İnsanlar ikiye ayrılıyor: Evcil hayvanlarla birlikte yaşayanlar ve asla yaşamam diyenler. Yaşamam diyenlerin kendilerince haklı sebepleri olabilir. Korkular, rahatsız komşular veya zararlarına dair (yanlış) inanışlar.
Bana sorarsanız evcil hayvanlarla uzun süreli bağ kurmanın güzelliğini, tecrübe etmeyen pek fark edemez. Eve geldiğinizde sizi mutlulukla karşılayan, karşılıksız seven ve bunu hissettiren bir canlının olması paha biçilemezdir. Hem kedi hem de köpek beslemiş biri olarak kendimi çok şanslı sayarım.
Evcil hayvanlarla birlikte yaşamanın çocuklar için kötü olduğu düşünülür. Hatta “geleneksel” yaşam tarzına sahip aileler şiddetle karşı çıkarlar. Neden mi? Evde tüylü bir canlının olmasını sağlığa zararlı ve pis görüyor olabilirler. Özellikle küçük çocuğu olan aileler çocukları için çok zararlı olacağı düşüncesinde oluyor, tecrübeme göre. Bilimsel bulgular, şaşırmayın, tam tersini gösteriyor. Evcil hayvanların çocuklar için hem fiziksel hem sosyal etkileri var. En büyük etkiyi de çocuklar ve genç yetişkinler hissediyor.
Sosyalleşiyoruz
Evcil hayvanların da kişilikleri var ve bize tam anlamıyla arkadaş olabiliyorlar. Bir anlamda onları bizi sosyal olmaya zorluyorlar: Size sevgi ve heyecan gösteriyor, oyun oynamak istiyor ve sevimlilikler yapıyor. Onunla iletişime geçerek sosyal beceriler kazanıyoruz. Çocuklar için de aynı şey geçerli, hatta daha iyi bir gösterge. Çok dışa dönük olmayan çocukların sosyalleşmesine de yardımcı oluyor evcil hayvanlar. Çocukların, evcil hayvan besleyen çocuklara yaklaşıp arkadaşlık etme olasılığı daha yüksek.
Fiziksel gelişime katkı sağlıyorlar
Evcil hayvanlarla ilgilenmek, onları gezdirmek, oynamak, yemeklerini vermek… Kısacası onlarla yaptığımız çeşitli aktiviteler sağlığımıza olumlu katkılar sağlıyor. Evcil hayvan sahibi kişilerin daha düşük kolesterolü ve tansiyonu olduğu ve evcil hayvan sahibi olmayanlara göre daha az doktora gittiği bulunmuş. Çocuklar ise onlarla oynadığında veya gezdirdiğinde fiziksel olarak daha aktif oluyorlar. Sadece yürümek veya koşmak gibi aktiviteler değil, ince motor beceriler de gelişebiliyor. Örneğin; küçük yaştaki çocukların hayvana yemeklerini vermeleri: Kabını tutması, kaşıkla mama koyması, suyu düzgünce boşaltması, onları taraması vb. gibi işler.
Duygusal açıdan dengeli olmamızı sağlıyor
Stresli zamanlarda arkadaşlarımızdan bile daha etkili şekilde bizi rahatlattıkları bilimsel olarak ortaya konulmuş. İlginç değil mi? Aslında değil, çünkü onlar bizi yargılamıyor ve olduğumuz gibi kabul ediyor. Ayrıca yalnızlık duygularımızın azalmasına yardımcı oluyorlar. Çocuklar bir hayvanla birlikte büyüdüğünde daha güçlü empati ve bağlanma becerisine sahip oluyor. Çünkü, evcil hayvanının duygularını anlamayı öğreniyor.
Gördüğünüz gibi, onlardan öğrenecek çok şeyimiz var. Bu yazının amacı onlardan üstün ya da daha erdemli hissetmek değil; tam tersine, onlardan “insan gibi davranmayı” öğrenebilmek üzerine. Evcil hayvanlarla birlikte yaşayarak onların bize öğretebilecekleri sonsuz erdemden –şanslıysak- birkaçını öğrenmiş ve derinden hissetmiş oluyoruz. Onlara güvenli bir ortam sağlayarak kişiliklerinin gelişmesine ve bağlanmalarına yardımcı oluyoruz.
Aynı evde evcil hayvanlarla yaşayanlar bilir: Birbirimize belki yaşatmayı hiç beceremeyeceğimiz hisleri yaşatmayı başarırlar. Onlara sevgi ve güven sağladığınız anda karşılıksız huzura kavuşursunuz.
O halde neden önyargılarınızı bir kenara bırakıp yaklaşmayı denemiyorsunuz? O halde neden hâlâ onları zor durumda bırakabiliyoruz?
Kaynak: Psychology Today, She Knows