Şairin gün yüzüne çıkan son mektupları, Ted Hughes ile olan şiddetli evliliğine ve bunun şiirini nasıl etkilediğine ışık tutuyor.
Şairin eski terapisti ile arasındaki bugüne dek yayınlanmamış mektuplaşmalar, Sylvia Plath’in fiziksel ve sözlü şiddete maruz kaldığını kaydediyor. Mektuplar, Sylvia Plath’in ruhsal buhran yaşadığı ve 20. yüzyılın en ünlü edebi aşk maceralarından birinin dağıldığı dönemde, hem arkadaşı hem de doktoru olan Ruth Barnhouse’a yazılmış.
Barnhouse, Plath‘in 20’li yaşlarındaki intihar girişimi ve ruhsal çöküntüsü nedeniyle 1953’te hastaneye kaldırıldığı dönemden hayatının son günlerine dek onun psikiyatristliğini yaptı. Bu deneyim daha sonra Plath’in tek romanı olan Sırça Fanus’a (The Bell Jar) ilham oldu. Barnhouse, Boston bölgesinde yaşadığı dönem boyunca hem arkadaşı hem de terapisti olarak Plath’in yanında oldu. Barnhouse daha sonra, Hughes’un Smith Üniversitesi’ndeki Plath arşivinde yıllardır erişilemeyen mektuplarını mühürleyince, Plath’ten gelen bazı mektuplarını yaktığını söyledi.
Ne olmuş?
Plath’in son aylarında Barnhouse’a yazdığı bazı mektuplar daha yeni gün yüzüne çıktı. Mektuplarda iki arkadaşın arasındaki samimiyet ve dürüstlüğün yanı sıra, Plath’in son günlüklerinin kaybolduğu ve (Hughes tarafından) yok edildiği görülüyor. Plath, ikinci çocuklarına düşük yapmadan iki gün önce Ted Hughes’un onu dövdüğünü ve Plath’in ölmesini istediğini söylediğini iddia ediyor.
Görülen o ki Plath, Barnhouse’a Hughes’un ona karşı sert davrandığını söylüyor ve onu ikinci çocuğuna düşük yapmasına sebep olmakla suçluyor. Bu mektuplar, Plath’in şiirleri dışında hayatının son günlerine dair sahip olduğumuz tek kaynak olarak görülüyor.
Kaynak: The Guardian