UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Bursa ilinin İznik ilçesindeki “İznik Gölü” üzerinde Tarihi Kültürel Mirası Tespit ve Havadan Fotoğraflama Çalışmaları yapılırken tesadüf eseri kameralara yansıyan Aziz Neophytos Bazilikası’nı sualtı müzesine dönüştürme çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor.
Geçtiğimiz günlerde; sualtı müzesi projesi ile ilgili Euronews’e açıklamalarda bulunan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, “Amacımız burayı herkesin ziyaret edebileceği, girip gezebileceği bir yer hâline getirmek. Çevresini belirli yapılarla çevirerek, ki biz tabi bunların cam yapı olmasını istiyoruz. Evet, su altı müzesi, insanlar içine girip gezebilsin, daha ilginç olsun ve o tarihi yaşasın, o ambiyansı yaşasın. En geç 2 yıl içinde ve daha önce burayı açabilmek” ifadelerini kullandı.
Geçen senenin başlarında İznik’te havadan fotoğraf çekimi yapılırken göl içinde bir bazilika görüntülenmiş ve gündem olmuştu. Aziz Neophytos Bazilikası olduğu anlaşılan bu bazilikanın 2015 nisan ayında sualtı müzesi olacağı Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından açıklanmıştı. Kültür Bakanlığı onaylı projenin ilk ayağında Orcan Gemi Kurtarma ve Deniz İnşaat ile Geomarine Kara ve Deniz Araştırma Şirketleri tarafından bazilikada sismik değer ve batimetre ölçümü çalışmaları yapılmış ve başka arkeolojik bulguların olup olmadığı incelenmişti.
Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin tarafından sualtı araştırmaları yürütülen bazilika, dünyada büyük yankı uyandırmış ve Amerikan Arkeoloji Enstitüsü’nün hazırladığı “Dünyadaki En Önemli 10 Arkeolojik Keşif” listesi arasında Aziz Neophtyos Bazilikası da yer almıştı.
Roma İmparatorluğu sınırları içerisinde Hıristiyanlığın daha yasak olduğu zamanlar dünyaya gelen Neophytos; İznik bölgesinin bilinen ilk azizlerinden birisi.
İnanışa göre, Neophytos henüz dokuz yaşındayken yanına kadar gelen bir güvercini (Hristiyanlığa göre kutsal ruhun temsilcisi) takip ederek Olympos Dağı’na gider ve burada inzivaya çekilir. 15 yaşına geldiğinde ise İznik’e giderek Hristiyanlık adına misyoner faaliyetlerde bulunur. Romalı askerler tarafından yakalanan Neophytos, türlü işkencelere maruz kalır ve 16 yaşında 303 yılında öldürülür. Roma’nın imparatorları Constantinus ( I. Konstantin) ve Licinius arasındaki anlaşma sonucu 313 senesinde ortaya çıkmış olan Milano Fermanı ile beraber, Roma İmparatorluğu’nda Hıristiyanlığa karşı hoşgörü kurumsallaşır. Bu Ferman’dan sonra, Aziz Neophytos’un anısına göl kenarında bir kilise inşa edildiği bilinmektedir.
Kilisedeki mezarlardan birinin kapağının açık olması antik kaynaklarda geçen, Aziz Neophytos’un mezarının taşınması konusunu da doğrular nitelikte. Bazilika, 740 yılında bir deprem sonucu gölün altında kalarak unutulur.
Bursa ve çevresi tarihöncesi çağlardan günümüze kadar iskan görmüş bir “açık hava müzesi” olarak dikkat çeken bir bölge. Orhaneli ilçesindeki Şahinkaya Mağarası bölgede bilinen ilk Paleolitik Çağ buluntu yeri olarak göze çarpıyor. İznik Gölü seviyesinin Paleolitik Çağ’ın başlarında daha yüksek olduğunu gösteren katmanlar da mevcut. İznik Gölü’nün 2 km batısındaki Ilıpınar Höyüğü ise Son Neolitik Çağ’dan Roma ve Doğu Roma (Bizans) dönemlerine kadar devam eden neredeyse kesintisiz bir tabakalanmayı göstermesi açısından oldukça önemli.
İznik’in MÖ 2500’lerde (Tunç Çağı) Helikare diye adlandırıldığı bilinir. MÖ 316 yılında Makedon etkisi ile beraber Antigoneia adını alan kent, III. Aleksandros’un (Büyük İskender) ölümünden sonra Yunan etkisi altına girerek Nikea adını alır. Kent, MÖ 293’te Bitinya Krallığına bağlanır. Roma Dönemi’nde de önemli bir kent olan Nikea’nın hakimiyeti 11’inci yüzyıldan 14’üncü yüzyıla kadar Selçuklular ile Doğu Romalılar arasında gidip gelir. Nikea, 1328-1331 yıllarında gerçekleşen bir kuşatmayla Osmanlı İmparatorluğu’nun kontrolü altına girer. İznik adının “sur içinde” anlamında olan is ile Yunanca adın birleşimi ile oluştuğu düşünülmektedir. (İsnikea = İznik)