Bir filmin açılış sahnesi, ilk gösterilen öğeler, kahramanın ilk göründüğü an ve filmin ilk 10 dakikası, izleyicinin o filme ait duygularını oluşturur. Filmin “nasıl gideceği”ne dair fikirlerin ortaya çıktığı zaman dilimidir ilk sekans…
Captain Fantastic’in açılış sahnesinde yüzü çamurla kamufle olmuş yarı çıplak genç bir çocuğun bıçakla geyik avlamasını seyrederiz. Geyik öldükten sonra yavaş yavaş ortaya, diğer çocuklar ve baba çıkar. Vahşi bir doğada, yaban hayat süren yerlilerin ayinlerine benzeyen bir atmosferde geyik avcısı geyiğin kalbini yer ve babası tarafından “yetişkin bir erkek” olduğuna dair kutsanır. Böyle bir açılışla gördüğümüz karakterlerin, doğada sistem dışında yaşayan, dış dünyadan bihaber, avcılıkla hayatlarını sürdüren insanlar olduğu çıkarımını yapabilir seyirci… Hatta daha da ileri gidip “modern hayat” içinde yaşayanlar olarak, karakterleri “ilkel” olarak nitelendirebilir. Devam eden filmin hikâyesinde hiç de öyle olmadığını anlayacaktır.
Düzene baş kaldırmak
Baba Ben Cash (Viggo Mortensen), Pasifik ormanlarının derinliklerinde 6 çocuğu ile birlikte medeniyetten uzak, kapitalizme karşı izole olmuş bir hayat yaşamaktadır. Çocuklarının tüm bedensel ve entelektüel eğitimini, eşiyle beraber kendileri üstlenmiştir. Okulun çocuklara dayattığı ezberci sistemin aksine, bu ailenin çocukları her şeyi okuyup anlayarak, tartışarak öğrenirler.
Film, annelerinin ani ölümüyle -ki bu bir spoiler değil- yola çıkan ailenin, dış dünyayla yaşadıkları zorlukları anlatır. Kurdukları düzenin bir bir yıkılışına şahit olan bir baba ve kendi öğrendikleri doğruları sorgulayan çocuklar vardır artık. Tanıdıkları ve ailesi Ben’in çocukları eğitim tarzını kıyasıya eleştirirken, aynı zamanda ona alternatif bir yol da sunmazlar. Çünkü barizdir ki, çocuklar, normal bir okul eğitimi alan ve sosyal olan çocuklara göre daha donanımlıdır.
Ben, çocukları dinin dogmalarının dışında bilimsel bir eğitime tabi tutar. Her şeyi sorgulayarak, tartışarak ve hiçbir sansür olmadan öğrenirler. Tüm dünyanın Noel’i kutlamaları bir şey ifade etmez. Onlar Amerikalı düşünür, aktivist Noam Chomsky (tıpkı peygamberlerini kendileri seçmiş gibi) gününü kutlamaktadır. Semavi dinlere yapılan göndermeler, faşizmin bir çocuk tarafından tanımı, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi gibi önemli konular her fırsatta dile getirilir filmde. “Mutlu aile”nin devamını sağlayan “baba” karakterleri sunan Amerikan film endüstrisinin aksine Ben, çocukları için büyük mücadeleler vermez. Çünkü onlar aldıkları temel eğitim sayesinde filmin devamında kendi kararlarını verip, yollarını çizebilirler.
Yönetmen Matt Ross’un, dünya prömiyerini Sundance’ta yapan ve hemen ardından gösterildiği Cannes Film Festivali’nden “En İyi Yönetmen” ödülü ile dönen filmi Captain Fantastic, bir yol ve büyüme hikayesi olarak seyirciye keyifli dakikalar vadederken, din, insan ve yönetim biçimleri gibi konularda sizi sorgulamaya itiyor.
Bir yol ve dönüşüm hikâyesi
Hayatlarını değiştiren bir yola gitmeleri bakımından izleyicide Little Miss Sunshine etkisi yaratan Captain Fantastic’in kuşkusuz en iyi sahnesi kilisede düzenlenen tören sahnesi. Dini özellikle kilise gibi bir yerde sorgulayarak cesaretli bir tavır sergileyen film, “Dini inanışı olmayan bir insan, neden toplum baskısı sebebiyle dini bir törenle uğurlanır?” “Bir insanı ‘iyi’ yapan dini inancı mıdır, yoksa yaşadığı süre boyunca yaptığı ve hatırlanmasını sağladığı şeyler mi?” gibi sorulara cevap arıyor.
Karısı Leslie gömülmek değil yakılmak istiyor, üç semavi din gibi uydurulduğunu düşünmediği Budizme inanıyor. Küllerinin halka açık, nüfusu fazla olan bir yerin tuvaletine dökülüp, üzerine sifon çekilmesi son vasiyeti. Fakat Leslie’nin anne babası, hem böyle vedaya hem de damatları ve onun “hippi” tavırlarına karşıdır. Ben ve çocuklar, toplumsal normlarlarla tekrar yüzyüze gelecektir.
“Where do we go now?”
Filmin çözüldüğü ve bir sona bağlanışı, herkesin toplanıp bir şaman ayini gibi şarkı söyleyip dans ettikleri sahneyle oluyor. Güzel bir Guns’n Roses coverı ile “Nereye gidiyoruz?” diye soruyorlar. Viggo Mortensen’in doğal ve bir o kadar göze çarpan oyuculuğu, ondan aşağı kalır yanı olmayan çocuk oyuncular filmi izlerken ekstra keyif veriyor.
Captain Fantastic, mükemmel olmasa da son yıllarda izlediğim en ilginç filmlerden. “İlginç bir kelime değil, daha spesifik olmalı. Kendi cümlelerinle anlatmalısın…” Film böyle söylüyor. Filmin sonunda, Ben, kapitalist düzene yenilecek midir, yoksa onunla kendi bildiği yolla mı yaşayacaktır, burası yorum açık.