Ana SayfaKültür & SanatGerçeğin içindeki tezat ya da anadilde bulunmayan

Gerçeğin içindeki tezat ya da anadilde bulunmayan

-

“Sıklıkla insanlar kendilerini bir “nesne” yapmaya çalışır, mesela “erkek” ya da “Fransız” veya “garson” gibi. “Kendimiz” ile bir çeşit heykel yaparız ve alıp bu heykeli dünyanın ortasına dikeriz. Dünya da sırası gelince buna cevap verir.”* Sanırım Dünya, hepimize ciddi bir cevap veriyor. Cemiyet mikrobuyla sosyal mesafemizi korurken, kendi iç yolculuklarımızda, iklimlerimizden geçip kim bilir belki kalabalıklıkları özlüyor ve insanın insana yakın olmasının hayatı daha keyifli hale getirdiğini hissediyoruz. Elbet günler kimi zaman, bir düzlüğe ufacık bir tepeden bakınca, bir konseri birinin omuzlarından görünce, her zaman geçtiğimiz caddeyi herhangi bir kattan izlediğimizde kapıldığımız genişlik hissini de sunuyor. Bu genişlik hissi bazen anlatılmayı bekleyen bir an oluyor. Zamanın dikişiyle tutturulmuş bir giysi gibi asla soyunmayan bir geyşa olarak karşımızda duruyor. Böylece sözcükleri ardı ardına sıralanırken aslında biraz da kat kat kumaşlar altında gerçekleri gizliyoruz. 

Dile Gelen

Kişisel takvimimde önemli bir yeri olsa da 21 Şubat, Anadil günüdür. Anadilimi severim lakin annemin anneannesinin konuştuğu dil, artık “ölü bir dildir.” Bir dille birlikte ölen nice deyimdir, bir halkın kavrayışıdır, sözlerdir, deyişlerdir. Bunların yitimi hele ki bizim gibi kültürünü kayıt altına almakta tembel bir toplumda aslında büyük bir zenginliğin yitimidir. Bugün nedense, artık ölü bir dil olan Ubıhça’da acaba birazdan anlatacağım tezatı açıklayan bir sözcük var mıydı diye düşünmeden edemiyorum. Aklıma kızımın yıllar önce mutfak masasının üstünde duran üç kalın cilt sözlüğe kafamı koymuş, dalıp düşünürken, 

“-Ne yapıyorsun?” diye sorması geliyor.

“-Sözcükler üstüne düşünüyorum.” diyorum.

“-Bence sen sözcüklerin üstüne yatıyorsun.” diyor. 

Yazmak, biraz da görünür kılma sanatı olduğundan, anadilimin sözcüklerini yatıya göndermek yerine anlatmak istediğime dönüyorum. Geçen yıl hemen hemen bu zamanlar, yanıma yaklaşan yaşlı bir amca, oldukça kısık bir sesle “Allah için bir ekmek parası ver kızım,” demişti hatırlıyorum da insanlığımdan utanmıştım. Bundan kısa bir süre önceydi:

“Art Basel Miami’de, bir muz duvara ‘duck tape’ adı verilen güçlü bir bantla yapıştırılmış ve “Komedyen” adlı bu eser 120 bin dolara alıcı bulmuştu.

Görünür kılmayı seçtiğim bu tezat için dilimizde bir sözcük arıyorum. “Sanat”sal bir çığır açmak için sırt dönülen insanlığı ifade edecek sert bir sözcük var mı diye düşünüyorum ama bulamıyorum. Yaşasaydı belki Ubıhça’da o sözcüğü bulabilirdim ama bunu bilmek artık mümkün değil.

Güne Bakmak

Güneş tüm tembelliğini giymiş üstüne gökyüzünden denize doğru ilerliyor. Birazdan sarılacak iki sevgili gibiler, deniz ve güneş. Sevincinden ışıl ışıl parıldayan denize bakıp, döngüleri birbirine bağlı canlılar olarak, evrenin özündeki yaşam enerjisini, akışı, maddeyi, ruhları, birbirini andırsa da her biri kendi içinde ayrı bir tümlüğün tadına varmış canlıların maruz kaldığı şiddetli tezatı kanıksamamalı diye geçiriyorum aklımdan. Bu nedenle, sözcüklerle gerçeğe kat kat giysiler giydirip yazıyorum. Her şeyin biraz da ol denmiş ve olmuş olduğu yeryüzünün yok olan sözcükleri ve yok olmayan tezatlıklarına rağmen var olan insanlığımıza -ama hangi insanlığımıza sahip çıkabilmek güzel. 

Egemen bilinç büyük eşitsizlikleri doğallaştırmak üstünden kurulur, denir. Özellikle insana ve insani olana özlem duyduğumuz günler içinde neyi doğallaştırmayacağımız bilgisi pek tabii kişiye özel. Bense, Camus’un bir sözüyle:

“Hepimiz zindanlarımızı, cinayetlerimizi, yıkımlarımızı kendi içimizde taşırız. Ama görevimiz bunları yeryüzüne salıvermek değildir, ister kendi içimizde olsunlar, ister başkalarında onlarla savaşmaktır.”

Sağlıcakla kalmanızı diliyorum.

* s. 77 Yoshi Oida, Lorna Marshall, Oyuncunun Oyunları

\n

\u201cS\u0131kl\u0131kla insanlar kendilerini bir \u201cnesne\u201d yapmaya \u00e7al\u0131\u015f\u0131r, mesela \u201cerkek\u201d ya da \u201cFrans\u0131z\u201d veya \u201cgarson\u201d gibi. \u201cKendimiz\u201d ile bir \u00e7e\u015fit heykel yapar\u0131z ve al\u0131p bu heykeli d\u00fcnyan\u0131n ortas\u0131na dikeriz. D\u00fcnya da s\u0131ras\u0131 gelince buna cevap verir.\u201d* San\u0131r\u0131m D\u00fcnya, hepimize ciddi bir cevap veriyor. Cemiyet mikrobuyla sosyal mesafemizi korurken, kendi i\u00e7 yolculuklar\u0131m\u0131zda, iklimlerimizden ge\u00e7ip kim bilir belki kalabal\u0131kl\u0131klar\u0131 \u00f6zl\u00fcyor ve insan\u0131n insana yak\u0131n olmas\u0131n\u0131n hayat\u0131 daha keyifli hale getirdi\u011fini hissediyoruz. Elbet g\u00fcnler kimi zaman, bir d\u00fczl\u00fc\u011fe ufac\u0131k bir tepeden bak\u0131nca, bir konseri birinin omuzlar\u0131ndan g\u00f6r\u00fcnce, her zaman ge\u00e7ti\u011fimiz caddeyi herhangi bir kattan izledi\u011fimizde kap\u0131ld\u0131\u011f\u0131m\u0131z geni\u015flik hissini de sunuyor. Bu geni\u015flik hissi bazen anlat\u0131lmay\u0131 bekleyen bir an oluyor. Zaman\u0131n diki\u015fiyle tutturulmu\u015f bir giysi gibi asla soyunmayan bir gey\u015fa olarak kar\u015f\u0131m\u0131zda duruyor. B\u00f6ylece s\u00f6zc\u00fckleri ard\u0131 ard\u0131na s\u0131ralan\u0131rken asl\u0131nda biraz da kat kat kuma\u015flar alt\u0131nda ger\u00e7ekleri gizliyoruz. <\/p>\n\n\n\n

Dile Gelen<\/h4>\n\n\n\n

Ki\u015fisel takvimimde \u00f6nemli bir yeri olsa da 21 \u015eubat, Anadil g\u00fcn\u00fcd\u00fcr. Anadilimi severim lakin annemin anneannesinin konu\u015ftu\u011fu dil, art\u0131k \u201c\u00f6l\u00fc bir dildir.\u201d Bir dille birlikte \u00f6len nice deyimdir, bir halk\u0131n kavray\u0131\u015f\u0131d\u0131r, s\u00f6zlerdir, deyi\u015flerdir. Bunlar\u0131n yitimi hele ki bizim gibi k\u00fclt\u00fcr\u00fcn\u00fc kay\u0131t alt\u0131na almakta tembel bir toplumda asl\u0131nda b\u00fcy\u00fck bir zenginli\u011fin yitimidir. Bug\u00fcn nedense, art\u0131k \u00f6l\u00fc bir dil olan Ub\u0131h\u00e7a\u2019da acaba birazdan anlataca\u011f\u0131m tezat\u0131 a\u00e7\u0131klayan bir s\u00f6zc\u00fck var m\u0131yd\u0131 diye d\u00fc\u015f\u00fcnmeden edemiyorum. Akl\u0131ma k\u0131z\u0131m\u0131n y\u0131llar \u00f6nce mutfak masas\u0131n\u0131n \u00fcst\u00fcnde duran \u00fc\u00e7 kal\u0131n cilt s\u00f6zl\u00fc\u011fe kafam\u0131 koymu\u015f, dal\u0131p d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcrken, <\/p>\n\n\n\n

\u201c-Ne yap\u0131yorsun?\u201d diye sormas\u0131 geliyor.<\/p>\n\n\n\n

\u201c-S\u00f6zc\u00fckler \u00fcst\u00fcne d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcyorum.\u201d diyorum.<\/p>\n\n\n\n

\u201c-Bence sen s\u00f6zc\u00fcklerin \u00fcst\u00fcne yat\u0131yorsun.\u201d diyor. <\/p>\n\n\n\n

Yazmak, biraz da g\u00f6r\u00fcn\u00fcr k\u0131lma sanat\u0131 oldu\u011fundan, anadilimin s\u00f6zc\u00fcklerini yat\u0131ya g\u00f6ndermek yerine anlatmak istedi\u011fime d\u00f6n\u00fcyorum. Ge\u00e7en y\u0131l hemen hemen bu zamanlar, yan\u0131ma yakla\u015fan ya\u015fl\u0131 bir amca, olduk\u00e7a k\u0131s\u0131k bir sesle \u201cAllah i\u00e7in bir ekmek paras\u0131 ver k\u0131z\u0131m,\u201d demi\u015fti hat\u0131rl\u0131yorum da insanl\u0131\u011f\u0131mdan utanm\u0131\u015ft\u0131m. Bundan k\u0131sa bir s\u00fcre \u00f6nceydi:<\/p>\n\n\n\n

\u201cArt Basel Miami\u0027de, bir muz duvara \u0027duck tape\u0027 ad\u0131 verilen g\u00fc\u00e7l\u00fc bir bantla<\/strong> yap\u0131\u015ft\u0131r\u0131lm\u0131\u015f ve \u201cKomedyen\u201d adl\u0131 bu eser 120 bin dolara al\u0131c\u0131 bulmu\u015ftu.<\/p>\n\n\n\n

G\u00f6r\u00fcn\u00fcr k\u0131lmay\u0131 se\u00e7ti\u011fim bu tezat i\u00e7in dilimizde bir s\u00f6zc\u00fck ar\u0131yorum. \"Sanat\"sal bir \u00e7\u0131\u011f\u0131r a\u00e7mak i\u00e7in s\u0131rt d\u00f6n\u00fclen insanl\u0131\u011f\u0131 ifade edecek sert bir s\u00f6zc\u00fck var m\u0131 diye d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcyorum ama bulam\u0131yorum. Ya\u015fasayd\u0131 belki Ub\u0131h\u00e7a\u0027da o s\u00f6zc\u00fc\u011f\u00fc bulabilirdim ama bunu bilmek art\u0131k m\u00fcmk\u00fcn de\u011fil.<\/p>\n\n\n\n

G\u00fcne Bakmak<\/h4>\n\n\n\n

G\u00fcne\u015f t\u00fcm tembelli\u011fini giymi\u015f \u00fcst\u00fcne g\u00f6ky\u00fcz\u00fcnden denize do\u011fru ilerliyor. Birazdan sar\u0131lacak iki sevgili gibiler, deniz ve g\u00fcne\u015f. Sevincinden \u0131\u015f\u0131l \u0131\u015f\u0131l par\u0131ldayan denize bak\u0131p, d\u00f6ng\u00fcleri birbirine ba\u011fl\u0131 canl\u0131lar olarak, evrenin \u00f6z\u00fcndeki ya\u015fam enerjisini, ak\u0131\u015f\u0131, maddeyi, ruhlar\u0131, birbirini and\u0131rsa da her biri kendi i\u00e7inde ayr\u0131 bir t\u00fcml\u00fc\u011f\u00fcn tad\u0131na varm\u0131\u015f canl\u0131lar\u0131n maruz kald\u0131\u011f\u0131 \u015fiddetli tezat\u0131 kan\u0131ksamamal\u0131 diye ge\u00e7iriyorum akl\u0131mdan. Bu nedenle, s\u00f6zc\u00fcklerle ger\u00e7e\u011fe kat kat giysiler giydirip yaz\u0131yorum. Her \u015feyin biraz da ol denmi\u015f ve olmu\u015f oldu\u011fu yery\u00fcz\u00fcn\u00fcn yok olan s\u00f6zc\u00fckleri ve yok olmayan tezatl\u0131klar\u0131na ra\u011fmen var olan insanl\u0131\u011f\u0131m\u0131za -ama hangi insanl\u0131\u011f\u0131m\u0131za sahip \u00e7\u0131kabilmek g\u00fczel. <\/p>\n\n\n\n

Egemen bilin\u00e7 b\u00fcy\u00fck e\u015fitsizlikleri do\u011falla\u015ft\u0131rmak \u00fcst\u00fcnden kurulur, denir. \u00d6zellikle insana ve insani olana \u00f6zlem duydu\u011fumuz g\u00fcnler i\u00e7inde neyi do\u011falla\u015ft\u0131rmayaca\u011f\u0131m\u0131z bilgisi pek tabii ki\u015fiye \u00f6zel. Bense, Camus\u2019un bir s\u00f6z\u00fcyle:<\/p>\n\n\n\n

\u201cHepimiz zindanlar\u0131m\u0131z\u0131, cinayetlerimizi, y\u0131k\u0131mlar\u0131m\u0131z\u0131 kendi i\u00e7imizde ta\u015f\u0131r\u0131z. Ama g\u00f6revimiz bunlar\u0131 yery\u00fcz\u00fcne sal\u0131vermek de\u011fildir, ister kendi i\u00e7imizde olsunlar, ister ba\u015fkalar\u0131nda onlarla sava\u015fmakt\u0131r.\u201d<\/p>\n\n\n\n

Sa\u011fl\u0131cakla kalman\u0131z\u0131 diliyorum. <\/p>\n\n\n\n

<\/p>\n\n\n\n

<\/p>\n\n\n\n

* s. 77 Yoshi Oida, Lorna Marshall, Oyuncunun Oyunlar\u0131<\/p>\n","post_title":"Ger\u00e7e\u011fin i\u00e7indeki tezat ya da anadilde bulunmayan","post_excerpt":"","post_status":"publish","comment_status":"closed","ping_status":"open","post_password":"","post_name":"gercegin-icindeki-tezat-ya-da-anadilde-bulunmayan","to_ping":"","pinged":"","post_modified":"2021-02-23 18:26:03","post_modified_gmt":"2021-02-23 15:26:03","post_content_filtered":"","post_parent":0,"guid":"https:\/\/gaiadergi.com\/?p=116101","menu_order":0,"post_type":"post","post_mime_type":"","comment_count":"0","filter":"raw"},"live_filter_cur_post_id":116101}'; block_tdi_122.td_column_number = "2"; block_tdi_122.block_type = "td_flex_block_1"; block_tdi_122.post_count = "4"; block_tdi_122.found_posts = "702"; block_tdi_122.header_color = ""; block_tdi_122.ajax_pagination_infinite_stop = ""; block_tdi_122.max_num_pages = "176"; tdBlocksArray.push(block_tdi_122); -->

SON YAZILAR

Shakespeare, Kafka, Orwell, Dostoyevski ve günümüz

Okuyanın okuduğundan, yazanların okunmadığından hemen herkesin kitapların pahallılığından yakındığı günümüz sularında edebiyat sandalında bir gezintiye ne dersiniz?

Your Stage + Art: Müziğin evrenselliğini kutlayan bir sahne

Bugün paylaşımcılığın ve özgürleşmenin buluştuğu ortak noktadan, müzikten konuşacağız. Your Stage + Art, müziğin insanları bir araya getirme gücüne inanan, müzisyenlere eşit ve özgür şartlar altında müzikseverlerle buluşma imkânı sunmaya çalışan bir oluşum. Sanatla ilgilenen herkesin yeteneklerini...

Edebiyat tekeli ve kırık kalemler

Ülkemizde okuma alışkanlığının çok fazla olmadığını biliyoruz. Bunun için çevremize bakmamız bile yeterli ama gelin sayılara da bir göz atalım. TÜİK’in 2023 yılında yaptığı araştırmaya göre...

İşçi Filmleri Festivali başlıyor

18. İşçi Filmleri Festivali, 14-19 Ekim tarihleri arasında Ankara’da sinemaseverlerle buluşacak. 14 Ekim günü saat 18.30’da Kavaklıdere Sineması’nda oyuncu Gözde Duru’nun sunuculuğunu yapacağı açılışta Sputnik’te...

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol