Gündemdeki olaylar nedeniyle XJAZZ Festivali Aralık ayına ertelenen konserlerinin duyurusunu yapmıştı. İptali olmayan konserler arasında Korhan Erel & Çağrı Erdem XJAZZ Festival kapsamında Karanlık İşler‘de sahne alıyor.
Berlin’de yaşayan, bilgisayar müzisyeni, doğaçlama ve ses tasarımcısı Korhan Erel ile gitarist, bilgisayar müzisteni ve kendin-yap sevdalısı Çağrı Erdem ile Karanlık İşler ve müzik hakkında konuştuk.
Berlin’de yaşayan biri olarak XJAZZ Berlin Festivali’ni muhtemelen daha önce duymuşsunuzdur. Festivalin Berlin versiyonunu nasıl görüyorsunuz? Bu sene İstanbul ve Ankara’da gerçekleşecek olan XJAZZ’lardan nasıl bir beklentiniz var?
Korhan Erel: Evet duymuştum tabi, ancak herhangi bir konserine gitmemiştim. İlk zamanlar daha çok kendi ana türüm olan özgür doğaçlama mekanlarına ve konserlerine gidiyordum Berlin’de. Zaten benim cazcılarla çalışmam aslen 2015 sonlarında başladı. Gerek Laia Genc ile olan projelerim gerekse ECM sanatçısı Cyminology ile çalışmaya başlamam, bu döneme rastlar. Dolayısıyla XJAZZ benim için artık sadece seyirci olarak değil bir müzisyen olarak da önemli.
XJAZZ’den beklediğim tüm müzisyenler, organizatörler ve izleyiciler için keyifli geçmesi. Ankaralılar da İstanbullular da son gelişmelerden dolayı inanılmaz gergin ve mutsuzlar. Belki biz konserimizle onların gönüllerine biraz su serpebiliriz.
Türkiye bir süredir zor ve belirsiz zamanlar geçiriyor. XJAZZ gibi bir festival böyle bir zaman içerisinde sizce nasıl bir yerde duruyor? Genel olarak kültür-sanat etkinliklerinin böyle günlerde nasıl bir önemi olduğunu düşünüyorsunuz?
Korhan: Türkiye’de müzik genel olarak bir “eğlence” olarak görüldüğünden, ülkede kötü bir olay meydana geldiğinde, ilk iş konserlerin iptali oluyor. Halbuki müzik sadece bir eğlence değildir. Hatta Türkiye’de yapılan müziğe baktığınızda çoğunlukla hüzünden, acıdan bahsedildiğini görürsünüz. Dolayısıyla müzik acının dindirilmesinde, ifade edilmesinde de önemli bir yere sahiptir. Ayrıca endişeli, korkmuş insanları bir nebze rahatlatmazsanız, kilitlenirler ve hareket edemez, iş göremez hale gelirler. Diğer yandan, konserler iptal edilirken film gösterimleri, tiyatrolar ve benzeri herhangi bir iptal baskısına uğramıyorlar.
Bir başka konu da müzik etkinliklerinin aslında bir “iş” olması. Bizim işimiz bu. Para kazandığımız etkinlikler bunlar. Bir sigorta şirketi, bir lojistik firması veya başka bir iş yeri ve hatta bir tiyatro, bir sinema nasıl bir saldırı sonrasında şirketini, işini kapatmıyorsa bu etkinliklerin de iptal edilmemesi gerekir.
Bu bağlamda XJAZZ festivalinin iki şehrin insanlarını bir nebze rahatlatacağını düşünüyorum. Umarım o sıralarda ters bir şey olmaz ve konserler iptal edilmez.
Türkiye ve Almanya’nın – ve özellikle İstanbul ve Berlin’in – uzun zamandır farklı şekillerde ve seviyelerde bir bağlantısı süregelmekte, sizce müziğin bu bağlantıdaki yeri ve görevi nedir? Ve bu bağlamda XJAZZ’ı ve kendinizi nasıl bir yerde görüyorsunuz?
Korhan: Müzik ve genel olarak sahne sanatları, kültürlerarası işbirliklerinin en kolay ve somut olarak vücut bulabildiği etkinliklerdir. İki şehir arasındaki bağlantılara baktığınızda müziğin en büyük yoğunluğa sahip olduğunu görürsünüz. Bu tabii ki müziğin diğer sanat dallarına göre daha önemli olduğunu göstermiyor, ancak müzik ve dans, insanların bir araya gelmesinin en kolay olduğu disiplinler sanırım. XJAZZ bu sene Almanya, İstanbul ve Ankara’yı bir araya getirerek çok güzel bir iş yapıyor. Umarım bu iki ülke müzisyenleri arasında yeni işbirliklerine de yol açar. Bu noktayı da çok önemli buluyorum ben. Sanatçı olarak sadece kendi ülkenizde, şehrinizde faaliyet göstererek ilerlemeniz çok zor. Ben de 2015 Eylül ayında Köln şehrinde Türkiyeli ve Almanyalı sanatçıları bir araya getiren UnStumm adlı etkinliği düzenledim. Türkiye’den daha fazla müzisyen, dansçı ve performans sanatçısını buralara getirmek ve onların buradaki meslektaşları ile tanışmasını, iş üretmesini sağlayacak başka fikirler de var kafamda. Almanya’da fon bulabilirsem, gerçekleştireceğim.
XJAZZ festivali farklı genre’lardan insanları bir araya getirdiği ilginç kombinasyonlarıyla öne çıkıyor. Sizin Çağrı Erdem ile beraber vereceğiniz konserde seyircileri neler bekliyor?
Korhan: Karanlık bekliyor… Zifiri karanlık… ama korkutucu değil. Tekinsiz de değil. Müzik ile beraber kucaklayıcı, eşitleyici bir karanlık.
Sizin festival içinde Karanlık İşler isimli mekanda gerçekleşecek çok özel bir konseriniz olacak. Bütün konser tamamen karanlık bir ortamda gerçekleşecek. Daha önce hiç böyle bir ortamda konser vermiş miydiniz? Sizce bu hem sizin hem de seyirciler için nasıl bir deneyim olacak?
Korhan: Ben Aralık 2013’te Karanlık İşler’in Galata’daki eski mekanında çalmıştım zaten. Hatta orada şu anda evli olduğum şahane kadın Tuğçe ile ilk yakınlaşmamı yaşamıştım. Benim için kişisel olarak çok özel ve romantik bir anıdır. Konser deneyimine dair en net hatırladığım ise koku alma duyumun bir anda inanılmaz keskinleşmesiydi. Seyircilerin etrafında yürürken, daha doğrusu yürümeye çalışırken, koku yardımıyla bulmuştum yönümü. İnanılmazdı.
Seyircilerin deneyimi de çok kişisel oluyor. Ama ortak olan, görme dışındaki duyuların keskinleşmesi, mekanın algılanmasında sesin rolünün ön plana çıkması ve normalde duymanın yanı sıra görerek de deneyimlenen müzik performansının, sadece kulak yoluyla deneyimlenecek olması.
Çağrı sensörler yoluyla üreteceği sesleri çalacak. Ben de elektronik cihazlar kullanacağım. Beraber doğaçlayacağız. Tabi elektroniğin en büyük zorlayıcılığı, hemen bütün cihazların ışık saçıyor olması. Konserden önce tüm cihazları ışık sızdırmaz hale getireceğiz. Bu da enstrümanımızla ilişkimizi tekrar sorgulamamıza yol açacak. Heyecanla bekliyoruz 15 Nisan’ı!
XJAZZ Berlin Festivali’ni daha önce duymuş muydunuz? Bu senenin Ankara ve İstanbul XJAZZ’ları hakkında ne düşünüyorsunuz? Festivallerin programını nasıl buldunuz?
Çağrı Erdem: Bir önceki XJAZZ’dan haberdardım. Bu sene, böylesine kapsamlı ve görünen o ki büyük fedakarlıklarla düzenlenen, dahası stilistik skalası çok geniş olan bir festival olacak.
Türkiye bir süredir zor ve belirsiz zamanlar geçiriyor. XJAZZ gibi bir festival böyle bir zaman içerisinde sizce nasıl bir yerde duruyor? Genel olarak kültür-sanat etkinliklerinin böyle günlerde nasıl bir önemi olduğunu düşünüyorsunuz?
Çağrı: En azından, cevaben kısa bir makale gerektiren sorular bunlar. Bu makalenin alt başlıkları arasında, eğlencenin neredeyse zaruri ihtiyaçlar arasında olmasının yanında, müziğin her zaman eğlendirici bir işlevinin olmaması ve sistem güdümlü algının bu konuda aslında ne kadar ikiyüzlü davranıyor olması da var. Öyle ki, eğlenme ve/veya ifade (dışavurum) ihtiyacı taşıyan karaktere yabancılaşıyor çoğu icracı ve dinleyici. Oysa ki XJAZZ gibi oluşum & organizasyonlar bu tablonun aksine inanır vaziyette. Kültür-sanat, ekonomi-politik, ahlak vesaire ne dersen de, böyle günlerde, etkinliklerin (eylemlerin) çok büyük önemi olduğunu düşünüyorum. Fırıncı, müzisyen veya eczacının, ne emekleri, ne sınıfları, ne de sınıfların öncelikli ihtiyaçları üzerinden, hiyerarşik bir yapıya tabi tutulamayacağına inanıyorum. Emeğin her türlüsünün önemine inanıyorum. Elini taşın altına koymanın güzel olduğuna inanıyorum çünkü en azından emeğin ezilebilirliği ve dolayısıyla mücadele edilebilirliği bir varlık göstergesidir ve bu etkileşime yol açacaktır. Baskı, yaratıcılığı tetikler; yıkım, yaratıcı bir etkinlik oluverir. XJAZZ’da da, —kişiden kişiye de değişerek— yaratının da, yıkımın da estetiği, içtenliği mevcut gibi hissediyorum.
Türkiye ve Almanya’nın – ve özellikle İstanbul ve Berlin’in – uzun zamandır farklı şekillerde ve seviyelerde bir bağlantısı süregelmekte, sizce müziğin bu bağlantıdaki yeri ve görevi nedir? Ve bu bağlamda XJAZZ’ı ve kendinizi nasıl bir yerde görüyorsunuz?
Çağrı: Müzik hep “evrensel bir dil” olarak kabul edilegelmiş. Bu bir bakıma doğru. Evet, notasyon mesela, belli bir sistematiği, tarihi olan ve gelişmekte olan bir dil. Ama müzik bir dil değil; diller ötesi, sistemler hatta tahayyül ötesi bir medya aslında. Bu bağlamda müziğin coğrafyalar ve kültürler ötesi bir kuvveti var. Özellikle XJAZZ gibi kapsayıcı – kucaklayıcı anlayışa sahip organizasyonların hayata geçmesi, çeşitlenmesi, artması – sıklaşması çok umut verici. Belki de insanlık olarak tek umudumuz kültür artık ve farklı kültürlerin dolaşımı, karşılaşması ve bir anlamda fraktallar misali dönüşerek çoğalması son derece önemli.
XJAZZ festivali farklı genre’lardan insanları bir araya getirdiği ilginç kombinasyonlarıyla öne çıkıyor. Sizin Korhan Erel ile beraber vereceğiniz konserde seyircileri neler bekliyor?
Çağrı: Öncelikle, Sevgili Korhan’ın bu ülkede, belki sadece birkaç başka isimin desteği ile, yani aslında oldukça yalnız bir şekilde, özgür doğaçlama, deneysel müzik ve bilgisayar müzisyenliği adına vermiş olduğu çok ciddi bir emek var. Bu, ben dahil birçok kişiyi motive ederek aslında bir sahnenin oluşmasında öncülük etmiş olduğu anlamına geliyor. Müziğe bu anlamda emek vermiş, böylesine tutkulu insanlarla beraber hareket etmek, projeler üretmek ve müzik yapmak her zaman heyecan verici benim için. Ha, bu çalacağımız duo konserde neler olabileceğine dair verilecek belli bir cevabın aslında olmaması da doğaçlama müziğin en keyifli taraflarından biri. Hep beraber göreceğiz.
Sizin festival içinde Karanlık İşler isimli mekanda gerçekleşecek çok özel bir konseriniz olacak. Bütün konser tamamen karanlık bir ortamda gerçekleşecek. Daha önce hiç böyle bir ortamda konser vermiş miydiniz? Sizce bu hem sizin hem de seyirciler için nasıl bir deneyim olacak?
Çağrı: Kişisel çalışma ortamlarımızda, stüdyolarda ve benzeri tamamen karartılmış ortamlarda birçok çalma deneyimim olsa da bu biraz farklı. Öncelikle, burada karanlık sadece ışıkları kapatmaktan ibaret değil, ekipmanlarımızın ledleri bile kapalı olacak. Yani karanlık hali sadece estetik ve anlık bir tercih değil, gecenin mutlak konsepti. Dolayısıyla ben de heyecanla bekliyorum. Sonuçta, deneyimin, deneyselliğin her türlüsü heyecan verici.
Hazırlayanlar: Dilara Çatak ve Peter Meister