Leila Alaoui göç ve kültürel farklılıklar konularını vurguladığı çalışmalarıyla bilinen genç bir fotoğraf ve video sanatçısıydı. Fransız bir annenin ve Faslı bir babanın üç çocuğundan biri olan sanatçı Paris’te doğdu ve Marakeş’te büyüdü. Alaoui küçükken bir foto muhabir olmak istiyordu. The City University of New York’ta fotoğrafçılık ve antropoloji okuyan Leila Alaoui Amerikalı fotoğrafçılar Richard Avedon ve Robert Frank’ın çalışmalarından ilham aldı.
Genç sanatçı 2016 Ocak’ında El Kaide terör örgütünün Burkina Faso’da uluslararası bir otele yaptığı saldırının ardından kaldırıldığı hastanede yaşamını kaybetti. Alaoui, Uluslararası Af Örgütü için My Body My Rights kadın hakları kampanyası kapsamındaki fotoğraf projesinde çalışmak üzere Burkina Faso’daydı. Sanatçı henüz 33 yaşındayken aramızdan ayrıldı ancak kısa yaşamında ortaya koyduğu eserleriyle ölümsüzlüğü yakaladı.
Leila Alaoui çifte vatandaş olarak büyümüş ve dört farklı kıtada yaşamış bir sanatçıydı. Alaoui’nin fotoğrafları New York Times ve Vogue’de yayınlanmıştı ve bir çok farklı yerde de sergilemişti. Alaoui The Moroccans portre serisiyle biliniyordu ve bu sergisi Paris’te Çağdaş Arap Dünyası Fotoğrafçıları Bienali’nde gösterilmişti. Sanatçı 2010’da başladığı bu serisini Fas’taki kültürel çeşitlilik nedeniyle hiç sonlanmayacak bir proje olarak tanımlamıştı. Faslıların Araplar içerisindeki en karmaşık ilişkilere sahip toplum olduğunu belirten Alaoui, bu toplumun batıl inançları nedeniyle fotoğrafa bir hayli kaygıyla yaklaştıklarını belirtmişti.
Leila Alaoui The Moroccans serisi için bir röportajında şu ifadeleri kullanmıştı:
“Küreselleşmenin gitgide kültürleri değiştirdiğini hissediyorum. Birçok ülkede ana akım markalar geleneksel kıyafetlerin yerini aldı. Özel günler dışında insanların yöresel kıyafetlerini giydiklerini görmek zorlaştı. Fas’ta birçok görenek hızla değişiyor ve her ne kadar çoğu insan The Moroccans’ı egzotik ve folklorik algılasa da, benim asıl amacım yavaş yavaş yok olan bu kültürel mirası arşivleyecek dokümanlar yaratmak. Bana kalırsa ‘egzotizm’den giderek daha çok etkilenmemizin iki nedeni var; ya bize yabancı geldiği için ya da söz konusu kültürle bağ kurabildiğimiz için.
The Moroccans serisi süregelen bir proje. Ne zaman vaktim olursa Fas’ta önceden ziyaret etmediğim bir bölge belirliyorum ve bir haftalığına mobil stüdyomla yola çıkıyorum. Fas’ta o denli bir kültürel çeşitlilik var ki, bu projenin asla sona ermeyeceğini hissediyorum.”
Leila Alaoui: “Benim gözümde, bu hikâyeler sürekli köklü toplumsal adaletsizliğin hatırlatıcılarıydı.“
Kaynak: theguardian, bonemagazine.com