Sanatçı Öykü Aras, disiplinlerarası birçok üretim çalışması gerçekleştiriyor. Müzik dünyasında yeni bir tarz yakalayan başarılı sanatçı; özgür doğaçlama, minimalizm ambient ve elektronik müzik gibi stillerden etkilenerek bir albüm çıkardı. İlk albüm çalışması olan “İçimize Doğru” yu 26 Mart tarihinde dinleyicilere sunan Aras ile, yeni çalışması ve disiplinlerarası çalışmaları üzerine sohbet ettik.
“Yaptığım tüm sanat çalışmaları, müzikal işlerime zemin oluşturdu”
Müzikte çok farklı sanat disiplinleri ele alarak çalışmalar yapıyorsunuz. Aslında ülkemizde çok da akla gelmeyecek bir şey ses ve nefesin ardından heykel üretimini müzikle birleştirmek. Bu fikir nasıl ortaya çıktı?
Disiplinleri ayırmayan, sanatsal ifadenin özgürlüğüne ve özgünlüğüne önem veren bir ortamda eğitim aldım. Lisans dönemimde heykel ağırlıklı, lisansüstü dönemimde de heykel-performans sanatı ve sesi birleştiren çalışmalar yaptım. Bu çalışmalarda müzikten çok, sese ve vokale dair üretimlerim/kavramsal işlerim oldu. Spesifik anlamda müzik üretmem Türkiye’ye döndüğüm sene yaptığım içsel çalışmalardan sonra yavaş yavaş ortaya çıktı. Ama elbette öncesinde yaptığım tüm sanat çalışmalarının müzikal işlerime zemin oluşturduğunu söyleyebilirim.
Müziğin de aslında kimi zaman bir meditasyon aracı olduğu söylenir. ‘içimize Doğru’ albümündeki eserler de bir bakıma bu yola uğrayarak dinleyicilerle buluşuyor. Albümün doğuş hikayesi nasıl oldu?
Türkiye’ye döndüğüm yıl katıldığım bir eğitimde arzularımızı uyandırmaya dair bir meditasyon yaptık. Bu meditasyonda dilediğimiz her şeyi düşünüp hayal etmemiz serbestti. Ben o zamana kadar istediğimin heykel ve performans sanatı alanında ilerlemek olduğunu zannediyordum ancak meditasyon boyunca yapabildiğim tek şey şarkı söylemek oldu. Bilinçli değildi. İstemeden, tüm meditasyon boyunca şarkı söyledim. Başka şeyler yapmaya çalıştım, olmadı. O vizyonda kaldım.
Sonrasında da bu vizyonun üzerine düşündükçe bastırdığım böyle bir tarafım, arzum olduğunu fark ettim. Başka bir kampta da sesimin özgürleşmesine niyet ettim ve kampın son günü Kökler ve Dallar şarkısını yazdım. Daha sonra, hayatın önüme çıkardığı adımları takip ederek, yola güvenerek ilerledim. Albümün prodüktörü Şevket Akıncı ile tanıştıktan sonra, aramıza Zeynep Oktar ve Nihal Saruhanlı dahil oldu ve dördümüz yaklaşık bir yıl boyunca prodüksiyon ve düzenlemeler üzerine çalışarak albümün temellerini attık.
“Birbirimizi dinleyerek, özgünlüğümüze alan açarak, adım adım yol alarak yaptığımız bir iş oldu.”
Müzik ve meditasyon arasındaki bağı, albümden de örnekleyerek nasıl açıklarsınız?
‘İçimize Doğru’ albümümün kendisi meditasyondan doğduğu için, benim açımdan aralarındaki bağ yadsınamaz elbette. Müzik ve ses çok güçlü titreşim potansiyeline sahip. Bedenimizden, enstrümanımızdan çıkan tını, etrafa yayılışı, karşıya ulaşması, verdiği his, götürdüğü alem… Meditasyon ise kendimizi bıraktığımız, an’a teslim olduğumuz, sınırsızlaştığımız, genişlediğimiz yer… İkisi birbirini tamamlayabilir, birbiriyle iç içe geçebilir. Belki de mesele ne yaptığımızla ilgili değil, nasıl yaptığımızla ilgili daha çok. Kendimizi içimizle birleştirdiğimiz, içsel melodimizi duyarak aktığımız her an zaten meditasyondayız ve kendi armonimizi yaratıyoruz.
Şarkıda elektronik müzik, doğaçlama, ambient ve minimalizm gibi stiller bir araya gelmiş durumda. Bu dört farklı stilin bir aradaki dengesi hayal ettiğiniz gibi oldu mu? Neye göre tasarladınız?
Albümdeki stil çeşitliliği, albümün prodüktörlüğünü üstlenen Şevket Akıncı’nın müzikal vizyonu ve birikimiyle, albüme katkı sağlayan müzisyenlerin derinliğiyle, benim sanat geçmişim ve tuttuğum alanla, yakaladığımız kolektif uyumla çok bağlantılı. Tınıların, katmanların, stillerin iç içe geçtiği, zengin bir albüm oldu. Tasarlayarak yapılan bir işten çok, birbirimizi dinleyerek, özgünlüğümüze alan açarak, adım adım yol alarak yaptığımız bir iş oldu. Böyle olduğu için de çok mutluyum.
“Benim için suyun altında olmak, kendi derinliğinde akmakla, bilgeliğini fark etmekle ilgili.”
Uyan şarkısının klibi de oldukça meditatif bir hava veriyor dinleyene… Klibin kurgusunu neye göre tasarladınız?
Klibi müzisyen ve yönetmen Volkan Ergen çekti. Çekimden önce bana su altı sahnelerinden ve alt açı çekim tekniğinden bahsetti. Kurguda ise bu sahnelerin anlatmak istediğimle ne kadar bağdaştığını fark ettim. Benim için suyun altında olmak, kendi derinliğinde akmakla, bilgeliğini fark etmekle ilgili. Klipte aşağıdan gördüğümüz yürüyen kadın ise benim için toprakla olan bağı, kadın bedeninin gücünü, doğallığını ve özgürlüğünü sembolize ediyor.
“İçimize Doğru” albümü ve “Uyan” şarkısı ile ilgili nasıl yorumlar alıyorsunuz?
Albümle ve ‘Uyan’ şarkısıyla ilgili, derin, zengin, bol katmanlı, harekete geçirici, iyileştirici olduğuyla ilgili yorumlar alıyorum.
Albümü bir anlamda insan özüne bir yolculuk olarak tanımlıyorsunuz. Albümün yapım yolculuğunda, sizi kendi özünüze indiren bir an yaşadınız mı?
Albümün doğuşuna tohum olan tüm deneyimlerde böyle anlar yaşadım.
Müzikte ya da görsel sanatların tümünde örnek aldığınız isimler var mı?
Kate Bush, Björk, Meredith Monk, Laurie Anderson, Lhasa, Sade, Tülay German, Norrda, Yasemin Mori, Valle Export, Ana Mendieta, Pina Bausch, Rebecca Horn beni etkileyen sanatçılardan.
Gelecek dönem için nasıl projeler planlıyorsunuz?
Yeni parçalar üzerinde düşünmekte/çalışmaktayım. Belki disiplinlerarası projeler olabilir. En yakın zamanda sizlerle de paylaşmayı diliyorum.