasında ilişki kuramayız.
Luigi Ghirri’nin çalışmasında görebileceğimiz gibi fotoğrafçı bütün kareyi parçalar halinde de çekebilir. Birkaç kareyi birleştirerek yukarıdaki resmin bütününden farklı bir kompozisyon yakalamış olarak algılanabilir seyirci tarafından.
Fotoğraftaki ışık açısından bakarsak, gölgede dururken güneş ışığıyla ışıldayan varlıkların fotoğrafını çekebiliriz ve böyle bir fotoğrafta mevsim fotoğrafın çekildiği zamankinden farklı bir mevsim olarak anlaşılabilir. Görüntü ile anlaşılan arasındaki ilişki ışığın varlıklardan gözümüze yansımasıdır.
Bununla birlikte, bu yansıma zihninin farklı kare algılayabilitesi sayısınca tekrarlanabilir, fotoğrafı çeken aynı noktaya bakarken. Işıkla buluştuğu haliyle bakışımıza yansıyan kare, dondurulmuş anı kapsar yani fotoğraf makinesiyle odaklanıldığında merceğin ekranında olan mekanı sabitleştirmiş oluruz. Biricik kare fotoğrafın bize anlattığı şeyleri içerir. Birçok farklı açıdan görülebilme potansiyelini taşıyan alan, denklanşöre basılan anda görülenle fotoğraf karesi olarak sabitleşir.
Biricikliği içerdikleriyle sabitlenmişken fotoğraf birçok kişiye ulaşabilir olur. Fotoğraf karesine bakanlar kendi anlamlandırmaları ile fotoğrafı görürler. Fotoğraf karesi ile biricik an bize ulaşmış olur. Anlam ve düşünce dünyamız ile fotoğrafı algılarız. Bizim baktığımız içerik ile algıladığımız farklıdır. Bu farklılık fotoğrafta anlatılan ile bizim içinde bulunduğumuz olgu ve olayların farklılığından kaynaklanır. Fotoğrafı milyonlarca insan görebilir, algılayabilir ve biricik an milyonlarca farklı şekilde yorumlanmış olur. Böylece diyebiliriz ki fotoğraftaki görüntüsündeki görülenler insanlara onların kendi yorumlarıyla ulaşır.
Hazırlayan: Fulya Karabacak