Ana SayfaKültür & SanatKitapMetin Turan ile sözcük labirentleri, yeni kitabı ve edebiyat üzerine söyleşi

Metin Turan ile sözcük labirentleri, yeni kitabı ve edebiyat üzerine söyleşi

-

Metin Turan ile sözcük labirentleri, yeni kitabı ve edebiyat üzerine gerçekleştirdiğimiz keyifli söyleşimiz:

İlk öykü kitabınız “Siyah Gökkuşağı,” 2018’de yayımlanmış ve ardından bir ilk roman gelmişti: “Her İnsan Bir Zamandır.” Her yıla bir kitap sığdırdınız ve 2019’da yayımlanan romanınızı, bu kez 2020’de çıkan öykü kitabınız izledi: “Ama Bir Gün Bir Şey Olur”. Şimdiyse elimizde, adını “Başka Türlüsü” koyduğunuz yeni bir kitabınız var. Tek öykü içeren, “novella” da denebilecek, odağına kadını, kadına yönelik her türden şiddeti alan bu sarsıcı metninize geleceğim. Ancak isterim ki, öncelikle sizden, adım adım ördüğünüze tanık olduğumuz edebi dünyanızdan, yolculuğunuzdan başlayalım.

Metin Turan: Elbette. Fakat cümleme size teşekkür ederek başlamalıyım. Çünkü yeni kitabımın o büyülü matbaa kokusu henüz üzerindeyken el edip söyleşiye çağırdınız. Sağ olun. Edebi yolculuğumdan söz edeceğim, ama önce büyük bir edebi ustayı, Halikarnas Balıkçısını’nı anacağım. Sonra da Cemil Meriç’i. Zira edebi ustalıklarının yanında örnek aldığım yanları var: Aşkla bağlı olunan yazma edimini, her türlü engele rağmen gerçekleştirmek… Halikarnas Balıkçısı’nın “Gençlik Denizleri” adlı eserini bilirsiniz. Bu eser, değerli yazarın sağlığının bir hayli kötüleştiği bir dönemde hazırlanır. Sağ eli felçlidir, ama düşünün ki o hâldeyken, ölümünden 50 gün önce üstelik, felçli sağ elini sol eliyle kullanarak kitabının atıf yazısını yazar. O anları, aldığı o büyük heyecanlı hazzı getirin aklınıza… Cemil Meriç de öyle. Onun da, tıpkı benim gibi, gözlerindedir sorun. Zamanla kötüleşir. Ama o, sarı tavan lambasının zayıf ışığına yakın olabilmek için masasının üzerine sandalyesini kor, oturur ve o vaziyette, ışığa görece yakın, okur ve yazar…

Işık da, ona yakın durmak da ne kadar değerli!

Haklısınız! Elbette bu; çabayı, gayreti, sabrı, belli bir külfete katlanmayı da beraberinde getiriyor. Ama meselesi okumak-yazmak, aşkla bağlanılan düşünsel üretim, yaratım ve edebiyat olunca insanın, derler ya, gerisi yufka! Öyle veya böyle bir yol mutlaka bulunur. Sözü uzattım, bağışlayın, fakat az önce andığım “Gençlik Denizleri” kitabına, ilk öyküsüne, “Açıklıklar Yolcusu”na getireceğim sözü. Daha adını okur okumaz edebiyat yolculuğu/ edebiyat yolcusu ile benzerliğini kurduğum bu başlık, bana edebiyatın sonsuzluğunu, açıklığını, enginliğini, derinliğini, bitimsiz ufkunu ve elbette yaratıcı yazının o müthiş keyfini duyumsatmıştı. Tutkuyla bağlı olunan bir yolculuğu…

O öyküde Hasan Usta adında bir lâğım temizleyicisi vardı ve işe bakın ki, en büyük tutkusu denizdir; yanılıyor muyum?

Doğru hatırladınız. Hasan usta, bir lâğım temizleyicisidir, fakat aynı Hasan Usta’nın büyük tutkusu denizdir, açıklardır. Hayal kurar; gün gelecek ve o mutlaka denizlere açılacaktır. Bulduğu her boş vakitte sahile koşarak kolunu sıvar, uğraşıp çabalar. Amacı, ne olursa olsun bir kayık yapmaktır. Yıllar geçer. Düşünün, tamı tamına 40 yıl akıp geçmiştir, ama kayık henüz tamamlanmamıştır. Fakat bir gün gelir ki, kayık hazırdır artık. Hasan usta büyük heyecanıyla kayığına atlar, küreklerine asılır, açılır, … açılır, ama orada açıklıkta bir yerde ölür! Sahilde toplaşanlardan biri atılır hemen ve “Dünya lâğımından kurtuldu!” der. Ancak hemen orada, sahilde bir doktor vardır. Sözü alır ve şöyle der: “O, çoktan kurtulduydu. Kayığını yapmaya başladığı zaman kurtulmuştu!”

Geldiğinizden yerden hareketle… Siz, uzun zamandır içerdesiniz, hapishanede. Görme engelinize rağmen, sanırım siz de, karar verip kalemi elinize alarak edebiyat yolculuğuna başladığınızda; ifade şimdi yerine oturuyor; kurtuldunuz…

Tastamam öyle! Yıllarca okudum-yazdım, yazdım-okudum. Derken bir cesaret gösterip hazırladığım dosyamı, dışarı yolladım. Sarsıcı, kırıcı “geridönmeyişler” oldu. Buna rağmen kalemime küsmedim. Madem ki, bir “Açıklıklar Yolcusu”ydum… Madem ki, aklımla fikrim gibi edebiyatın sonsuz denizindeydi… O vakit, sabırla “kalem işçiliği”me devam etmeliydim. İlk öykü kitabım “Siyah Gökkuşağı” bu sayede hayat buldu.

Dediniz ki, “Yıllarca okudum-yazdım, yazdım-okudum. Derken bir cesaret gösterip…” Ne dersiniz; yazmak, bir eser ortaya koymak, bir cesaret işi midir?

Evet, çünkü yazmak, bir eser ortaya koymak, kendini meraklı gözlere açmaktır aynı zamanda. Zira hangi tür edebi ürün olursa olsun, ortaya konan eserin üzerine, içine, söze, hikâyeye, “yazan insan”ın gölgesi düşüyor. İster istemez…

Mutlak bir izdüşümünden söz etmiyorsunuz sanırım!

Elbette, ama “yazan insan”ın izini taşır mı? Evet! Zaten yazmak, bu nedenle cesaret işidir. Kendine güvenmelisin. Ve tabii okura, hatta diğer yazarlara da… O günlerdeydi; dosyamı Murat Gülsoy’a yolladım. Onun değerli kitabını, “Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık”ı henüz okumuştum. Bu kitap, beni edebiyatla “zehirleyen” bir başucu kitabımdır! Gelecek cevabı beklerkenki halimi anlatamam. Ama iyi ya da kötü, her tür eleştiriye hazırdım. Başkalarının, ki burada edebi bir ustadan söz ediyoruz, düşünce ve eleştirileri, hatta tepkileri, bize kim olduğumuzu nerede durduğumuzu gösterir, öyle ya! Risk almalı, sunmalı, sabır ve emekle ürettiğiniz eserin her tür kritiğine açık ve hazır olmalısınız. Sevgili Murat Gülsoy’un cesaret aşılayan, yazmaya yönlendiren, ufuk açıp yol gösteren eleştiri ve önerilerini aldığımda yaşadığım mutluluğun tarifi zor. Sağ olsun; ilk kitabımın da böylece “isim babası” oldu.

Ve sonrası…

Sonrası büyülü bir yolculuk! Yazdığım öyküler sayesinde kanatlanıyor, yıllardır büyük ölçüde düşte görüp yaşadığım özgürlüğü bu kez bizzat deneyimliyorum. Ne iyi ki, edebiyat, okumak ve yazmak, mahkûmiyete dair somut/soyut tüm sınırları yok ediyor. Duvarın öte yanına geçebiliyorsunuz. Ve hayat, iyi-kötü her yönüyle sizi sarıp sarmalıyor. Yaratıcılığınızı tetikleyen “sınırlarınız”, edebiyatla birlikte hem esirliğiniz, hem hürriyetiniz oluyor. Zira koşullarınız, kendinizi yönlendirdiğiniz her vakit, sizi âlemden âleme sürüklüyor. Gerçeğinizi düşe, düşü gerçeğinize taşıyorsunuz.

Tam bu noktada şunu sorsam; öykülerinizin kaynağı nedir? Öykü ya da romana dair fikirleriniz nasıl doğup şekilleniyor? Özetle, nasıl yaşıyorsunuz?

İçerinin yalnızlığa pek de fırsat verdiğini söyleyemem. Ancak buna rağmen, bir biçimde yalnız kalmayı beceriyor ve yalnızlığımı kalemimle, kâğıdımla buluşturuyorum. O anlarda, benden daha mutlu kimse olamaz! Okurken, izlerken, başkalarıyla söyleşirken, belki de en önemlisi gözler, dinler, anlamaya çalışırken aklıma düşenleri hiç aksatmaz, hemen not alırım. Bu bir anla da ilgili olabilir bir durumla da, hiç fark etmez. Bazen sadece bir sözcük açar öykünün kapısını. Bir cümle, bir ses, bir koku, bir görüntü ya da görünüm, bir de bakarsınız, koca bir öykünün anahtarı olmuş. Ertelemez; kargacık burgacık olsa da, o an nasıl hissetmiş, duyup görmüşsem öyle, yazarım. Siz buna, H. S. Becker gibi “konuşma öksürükleri” de diyebilirsiniz…

İlk notlar, otaya çıkan ilk taslak ve sanırım ilk heyecanlı okuma. Ben, bu ilk birkaç basamağın bana bir labirenti, o labirentin gizemli alacasını hatırlattığını söyleyebilirim. Her ne kadar yazar, metnine hakimmiş gibi görünse de… Öyle değil mi?

Bu çok doğru! Kimin sözüydü hatırlamıyorum, ama tam da söylediğiniz şeyi bütünleyecek bir cümle var aklımda: “Yazmak, insanın gönüllü bir şekilde başladığı gibi bitmeyeceğini bildiği bir iç kazıdır!” Sezgileriniz, keşfettikleriniz, önemsediğiniz ya da tam tersi es geçtikleriniz; her şey ama her şey; bir nevi sukün eder. Kâğıtlarınıza, kâğıtlarınızdaki sözcük labirentine bakakalırsınız.

Bu, bakakalma hali, acaba çok mu sürer?!

Bizzat kendinizin inşa ettiği “sözcük labirenti”nden ürkmez ve cesur davranıp yola çıkarsanız; hayır! Cesur davranmaktan kastım, yazıdaki kimi gereksiz, anlamsız “işgalcileri” bulup temizlemek. Misâl, sesli ya da sessiz okuduğunuzda kakafoni yaratan sözcükleri ayıklarsınız. Metni, varsa eğer, tekrarlı anlatılardan kurtarırsınız. Çalakalem yazarken kurduğunuz bir cümle ya da paragrafa bu kez, aynı şeyi acaba daha az sözcükle anlatabilir miyim, diye bakarsınız. Bazen anlattığınız anın, durum ya da olayın duygusu, sizi uzun cümleler kurmaya iter. Hatta buna yönlendirir. Kaçamazsınız. Yakıştığı olur, bozmazsınız; ama değilse bozar, yeniden ve yeniden yazarsınız.

Yani bir “dil işçisi” olunmalı, diyorsunuz…

Güzel söylediniz; bir “dil işçisi” olunmalı. Zira ancak bu şekilde cümlelerinize hem sözdizimi hem noktalama işaretleri yönüyle bakabilir, gerekirse düzeltebilirsiniz. Böylece ortaya akıcı, sizi ritmiyle saran metniniz ve onun güçlü sesi çıkar. Öykü, olmaya başlamıştır artık. Velhasıl, ustaların dediği gibi; “yazan insan”, elinde bulunan “dil büyütecini” iyi kullanmalıdır. Yalınlık sağladığı gibi, anlaşılırlığı da kolaylaştırır.

Aslında bir an önce yeni kitabınıza, “Başka Türlüsü”ne gelmek, onun hakkında konuşmak istiyorum. Ancak yazmakla ilgili bu söyleşi de, doğrusu keyif verici. İzninizle Gabriel García Márquez’in bir anektodunu paylaşmak ve oradan yola çıkarak size bir soru sormak istiyorum. Márquez diyor ki: “O kadar acemiydim ki, romanların- biz buna öyküyü de ekleyelim- yazarın istediği gibi değil de, kendi istedikleri gibi başladıklarını bilmiyordum!” Bu durum, öykü ya da romanın, salt başlangıcı için mi geçerlidir? Yoksa…

Márquez’in “acemiliğim” diyerek büyük bir mütevazılıkla altını çizdiği şey, öykü ya da romanın salt başlangıcı için değil, esasında bütünü için geçerlidir, diyebilirim. Eşik ve ilk paragrafınız, metnin belki de en önemli kısmıdır. Zira öykü ya da romanın ana hatlarını orada serimlersiniz bir nevi. Elbette öykü ya da romanı bütüncül bir eser haline getiren şey kurgusudur, örgüsüdür, karakter inşasıdır, hatta bizzat hikâyenin kendisi ve katmanlarıdır. Ama yazarken kaleminiz, hatta kimi zaman karakterleriniz sizi alıp başka yer ya da yerlere götürebilir. Başka bir boyuta… Siz dil işçiliğinizle özgün anlatı tarzınızı ortaya koyarsınız, fakat anlatınızın taşları, yazma yolculuğunuz boyunca, başlangıçta planladığınızdan farklı döşenebilir.

Düşünün; anın içinden göz kırpan bir söz yakaladınız. Bir kapı, ufacık bir ima, farkına vardığınız bir tavır, bir duruş ya da bir davranış… Sırf buradan yola çıktınız ve öykünüzün fitili ateşlendi. Galiba E. Kandel’di; “yaratıcılılık anı”nı “A-ha anı” olarak tanımlar. Yani keşfin yapıldığı, “yazan insan”ın kendisini aydınlanmış hissettiği an: “A-ha!” Biliyor musunuz, bu an hem keyif vericidir hem de kaygı verici! Çünkü yeni bir yolculuğun biletini kesiyorsun. Sonra yazma yolculuğun süresince bir de bakıyorsun ki, başta kurduğunla çelişip çatışıyorsun. Korkmadan, belki de en başa dönerek yeniden yazmak zorunda kalabilirsin. Yorucu mu? Elbette, evet! Hem de çok. Ama bize bir gerçeği hatırlatan Ferit Edgü’ye kulak verelim. Ne diyordu: “Ah, belâlı bir uğraştır yazmak!”

Ben de Eduardo Galeano’nun bir sözüyle katılayım size: “Yazmak yorar insanı, ama teselli de eder!”

Çok şeyi özetliyor bu söz. Onca uğraşın ardından, bu kez yazdığınız metnin “epifanisi”ne geliyorsunuz. Yani James joyce’un “karakutu” suna. Onu arar ve bulup çıkarırsanız, “oh!” dersiniz. Zira öykünüz inşa olmuştur. Bakarsınız ki, hikâyeniz şarkı haline gelmiş. Sizin şarkınız. Keyifle okur, keyifle söylersiniz.

2018’den bugüne geçen dört yıla dört kitap sığdırdınız. Kaleminiz, kullandığınız dil ve kimi biçimsel denemeleriniz, edebi anlamda niteliksel bir dönüşüm içinde olduğunuzu gösteriyor. Bunu sağlayan çok okumak mıdır, yoksa çok yazmak mı?

“Yazan insan” için her ikisi de önemli, bana kalırsa. Borges’in bir cümlesine atıf yapacağım. Diyor ki, “Başkaları yazdıkları sayfalarla böbürlensin, ben okuduklarımla gururlanıyorum.” Borges’nin derin mütevazılığının altını çizdikten sonra, sanırım şunu söylemeliyim: Okumak, zamanla insana hem birikim kazandırıyor, hem de bu sayede farklı yazarların farklı yazma biçimlerini görüp deneyimliyorsun. Misal, okurken, yazarın yerine koyuyorsun kendini. Kurguya, akışa, örgüye, katmanlara, sözdizimine, cümle ve paragraflara, bunların inşa biçimlerine ve aralarındaki köprülere… dikkat kesiliyorsun. Edebi ufkun açılıyor.

Peki, tam bu noktada, hangi yazarları okursunuz: edebi dünyanızın oluşumunda hangi yazarların etkisi, katkısı var, desem…

Başta da belirttiğim gibi, “Büyübozumu” kitabıyla beni edebiyatla “zehirleyen”, cesaret veren Murat Gülsoy’un her kitabını özellikle okur; dersmiş, bir atölye çalışmasıymış gibi, kendimce etüt ederim. Meselâ, yayımlanan son kitabı, “Belirsiz bir Ânın Kıyısında”, özellikle yaratıcı, özgün, şaşırtıcı kurgu/ örgü teknikleri yönüyle çok değerli. Leyla Erbil, Sevim Burak, meselâ hem dert edinip hikâyelendirdikleri konular açısından, hem de verili kurallı, dolayısıyla sınırlı dilimizi bilerek “yoldan çıkarma” girişimleri ve cesaretleriyle çok önemsediğim yazarlar. Onat Kutlar’ın “İshak”ı, Vüs’at O. Bener’in “Dost, Yaşamasız”ı. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın edebiyatla psikanalizi buluşturan başyapıtı “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” kitabı, Reşat Nuri’nin “Miskinler Tekkesi”… Bu listeyi çokça uzatabilirim. Elbette yabancı yazarları da unutmamalı. Zweig, Dostoyevski, Tolstoy, Edgar Alan Poe, Vargas, Virginia Woolf, Raymond Carver, Thomas Bernhard, Pessoa, Salinger ve daha birçokları…

Margaret Atwood geldi aklıma. Der ki, “Eğer bir yazar olmak istiyorsan, her şeyden çok şu iki şeyi yapman gerekiyor: Eline ne geçerse oku. İyi kötü, adi, ucuz, basit, ağır, hafif… Ne bulursan oku ve gözlemle…” Ne dersiniz?

Çok yerinde sözler. Çünkü ne kadar çok okursanız, o kadar çok yazarsınız. Bu kesin! Ve ne kadar çok yazarsanız, yazmak sizin için o denli kolaylaşır.

Öykülerinizde ele aldığınız temanın ağırlıklı olarak “öteki”, “ötekilik” olduğu görülüyor. Bilinçli bir yönelim, edebi anlamda bir seçim midir? Son kitabınızda konu edindiğiniz kadın ve kadına yönelik şiddet, bireysel ve kurumsal açıdan, sanırım en bariz, en başat ötekileştirme meselesidir. Hele ki, bizim ülkemizde…

A. Zambra’nın bir sözüyle başlamak isterim. Diyor ki, “Bütün kitaplar, huzursuzluğun kitaplarıdır!” Dert edindiğim, bana büyük mü büyük huzursuzluklar yaşatan ve yazmaya yönlendiren önemli bir olgudur ötekilik / ötekileştirme… Yapmaya çalıştığım başka türlü ele almayı, başka türlü bakabilmeyi, başka türlü görüp / duyup / dinleyip anlamayı becerebilmek. Sadece bir türlü bakmayalım; bakılmasın… Ve sadece bir türlü görüp anlamayalım! En büyük derdim bu! Zaten derdin varsa yazıyorsun. J. Rancière’ni hatırlayalım. Şöyle diyordu: “Edebiyat, dil dışında kalmışlara nasıl bir ses ve yazı sunabilir; hatta zaman dışı kalmışlara -belki de bizzat böyle bırakılmışlara- nasıl zaman sağlayabilir?”

“Dil dışında kalmışlar”, “Zaman dışı bırakılmışlar” ifadeleri çok çarpıcı ve “edebiyat nasıl ele alınmalıdır?” meselesine de yanıt gibi…

Haklısınız. Edebiyat sayesinde sunulan dil ve ses ile insanlar / karakterler bizzat hayatın ve dolayısıyla zamanın asli unsuru haline gelirler. Buna dönüşürler. Kıyıda köşede bırakılanlar; bilerek, bilinçli bir şekilde unutulanlar; dışlanıp ötekileştirilenler; dahası bu yolla görünmez kılınanlar; hiç yokmuş gibi davranılanlar; -bunu daha çoğaltabilirim!- ; ne iyidir ki, edebiyat sayesinde ete kemiğe bürünürler. Dahası adeta gerçek olurlar.

Edebiyat da zaten bu yüzden hayattır, öyle değil mi?

Kesinlikle. Bize yazmayı öğretendir hayat! Hem dayattıkları, hem de sunduklarıyla bizi çevreleyen dünya…

Yeni öykü kitabınızın ik sayfalarında okura sesleniyor; “Başka Türlüsü” adlı çalışmanızı yazmaya iten nedenleri sıralıyorsunuz. Hikâyenizin kahramanı Miray, Pınar Gültekin cinayetinin ardından yaşadığınız duygu ve düşünce dolu bir gecenizde gelip öykü kapınızı aralıyor. “Yaz!” diyor size; “…anlat! Anlat ki, gerçeğimiz gölgede kalmasın… Üstü karartılıp unutulmasın… Belki bu sayede şimdimiz ışık alır, yarınımız değişir…” Yazının büyüsü değiştirir diyorsunuz…

Kuşkusuz. Zira ete kemiğe bürünen hikâyelerimiz yoluyla görünür kıldığımız gerçekler, okurda -öyle veya böyle, ama mutlaka- karşılık bulur. Edebiyat kadar etkili, sarsıcı bir başka empati yolu var mıdır, bilmem! Ötekini tanıyıp görmek, anlayarak derdini dert edinmek, dahası çözümü için sorumluluk hissetmek ve daha çokçası, sanırım daha çok edebiyatla mümkün. Zira edebiyatla felsefe, edebiyatla sosyoloji, edebiyatla psikanaliz ve elbette daha birçok farklı disiplin arasında bağ var. Zaten hayatı edebiyata, edebiyatı hayata taşıyan da bu! Mevcut gerçeklerden yola çıkarak oluşturduğumuz düş dünyası, başkalaşarak hayata yansıyor ve bunun peşi sıra düş dünyanız, edebiyat eliyle gerisingeri işe koyulup gerçeğini değiştiriyor.

Kitabınızı “Yeniden başlama cesareti gösteren kadınlara” ithaf etmişsiniz. Yeniden başlama cesaretinin altını neden özellikle çizdiğinizi sorsam…

Kadın ve kadına yönelen şiddeti, hikâyenin kahramanı Miray özelinde kurarken, hayatın içinde bir kadını çevreleyen, kuşatıp hapsederek soluğunu kesen, onu zamansız, dolayısıyla yaşamasız bırakan öyle çok şey geldi ki aklıma. Meselenin toplumsal bir olgu olduğu açık. Bireysel olandan toplumsal olana, Besim Can Hoca’mın ifadesiyle, “şiddetin sosyolojik inşası”nı kendimce resmettiğimde bir an durdum. Yazdığım öykü, bir tür 3.sayfa haberi kıvamında mı olacak; yoksa bir kadın özelinden yola çıkarak tüm kadınlara ve herkese şunu mu söyleyeceğim: “Bu yaşananlar ve bize son diye dayatılanlar asla kaderimiz değildir. Başka türlüsü de mümkün! Toplumsal çitleri elbette aşabilir, daha güzel bir hayata başlayabiliriz!” Dikkat edin, kitabın son sayfalarında, bu yüzden, Cesare Pavese’nin bir sözü bulunmaktadır: “Yaşamak güzel; çünkü yaşamak başlamaktır: her zaman, her an!”

“Başka Türlüsü”, Yalçın Hafçı’nın “Özsöz”de belirttiği gibi; “kesinlikle rahatsız edici!” Sarsmak, uykusundan uyandırmak, görmediklerini yüzlerine çarpmak istedikleriniz mi var?

Elbette. Zira öyle bir hale geldi, getirildi ki, tıpkı şu Korona musibeti tarzında yaygın, viral bir salgına dönüştü kayıtsızlık, kaygısızlık, her şeye rağmen rahatlık. Daha yeni oldu, hatırlayın lütfen, Hatay’da 17 yaşındaki bir genç kadın, bir erkek tarafından satırla kovalanıyordu. Genç kadın bir sokakta sıkıştı kaldı. Tam da orada, kaldırımda 4-5 kişi var; tavla oynuyorlar. Genç kadın, yardım ederler diye aralarına girdi ve ne oldu dersiniz? Biri koşarak kaçtı. İkisi tavla oynamaya devam etti. Diğer biriyse başını farklı bir yöne çevirdi. Benzer tabloları, memleketin farklı yerlerinde, farklı biçimlerde görmek olası. Nitekim öykümde de var. “Seyredengiller”, cereyan eden olayı “reality show”a çeviren, hatta şiddet pornoğrafisinden haz duyanlar… Bu hastalıklı, marazlı, illete dönüşerek hayatımıza yapışık kalmış farklı insanlık hallerini resmetmeye çalıştım. Yüzümüz kızarsın istedim. Olur da gerçeklerimizle yüzleşebilelim, aşabilelim diye… Belki mütevazi bir katkısı olur diyerek…

“Başka Türlüsü” kitabınızda, öncekilerden farklı bir şey var! Kitap, toplamda 29 bölümden oluşuyor ve bölümlerden her biri, bir illüstrasyonla açılıyor ya da kapanıyor. Film gibi akan metninizi görsel manada tamamlayan bu çarpıcı çizimler için neler söylerdiniz?

Her şeyden önce sevgli EKBO’ya, Ekrem Borazan’a teşekkür etmeliyim. Çünkü ortaya çıkardığım metnin sesini çok güzel duydu. Her bölüme, bölümde dile getirilen duyguya, atmosfere yakışan çizimler hazırladı. Bu konuda güzel geri dönüşler aldım, alıyorum. Sanırım sonraki çalışmalarmda da EKBO yer alacak ve kitaplarıma farklı boyutlar katmayı sürdürecek.

Peki şu anda neler yapıyorsunuz, ne gibi projeleriniz var?

Ondan önce izninizle, “Başka Türlüsü”nü ete kemiğe büründürürken katkı sunan, eleştiren, destek olan, öneri getiren herkese teşekkür etmek isterim. Murat Gülsoy’a, Besim Can Zırh’a, Üzeyri Kılıç’a, Latif Tiftikçi’ye, EKBO’ya ve elbette aileme… Onlarsız olur muydu, bilmem! Sorunuza gelirsem; elimde iki çalışma var, diyebilirim. Biri önümüzdeki yıl yayımlanması düşünülen bir roman. Neredeyse bitti. Diğeriyse tematik olarak iki ayrı kanaldan ilerleyen, iki farklı öykü dosyası.

Acaba en son neler okudunuz, diye sorsam…

Cortázar’ın “Edebiyat Dersleri”, J. Rancière’nin “Kurmacanın Kıyıları”, Thomas Bernhard’ın “Sarsıntı” sı. Mehmet Seyda’nın “Edebiyat Dostları”, Peride Celal’in “Mektup’u”, Selim İleri’nin “Yaşadınız Öldünüz Bir Anlamı Olmalı Bunun” u. H. C. Moya’nın “Tiksinti”si, jack Kerouac’ın “Paris’te Satori” si, Faruk Duman’ın “Baykuş Virane Sever’i”,  Leyla Erbil’in “Zihin Kuşları” ve Murat Gülsoy’un “Belirsiz Bir Ânın Kıyısında”sı… Liste öyle uzar ki burada durayım.

2019’da “Ümit Kaftancıoğlu Öykü Armağanı”nı kazandınız ve ardından “2021-Yılın Yazarı Gülten Akın’a Mektup Ödülü Yarışması”nda mansiyon aldınız. Sizi kutlarım. Neler hissettiğinizi sorsam…

Her iki değerli isim adına düzenlenmiş bu tür bir etkinlikten ödül almaktan büyük gurur duyuyorum. Bu durum hem edebi heyecanımı, motivasyonumu artırıyor hem de kendimi eskiye oranla daha fazla sorumlu hissediyorum. Çalışıp üretmeye, anlayacağınız okuryazarlığa devam…

Hem kitaplarınız ve edebi dünyanız hem de edebiyat üzerine güzel bir söyleşi oldu. Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.

Teşekkürü ben etmeliyim, zira yarattığınız söyleşi fırsatı ile bana açtığınız pencere o kadar değerli ki! Sağolunuz! 

Metin Turan hakkında

1967 yılında Samsun’da doğan Metin Turan ilk, orta ve lise öğrenimini Samsun’da tamamladı. 1990 yılında onur öğrencisi olarak bitirdiği ODTÜ-İktisat Bölümün’de aynı yıl yüksek lisans eğitimine başladı. Bu sırada grup müziği, halk dansları, halk bilim araştırmaları gibi uğraşları oldu. Politik nedenlerle geçirdiği soruşturmalar ile aldığı cezalar sebebiyle yüksek lisansını bırakmak zorunda kaldı. 22 yıldır hapishanededir. Malûm zamanların malûm hoyratlığına maruz kalmış, “hayata döndürülenler”den olmuş, bu nedenle görme yetisini büyük oranda kaybetmiştir. Kâğıda olduğu gibi kitaba da öpercesine yaklaşarak yazan, okuyan Metin Turan, 2019’da Anadolu Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü bitirdi. 2017 yılında çocuk öykü kitapları çıkan, öyküleri Lacivert Öykü ve Şiir Dergisi ile Yeni e, ODTÜ’lüler Bülteni gibi dergilerde yayımlanan yazar, ‘içeri’den yazdığı öykülerinde, farklı biçimlerde kıstırılmış insanların hikâyelerine yer vermektedir.

İlk öykü kitabı “Siyah Gökkuşağı” Favori Yayınları’nca 2018 yılında basıldı. İlk romanı “Her İnsan Bir Zamandır” ise 2019 yılında… Aynı yıl “Öbürkü” adlı öyküsüyle katıldığı “2019-Ümit Kaftancıoğlu Öykü Yarışması’nda birinci oldu. Ödüllü öyküsünü de içeren kitabı “Ama Bir Gün Bir Şey Olur”, 2020 yılında yayımlandı. Edebiyatın aynası ve ışığı sayesinde özgür nefesler alabilen yazarın “Keşfetmenin Güzelliği” adlı çocuk öykü kitapları da yine bu yıl basıldı. Nilüfer Belediyesi’nce düzenlenen 2021-Yılın Yazarı: GültenAkın’a Mektup Ödülü’ne katılarak Mansiyon aldı. 2021 yılı sonbaharında yayımlanan tek öykülük kitabı “Başka Türlüsü” kısa sürede büyük beğeni aldı.

Yazarın yapıtları:Siyah Gökkuşağı (Öykü, 1.Basım 2018, 2.Basım 2020), Her İnsan Bir Zamandır(Roman, 2019), Ama Bir Gün Bir Şey Olur (Öykü, 2020), Başka Türlüsü (Öykü, 2021).

\n

Metin Turan ile s\u00f6zc\u00fck labirentleri, yeni kitab\u0131 ve edebiyat \u00fczerine ger\u00e7ekle\u015ftirdi\u011fimiz keyifli s\u00f6yle\u015fimiz: <\/p>\n\n\n\n

\u0130lk \u00f6yk\u00fc kitab\u0131n\u0131z \"Siyah G\u00f6kku\u015fa\u011f\u0131<\/em>,\u201d 2018\u2019de yay\u0131mlanm\u0131\u015f ve ard\u0131ndan bir ilk roman gelmi\u015fti: \u201cHer \u0130nsan Bir Zamand\u0131r<\/em>.\u201d Her y\u0131la bir kitap s\u0131\u011fd\u0131rd\u0131n\u0131z ve 2019\u2019da yay\u0131mlanan roman\u0131n\u0131z\u0131, bu kez 2020\u2019de \u00e7\u0131kan \u00f6yk\u00fc kitab\u0131n\u0131z izledi: \u201cAma Bir G\u00fcn Bir \u015eey Olur<\/a><\/em>\u201d. \u015eimdiyse elimizde, ad\u0131n\u0131 \u201cBa\u015fka T\u00fcrl\u00fcs\u00fc<\/em>\u201d koydu\u011funuz yeni bir kitab\u0131n\u0131z var. Tek \u00f6yk\u00fc i\u00e7eren, \u201cnovella\u201d da denebilecek, oda\u011f\u0131na kad\u0131n\u0131, kad\u0131na y\u00f6nelik her t\u00fcrden \u015fiddeti alan bu sars\u0131c\u0131 metninize gelece\u011fim. Ancak isterim ki, \u00f6ncelikle sizden, ad\u0131m ad\u0131m \u00f6rd\u00fc\u011f\u00fcn\u00fcze tan\u0131k oldu\u011fumuz edebi d\u00fcnyan\u0131zdan, yolculu\u011funuzdan ba\u015flayal\u0131m.<\/h4>\n\n\n\n

Metin Turan<\/strong>: Elbette. Fakat c\u00fcmleme size te\u015fekk\u00fcr ederek ba\u015flamal\u0131y\u0131m. \u00c7\u00fcnk\u00fc yeni kitab\u0131m\u0131n o b\u00fcy\u00fcl\u00fc matbaa kokusu hen\u00fcz \u00fczerindeyken el edip s\u00f6yle\u015fiye \u00e7a\u011f\u0131rd\u0131n\u0131z. Sa\u011f olun. Edebi yolculu\u011fumdan s\u00f6z edece\u011fim, ama \u00f6nce b\u00fcy\u00fck bir edebi ustay\u0131, Halikarnas Bal\u0131k\u00e7\u0131s\u0131n\u0131\u2019n\u0131 anaca\u011f\u0131m. Sonra da Cemil Meri\u00e7\u2019i. Zira edebi ustal\u0131klar\u0131n\u0131n yan\u0131nda \u00f6rnek ald\u0131\u011f\u0131m yanlar\u0131 var: A\u015fkla ba\u011fl\u0131 olunan yazma edimini, her t\u00fcrl\u00fc engele ra\u011fmen ger\u00e7ekle\u015ftirmek\u2026 Halikarnas Bal\u0131k\u00e7\u0131s\u0131\u2019n\u0131n \u201cGen\u00e7lik Denizleri\u201d adl\u0131 eserini bilirsiniz. Bu eser, de\u011ferli yazar\u0131n sa\u011fl\u0131\u011f\u0131n\u0131n bir hayli k\u00f6t\u00fcle\u015fti\u011fi bir d\u00f6nemde haz\u0131rlan\u0131r. Sa\u011f eli fel\u00e7lidir, ama d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcn ki o h\u00e2ldeyken, \u00f6l\u00fcm\u00fcnden 50 g\u00fcn \u00f6nce \u00fcstelik, fel\u00e7li sa\u011f elini sol eliyle kullanarak kitab\u0131n\u0131n at\u0131f yaz\u0131s\u0131n\u0131 yazar. O anlar\u0131, ald\u0131\u011f\u0131 o b\u00fcy\u00fck heyecanl\u0131 hazz\u0131 getirin akl\u0131n\u0131za\u2026 Cemil Meri\u00e7 de \u00f6yle. Onun da, t\u0131pk\u0131 benim gibi, g\u00f6zlerindedir sorun. Zamanla k\u00f6t\u00fcle\u015fir. Ama o, sar\u0131 tavan lambas\u0131n\u0131n zay\u0131f \u0131\u015f\u0131\u011f\u0131na yak\u0131n olabilmek i\u00e7in masas\u0131n\u0131n \u00fczerine sandalyesini kor, oturur ve o vaziyette, \u0131\u015f\u0131\u011fa g\u00f6rece yak\u0131n, okur ve yazar\u2026<\/p>\n\n\n\n

I\u015f\u0131k da, ona yak\u0131n durmak da ne kadar de\u011ferli!<\/h4>\n\n\n\n

Hakl\u0131s\u0131n\u0131z! Elbette bu; \u00e7abay\u0131, gayreti, sabr\u0131, belli bir k\u00fclfete katlanmay\u0131 da beraberinde getiriyor. Ama meselesi okumak-yazmak, a\u015fkla ba\u011flan\u0131lan d\u00fc\u015f\u00fcnsel \u00fcretim, yarat\u0131m ve edebiyat olunca insan\u0131n, derler ya, gerisi yufka! \u00d6yle veya b\u00f6yle bir yol mutlaka bulunur. S\u00f6z\u00fc uzatt\u0131m, ba\u011f\u0131\u015flay\u0131n, fakat az \u00f6nce and\u0131\u011f\u0131m \u201cGen\u00e7lik Denizleri\u201d kitab\u0131na, ilk \u00f6yk\u00fcs\u00fcne, \u201cA\u00e7\u0131kl\u0131klar Yolcusu\u201dna getirece\u011fim s\u00f6z\u00fc. Daha ad\u0131n\u0131 okur okumaz edebiyat yolculu\u011fu\/ edebiyat yolcusu ile benzerli\u011fini kurdu\u011fum bu ba\u015fl\u0131k, bana edebiyat\u0131n sonsuzlu\u011funu, a\u00e7\u0131kl\u0131\u011f\u0131n\u0131, enginli\u011fini, derinli\u011fini, bitimsiz ufkunu ve elbette yarat\u0131c\u0131 yaz\u0131n\u0131n o m\u00fcthi\u015f keyfini duyumsatm\u0131\u015ft\u0131. Tutkuyla ba\u011fl\u0131 olunan bir yolculu\u011fu\u2026<\/p>\n\n\n\n

O \u00f6yk\u00fcde Hasan Usta ad\u0131nda bir l\u00e2\u011f\u0131m temizleyicisi vard\u0131 ve i\u015fe bak\u0131n ki, en b\u00fcy\u00fck tutkusu denizdir; yan\u0131l\u0131yor muyum?<\/h4>\n\n\n\n

Do\u011fru hat\u0131rlad\u0131n\u0131z. Hasan usta, bir l\u00e2\u011f\u0131m temizleyicisidir, fakat ayn\u0131 Hasan Usta\u2019n\u0131n b\u00fcy\u00fck tutkusu denizdir, a\u00e7\u0131klard\u0131r. Hayal kurar; g\u00fcn gelecek ve o mutlaka denizlere a\u00e7\u0131lacakt\u0131r. Buldu\u011fu her bo\u015f vakitte sahile ko\u015farak kolunu s\u0131var, u\u011fra\u015f\u0131p \u00e7abalar. Amac\u0131, ne olursa olsun bir kay\u0131k yapmakt\u0131r. Y\u0131llar ge\u00e7er. D\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcn, tam\u0131 tam\u0131na 40 y\u0131l ak\u0131p ge\u00e7mi\u015ftir, ama kay\u0131k hen\u00fcz tamamlanmam\u0131\u015ft\u0131r. Fakat bir g\u00fcn gelir ki, kay\u0131k haz\u0131rd\u0131r art\u0131k. Hasan usta b\u00fcy\u00fck heyecan\u0131yla kay\u0131\u011f\u0131na atlar, k\u00fcreklerine as\u0131l\u0131r, a\u00e7\u0131l\u0131r, \u2026 a\u00e7\u0131l\u0131r, ama orada a\u00e7\u0131kl\u0131kta bir yerde \u00f6l\u00fcr! Sahilde topla\u015fanlardan biri at\u0131l\u0131r hemen ve \u201cD\u00fcnya l\u00e2\u011f\u0131m\u0131ndan kurtuldu!\u201d der. Ancak hemen orada, sahilde bir doktor vard\u0131r. S\u00f6z\u00fc al\u0131r ve \u015f\u00f6yle der: \u201cO, \u00e7oktan kurtulduydu. Kay\u0131\u011f\u0131n\u0131 yapmaya ba\u015flad\u0131\u011f\u0131 zaman kurtulmu\u015ftu!\u201d<\/p>\n\n\n\n

Geldi\u011finizden yerden hareketle\u2026 Siz, uzun zamand\u0131r i\u00e7erdesiniz, hapishanede. G\u00f6rme engelinize ra\u011fmen, san\u0131r\u0131m siz de, karar verip kalemi elinize alarak edebiyat yolculu\u011funa ba\u015flad\u0131\u011f\u0131n\u0131zda; ifade \u015fimdi yerine oturuyor; kurtuldunuz\u2026<\/h4>\n\n\n\n

Tastamam \u00f6yle! Y\u0131llarca okudum-yazd\u0131m, yazd\u0131m-okudum. Derken bir cesaret g\u00f6sterip haz\u0131rlad\u0131\u011f\u0131m dosyam\u0131, d\u0131\u015far\u0131 yollad\u0131m. Sars\u0131c\u0131, k\u0131r\u0131c\u0131 \u201cgerid\u00f6nmeyi\u015fler\u201d oldu. Buna ra\u011fmen kalemime k\u00fcsmedim. Madem ki, bir \u201cA\u00e7\u0131kl\u0131klar Yolcusu\u201dydum\u2026 Madem ki, akl\u0131mla fikrim gibi edebiyat\u0131n sonsuz denizindeydi\u2026 O vakit, sab\u0131rla \u201ckalem i\u015f\u00e7ili\u011fi\u201dme devam etmeliydim. \u0130lk \u00f6yk\u00fc kitab\u0131m \u201cSiyah G\u00f6kku\u015fa\u011f\u0131<\/em>\u201d bu sayede hayat buldu.<\/p>\n\n\n\n

Dediniz ki, \u201cY\u0131llarca okudum-yazd\u0131m, yazd\u0131m-okudum. Derken bir cesaret g\u00f6sterip\u2026\u201d Ne dersiniz; yazmak, bir eser ortaya koymak, bir cesaret i\u015fi midir?<\/h4>\n\n\n\n

Evet, \u00e7\u00fcnk\u00fc yazmak, bir eser ortaya koymak, kendini merakl\u0131 g\u00f6zlere a\u00e7makt\u0131r ayn\u0131 zamanda. Zira hangi t\u00fcr edebi \u00fcr\u00fcn olursa olsun, ortaya konan eserin \u00fczerine, i\u00e7ine, s\u00f6ze, hik\u00e2yeye, \u201cyazan insan\u201d\u0131n g\u00f6lgesi d\u00fc\u015f\u00fcyor. \u0130ster istemez\u2026<\/p>\n\n\n\n

Mutlak bir izd\u00fc\u015f\u00fcm\u00fcnden s\u00f6z etmiyorsunuz san\u0131r\u0131m!<\/h4>\n\n\n\n

Elbette, ama \u201cyazan insan\u201d\u0131n izini ta\u015f\u0131r m\u0131? Evet! Zaten yazmak, bu nedenle cesaret i\u015fidir. Kendine g\u00fcvenmelisin. Ve tabii okura, hatta di\u011fer yazarlara da\u2026 O g\u00fcnlerdeydi; dosyam\u0131 Murat G\u00fclsoy\u2019a yollad\u0131m. Onun de\u011ferli kitab\u0131n\u0131, \u201cB\u00fcy\u00fcbozumu: Yarat\u0131c\u0131 Yazarl\u0131k\u201d\u0131 hen\u00fcz okumu\u015ftum. Bu kitap, beni edebiyatla \u201czehirleyen\u201d bir ba\u015fucu kitab\u0131md\u0131r! Gelecek cevab\u0131 beklerkenki halimi anlatamam. Ama iyi ya da k\u00f6t\u00fc, her t\u00fcr ele\u015ftiriye haz\u0131rd\u0131m. Ba\u015fkalar\u0131n\u0131n, ki burada edebi bir ustadan s\u00f6z ediyoruz, d\u00fc\u015f\u00fcnce ve ele\u015ftirileri, hatta tepkileri, bize kim oldu\u011fumuzu nerede durdu\u011fumuzu g\u00f6sterir, \u00f6yle ya! Risk almal\u0131, sunmal\u0131, sab\u0131r ve emekle \u00fcretti\u011finiz eserin her t\u00fcr kriti\u011fine a\u00e7\u0131k ve haz\u0131r olmal\u0131s\u0131n\u0131z. Sevgili Murat G\u00fclsoy\u2019un cesaret a\u015f\u0131layan, yazmaya y\u00f6nlendiren, ufuk a\u00e7\u0131p yol g\u00f6steren ele\u015ftiri ve \u00f6nerilerini ald\u0131\u011f\u0131mda ya\u015fad\u0131\u011f\u0131m mutlulu\u011fun tarifi zor. Sa\u011f olsun; ilk kitab\u0131m\u0131n da b\u00f6ylece \u201cisim babas\u0131\u201d oldu.<\/p>\n\n\n\n

Ve sonras\u0131\u2026<\/h4>\n\n\n\n

Sonras\u0131 b\u00fcy\u00fcl\u00fc bir yolculuk! Yazd\u0131\u011f\u0131m \u00f6yk\u00fcler sayesinde kanatlan\u0131yor, y\u0131llard\u0131r b\u00fcy\u00fck \u00f6l\u00e7\u00fcde d\u00fc\u015fte g\u00f6r\u00fcp ya\u015fad\u0131\u011f\u0131m \u00f6zg\u00fcrl\u00fc\u011f\u00fc bu kez bizzat deneyimliyorum. Ne iyi ki, edebiyat, okumak ve yazmak, mahk\u00fbmiyete dair somut\/soyut t\u00fcm s\u0131n\u0131rlar\u0131 yok ediyor. Duvar\u0131n \u00f6te yan\u0131na ge\u00e7ebiliyorsunuz. Ve hayat, iyi-k\u00f6t\u00fc her y\u00f6n\u00fcyle sizi sar\u0131p sarmal\u0131yor. Yarat\u0131c\u0131l\u0131\u011f\u0131n\u0131z\u0131 tetikleyen \u201cs\u0131n\u0131rlar\u0131n\u0131z\u201d, edebiyatla birlikte hem esirli\u011finiz, hem h\u00fcrriyetiniz oluyor. Zira ko\u015fullar\u0131n\u0131z, kendinizi y\u00f6nlendirdi\u011finiz her vakit, sizi \u00e2lemden \u00e2leme s\u00fcr\u00fckl\u00fcyor. Ger\u00e7e\u011finizi d\u00fc\u015fe, d\u00fc\u015f\u00fc ger\u00e7e\u011finize ta\u015f\u0131yorsunuz.<\/p>\n\n\n\n

Tam bu noktada \u015funu sorsam; \u00f6yk\u00fclerinizin kayna\u011f\u0131 nedir? \u00d6yk\u00fc ya da romana dair fikirleriniz nas\u0131l do\u011fup \u015fekilleniyor? \u00d6zetle, nas\u0131l ya\u015f\u0131yorsunuz?<\/h4>\n\n\n\n

\u0130\u00e7erinin yaln\u0131zl\u0131\u011fa pek de f\u0131rsat verdi\u011fini s\u00f6yleyemem. Ancak buna ra\u011fmen, bir bi\u00e7imde yaln\u0131z kalmay\u0131 beceriyor ve yaln\u0131zl\u0131\u011f\u0131m\u0131 kalemimle, k\u00e2\u011f\u0131d\u0131mla bulu\u015fturuyorum. O anlarda, benden daha mutlu kimse olamaz! Okurken, izlerken, ba\u015fkalar\u0131yla s\u00f6yle\u015firken, belki de en \u00f6nemlisi g\u00f6zler, dinler, anlamaya \u00e7al\u0131\u015f\u0131rken akl\u0131ma d\u00fc\u015fenleri hi\u00e7 aksatmaz, hemen not al\u0131r\u0131m. Bu bir anla da ilgili olabilir bir durumla da, hi\u00e7 fark etmez. Bazen sadece bir s\u00f6zc\u00fck a\u00e7ar \u00f6yk\u00fcn\u00fcn kap\u0131s\u0131n\u0131. Bir c\u00fcmle, bir ses, bir koku, bir g\u00f6r\u00fcnt\u00fc ya da g\u00f6r\u00fcn\u00fcm, bir de bakars\u0131n\u0131z, koca bir \u00f6yk\u00fcn\u00fcn anahtar\u0131 olmu\u015f. Ertelemez; kargac\u0131k burgac\u0131k olsa da, o an nas\u0131l hissetmi\u015f, duyup g\u00f6rm\u00fc\u015fsem \u00f6yle, yazar\u0131m. Siz buna, H. S. Becker gibi \u201ckonu\u015fma \u00f6ks\u00fcr\u00fckleri\u201d de diyebilirsiniz\u2026<\/p>\n\n\n\n

\u0130lk notlar, otaya \u00e7\u0131kan ilk taslak ve san\u0131r\u0131m ilk heyecanl\u0131 okuma. Ben, bu ilk birka\u00e7 basama\u011f\u0131n bana bir labirenti, o labirentin gizemli alacas\u0131n\u0131 hat\u0131rlatt\u0131\u011f\u0131n\u0131 s\u00f6yleyebilirim. Her ne kadar yazar, metnine hakimmi\u015f gibi g\u00f6r\u00fcnse de\u2026 \u00d6yle de\u011fil mi?<\/h4>\n\n\n\n

Bu \u00e7ok do\u011fru! Kimin s\u00f6z\u00fcyd\u00fc hat\u0131rlam\u0131yorum, ama tam da s\u00f6yledi\u011finiz \u015feyi b\u00fct\u00fcnleyecek bir c\u00fcmle var akl\u0131mda: \u201cYazmak, insan\u0131n g\u00f6n\u00fcll\u00fc bir \u015fekilde ba\u015flad\u0131\u011f\u0131 gibi bitmeyece\u011fini bildi\u011fi bir i\u00e7 kaz\u0131d\u0131r!\u201d Sezgileriniz, ke\u015ffettikleriniz, \u00f6nemsedi\u011finiz ya da tam tersi es ge\u00e7tikleriniz; her \u015fey ama her \u015fey; bir nevi suk\u00fcn eder. K\u00e2\u011f\u0131tlar\u0131n\u0131za, k\u00e2\u011f\u0131tlar\u0131n\u0131zdaki s\u00f6zc\u00fck labirentine bakakal\u0131rs\u0131n\u0131z.<\/p>\n\n\n\n

Bu, bakakalma hali, acaba \u00e7ok mu s\u00fcrer?!<\/h4>\n\n\n\n

Bizzat kendinizin in\u015fa etti\u011fi \u201cs\u00f6zc\u00fck labirenti\u201dnden \u00fcrkmez ve cesur davran\u0131p yola \u00e7\u0131karsan\u0131z; hay\u0131r! Cesur davranmaktan kast\u0131m, yaz\u0131daki kimi gereksiz, anlams\u0131z \u201ci\u015fgalcileri\u201d bulup temizlemek. Mis\u00e2l, sesli ya da sessiz okudu\u011funuzda kakafoni yaratan s\u00f6zc\u00fckleri ay\u0131klars\u0131n\u0131z. Metni, varsa e\u011fer, tekrarl\u0131 anlat\u0131lardan kurtar\u0131rs\u0131n\u0131z. \u00c7alakalem yazarken kurdu\u011funuz bir c\u00fcmle ya da paragrafa bu kez, ayn\u0131 \u015feyi acaba daha az s\u00f6zc\u00fckle anlatabilir miyim, diye bakars\u0131n\u0131z. Bazen anlatt\u0131\u011f\u0131n\u0131z an\u0131n, durum ya da olay\u0131n duygusu, sizi uzun c\u00fcmleler kurmaya iter. Hatta buna y\u00f6nlendirir. Ka\u00e7amazs\u0131n\u0131z. Yak\u0131\u015ft\u0131\u011f\u0131 olur, bozmazs\u0131n\u0131z; ama de\u011filse bozar, yeniden ve yeniden yazars\u0131n\u0131z.<\/p>\n\n\n\n

Yani bir \u201cdil i\u015f\u00e7isi\u201d olunmal\u0131, diyorsunuz\u2026<\/h4>\n\n\n\n

G\u00fczel s\u00f6ylediniz; bir \u201cdil i\u015f\u00e7isi\u201d olunmal\u0131. Zira ancak bu \u015fekilde c\u00fcmlelerinize hem s\u00f6zdizimi hem noktalama i\u015faretleri y\u00f6n\u00fcyle bakabilir, gerekirse d\u00fczeltebilirsiniz. B\u00f6ylece ortaya ak\u0131c\u0131, sizi ritmiyle saran metniniz ve onun g\u00fc\u00e7l\u00fc sesi \u00e7\u0131kar. \u00d6yk\u00fc, olmaya ba\u015flam\u0131\u015ft\u0131r art\u0131k. Velhas\u0131l, ustalar\u0131n dedi\u011fi gibi; \u201cyazan insan\u201d, elinde bulunan \u201cdil b\u00fcy\u00fctecini\u201d iyi kullanmal\u0131d\u0131r. Yal\u0131nl\u0131k sa\u011flad\u0131\u011f\u0131 gibi, anla\u015f\u0131l\u0131rl\u0131\u011f\u0131 da kolayla\u015ft\u0131r\u0131r.<\/p>\n\n\n\n

Asl\u0131nda bir an \u00f6nce yeni kitab\u0131n\u0131za, \u201cBa\u015fka T\u00fcrl\u00fcs\u00fc<\/em>\u201dne gelmek, onun hakk\u0131nda konu\u015fmak istiyorum. Ancak yazmakla ilgili bu s\u00f6yle\u015fi de, do\u011frusu keyif verici. \u0130zninizle Gabriel Garc\u00eda M\u00e1rquez\u2019in bir anektodunu payla\u015fmak ve oradan yola \u00e7\u0131karak size bir soru sormak istiyorum. M\u00e1rquez diyor ki: \u201cO kadar acemiydim ki, romanlar\u0131n- biz buna \u00f6yk\u00fcy\u00fc de ekleyelim- yazar\u0131n istedi\u011fi gibi de\u011fil de, kendi istedikleri gibi ba\u015flad\u0131klar\u0131n\u0131 bilmiyordum!\u201d Bu durum, \u00f6yk\u00fc ya da roman\u0131n, salt ba\u015flang\u0131c\u0131 i\u00e7in mi ge\u00e7erlidir? Yoksa\u2026<\/h4>\n\n\n\n

M\u00e1rquez\u2019in \u201cacemili\u011fim\u201d diyerek b\u00fcy\u00fck bir m\u00fctevaz\u0131l\u0131kla alt\u0131n\u0131 \u00e7izdi\u011fi \u015fey, \u00f6yk\u00fc ya da roman\u0131n salt ba\u015flang\u0131c\u0131 i\u00e7in de\u011fil, esas\u0131nda b\u00fct\u00fcn\u00fc i\u00e7in ge\u00e7erlidir, diyebilirim. E\u015fik ve ilk paragraf\u0131n\u0131z, metnin belki de en \u00f6nemli k\u0131sm\u0131d\u0131r. Zira \u00f6yk\u00fc ya da roman\u0131n ana hatlar\u0131n\u0131 orada serimlersiniz bir nevi. Elbette \u00f6yk\u00fc ya da roman\u0131 b\u00fct\u00fcnc\u00fcl bir eser haline getiren \u015fey kurgusudur, \u00f6rg\u00fcs\u00fcd\u00fcr, karakter in\u015fas\u0131d\u0131r, hatta bizzat hik\u00e2yenin kendisi ve katmanlar\u0131d\u0131r. Ama yazarken kaleminiz, hatta kimi zaman karakterleriniz sizi al\u0131p ba\u015fka yer ya da yerlere g\u00f6t\u00fcrebilir. Ba\u015fka bir boyuta\u2026 Siz dil i\u015f\u00e7ili\u011finizle \u00f6zg\u00fcn anlat\u0131 tarz\u0131n\u0131z\u0131 ortaya koyars\u0131n\u0131z, fakat anlat\u0131n\u0131z\u0131n ta\u015flar\u0131, yazma yolculu\u011funuz boyunca, ba\u015flang\u0131\u00e7ta planlad\u0131\u011f\u0131n\u0131zdan farkl\u0131 d\u00f6\u015fenebilir. <\/p>\n\n\n\n

D\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcn; an\u0131n i\u00e7inden g\u00f6z k\u0131rpan bir s\u00f6z yakalad\u0131n\u0131z. Bir kap\u0131, ufac\u0131k bir ima, fark\u0131na vard\u0131\u011f\u0131n\u0131z bir tav\u0131r, bir duru\u015f ya da bir davran\u0131\u015f\u2026 S\u0131rf buradan yola \u00e7\u0131kt\u0131n\u0131z ve \u00f6yk\u00fcn\u00fcz\u00fcn fitili ate\u015flendi. Galiba E. Kandel\u2019di; \u201cyarat\u0131c\u0131l\u0131l\u0131k an\u0131\u201dn\u0131 \u201cA-ha an\u0131\u201d olarak tan\u0131mlar. Yani ke\u015ffin yap\u0131ld\u0131\u011f\u0131, \u201cyazan insan\u201d\u0131n kendisini ayd\u0131nlanm\u0131\u015f hissetti\u011fi an: \u201cA-ha!\u201d Biliyor musunuz, bu an hem keyif vericidir hem de kayg\u0131 verici! \u00c7\u00fcnk\u00fc yeni bir yolculu\u011fun biletini kesiyorsun. Sonra yazma yolculu\u011fun s\u00fcresince bir de bak\u0131yorsun ki, ba\u015fta kurdu\u011funla \u00e7eli\u015fip \u00e7at\u0131\u015f\u0131yorsun. Korkmadan, belki de en ba\u015fa d\u00f6nerek yeniden yazmak zorunda kalabilirsin. Yorucu mu? Elbette, evet! Hem de \u00e7ok. Ama bize bir ger\u00e7e\u011fi hat\u0131rlatan Ferit Edg\u00fc\u2019ye kulak verelim. Ne diyordu: \u201cAh, bel\u00e2l\u0131 bir u\u011fra\u015ft\u0131r yazmak!\u201d<\/p>\n\n\n\n

Ben de Eduardo Galeano\u2019nun bir s\u00f6z\u00fcyle kat\u0131lay\u0131m size: \u201cYazmak yorar insan\u0131, ama teselli de eder!\u201d<\/h4>\n\n\n\n

\u00c7ok \u015feyi \u00f6zetliyor bu s\u00f6z. Onca u\u011fra\u015f\u0131n ard\u0131ndan, bu kez yazd\u0131\u011f\u0131n\u0131z metnin \u201cepifanisi\u201dne geliyorsunuz. Yani James joyce\u2019un \u201ckarakutu\u201d suna. Onu arar ve bulup \u00e7\u0131kar\u0131rsan\u0131z, \u201coh!\u201d dersiniz. Zira \u00f6yk\u00fcn\u00fcz in\u015fa olmu\u015ftur. Bakars\u0131n\u0131z ki, hik\u00e2yeniz \u015fark\u0131 haline gelmi\u015f. Sizin \u015fark\u0131n\u0131z. Keyifle okur, keyifle s\u00f6ylersiniz.<\/p>\n\n\n\n

2018\u2019den bug\u00fcne ge\u00e7en d\u00f6rt y\u0131la d\u00f6rt kitap s\u0131\u011fd\u0131rd\u0131n\u0131z. Kaleminiz, kulland\u0131\u011f\u0131n\u0131z dil ve kimi bi\u00e7imsel denemeleriniz, edebi anlamda niteliksel bir d\u00f6n\u00fc\u015f\u00fcm i\u00e7inde oldu\u011funuzu g\u00f6steriyor. Bunu sa\u011flayan \u00e7ok okumak m\u0131d\u0131r, yoksa \u00e7ok yazmak m\u0131?<\/h4>\n\n\n\n

\u201cYazan insan\u201d i\u00e7in her ikisi de \u00f6nemli, bana kal\u0131rsa. Borges\u2019in bir c\u00fcmlesine at\u0131f yapaca\u011f\u0131m. Diyor ki, \u201cBa\u015fkalar\u0131 yazd\u0131klar\u0131 sayfalarla b\u00f6b\u00fcrlensin, ben okuduklar\u0131mla gururlan\u0131yorum.\u201d Borges\u2019nin derin m\u00fctevaz\u0131l\u0131\u011f\u0131n\u0131n alt\u0131n\u0131 \u00e7izdikten sonra, san\u0131r\u0131m \u015funu s\u00f6ylemeliyim: Okumak, zamanla insana hem birikim kazand\u0131r\u0131yor, hem de bu sayede farkl\u0131 yazarlar\u0131n farkl\u0131 yazma bi\u00e7imlerini g\u00f6r\u00fcp deneyimliyorsun. Misal, okurken, yazar\u0131n yerine koyuyorsun kendini. Kurguya, ak\u0131\u015fa, \u00f6rg\u00fcye, katmanlara, s\u00f6zdizimine, c\u00fcmle ve paragraflara, bunlar\u0131n in\u015fa bi\u00e7imlerine ve aralar\u0131ndaki k\u00f6pr\u00fclere\u2026 dikkat kesiliyorsun. Edebi ufkun a\u00e7\u0131l\u0131yor.<\/p>\n\n\n\n

Peki, tam bu noktada, hangi yazarlar\u0131 okursunuz: edebi d\u00fcnyan\u0131z\u0131n olu\u015fumunda hangi yazarlar\u0131n etkisi, katk\u0131s\u0131 var, desem\u2026<\/h4>\n\n\n\n

Ba\u015fta da belirtti\u011fim gibi, \u201cB\u00fcy\u00fcbozumu\u201d kitab\u0131yla beni edebiyatla \u201czehirleyen\u201d, cesaret veren Murat G\u00fclsoy\u2019un her kitab\u0131n\u0131 \u00f6zellikle okur; dersmi\u015f, bir at\u00f6lye \u00e7al\u0131\u015fmas\u0131ym\u0131\u015f gibi, kendimce et\u00fct ederim. Mesel\u00e2, yay\u0131mlanan son kitab\u0131, \u201cBelirsiz bir \u00c2n\u0131n K\u0131y\u0131s\u0131nda\u201d, \u00f6zellikle yarat\u0131c\u0131, \u00f6zg\u00fcn, \u015fa\u015f\u0131rt\u0131c\u0131 kurgu\/ \u00f6rg\u00fc teknikleri y\u00f6n\u00fcyle \u00e7ok de\u011ferli. Leyla Erbil, Sevim Burak, mesel\u00e2 hem dert edinip hik\u00e2yelendirdikleri konular a\u00e7\u0131s\u0131ndan, hem de verili kurall\u0131, dolay\u0131s\u0131yla s\u0131n\u0131rl\u0131 dilimizi bilerek \u201cyoldan \u00e7\u0131karma\u201d giri\u015fimleri ve cesaretleriyle \u00e7ok \u00f6nemsedi\u011fim yazarlar. Onat Kutlar\u2019\u0131n \u201c\u0130shak\u201d\u0131, V\u00fcs\u2019at O. Bener\u2019in \u201cDost, Ya\u015famas\u0131z\u201d\u0131. Ahmet Hamdi Tanp\u0131nar\u2019\u0131n edebiyatla psikanalizi bulu\u015fturan ba\u015fyap\u0131t\u0131 \u201cSaatleri Ayarlama Enstit\u00fcs\u00fc\u201d kitab\u0131, Re\u015fat Nuri\u2019nin \u201cMiskinler Tekkesi\u201d\u2026 Bu listeyi \u00e7ok\u00e7a uzatabilirim. Elbette yabanc\u0131 yazarlar\u0131 da unutmamal\u0131. Zweig, Dostoyevski, Tolstoy, Edgar Alan Poe, Vargas, Virginia Woolf, Raymond Carver, Thomas Bernhard, Pessoa, Salinger ve daha bir\u00e7oklar\u0131\u2026<\/p>\n\n\n\n

Margaret Atwood geldi akl\u0131ma. Der ki, \u201cE\u011fer bir yazar olmak istiyorsan, her \u015feyden \u00e7ok \u015fu iki \u015feyi yapman gerekiyor: Eline ne ge\u00e7erse oku. \u0130yi k\u00f6t\u00fc, adi, ucuz, basit, a\u011f\u0131r, hafif\u2026 Ne bulursan oku ve g\u00f6zlemle\u2026\u201d Ne dersiniz?<\/h4>\n\n\n\n

\u00c7ok yerinde s\u00f6zler. \u00c7\u00fcnk\u00fc ne kadar \u00e7ok okursan\u0131z, o kadar \u00e7ok yazars\u0131n\u0131z. Bu kesin! Ve ne kadar \u00e7ok yazarsan\u0131z, yazmak sizin i\u00e7in o denli kolayla\u015f\u0131r.<\/p>\n\n\n\n

\u00d6yk\u00fclerinizde ele ald\u0131\u011f\u0131n\u0131z teman\u0131n a\u011f\u0131rl\u0131kl\u0131 olarak \u201c\u00f6teki\u201d, \u201c\u00f6tekilik\u201d oldu\u011fu g\u00f6r\u00fcl\u00fcyor. Bilin\u00e7li bir y\u00f6nelim, edebi anlamda bir se\u00e7im midir? Son kitab\u0131n\u0131zda konu edindi\u011finiz kad\u0131n ve kad\u0131na y\u00f6nelik \u015fiddet, bireysel ve kurumsal a\u00e7\u0131dan, san\u0131r\u0131m en bariz, en ba\u015fat \u00f6tekile\u015ftirme meselesidir. Hele ki, bizim \u00fclkemizde\u2026<\/h4>\n\n\n\n

A. Zambra\u2019n\u0131n bir s\u00f6z\u00fcyle ba\u015flamak isterim. Diyor ki, \u201cB\u00fct\u00fcn kitaplar, huzursuzlu\u011fun kitaplar\u0131d\u0131r!\u201d Dert edindi\u011fim, bana b\u00fcy\u00fck m\u00fc b\u00fcy\u00fck huzursuzluklar ya\u015fatan ve yazmaya y\u00f6nlendiren \u00f6nemli bir olgudur \u00f6tekilik \/ \u00f6tekile\u015ftirme\u2026 Yapmaya \u00e7al\u0131\u015ft\u0131\u011f\u0131m ba\u015fka t\u00fcrl\u00fc ele almay\u0131, ba\u015fka t\u00fcrl\u00fc bakabilmeyi, ba\u015fka t\u00fcrl\u00fc g\u00f6r\u00fcp \/ duyup \/ dinleyip anlamay\u0131 becerebilmek. Sadece bir t\u00fcrl\u00fc bakmayal\u0131m; bak\u0131lmas\u0131n\u2026 Ve sadece bir t\u00fcrl\u00fc g\u00f6r\u00fcp anlamayal\u0131m! En b\u00fcy\u00fck derdim bu! Zaten derdin varsa yaz\u0131yorsun. J. Ranci\u00e8re\u2019ni hat\u0131rlayal\u0131m. \u015e\u00f6yle diyordu: \u201cEdebiyat, dil d\u0131\u015f\u0131nda kalm\u0131\u015flara nas\u0131l bir ses ve yaz\u0131 sunabilir; hatta zaman d\u0131\u015f\u0131 kalm\u0131\u015flara -belki de bizzat b\u00f6yle b\u0131rak\u0131lm\u0131\u015flara- nas\u0131l zaman sa\u011flayabilir?\u201d<\/p>\n\n\n\n

\u201cDil d\u0131\u015f\u0131nda kalm\u0131\u015flar\u201d, \u201cZaman d\u0131\u015f\u0131 b\u0131rak\u0131lm\u0131\u015flar\u201d ifadeleri \u00e7ok \u00e7arp\u0131c\u0131 ve \u201cedebiyat nas\u0131l ele al\u0131nmal\u0131d\u0131r?\u201d meselesine de yan\u0131t gibi\u2026<\/h4>\n\n\n\n

Hakl\u0131s\u0131n\u0131z. Edebiyat sayesinde sunulan dil ve ses ile insanlar \/ karakterler bizzat hayat\u0131n ve dolay\u0131s\u0131yla zaman\u0131n asli unsuru haline gelirler. Buna d\u00f6n\u00fc\u015f\u00fcrler. K\u0131y\u0131da k\u00f6\u015fede b\u0131rak\u0131lanlar; bilerek, bilin\u00e7li bir \u015fekilde unutulanlar; d\u0131\u015flan\u0131p \u00f6tekile\u015ftirilenler; dahas\u0131 bu yolla g\u00f6r\u00fcnmez k\u0131l\u0131nanlar; hi\u00e7 yokmu\u015f gibi davran\u0131lanlar; -bunu daha \u00e7o\u011faltabilirim!- ; ne iyidir ki, edebiyat sayesinde ete kemi\u011fe b\u00fcr\u00fcn\u00fcrler. Dahas\u0131 adeta ger\u00e7ek olurlar.<\/p>\n\n\n\n

Edebiyat da zaten bu y\u00fczden hayatt\u0131r, \u00f6yle de\u011fil mi?<\/h4>\n\n\n\n

Kesinlikle. Bize yazmay\u0131 \u00f6\u011fretendir hayat! Hem dayatt\u0131klar\u0131, hem de sunduklar\u0131yla bizi \u00e7evreleyen d\u00fcnya\u2026<\/p>\n\n\n\n

Yeni \u00f6yk\u00fc kitab\u0131n\u0131z\u0131n ik sayfalar\u0131nda okura sesleniyor; \u201cBa\u015fka T\u00fcrl\u00fcs\u00fc\u201d adl\u0131 \u00e7al\u0131\u015fman\u0131z\u0131 yazmaya iten nedenleri s\u0131ral\u0131yorsunuz. Hik\u00e2yenizin kahraman\u0131 Miray, P\u0131nar G\u00fcltekin cinayetinin ard\u0131ndan ya\u015fad\u0131\u011f\u0131n\u0131z duygu ve d\u00fc\u015f\u00fcnce dolu bir gecenizde gelip \u00f6yk\u00fc kap\u0131n\u0131z\u0131 aral\u0131yor. \u201cYaz!\u201d diyor size; \u201c\u2026anlat! Anlat ki, ger\u00e7e\u011fimiz g\u00f6lgede kalmas\u0131n\u2026 \u00dcst\u00fc karart\u0131l\u0131p unutulmas\u0131n\u2026 Belki bu sayede \u015fimdimiz \u0131\u015f\u0131k al\u0131r, yar\u0131n\u0131m\u0131z de\u011fi\u015fir\u2026\u201d Yaz\u0131n\u0131n b\u00fcy\u00fcs\u00fc de\u011fi\u015ftirir diyorsunuz\u2026<\/h4>\n\n\n\n

Ku\u015fkusuz. Zira ete kemi\u011fe b\u00fcr\u00fcnen hik\u00e2yelerimiz yoluyla g\u00f6r\u00fcn\u00fcr k\u0131ld\u0131\u011f\u0131m\u0131z ger\u00e7ekler, okurda -\u00f6yle veya b\u00f6yle, ama mutlaka- kar\u015f\u0131l\u0131k bulur. Edebiyat kadar etkili, sars\u0131c\u0131 bir ba\u015fka empati yolu var m\u0131d\u0131r, bilmem! \u00d6tekini tan\u0131y\u0131p g\u00f6rmek, anlayarak derdini dert edinmek, dahas\u0131 \u00e7\u00f6z\u00fcm\u00fc i\u00e7in sorumluluk hissetmek ve daha \u00e7ok\u00e7as\u0131, san\u0131r\u0131m daha \u00e7ok edebiyatla m\u00fcmk\u00fcn. Zira edebiyatla felsefe, edebiyatla sosyoloji, edebiyatla psikanaliz ve elbette daha bir\u00e7ok farkl\u0131 disiplin aras\u0131nda ba\u011f var. Zaten hayat\u0131 edebiyata, edebiyat\u0131 hayata ta\u015f\u0131yan da bu! Mevcut ger\u00e7eklerden yola \u00e7\u0131karak olu\u015fturdu\u011fumuz d\u00fc\u015f d\u00fcnyas\u0131, ba\u015fkala\u015farak hayata yans\u0131yor ve bunun pe\u015fi s\u0131ra d\u00fc\u015f d\u00fcnyan\u0131z, edebiyat eliyle gerisingeri i\u015fe koyulup ger\u00e7e\u011fini de\u011fi\u015ftiriyor.<\/p>\n\n\n\n

Kitab\u0131n\u0131z\u0131 \u201cYeniden ba\u015flama cesareti g\u00f6steren kad\u0131nlara\u201d ithaf etmi\u015fsiniz. Yeniden ba\u015flama cesaretinin alt\u0131n\u0131 neden \u00f6zellikle \u00e7izdi\u011finizi sorsam\u2026<\/h4>\n\n\n\n

Kad\u0131n ve kad\u0131na y\u00f6nelen \u015fiddeti, hik\u00e2yenin kahraman\u0131 Miray \u00f6zelinde kurarken, hayat\u0131n i\u00e7inde bir kad\u0131n\u0131 \u00e7evreleyen, ku\u015fat\u0131p hapsederek solu\u011funu kesen, onu zamans\u0131z, dolay\u0131s\u0131yla ya\u015famas\u0131z b\u0131rakan \u00f6yle \u00e7ok \u015fey geldi ki akl\u0131ma. Meselenin toplumsal bir olgu oldu\u011fu a\u00e7\u0131k. Bireysel olandan toplumsal olana, Besim Can Hoca\u2019m\u0131n ifadesiyle, \u201c\u015fiddetin sosyolojik in\u015fas\u0131\u201dn\u0131 kendimce resmetti\u011fimde bir an durdum. Yazd\u0131\u011f\u0131m \u00f6yk\u00fc, bir t\u00fcr 3.sayfa haberi k\u0131vam\u0131nda m\u0131 olacak; yoksa bir kad\u0131n \u00f6zelinden yola \u00e7\u0131karak t\u00fcm kad\u0131nlara ve herkese \u015funu mu s\u00f6yleyece\u011fim: \u201cBu ya\u015fananlar ve bize son diye dayat\u0131lanlar asla kaderimiz de\u011fildir. Ba\u015fka t\u00fcrl\u00fcs\u00fc de m\u00fcmk\u00fcn! Toplumsal \u00e7itleri elbette a\u015fabilir, daha g\u00fczel bir hayata ba\u015flayabiliriz!\u201d Dikkat edin, kitab\u0131n son sayfalar\u0131nda, bu y\u00fczden, Cesare Pavese\u2019nin bir s\u00f6z\u00fc bulunmaktad\u0131r: \u201cYa\u015famak g\u00fczel; \u00e7\u00fcnk\u00fc ya\u015famak ba\u015flamakt\u0131r: her zaman, her an!\u201d<\/p>\n\n\n\n

\u201cBa\u015fka T\u00fcrl\u00fcs\u00fc\u201d, Yal\u00e7\u0131n Haf\u00e7\u0131\u2019n\u0131n \u201c\u00d6zs\u00f6z\u201dde belirtti\u011fi gibi; \u201ckesinlikle rahats\u0131z edici!\u201d Sarsmak, uykusundan uyand\u0131rmak, g\u00f6rmediklerini y\u00fczlerine \u00e7arpmak istedikleriniz mi var?<\/h4>\n\n\n\n

Elbette. Zira \u00f6yle bir hale geldi, getirildi ki, t\u0131pk\u0131 \u015fu Korona musibeti tarz\u0131nda yayg\u0131n, viral bir salg\u0131na d\u00f6n\u00fc\u015ft\u00fc kay\u0131ts\u0131zl\u0131k, kayg\u0131s\u0131zl\u0131k, her \u015feye ra\u011fmen rahatl\u0131k. Daha yeni oldu, hat\u0131rlay\u0131n l\u00fctfen, Hatay\u2019da 17 ya\u015f\u0131ndaki bir gen\u00e7 kad\u0131n, bir erkek taraf\u0131ndan sat\u0131rla kovalan\u0131yordu. Gen\u00e7 kad\u0131n bir sokakta s\u0131k\u0131\u015ft\u0131 kald\u0131. Tam da orada, kald\u0131r\u0131mda 4-5 ki\u015fi var; tavla oynuyorlar. Gen\u00e7 kad\u0131n, yard\u0131m ederler diye aralar\u0131na girdi ve ne oldu dersiniz? Biri ko\u015farak ka\u00e7t\u0131. \u0130kisi tavla oynamaya devam etti. Di\u011fer biriyse ba\u015f\u0131n\u0131 farkl\u0131 bir y\u00f6ne \u00e7evirdi. Benzer tablolar\u0131, memleketin farkl\u0131 yerlerinde, farkl\u0131 bi\u00e7imlerde g\u00f6rmek olas\u0131. Nitekim \u00f6yk\u00fcmde de var. \u201cSeyredengiller\u201d, cereyan eden olay\u0131 \u201creality show\u201da \u00e7eviren, hatta \u015fiddet porno\u011frafisinden haz duyanlar\u2026 Bu hastal\u0131kl\u0131, marazl\u0131, illete d\u00f6n\u00fc\u015ferek hayat\u0131m\u0131za yap\u0131\u015f\u0131k kalm\u0131\u015f farkl\u0131 insanl\u0131k hallerini resmetmeye \u00e7al\u0131\u015ft\u0131m. Y\u00fcz\u00fcm\u00fcz k\u0131zars\u0131n istedim. Olur da ger\u00e7eklerimizle y\u00fczle\u015febilelim, a\u015fabilelim diye\u2026 Belki m\u00fctevazi bir katk\u0131s\u0131 olur diyerek\u2026<\/p>\n\n\n\n

\u201cBa\u015fka T\u00fcrl\u00fcs\u00fc\u201d kitab\u0131n\u0131zda, \u00f6ncekilerden farkl\u0131 bir \u015fey var! Kitap, toplamda 29 b\u00f6l\u00fcmden olu\u015fuyor ve b\u00f6l\u00fcmlerden her biri, bir ill\u00fcstrasyonla a\u00e7\u0131l\u0131yor ya da kapan\u0131yor. Film gibi akan metninizi g\u00f6rsel manada tamamlayan bu \u00e7arp\u0131c\u0131 \u00e7izimler i\u00e7in neler s\u00f6ylerdiniz?<\/h4>\n\n\n\n

Her \u015feyden \u00f6nce sevgli EKBO\u2019ya, Ekrem Borazan\u2019a te\u015fekk\u00fcr etmeliyim. \u00c7\u00fcnk\u00fc ortaya \u00e7\u0131kard\u0131\u011f\u0131m metnin sesini \u00e7ok g\u00fczel duydu. Her b\u00f6l\u00fcme, b\u00f6l\u00fcmde dile getirilen duyguya, atmosfere yak\u0131\u015fan \u00e7izimler haz\u0131rlad\u0131. Bu konuda g\u00fczel geri d\u00f6n\u00fc\u015fler ald\u0131m, al\u0131yorum. San\u0131r\u0131m sonraki \u00e7al\u0131\u015fmalarmda da EKBO yer alacak ve kitaplar\u0131ma farkl\u0131 boyutlar katmay\u0131 s\u00fcrd\u00fcrecek.<\/p>\n\n\n\n

Peki \u015fu anda neler yap\u0131yorsunuz, ne gibi projeleriniz var?<\/h4>\n\n\n\n

Ondan \u00f6nce izninizle, \u201cBa\u015fka T\u00fcrl\u00fcs\u00fc\u201dn\u00fc ete kemi\u011fe b\u00fcr\u00fcnd\u00fcr\u00fcrken katk\u0131 sunan, ele\u015ftiren, destek olan, \u00f6neri getiren herkese te\u015fekk\u00fcr etmek isterim. Murat G\u00fclsoy\u2019a, Besim Can Z\u0131rh\u2019a, \u00dczeyri K\u0131l\u0131\u00e7\u2019a, Latif Tiftik\u00e7i\u2019ye, EKBO\u2019ya ve elbette aileme\u2026 Onlars\u0131z olur muydu, bilmem! Sorunuza gelirsem; elimde iki \u00e7al\u0131\u015fma var, diyebilirim. Biri \u00f6n\u00fcm\u00fczdeki y\u0131l yay\u0131mlanmas\u0131 d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fclen bir roman. Neredeyse bitti. Di\u011feriyse tematik olarak iki ayr\u0131 kanaldan ilerleyen, iki farkl\u0131 \u00f6yk\u00fc dosyas\u0131.<\/p>\n\n\n\n

Acaba en son neler okudunuz, diye sorsam\u2026<\/h4>\n\n\n\n

Cort\u00e1zar\u2019\u0131n \u201cEdebiyat Dersleri\u201d, J. Ranci\u00e8re\u2019nin \u201cKurmacan\u0131n K\u0131y\u0131lar\u0131\u201d, Thomas Bernhard\u2019\u0131n \u201cSars\u0131nt\u0131\u201d s\u0131. Mehmet Seyda\u2019n\u0131n \u201cEdebiyat Dostlar\u0131\u201d, Peride Celal\u2019in \u201cMektup\u2019u\u201d, Selim \u0130leri\u2019nin \u201cYa\u015fad\u0131n\u0131z \u00d6ld\u00fcn\u00fcz Bir Anlam\u0131 Olmal\u0131 Bunun\u201d u. H. C. Moya\u2019n\u0131n \u201cTiksinti\u201dsi, jack Kerouac\u2019\u0131n \u201cParis\u2019te Satori\u201d si, Faruk Duman\u2019\u0131n \u201cBayku\u015f Virane Sever\u2019i\u201d,  Leyla Erbil\u2019in \u201cZihin Ku\u015flar\u0131\u201d ve Murat G\u00fclsoy\u2019un \u201cBelirsiz Bir \u00c2n\u0131n K\u0131y\u0131s\u0131nda\u201ds\u0131\u2026 Liste \u00f6yle uzar ki burada duray\u0131m.<\/p>\n\n\n\n

2019\u2019da \u201c\u00dcmit Kaftanc\u0131o\u011flu \u00d6yk\u00fc Arma\u011fan\u0131\u201dn\u0131 kazand\u0131n\u0131z ve ard\u0131ndan \u201c2021-Y\u0131l\u0131n Yazar\u0131 G\u00fclten Ak\u0131n\u2019a Mektup \u00d6d\u00fcl\u00fc Yar\u0131\u015fmas\u0131\u201dnda mansiyon ald\u0131n\u0131z. Sizi kutlar\u0131m. Neler hissetti\u011finizi sorsam\u2026<\/h4>\n\n\n\n

Her iki de\u011ferli isim ad\u0131na d\u00fczenlenmi\u015f bu t\u00fcr bir etkinlikten \u00f6d\u00fcl almaktan b\u00fcy\u00fck gurur duyuyorum. Bu durum hem edebi heyecan\u0131m\u0131, motivasyonumu art\u0131r\u0131yor hem de kendimi eskiye oranla daha fazla sorumlu hissediyorum. \u00c7al\u0131\u015f\u0131p \u00fcretmeye, anlayaca\u011f\u0131n\u0131z okuryazarl\u0131\u011fa devam\u2026<\/p>\n\n\n\n

Hem kitaplar\u0131n\u0131z ve edebi d\u00fcnyan\u0131z hem de edebiyat \u00fczerine g\u00fczel bir s\u00f6yle\u015fi oldu. Zaman ay\u0131rd\u0131\u011f\u0131n\u0131z i\u00e7in te\u015fekk\u00fcr ederim.<\/h4>\n\n\n\n

Te\u015fekk\u00fcr\u00fc ben etmeliyim, zira yaratt\u0131\u011f\u0131n\u0131z s\u00f6yle\u015fi f\u0131rsat\u0131 ile bana a\u00e7t\u0131\u011f\u0131n\u0131z pencere o kadar de\u011ferli ki! Sa\u011folunuz! <\/p>\n\n\n\n

\"\"<\/figure>\n\n\n\n

Metin Turan hakk\u0131nda<\/h3>\n\n\n\n

1967 y\u0131l\u0131nda Samsun\u2019da do\u011fan Metin Turan ilk, orta ve lise \u00f6\u011frenimini Samsun\u2019da tamamlad\u0131. 1990 y\u0131l\u0131nda onur \u00f6\u011frencisi olarak bitirdi\u011fi ODT\u00dc-\u0130ktisat B\u00f6l\u00fcm\u00fcn\u2019de ayn\u0131 y\u0131l y\u00fcksek lisans e\u011fitimine ba\u015flad\u0131. Bu s\u0131rada grup m\u00fczi\u011fi, halk danslar\u0131, halk bilim ara\u015ft\u0131rmalar\u0131 gibi u\u011fra\u015flar\u0131 oldu. Politik nedenlerle ge\u00e7irdi\u011fi soru\u015fturmalar ile ald\u0131\u011f\u0131 cezalar sebebiyle y\u00fcksek lisans\u0131n\u0131 b\u0131rakmak zorunda kald\u0131. 22 y\u0131ld\u0131r hapishanededir. Mal\u00fbm zamanlar\u0131n mal\u00fbm hoyratl\u0131\u011f\u0131na maruz kalm\u0131\u015f, \u201chayata d\u00f6nd\u00fcr\u00fclenler\"den olmu\u015f, bu nedenle g\u00f6rme yetisini b\u00fcy\u00fck oranda kaybetmi\u015ftir. K\u00e2\u011f\u0131da oldu\u011fu gibi kitaba da \u00f6percesine yakla\u015farak yazan, okuyan Metin Turan, 2019\u2019da Anadolu \u00dcniversitesi Sosyoloji B\u00f6l\u00fcm\u00fc\u2019n\u00fc bitirdi. 2017 y\u0131l\u0131nda \u00e7ocuk \u00f6yk\u00fc kitaplar\u0131 \u00e7\u0131kan, \u00f6yk\u00fcleri Lacivert \u00d6yk\u00fc ve \u015eiir Dergisi ile Yeni e, ODT\u00dc\u2019l\u00fcler B\u00fclteni gibi dergilerde yay\u0131mlanan yazar, \u2018i\u00e7eri\u2019den yazd\u0131\u011f\u0131 \u00f6yk\u00fclerinde, farkl\u0131 bi\u00e7imlerde k\u0131st\u0131r\u0131lm\u0131\u015f insanlar\u0131n hik\u00e2yelerine yer vermektedir.<\/p>\n\n\n\n

\u0130lk \u00f6yk\u00fc kitab\u0131 \u201cSiyah G\u00f6kku\u015fa\u011f\u0131\u201d Favori Yay\u0131nlar\u0131\u2019nca 2018 y\u0131l\u0131nda bas\u0131ld\u0131. \u0130lk roman\u0131 \u201cHer \u0130nsan Bir Zamand\u0131r\u201d ise 2019 y\u0131l\u0131nda\u2026 Ayn\u0131 y\u0131l \u201c\u00d6b\u00fcrk\u00fc\u201d adl\u0131 \u00f6yk\u00fcs\u00fcyle kat\u0131ld\u0131\u011f\u0131 \u201c2019-\u00dcmit Kaftanc\u0131o\u011flu \u00d6yk\u00fc Yar\u0131\u015fmas\u0131\u2019nda birinci oldu. \u00d6d\u00fcll\u00fc \u00f6yk\u00fcs\u00fcn\u00fc de i\u00e7eren kitab\u0131 \u201cAma Bir G\u00fcn Bir \u015eey Olur\u201d, 2020 y\u0131l\u0131nda yay\u0131mland\u0131. Edebiyat\u0131n aynas\u0131 ve \u0131\u015f\u0131\u011f\u0131 sayesinde \u00f6zg\u00fcr nefesler alabilen yazar\u0131n \u201cKe\u015ffetmenin G\u00fczelli\u011fi\u201d adl\u0131 \u00e7ocuk \u00f6yk\u00fc kitaplar\u0131 da yine bu y\u0131l bas\u0131ld\u0131. Nil\u00fcfer Belediyesi\u2019nce d\u00fczenlenen 2021-Y\u0131l\u0131n Yazar\u0131: G\u00fcltenAk\u0131n\u2019a Mektup \u00d6d\u00fcl\u00fc\u2019ne kat\u0131larak Mansiyon ald\u0131. 2021 y\u0131l\u0131 sonbahar\u0131nda yay\u0131mlanan tek \u00f6yk\u00fcl\u00fck kitab\u0131 \u201cBa\u015fka T\u00fcrl\u00fcs\u00fc\u201d k\u0131sa s\u00fcrede b\u00fcy\u00fck be\u011feni ald\u0131.<\/p>\n\n\n\n

Yazar\u0131n yap\u0131tlar\u0131:Siyah G\u00f6kku\u015fa\u011f\u0131 (\u00d6yk\u00fc, 1.Bas\u0131m 2018, 2.Bas\u0131m 2020), Her \u0130nsan Bir Zamand\u0131r(Roman, 2019), Ama Bir G\u00fcn Bir \u015eey Olur (\u00d6yk\u00fc, 2020), Ba\u015fka T\u00fcrl\u00fcs\u00fc (\u00d6yk\u00fc, 2021).<\/p>\n","post_title":"Metin Turan ile s\u00f6zc\u00fck labirentleri, yeni kitab\u0131 ve edebiyat \u00fczerine s\u00f6yle\u015fi","post_excerpt":"","post_status":"publish","comment_status":"closed","ping_status":"open","post_password":"","post_name":"metin-turan-ile-sozcuk-labirentleri-yeni-kitabi-ve-edebiyat-uzerine-soylesi","to_ping":"","pinged":"","post_modified":"2023-07-24 21:15:20","post_modified_gmt":"2023-07-24 18:15:20","post_content_filtered":"","post_parent":0,"guid":"https:\/\/gaiadergi.com\/?p=118277","menu_order":0,"post_type":"post","post_mime_type":"","comment_count":"0","filter":"raw"},"live_filter_cur_post_id":118277}'; block_tdi_122.td_column_number = "2"; block_tdi_122.block_type = "td_flex_block_1"; block_tdi_122.post_count = "4"; block_tdi_122.found_posts = "502"; block_tdi_122.header_color = ""; block_tdi_122.ajax_pagination_infinite_stop = ""; block_tdi_122.max_num_pages = "126"; tdBlocksArray.push(block_tdi_122); -->

SON YAZILAR

Dimitris Sotakis: “Kurgu söylemek istediklerimi söylemek için bir anahtar”

Dimitris Sotakis’ten ilk olarak Büyük Hizmetkar romanını okudum. Yarattığı heyecanla hemen diğer kitaplarına yöneldim. Bu arada arkadaşlarım da kitaplarını okumaya başladı. Yazı dili, anlatımı, romanlarına...

Your Stage + Art: Müziğin evrenselliğini kutlayan bir sahne

Bugün paylaşımcılığın ve özgürleşmenin buluştuğu ortak noktadan, müzikten konuşacağız. Your Stage + Art, müziğin insanları bir araya getirme gücüne inanan, müzisyenlere eşit ve özgür şartlar altında müzikseverlerle buluşma imkânı sunmaya çalışan bir oluşum. Sanatla ilgilenen herkesin yeteneklerini...

Dünyanın Öteki Yüzü: Genç yazardan alışılmışın dışında hayaller kur(dur)an öyküler

EdebiyatHaber’de gerçekleştirdiği Yazarın Odası söyleşileriyle tanıdığımız Meltem Dağcı’nın ilk öykü kitabı Dünyanın Öteki Yüzü, İthaki Yayınları’ndan çıktı. Yetmiş yaşına geldiğinde ölüm şeklini seçme özgürlüğüne kavuşan kadınlar,...

Belgeselci Ben Fogle ile vahşi yaşam ve belgesel serisi üzerine söyleşi

Adını ilk kez Castaway isimli televizyon programında duyuran ve şu anda Vahşi Yaşama Dönüş (Return to the Wild) adlı programı sunan Ben Fogle, dünyanın dört...

Gamzegül Kızılcık
Gamzegül Kızılcık
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunu. Kadın hakları mücadelesi, çocuk hakları ve LGBTİ hakları konularına ilgili. Doğal hayatın korunması konusuna meyledişi ve Gaia Dergi ile yollarının kesişimi sonucunda da; direnişçi bir kadın, gazeteci.

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol