Her başlangıç beraberinde sonu da getirir. Kabullenmek istesek de istemesek de hayatın kanunu bu. Bazı şeyler hiç değişmesin isteriz. Fakat değişim her an kapının arkasındadır. Bu değişimi zaman mı getiriyor, bizler mi getiriyoruz? Cevabı duruma göre değişebilir. Bir gerçek var ki hayatta gidenler ve kalanlar hep olacak.
Kimi zaman giden biz olacağız kimi zaman ise kalan, gelecek bize ne getirirse onu yaşayacağız. Alışkanlıkları, yaşanmışlıkları bırakmak zor geliyor insana biliyorum. Kalan olmak, ise nispeten daha güvenli geliyor. Andrew Cohen şöyle der. “Değişime direnmek, güvenli olmayan bir evrende güvende olduğu yanılsamasını yaratmak ve yaşamın harika ve sınırsız doğasıyla yüz yüze gelmekten kaçınmak, insanlığın gösterdiği eğilimlerden biridir.” Değişimden kaçmaktansa, değişime uyum göstermeliyiz.
Sizin için kalmak mı gitmek mi daha hayırlı onu bilmiyorum, fakat sizi hangisi güçlendiriyorsa onu yapmayı tercih etmelisiniz.
Genellikle değişime direnç gösteren insanların böyle davranmalarının ardında birden fazla neden vardır, bunlar:
- Bilinmeyen korkusu,
- Güvenlik ihtiyacı,
- Alışkanlıklardan vazgeçmenin zorluğu,
- Değişim hakkında yeterince bilgi sahibi olmama,
- Başarısız olma endişesi,
- Mevcut durumdaki üstünlüklerin veya çıkarların kaybolacağı korkusu,
- Değişimin öngördüğü yeni şeyleri öğrenme zorluğu,
- Dar görüşlülük, vizyon eksikliği,
- Daha önceki değişimlerden elde edilen olumsuz kişisel tecrübeler,
- Kendine yeterince güvenmeme,
- Daha işin başındayken olayın dışında kalmış olma,
- Değişimin kendisine dayatılmış olduğunu düşünme,
- Değişimi yönetenlere ve uygulayanlara güven duymama
Kalıcı olduğunu düşündüğümüz her ne varsa zamanı gelince değişime uğruyor. Gitmez dediklerimiz gidiyor. Geçmez dediğimiz günler geçiyor. istesek de istemesek de değişimin önüne geçemiyoruz. Nereye gidersek gidelim değişim hep olacaktır. Bu yüzden kaçmak yerine, hayata tutunup değişimi yaşayıp, değişim olmalıyız.