Amerika Birleşik Devletleri sürdürülebilir şehirler yolundaki çalışmalarında ilerlemeye devam ediyor. Bu sefer sırada New York şehri var. Sürdürülebilir tasarıma yenilikçi yaklaşımıyla, Roosevelt Adası’ndaki yeni Cornell Tech kampüsü, dünyanın en yüksek sürdürülebilir binasının inşasını duyurdu. Kampüs, kullandığı yenilikçi bina teknolojileri ile alışılagelmiş kulelerden çok daha fazlasını sunuyor.
Roosevelt Adası’nda yapılan binanın 2017 yılında açılması bekleniyor. Benzerlerinden farklı olarak bina, 83 metre yüksekliğinde ve toplamda 600 kişiyi barındırabilecek. Cornell Tech kampüsünün bu yeni binası enerji tüketimini yüzde 60 azaltıyor. Kampüsün 900 bin metre kare alanı var ve yatırımların 121 milyon ABD dolarını geçmemesi kararlaştırılmış. 2043 yılında ise 2 milyon metre kare alanda 2 bin 500 kişiye hizmet vermesi bekleniyor.
Sürdürebilir proje; şehir manzaralı, tek, çift ve üç yatak odalı daireler sunuyor. Ayrıca ana yeniliklerden biri olan jeotermal sistemle zeminden ısı sağlanması ve güneş panellerinin yaygın kullanımı, doğal gaz masraflarını azaltıyor. Şimdiye kadar başa çıkılan en büyük zorluk ise New York’un uçlardaki ikliminden kaynaklı değişime rağmen, bina içinde uygun bir sıcaklığın sağlanabilmesi.
New York şehrinde yapılan “Dayanıklı ve Sürdürülebilir Çevre Sempozyumu”nun büyük bir kısmında da dikkatleri üzerine çeken Cornell Tech kampüsünün “sürdürülebilir bina yaklaşımı” odak noktası oldu. Cornell tesis hizmetleri başkan yardımcısı Kyu-Jung Whang, “yapının, tüketeceği yenilenemez enerji kadar, yenilenebilir enerji üreten ilk akademik bina” olduğunu belirtti Joan-Irwin Jacobs Technion-Cornell Innovation Enstitüsü kurucu müdürü, Prof.Craig Gotsman ise “Bu gelecek yüzyılın inşa edilen kampüsüdür. Kampüs tasarımında, inşasında ve işletiminde sürdürülebilirlik üzerine kurulmuştur” diyor.
Prof. Gotsman, binada takip edilen sürdürülebilir stratejileri; fotovoltaik performansı maksimize edecek şekilde yapının oryantasyonu, verimli jeotermal ısıtma ve soğutma sistemi, yüksek performans için bina kaplaması, elektrik kullanımını azaltmak için gün ışığından faydalanma, son teknoloji verimli aydınlatma sistemleri, mesken olarak kullanılacak kulelerde ise pasif ısınma kriterlerinin takip edilmesi olarak sıralıyor. “Son derece az enerji tüketimi olan, jeotermal ısıtma – soğutma pompalarına sahip ve fotovoltaik güneş panellerinden enerji üreten ilk akademik bina” diye de ekliyor.
Bina, yağmur bahçeleri, yeşil çatılar, yeniden ağaçlandırma çalışmalarıyla doğal habitattan da faydalanacak. Bunların yanı sıra, iklim değişikliği sonucu ortaya çıkabilecek felaketlerden; deniz seviyesinin yükselmesi ya da kuvvetli frıtınalara karşı da önlemler alınıyor.
Kaynak: Diario Ecologia, The Note, Cornell Tech, Cornel News