Film tercihleriniz arada bir çıkan distopik bilim kurgular üzerineyse IO’yu izlemiş olabilirsiniz. İzleyenler ve izlemeyenler olarak filme hep birlikte bakmaya çalışalım, ilk önce şunu sormama izin verin lütfen: Elimizde, insanlık olarak, yeterince Helyum var mı?
Bu soruyu arada bir esrar içerken yakalanan Ex-CEO Alan Musk’a sormak lazım aslında. Tesla’nın ünlü son röportajında, Tesla bizlere kuşlarla nasıl konuşulacağını anlatıyordu. Evreni titreşim ve frekans olarak gören üstat bilgiyi kuşlardan alıyor olabilir. Sembolizm sağ olsun, kuşlar bu işleri çok iyi yapıyor uzun yıllardır. Nuh da “kara” bulmak için kuş uçuruyordu. Kuşları uçmalarına bırakıp, filme geri dönelim.
Musk, yeterince Helyumumuzun olmadığı söyledi. Güneşteki patlamalar ve çatlamalar Helyumumuzu tüketmiş. Kendi başına Hidrojen’den soy gazı üreten vazifeli üstat Güneş bu işi iyi yapıyor. Filmde bunu açıkça görüyoruz. Dünya üzerindeki doğayı kullanılamaz hale getirmiş insanlık ve hava zehirleyici özellikle artık. Kuşlar uçmuyor, canlılar bitmiyor. Dünyadaki insanlar da gemilerle IO denilen gezegene koloni kurmak üzere yola çıkıyorlar.
Dünyadan ayrılanları göremiyoruz, en son kalan bilim insanının bilgisayarına gelen dijital mesajlardan alıyoruz haberleri. Film Rose Red Konağı gibi, içsel olarak Şili’de olmasını istediğim bir gözlem evinde geçiyor çoğunlukla. Bir kadın ismi olarak da düşünülebilen Sam, gözlem evinde tek başına dünyadaki yaşamı geri döndürmeye gayret ediyor. Ufak bir greenhouse yapmış kendisine, yine ufaktan birkaç kovan arısı da var. Tufanda sebze meyve ve arı ürünleri ile sağlıklı yaşayan Sam, IO işlerinin yürüten mühendise de platonik aşıktır.
Kırmızı tekrar enerjisiyle günü gün eden Sam, daha öncesinde hazırlanan ve günlük dinletilmesi gereken bant kaydını radyo sinyalleriyle yollar, ta ki Micah gelene kadar. Micah Helyum yüklü balonlarla gelir ve Henry’i bulmak ister. Hikaye burada başlar zaten. Bilim insanı Henry insanlığa, ‘gitmeyin dünyada kalın’ diyen adamdır aslında.
Distopyayı The Road ile hardcore yaşayan 2008 tarihli izleyiciler olarak film sonunda duygusallığa bağlıyor ki bilim kurgu da biz daha çok kafalar açılsın istiyoruz. Mesela District 9 buna güzel bir örnek olabilir. Filmin detaylarını aşağıda bulabilirsiniz.