1. Maden (1978)
Maden ocağında çalışan devrimci İlyas (Cüneyt Arkın)’ın maden ocağındaki diğer işçilerle olan hikâyesini konu edinen film, işçi sınıfına “birleşin” mesajı veriyor.
2. Karanlıkta uyananlar (1964)
Türk sinemasında grev ve işçi sorunları üstüne yapılmış ilk filmdir. TÜRK-İŞ‘in desteğiyle yapımı gerçekleştirilen filmin gösterimi sorunlu olmuştur.
Gösterime girdiği birçok ilde film yasaklanmıştır.
3. Bereketli topraklar üzerinde (1980)
Bereketli Topraklar Üzerinde, Orhan Kemal‘in 1954’te yazdığı romanından, Erden Kıral tarafından 1979 yılında filme uyarlanmıştır. Filmde, para kazanmak umuduyla köyden ayrılıp şehre göçen üç arkadaşın başından geçenler anlatılır.
4. Zerre (2012)
Zerre filmi yirmiden fazla ödüle sahip yönetmen Erdem Tepegöz‘ün ilk filmidir. Küçük kızı ve annesiyle büyük şehirde kendi ayakları üzerinde kalmaya çalışan bir kadının öyküsünü anlatır.
Demiryolu inşaatında çalışan bir grup işçinin grev öyküsünü anlatan film de bol bol devrim ve emek içerikli mesaj verilmektedir. Polisle çatışma, yangın, grev kırıcılığı, tutuklamalar, eylemler…
Film, Tunç Okan‘ın ilk yönetmenlik denemesidir. İsveç‘e kaçak işçi olarak götürülen, bir otobüs dolusu köylerinden başka bir şehir görmemiş insanın, Stockholm’e vardıktan sonra başlarından geçenleri anlatmaktadır.
7. Çark (1987)
Dört fabrika işçisinin mücadele öyküsü anlatıyor film. Çeşitli fabrikalarda çalışan işçilerin her gittikleri yerde karşılaştıkları sömürü düzenine başkaldırmalarını işler. Bir iş kazası sonucunda bu dört emekçi arkadaş, işçileri bilinçlendirerek haklı oldukları grevi başlatırlar. Film 2006 Mayıs’ında 1. Uluslararası Film Festivali‘nde de gösterilmiştir. Ayrıca film müziklerini de Cem Karaca ve Cahit Berkay icra etmiştir.
Makineleşmenin başladığı dönemlerde kırsal kesimde yaşayan ağa tarafından sömürülen köylülerin yaşadığı sıkıntıları konu alır. Töre olayları ise filmin diğer temasıdır. Film 1975 yılında düzenlenen 12. Altın Portakal Film Festivali‘nde en iyi film ödülünü almıştır.
Muammer Özer’in yazıp yönettiği, askeri darbe sonrası parçalanan bir aileyi konu alan yasaklı filmi. Yakılan kitaplar, bir gece evinden alıp götürülen, işkence gördükten sonra geri bırakılan bir anne, en büyük derdi “acaba tecavüz de etmişler midir?” olan baba, en çok sevdiği masal “sevdalı bulut” olan küçük kız çocuğu…
Göçün yolları tıkadığı ve işsizliğin kol gezdiği 1960‘ların Türkiye’sinde, altı taşralı arkadaşın ekmek parası kazanma uğruna büyük bir direnişle sürüp giden yaşam kavgalarını konu ediniyor film.
Oğlunu okutabilmek için direnen Anadolulu kadın, bir göz odada üst üste yatan köylü aile, kum deposundaki işçiler çarpıcı görüntülerle veriliyor.
11. Duvar (1983)
Yönetimi ve senaryosu Yılmaz Güney‘e ait 1983 yapımı, Cannes‘da büyük ödülü alan Yol‘dan sonraki ilk, yaşamındaki ise son filmidir. 1976‘da Ankara Merkez Cezaevi ve Tutukevi‘nde, Yılmaz Güney’in de tanıklık ettiği, çocuklar koğuşunda çıkan ve tüm cezaevine yayılan bir isyan konu edilmiştir.
Babasından kalan toprakları yakınları tarafından yağmalanan, Amerika’da yaptığı Ziraat Mühendisliği tahsilini yarıda bırakarak, hakkını aramaya gelen Murat’ın, avukat Sevil ile birlikte verdiği mücadele öyküsü anlatılmaktadır.
İngiltere’den Zonguldak’a dönüş yapan mühendis Aydın’ın maden ocağında işçilerin haklarını savunan mücadelesini anlatan film, gerçekçi akımın bir temsilcisidir.
Film, İstanbul’un yoksul bir mahallesi ve evlenme hazırlığında iki işçinin öyküsünü konu edinir.
Filmde, bir petrol bölgesinde makina – insan çelişkileri ve sorunları dile getiriliyor. Toprağın Kanı, 1966 yılında Antalya Film Festivali‘nde en başarılı üçüncü film seçilmiştir.
16. Düşman (1980)
Filmin geneli, hem maddi imkânsızlıkların hem de maddiyatçılığın, sosyal hayat, insan ilişkileri ve genel anlamda da insanların hayata bakışı üzerindeki olumsuz etkilerini farklı örneklerle yansıtır.
Çanakkale’de geçen film, geçim sıkıntısı çeken insanların çaresizliklerine odaklanırken, fuhuş, sermaye düşmanlığı ve gayrimüslimlerin yaşadığı hayatlara da değinmektedir.
Anadolu‘da bir şantiyede çalışan üç kardeşin öyküsünü anlatan filmin senaristliği Vedat Türkali, yönetmenliğini ise Ertem Göreç yapmıştır.
18.Umut (1970)
Filmin, senaristliğini, yönetmenliğini, yapımcılığını ve başrol oyunculuğunu Yılmaz Güney yapmıştır. Filmde, atının araba çarpması sonucu ölmesi ve geçimini bu ata bağlamış olan meçhul bir definenin peşinden koşan faytoncunun öyküsü anlatılmaktadır. Film, Türkiye sinemasında bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Sonraki yıllarda, özellikle Yılmaz Güney tarafından peş peşe çevrilecek siyasal filmlerin öncüsüdür.
Süreyya Duru‘dan 80 öncesinin karışık bir hikâyesini anlatan film, fabrikada çalışan iki sevgilinin öyküsünün yanında, fabrikalar için patron rekabetleri, kirli ihaleler, sendika hareketleri, grev kırıcılar gibi konulara da değinmektedir.
20. Kanal (1979)
Sömürülen, topraksız ya da az topraklı köylülerin ağa düzenine karşı verdikleri savaşı konu ediniyor film.
Sınır boylarında kaçakçılık yapan Hıdır’ın hikâyesini anlatan film Siverek’te çekilmiştir. Lütfi Akad’ın ilk toplumsal gerçekçi filmlerinden biri olan Hudutların Kanunu, Yılmaz Güney‘in eserinden sinemaya uyarlanmış ve başrolünü de Yılmaz Güney’in oynadığı bir film olmuştur.
22. Gelin (1973)
Lütfi Akad‘ın, Türkiye‘de göç sorununu ele aldığı ünlü Gelin – Düğün – Diyet üçlemesinin ilk filmidir. Filmde, daha iyi yaşam koşulları için Anadolu‘dan İstanbul‘a gelen kalabalık bir ailenin, bu büyük kentin yaşam pratiği karşısında eski değerlerini yitirip çözülmesi anlatılır.
23. Düğün (1973)
Urfa‘dan İstanbul‘a göçen altı kişilik bir ailenin büyük kentte tutunabilmek için verdikleri ekonomik savaşın öyküsü anlatılmaktadır.
24. Diyet (1975)
Lütfi Akad‘ın, Türkiye‘de göç sorununu ele aldığı ünlü Gelin-Düğün-Diyet üçlemesinin üçüncü ve son filmidir. Ünlü kılıç ustası Koca Ali bir iftira sonucu kadı tarafından işlemediği hırsızlığın diyeti olarak kolu kesilmekle hükümlenmesi üzerine gelişen olayları konu edinir.
25. 100 bin kişiydiler (2009)
Metin Kaya’nın yönetmenliğini yaptığı ve Zonguldak 1990-91 grevi ile Ankara yürüyüşünü konu alan belgesel film, 46. Antalya Altın Portakal Film Festivali‘nde en iyi ilk belgesel ödülünü almıştır.