iamthemorning ilk meyvelerini verdiği 2012 yılından beri başta progresif rock camiası olmak üzere müzikseverlerin hayranlıkla takip ettiği bir ikili.
Rusya’da klasik müzik eğitimi görmekte olan Marjana Semkina (vokaller) ile Gleb Kolyadin’in (piyano/klavye) başını çektiği ve şimdiye kadar 20’den fazla hepsi birbirinden özgün müzisyeni projelerine dâhil etmiş iamthemorning, neo-progresif rock müzik sound’unu oldukça güçlü post-modern klasik müzik ve indie öğeleriyle yoğuran üç stüdyo kaydı ve bir canlı kayıt çıkardı.
İkilinin bu yıl çıkardığı Lighthouse adlı albüm ise şimdiden “yılın en iyi albümleri” listelerinde üst sıralara oynuyor. Albüm boyunca, son yılların gözde müzik akımlarından Doğu Avrupa progresif rock’ının karakteristik özelliklerinden, yoğun melankolik ve uhrevi bir atmosferi parçalarına işlemeleriyle dikkat çekseler de her bir parçada Rus ikilinin ve konuk orkestra sanatçılarının teknik yetkinliklerinin detaylarını hissetmek mümkün.
Üstelik bu, melodik ve teknik karmaşaya boğulmadan sakin birer hissi bütünlülükle dinleyiciye aktarılmış. Riverside/Lunatic Soul vokalisti Mariusz Duda, King Crimson/Porcupine Tree bateristi Gavin Harrison ve gene Porcupine Tree gitaristlerinden Colin Edwin’in sadece birer konuk sanatçı olarak değil, aynı zamanda parçaların dokularının önemli belirleyicileri olarak yer almaları da iamthemorning ikilisinin yarattıkları müzikal evreni rock/jazz çevrelerine ciddi bir şekilde kabul ettirdiklerinin birer göstergesi.
Klasik müzik-rock ortaklığına yepyeni bir soluk
Grubun ana ve geri vokallerini üstlenen Semkina, sadece progresif rock türünde değil, genel anlamda popüler müzikte belki son 20 yılın en yetenekli kadın vokalisti olarak göze çarpıyor.
Özellikle rock/metal müzikte kadın vokalin, Epica, Nightwish ve Within Temptation gibi grupların öncülüğüyle, opera tandanslı çığlık şovlarına (garip oldu bu tamlama ama idare ediniz) indirgendiği göz önüne alındığında Marjana Semkina, akrobatik ve renkli performansıyla iamthemorning sound’unun en önemli belirleyicisi niteliğini taşıyor.
Diğer yandan yaratıcı piyanist Gleb Kolyadin, klasik müziğin pek çok akımını yetkin bir şekilde müziğine taşıyarak alışılageldik klasik müzik-rock ortaklığına yepyeni bir soluk kazandırmış oluyor.
Özetle, iamthemorning son 20-30 yılda önemli bir tıkanıklık yaşayan rock müziğe yeni ve orijinal bir ses getiren en eşsiz projelerden biri olarak özenli bir dinlemeyi hak ediyor. Grubun son albümü Lighthouse ise 2016 yılında dahi rock müziğin hala özgün işlere sahne olabileceğini bizlere gösteriyor. iamthemorning’in tüm çalışmalarına bandcamp sayfaları üzerinden erişebilirsiniz.