“Yeniden merhaba diyeceğim güneşe
Gövdemde akan nehirlere
Bulutlar gibi uzayıp giden düşünceme
Benimle birlikte kuru mevsimlerden gecen
Bahçemdeki ağaçların hüzünlü büyümesine
Gecenin kokusunu hediye eden kargalara
Yaşlılık biçimim olan ve aynada yaşayan anneme
Tekrarlanan şehvetimle döllenen yeryüzüne
Yeniden merhaba diyeceğim.”
Furuğ Ferruhzad
Fars edebiyatının yirminci yüzyılında belki de en güçlü “kadın” şairlerden biri Furuğ Ferruhzad. Onu farklı ve belki de çekici kılan şey, hayata karşı karamsar bir tavır takınması. Genel olarak yalnızlığı ele alan şair, bunun yanısıra İran’daki baskıcı tavırdan, İran’ın düşünce ve rejiminden etkilenen kadınları, mısra ve satırlarına ilmek ilmek işledi. Onların gözünden bakmaya çalıştı. Fakat, kadın sorunlarını bu denli işlemesi nedeniyle, şiirleri ve fikirleri, şiddetli tartışmalara neden oldu. İran toplumunun kadınlara karşı ayrımcılığını eleştirdi, kadınların daha iyi haklar elde etmesini savundu ve bu nedenle birçok tepki aldı. Şah, tüm despotluğu ile karşı çıktı. Bazı şiirleri de erotik bulunduğu için dönemin ileri gelenlerinden tepki gördü.
16 yaşında Perviz Şapur ile evlendi. Fakat evliliğin ilerleyen zamanlarında, evlilik ve şiir arasında bir seçim yapmak zorunda kaldı ve şiiri seçti. Fakat bu seçim, onun trafik kazası geçireceği 32 yaşına kadar, aşkla bağlı olduğu oğlunu görmesine engel oldu. Şiire olan bağlılığını şu sözlerinden anlayabiliriz:
”Şiir benim Tanrımdır, işte ben şiiri bu denli seviyorum… Gecem, gündüzüm, bunu düşünmekle geçiyor, kimsenin söylemediği yeni bir şiir, güzel bir şiir söyleyeyim diye… Kendimle baş başa olmadığım ve şiiri düşünmediğim günüm, anlamsız ve hiç sayılır… Belki şiir görünüşte beni mutlu kılamaz, ancak ben mutluluğu kendim için başka türlü yorumluyorum… Mutluluk benim için güzel elbise, iyi yaşam ve iyi yemek değil. Ben, ruhum memnun olduğu zaman mutluluk duyuyorum ve şiir benim ruhumu memnun ediyor. Şayet insanların elde etmek için çırpındıkları bu güzellikleri bana verseler ve karşılığında şiir söyleme yeteneğini benden alsalar intihar ederim. Siz benden vazgeçin, siz bırakın, ben sizce mutsuz ve aylak olayım, ancak ben hiçbir zaman yaşamımdan yakınmayacağım.”
1962 yılında, bir kısa filmin yönetmenliğini üstlendi. Film için, Tebriz’de cüzzamlıları ziyaret etti ve ardından, Khaneh Siah Ast (Kara ev) isimli kısa film çekildi. Bundan önce de yine aynı yıl, İtalya’da yönettiği bir belgeseli ödül almıştı.
Kara Ev isimli film, 1963’te Almanya’da Oberhausen Film Festivali’nde en iyi film ödülünü almıştır. Ferruhzad, bu film esnasında ziyaret ettiği cüzzamlı çocuklardan birini de evlatlık edinmiştir.
Kaynak: Yazın Verlag, Ankara Barosu, Eski Taş, Film Loverss, Derya Önder