“Ayaklar, uçmak için kanatlarım varken sizi neden arayayım?”
Frida Kahlo, oto portreleriyle ünlü Meksikalı bir ressamdı.
Frida’yı şahsen tanıyanlar, onu tarihin büyük divalarından biri, ağır bir tekilacı, açık saçık hikâyeler anlatan bir sigara tiryakisi, Leon Trotsky, şair Pablo Neruda gibileri için partiler veren bir bohem olarak ve duvar ressamı olan kocası Diego Rivera ile tanımlıyor.
Frida için bir güç simgesi, aşk kurbanı ve sanat dehası diyebilirim. Frida Kahlo almadığı kaş ve bıyıklarıyla, yerli Tehauna kıyafetleri ve sol bacağından daha ince olan sağ bacağıyla güzellik standartlarını değiştirdi.
Hayattaki en büyük ilham kaynağım olan Frida’yı bir okul gibi görüyorum. Her kadının rol modeli olması gereken Frida, dünyaya bir kadının neler yapabileceğini gösterdi, hem fiziksel hem de duygusal olarak.
İşte Frida’nın bana öğrettikleri:
Aşk affetmektir
“Hayatımda iki büyük kaza geçirdim; Diego ve tren kazası. Diego kesinlikle çok daha yıkıcıydı”
Frida kadınlarla bitmek bilmeyen aşk hikâyeleriyle ünlü ressam Diego Rivera ile evliydi. Diego’nun bağlanmakla ilgili sorunları vardı.
Arkadaşları ve ailesi bu garip ilişkiyi onaylamamasına rağmen, Frida, Diego ile evlendi. Yaşattığı tüm acılara rağmen Diego’ yu sevmekten hiç vazgeçmedi.
Yüksek sesle söylememiş olabilir ama aşkın affetmek olduğunu, Diego onu her aldattığında affetmesiyle gösterdi.
Aşk açıklanabilir bir şey değildir
“Frida ile Diego’nun evliliği bir fil ile bir kumrunun birleşmesine benziyor.”
Ne zaman konu Frida’nın hayatından açılsa, daima aynı soruyu duyuyorum:
“Frida neden Diego’ya aşık oldu?”
Frida hiçbirimizin anlayamayacağı sebeplerden dolayı ona aşıktı ve ölene kadar da onu sevmekten vazgeçmedi.
Bazen insanlar sizin yanlış kişiye aşık olduğunuzu düşünürler ve kendilerine göre de haklıdırlar. Diego 42 yaşında ve 120 kiloyken, Frida 22 yaşında ve 48 kiloydu. Frida’yı defalarca aldattı ve ona pek zaman ayırmadı, ama yine de Frida ona aşıktı.
Eğer her birimiz kendi deneyimlerine bakarsa, Frida’nın Diego’ya olan aşkını anlayabiliriz. Aşkı hissedebiliriz ama kalbimizi kıran veya bizi terk eden birine neden hâlâ aşık olduğumuzu açıklayamayız. Frida, basitçe bana aşkın açıklanabilir bir şey olmadığını öğretti.
Ne olursa olsun kendini sev
“Bildiğim tek şey şu ki, resim yapıyorum çünkü buna ihtiyacım var”
Kendini sevmek demek şartlar ne olursa olsun kendini unutmamak demektir.
Frida kendisine çok az zaman ayıran ve sürekli kendi hayatıyla meşgul olan bir adamla evliydi. Bu adam Frida’yı defalarca aldattı ve onu acı içinde bıraktı. Frida çocuk felci geçirdi, üç kez kürtaj oldu ve geçirdiği kaza yüzünden yıllarca yatakta kalmaya mahkûm oldu.
Küçük bir baş ağrısında yatağa bağımlı olduğumuz bir zamanda yaşıyoruz. Frida kırık bir omurgaya, hayatının büyük kısmında giydiği korseye ve tahta bacağına rağmen resim yapmayı başardı.
Duyduğu fiziksel ve duygusal acıya rağmen, Frida asla kendini bırakmadı. Kendini resim yapmaya verdi. Diego’ya aşık olmasına rağmen, evde oturup, ağlayarak onun dönmesini bekleyen bir beceriksiz olmayı kabul etmedi. Misilleme olarak tıpkı Diego gibi, dışarı çıkıp kendi işlerini yapacak ve bundan zevk alacak kadar kendini sevdi.
Bir noktada ise artık vazgeçmen gerektiğini anlamalısın
“Hasta değilim… Sadece paramparçayım.”
Diego’nun birçok kadınla ilişkisi vardı. Diego’yu tüm ihanetlerine rağmen affeden Frida’nın da bir dayanma noktası vardı elbette. Üçüncü kürtajını olduktan sonra Diego’nun onu kız kardeşi Christina ile aldattığını öğrenen Frida, onu terk etti ve neredeyse dört sene Diego’dan ayrı yaşadı.
Frida bize bırakmamayı, sıkı sıkı bağlanmayı, ama zamanı gelince de bırakmayı bilmek gerektiğini öğretti.
Acı kılık değiştirmiş bilinçtir
“Hiçbir zaman hayallerimi ya da kâbuslarımı resmetmedim. Ben sadece kendi gerçekliğimi resmettim.”
Frida çok genç yaşlarda hastalıklarla boğuşmaya başladı. Altı yaşında geçirdiği çocuk felci yüzünden bir bacağı diğerinden daha kısa ve daha ince kaldı ve on sekizine geldiğinde geçirdiği feci tren kazasında trenin demir çubuklarından birisi Frida’nın sol kalçasından girip leğen kemiğinden çıktı, bu yüzden defalarca ameliyat oldu ve ileri derecede zatürreden öldü.
Frida zihinsel, duygusal ve fiziksel olarak çok yoğun acılar yaşadı. Bugün biz fark etmesek bile, Frida birçoğumuzdan daha bilinçliydi.
O acılarını kendi gerçekliğini bulmak için kullandı, maalesef bugün bizim sadece kitaplarda bulabileceğimiz gerçeklikleri. Frida gerçekliğini acıyla buldu.
Günlük tutun
“Hiçbir zaman hayallerimi ya da kâbuslarımı resmetmedim. Ben sadece kendi gerçekliğimi resmettim.”
İnsanlar genellikle günlük tutmayı hafife alıyorlar. Şuna eminim ki Frida acılarının esiri olsaydı yaşayamazdı.
Bizi gerçekten öldürebilecek tek şey var: Hüzün. Hüzün; insanın hayatını sonlandırabilecek herhangi bir hastalıktan bile daha tehlike bir şey.
Frida, fırçasıyla tuvale günlük tutardı. Acılarını, sevinçlerini, elinden kayıp gidenleri hep çizimleriyle anlattı.
Frida acımızı ve öfkemizi yazarak, çizerek, bir şeyler yaparak dışa vurmayı öğretti. Kendimiz için güzel şeyler yapıp, acının gitmesine izin vermekle…
Asla tarzından utanma
Frida Meksika’ da bir güzellik simgesi olarak kabul ediliyordu. Sıradışı saç örgüleri, renkli kıyafetleriyle biliniyordu.
Bugün insanların dalga geçtiği tek kaş ve bıyık, Frida’yı eşiz kılan unsurlardan. Frida koltuk altına dokunmadı ve omuzlarını fantastik Tehuana giysileriyle süsledi.
Frida en çok kırmızı ruju ve kırmızı ojesi ve parfümüyle bilinirdi. Sokak gül kokmaya başladığında çocuklar oradan Frida’nın geçtiğini bilirlerdi.
Frida bize ancak kendi tarzımızla ve tenimizle barışık olmakla eşsiz olabileceğimizi öğretti. Frida bize basitçe kendimiz olmayı öğretti.
Planlarına saplanıp kalma
“Hiçbir şey mutlak değildir. Her şey değişir, her şey yer değiştirir, her şey devreder ve her şey uçup gider.”
Frida sanatçı olmayı planlamamıştı. 18’ine kadar doktor olmayı düşünüyordu ve dönemin en iyi okullarından biri olan Ulusal Hazırlık Okulu’ndaki 35 kızdan biriydi.
18 yaşında geçirdiği tren kazası hayatını tamamen değiştirdi. Hayatı boyunca kullanmak zorunda kalacağı korselere ve yatağa mahkûm oldu. Babası yataktayken kendisini oyalaması için Frida’ya kendi fırçasını, boya ve bir şövale verdi.
Frida’nın söylediği gibi “Her şey değişir, her şey yer değiştirir.” Hayatımızın ne zaman ya da nasıl değişeceğini bilemeyiz. Bu yüzden asla plan yapma ve onlara bağlı kalma.
Her kadının içinde büyük bir dayanma gücü vardır
“Sonuç olarak düşündüğümüzden çok daha fazla dayanma gücüne sahibimiz.”
Ben kesinlikle birçok alanda kadınların erkeklerden daha güçlü olduklarına inanıyorum ve Frida Kahlo bu düşünceyi ispatlar gibi apaçık karşımızda duruyor.
Frida; “bir kadın çektiği acılara rağmen nasıl hâlâ ayakta kalabilir”i gösteren örneklerden sadece biri.
Frida bize bütün enerjisini emen bir adama, onu ölümcül hastalıklara ve yüzlerce yaraya mahkûm eden kazaya rağmen bir kadının nasıl bir dayanma gücüne sahip olabileceğini öğretti.
Gitmesine izin ver
“Çıkış yolunun güzel olacağını ve asla geri dönmeyeceğimi umuyorum.”
Frida sohbetlerindeki zeki tavırları ve tartışmaları ile bilinirdi. Sigarayı, tekila içmeyi ve partilerine davet ettiği misafirlerine açık saçık şarkılar söylemeyi çok severdi.
Ciddi bir böbrek enfeksiyonu, kansızlık ve alkolik tanıları konulmasına rağmen sigara ve tekila içmeye devam etti.
Tekila şişesini ve sigarasını asla elinden bırakmadı.
Onları son nefesine kadar bırakmadı. O sadece sonuçları çok fazla umursamadı. Çok ileri gitti, kaybedecek bir şeyi kalmayana kadar. Frida’yı mükemmel yapan da zamanı geldiğinde gitmesine izin vermesiydi.
Kaynak: Elephant Journal