İnsan bazen içinde bulunduğu anı durdurmak veya zamanı geri almak ister. Hatta belki, anılarını hapsetmek isteyebilir. Sözlerimiz, mimiklerimiz, hareketlerimiz zamanın akışında görünmez olur, kaybolurlar. Heather Hansen, anı durdurmayı başaranlardan. Okumakta olduğunuz bu yazı, dansını ve bedensel hareketlerini çizgilerle zamana hapseden bir kadının hikâyesi.
Koreografi, dans ve bedensel ifade yöntemleri, Hansen’in hayatından hiçbir zaman eksik olmamışlar. Sahne tasarımı üzerine eğitim alan sanatçı, bir Japon dansı olan Butoh’dan önce nefret etmiş; fakat sonra büyüsüne kapılıp eğitimini almak üzere Japonya’ya yerleşmiş.
Dansa âşık bu kadına göre dans, sanatların en geri planda bırakılmış olanı; nedeni ise geçici olması.
Bir tabloyu çerçeveletip asabilirsiniz, müziğin ritmi dilinize dolanabilir ancak dans akıp gider; geriye sadece size hissettirdikleri kalır. Bunun eksikliğini fark eden biri için ise yapılabilecek en dahiyane şey görünmez olanı sonsuza dek görünür kılabilecek bir yol bulmaktır.
İşte Heather Hansen’in “kinetik çizim” olarak adlandırdığı mucize de böyle başlıyor.
Hansen kumsalda, kumların üzerine bıraktığı izlere bakarken “Neden olmasın?” diye aklından geçirmiş. “Neden figürler, hareketler ölümsüz kılınmasın, üstelik onca zamandır dans eşliğinde boşluğa çizimler yaparken.” O günden sonra bazen stüdyosunda tek başına, bazen izleyici önünde sergilediği performanslarla eserlerini yaratmaya başlamış. Yaratım sürecinde bir numaralı yoldaşı yarattığı doku, yüzeye bıraktığı renk ve doğanın kalbinden çıkıp gelen kömür olmuş. Hansen dansa tutkun olduğu kadar doğaya da âşık; henüz her sabah bahçesindeki ağaca sarılmıyor ama bu yapmaya her an başlayabileceğini söylüyor. Kömürü kullanmak, onun için, doğayla yakınlık kurmanın başka bir yolu. Hansen’in eserlerinde simetri ve feminen formlar dikkat çekerken, bu durum sanatçının kendi bedeninin, hareketlerinin ve kendine has ifade biçiminin yüzeyde yarattığı bir yansıma niteliğinde.
Dansı ve hareketleri çizgilerle ölümsüzleştirmek, tabii ki Hansen için tek yol değil. Besteci ve bilgisayar programcısı Peter Leonard, Hansen’in üzerine yerleştirdiği sensörlerle, sanatçının hareketlerini adeta müzikal bir enstrümana çeviriyor. Yapılan her hareketin kendine özgü, melodik bir karşılığı var ve bu karşılıklar, sürekli kayıt altındalar. Hansen, belki şapkadan tavşan çıkarmıyor; ama adeta bir sihirbaz edasıyla apayrı formları birbirine dönüştürüyor. Görünmeyeni görünür ve unutulmaz kılarken, bizi de aynı sihirle büyülemekten geri kalmıyor.
İnsanın isteyip de durduramadığı, geri döndüremediği belki de bu yüzden en değerli saydığı şey zaman. Hansen’in eserleri sanki “o an”ı yakalamış ve sonsuza dek yaşanılabilir kılmış gibi. Dans artık geçici bir şölen değil; yüzeylere kazınmış, kendi tınısını yaratmış formlar arası bir ahenk.
Heather Hansen ve eserleri hakkında daha fazla bilgi için: heatherhansen.net
Kaynak: Colossal, Blog lululemon, The Raw Book, Ochi, Bored Panda