6 Şubat depremlerinden en çok etkilenen Hatay’da yaşayan patili dostlarımız oldukça zor durumda. Hayvanlara yönelik bir sağlık hizmeti görünür değil, özellikle kedi ve köpekler kontrolsüzce çoğalıyor, bakımlı ve aşılı değiller, tedavi alacakları bir yer yok, ne ile beslendikleri belli değil. Ölen ve öldüğü yerde kim bilir ne kadar zamandır öylece kalan hayvanlar, kaldırılmayan yıkıntıların ya da yıkılmak üzere olan boş yapıların içindeki buzdolaplarında bozulan gıdalar ve yayılması an meselesi hastalıkların içinde hayata tutunmaya çalışan hayvan dostlarımız görünen o ki unutulmuş durumda… Gönüllüler, dernekler ve sivil toplum kuruluşları ellerinden geleni yapıyor olsa da çevresel koşullar iyileşmedikçe hayvanlar için çalışmak da zorlaşıyor. Tüm bunlara dair hayvan hakkı savunucuları, HAYTAP ve Animal Save ile konuştuk.
Hatay’ın insanı yardımsever, misafirperver…
Aşevinden dağıtılan 2 öğün yemeğini sokakta kalan, depremden sonra doğan pek çok hayvanla paylaşan halk haricinde hayvanları pek de umursayan yok gibi görünüyor. Kente hakim olan asbestli toz, bozulan yiyecekler, ölü hayvan ve enkazdan hala çıkarılamamış insan bedenleri nedeniyle yayılan kötü kokular ve mikropları taşımaya oldukça yardımcı olan sinekler kentin büyük kısmında insanlar için de hayvanlar için de oldukça tehditkar. Sokakta görebildiğimiz hayvanların çoğunda göz enfeksiyonları belirgin. Üstelik bu enfeksiyonlu gözleri tanımak için veteriner hekim olmaya gerek yok. Hasta olduğu her halinden belli bu hayvanlar tedavi edilmiyor, bakılmıyor, beslenmiyor. Sokak köşelerine dökülmüş kuru mamaları görmek mümkün ancak durum o sokakta yaşayan merhametli insanların varlığı ile paralel ne yazık ki…
Hatay’da bulunduğum sürede pek çok hakka erişememe durumunu gözlemledim hatta bazılarını da deneyimledim. Hatay’da bulunan diğer herkes gibi hayvanlar da zor durumda ve yalnız. Depremden etkilenen ve hala kendi mahallesinde çadırda yaşayan bir hayvan hakkı savunucusu, depremin hemen ardından HAYTAP ve Animal Save’in geldiğini, belediyeninse ilk zamanlar sokak köpeklerini ‘topladığını’ belirtti.
Dernek, STK, gönüllüler el ele: Peki devlet bunun neresinde?
HAYTAP’ın uzun bir süre merkezde bulunan Dostluk Parkı’nda hem tedavi hizmeti verdiğini hem de mama temin ettiğini belirten Halkevleri Kadın Sekreteri Berna Demirtaş, Halkevlerinin dayanışma ve koordinasyon noktalarında mama temin edip paylaştıklarını anlattı. İlk zamanlar belediyenin ve pek çok gönüllü grubun bu noktalara mama bıraktığını ancak geçen ayların sonunda çalışmaların oldukça azaldığını, artık sadece kendi temin edebildikleri mamaları paylaştıklarını vurguladı.
Kurumlar ve yetkililer her zaman kendini aklama çabasındalarsa da Hatay’da el birliğiye bir şeyler yapmaya çalışan insanlar var. Yapanlara ve yapmayanlara, orada yaşayanlara Hatay’da hayvanların durumunu, yakın ve uzun vade yapılması gerekenlere dair düşüncelerini sordum.
Animal Save: “Yuvalandırma çalışmalarımız devam ediyor”
6 Şubat’tan itibaren depremden etkilenen hayvanlar için kermesler yoluyla bağış toplayarak deprem bölgesine gitmek için yola çıkan Animal Save Türkiye, bugüne kadar deprem bölgesinden toplamda 286 kedi, köpek, kuş, tavşan ve horoz kurtardı.
Animal Save Türkiye İletişim Sorumlusu ve Hayvan Hakları Savunucu Doğa Giray, depremzede hayvanlar için yürüttükleri çalışmaları anlatıyor: “Ekip olarak deprem bölgesine ikişer kişiden oluşan gruplarla git gel yapmaya başladık. Bölgedeki ihtiyaç malzemeleri, mamalar, hayvan box’ları ile araçlarımızı doldurup ihtiyaç sahibi kişilere ulaştırdık. Bir taraftan da her gidişimizde hasarlı binalardan çıkardığımız, sokaklarda yaşam savaşı veren kurtarabildiğimiz ve kurtarılmış ama ilk tedavisi yapılmış hayvanların Ankara’ya nakillerini gerçekleştirdik.” Animal Save grubu hala deprem bölgelerinde hayvanların tedavilerini yaptırmaya ve sağlık durumu iyi olanlar için yuva arama çalışmalarına devam ediyor. Grup, depremden etkilenen hayvanları, ilanlarını sosyal medya hesaplarından paylaşarak yuvalandırıyor.
HAYTAP: “Bütçemiz sınırsız değil ama hayvanları kaderine de terk etmiyoruz“
Haytap Başkan Yardımcısı veteriner hekim Ali Laçinbaba depremin üçüncü günü itibarıyla yine bir deprem bölgesi olan Osmaniye’ye 3yıl önce kurdukları HAYTAP Tedavi Merkezi ile tüm deprem bölgesi hayvanlarına ücretsiz tedavi desteği sunduklarını, depremin 7. günü itibari ile de Defne ilçesinde 100m2lik sahra hastanesi kurduğunu belirtti. Laçinbaba, 3 ay kadar hizmet veren sistemin normalleşme ile kapatıldığını belirterek “Ancak kurtarma timimiz bölgeden ayrılmayarak yaralı ve hasta canları Osmaniye’ye transfer etmeye hala devam etmektedir” dedi.
HAYTAP’ın Hatay’da herhangi bir kurumla işbirliği olmadığını, herhangi bir devlet destekleri almadığını belirten Laçinbaba kısırlaştırma programının doğrudan halk sağlığını etkilediğini ve çok önemli olduğunu vurgularken yerel yönetimlerin 5199* sayılı kanunun gereklerini zamanında ve layıkıyla yapması gerektiğinin altını çizdi. “Böylelikle hayvan popülasyonu kontrol altına alınarak paraziter enfestasyon ve zoonoz hastalıklardan da korunmuş olunur” diyen Laçinbaba hayvanların başka kentlere taşınmasına dair düşüncelerini ise şöyle açıkladı: “Temiz su ve gıda bulamayan hayvanlar hastalıkla karşı karşıya kalırlar. Sahipli hayvanlar mikrochip uygulaması ile sahiplerine iade edilmek veya yeniden yuvalanmak için transfer edilebilinir. Tabii ki riskli ve çok meşakkatli bir süreçtir. Defne’den yaklaşık 3000’e yakın sahipli hayvanı transfer ettik. Ciddi emek ve masrafı olan bir süreçti. Ancak sahipsiz sağlıklı sokak hayvanlarını enkaz çalışmaları sonrasında transfer etmeyi uygun bulmuyoruz. Kısırlaştırma programına alınarak bölgelerinde kalmalılar. Bu konuda yerel yönetimler toplama, kısırlaştırma, işaretleme, aşılama ve sonrasında beslenmelerini takip etmeliler.”
Depremden etkilenen hayvanları başka illere taşıdık; iyi mi yaptık, kötü mü?
Depremin ardından kimi iyi niyetli kimi belirsiz niyetli kişi ve kurumlarca başka kentlere taşınan hayvanların akıbetine dair soruya Laçinbaba kendi transfer ettiklerinin akıbetini bildiğini ancak bu çalışmayı yapan pek çok kişi olduğunu ve tabii ki hepsini bilemediklerini ise şu sözlerle ifade etti: “Deprem döneminde uluslararası derneklerle de işbirliği içerisine girdik. Bunlardan bir tanesi Almanya’dan Notphote kuruluşu. Yapmış olduğu saha ve maddi destek ile 183 sokak hayvanı Osmaniye’deki HAYTAP Tedavi Merkezine getirdi. 68 tanesi kırık, 13 tanesi açık yara operasyonu ve 102 tanesi enfeksiyon veya paraziter enfestasyon bulunan hayvanlardı. Tedavi sonrası Nazilli doğa ve yaban hayatı koruma derneği barınağına transferleri gercekleşti. Rehabilitasyon süreci sonrasında sahiplendirme çalışmaları yapılacak. Bu tip çalışmalar iyi niyetlidir. Ancak pek çok STK bölgedeydi hepsinin akıbeti nedir bilemem. Yetkili kurumlar bu konuda bilgi sahibi olmak zorundadır.”
Laçinbaba depremden etkilenenlerin sadece kedi ve köpekler olmadığını 4 inek, güvercin, ördek ve tavuk gibi kanatlılar, 2 eşek, 3 koyun, 8 keçinin de enkazdan kurtarılarak Osmaniye’deki Emekli Hayvanlar Çiftliğine yerleştirildiğini ve ecelleri gelip de ölene dek onları misafir edeceklerini belirtti. HAYTAP’ın Emekli Hayvanlar Çiftliği’nde iki gönüllü hekimin çiftlikte yaşayan hayvanların düzenli sağlık kontrollerini yaptığını ve bu hayvanların 100 dönüme yayılmış bir mera alanında 10 dönümlük çitli alanlarda yaşadıklarını da ekledi.
Defne’de bulunan merkezde çalışmaları hala süren HAYTAP’ın Başkan Yardımcısı Laçinbaba, “Bütçemiz sınırsız değil ama tabii ki onları kaderine de terk etmiyoruz” dedi. Hatay Valiliği ve belediyeleri ile temasta olduklarını söyleyen Laçinbaba “Önümüzdeki günlerde Belediye & HAYTAP ortak faaliyeti göstererek kısırlaştırma kampları kuracağız” dedi. Beş ayın ardından belediye ve valilikler ile bir çalışma yapılacağını öğrenmek umut verdi. Laçinbaba’ya Hatay’daki hayvan hakkı savunucuları ne yapsın diye sorduğumda ise şöyle cevap verdi: “Nefes almak ve temiz su özellikle tüm canlıların temel ihtiyacıdır. Bu konuda aynı kaderi yaşayan canlıları unutmadan ‘bir kap şu, bir kap mama’ felsefesini uygulamaya davet ediyorum. Verdiğiniz suyun tükendiğini görmek ruhunuzu rahatlatır.“