Patti Smith’in yeni kitabı M Treni Domingo Yayınevi’nden çıktı. Smith, ABD’de çıktıktan sonra 1 ay gibi kısa bir sürede Türkçeye çevrilen yeni kitabı için hayatımın yol haritası diyor. M Treni Smith’in ilk kitabı Çoluk Çocuk’un devamı niteliğindeyken Smith hayranı olduğu Beat kuşağı yazarları gibi yoldayken başından geçen hikâyelerini derinlikli bir şekilde anlatıyor. Okuru, Smith ile birlikte yolda yaşananları kendi yaşıyor gibi hissediyor ve onun yolculuğuna adeta bir yoldaş oluyor.
O bir şaman, o bir punk rock efsanesi. Bir şair o, adeta yaşayan bir Beat Kuşağı şairi. Rock n roll’un bilgesi, punk rock’un geçmişten günümüze bilinci, sol yanı. Patti Smith’ten bahsediyoruz. Smith, efsaneleşen ilk albümü “Horses”ın yayınlanışının 30’uncu yılında yeni kitabı “M Treni”ni çıkardı. ABD’de geçtiğimiz ay içinde yayınlanan kitap, 1 ay gibi kısa sürede Seda Ersavcı tarafından Türkçe’ye çevrildi ve Türkiyeli okuruyla buluştu.
Hem dünyada hem de Türkiye’de büyük ilgi gören “Çoluk Çocuk” adlı kitabından sonra Smith, “M Treni” adlı kitabında kendi hayat hikâyesinin devamını anlatırken adeta yaşamının yol haritasını okurla paylaşıyor, okuru da bu yolculuğuna ortak ve yoldaş ediyor. Smith; ülke ülke, kafe kafe, şarkı şarkı bu yolculuğunu anlatıyor.
Smith, kitapta bağlı olduğu, sevdiği şeyleri ve bunları kaybetmekten ne kadar korktuğunu da anlatıyor. Kitabın her satırında samimiyeti hissediyorsunuz. Bir kafeye, bir kahveye, bir kitaba, yerde bulduğu bir taşa ve sevdiği erkeğe verdiği değeri görüyorsunuz ve bunları aynı zamanda kaybetmekten nasıl korktuğunu da
Smith bu duygularını şu şekilde dizelerine taşımış: “Belli bir anı, sesi, duyguyu yeniden yaşamanın yollarını arıyoruz. Annemin sesini duymak istiyorum, çocuklarımı çocuk halleriyle yeniden görmek istiyorum. Her şey değişiyor. Oğlan büyüdü, baba öldü, kız benden uzun. Lütfen sonsuza dek kalın diyorum tüm tanıdığım şeyleri. Gitmeyin. Büyümeyin.” Smith’in anlattıkları o kadar gerçek ve hayatın içinden ki.
Rock dünyasının kadın ozanlarından biri
Patti Smith’i rock dünyasında farklı ve ayrıcalıklı bir yere koyan ise şair ve edebiyatçı yönü. Smith; yazmaya, şiire, şiir okumaya, şiirle performans sergilemeye ve edebiyata tutkun bir müzisyen. Smith, bu yönünü şarkı sözlerine müzik kariyerine kariyeri boyunca yansıtmıştı. 20’li yaşlarının masalsı yıllarına bir ağıt yaktığı “Çoluk Çocuk” adlı kitabında da fazlasıyla göstermişti. Yazarlıkta da çok iyi olduğunu ortaya koyan Smith yeni kitabı M Treni’nde yine nasıl iyi bir anlatıcı olduğunu bir kere daha kanıtlıyor. Smith’in anlatımı oldukça akıcı. İlk kitabından farklı olarak bu kez Smith hep yolda. Onun yol hikâyelerini dinliyoruz. Hayranı olduğu ve etkilendiği başta Jack Kerouac gibi Beat kuşağı yazarları gibi yol haritasını okuyucuya aktarıyor.
M Treni’nin hikâyeleleri, bir dönem beraber müzik de yaptıkları kocası Fred Sonic Smith ile çıktıkları sıradışı balayı seyahatiyle başlıyor. Fred ile Fransız Guyanası’nda Jean Genet’nin tutuklu yattığı cezaevinin kalıntılarına gidiyorlar balayı için. Smith, bu hikâyeden sonra kitap boyunca gittiği şehirleri, oturdukları kafeleri, yolda yaşadıklarını, tüm bu süreçte kulağına düşen şarkıları anlatıyor.
Kitaptaki anlatım, okuyucuyu kesinlikle yormayan bir anlatım. Smith dura dura, yavaş yavaş keyfini çıkara çıkara ve okura da çıkarta çıkarta anlatıyor. Sanki okuru da onunla birlikte dolaşıyor şehrin sokaklarında, onunla birlikte kahvesini yudumluyor, müziği dinliyor.
Punk ile şiiri birleştirdi
Patti Smith, 30 Aralık 1946’da Chicago’da doğdu. Smith, 1975 yılında çıkardığı ilk albümü Horses ile punk rock’ın sonraki dönemdeki gidişatını belirleyen isim oldu. Edebiyatı, şiiri özellikle de Beat şiirini punk rock ve performans sanatı ile birleştirdi. Geniş kitleler tarafından Bruce Springsteen ile birlikte yazdığı “Because the Night” isimli şarkısıyla tanınsa da Smith, kesinlikle bu şarkıdan çok daha ötesi ve çok daha derini idi. 2005 yılında Fransa Kültür Bakanlığı tarafından edebiyata ve kültüre yaptığı katkılardan dolayı “Ordre des Arts et des Lettres” nişanı verilen Smith, ayrıca 2007 yılında “Rock and Roll Hall of Fame”e kabul edilmiş bir müzisyen.
“İsa birilerinin günahı yüzünden öldü ama benim değil”
Smith, dinle arası hiç iyi olmayan bir isim oldu. Sanatçının çocukluğu New Jersey’de geçti. Yehova gönüllüsü bir annenin kızıydı, yoğun bir din eğitimi almıştı ama özellikle ergenlik döneminden itibaren dinsel değerlere hep itiraz etti. Patti Smith, 1967’de Glassboro State Teachers Koleji’nden ayrıldı ve New York’a taşındı. Orada, şair arkadaşı Janet Hamill ile birlikte bir kitapçıda çalışırken fotoğrafçı Robert Mapplethorpe ile tanıştı. Bu hayatının dönüm noktalarından biri oldu. Mapplethorpe’un çektiği fotoğrafları Patti Smith Group’un kapağı oldu ve fotoğrafçıyla dostlukları Mapplethorpe’un 1989’daki vefatına dek sürdü. 1969 yılında kız kardeşi ile birlikte Paris’e gitti. Orada sokak çalgıcılığı ve performans sanatları ile hayatını kazandı. New York’a döndüğünde Chelsea Hotel’de Mapplethorpe ile uzun yıllar yaşadı.
Patti Smith 1975’te ilk albümünü çıkardı. Patti Smith, ilk albümüyle bir efsane haline gelen isimlerden biri. Debut albüm 1975’te John Cale’in yapımcılığında çıktı. Albüm punk rock ile şiiri müthiş bir biçimde harmanlayan bir albüm. Bir Van Morrison cover’ı olan “Gloria” ile açılan albüm, bu şarkıdaki şu sözlerle kült haline geldi: “İsa birilerinin günahları yüzünden öldü ama benim değil.” Albümün Robert Mapplethorpe’un çektiği kapak fotoğrafı müzik tarihinin klasikleşmiş albüm kapaklarından biri oldu.
Grubuyla birlikte ikinci albümü Radio Ethopia ise çok vakit geçmeden çıktı. 1977’de albüm tanıtım turu amacıyla Florida’da verdikleri konserde sahneden düşen Patti, omurga kemiklerini kırdı. Kazadan sonra Smith bir süre dinlendi ve fiziksel terapi gördü ama şarkı yazmaya devam etti. 1978’de çıkan Easter grubun ticari açıdan en başarılı albümleri oldu. Easter‘da Patti’nin Bruce Springsteen’le birlikte yazdığı Because the Night da yer aldı.
90’lı yıllar Smith’in tekrar popülerliği yakaladığı yıllar oldu. 1996’da Smith, Kurt Cobain’in anısına kaydedilen About A Boy isimli şarkının da bulunduğu Gone Again‘i çıkardı. Aynı yıl en yakın dostlarından biri REM’in solisti Michael Stipe ile birlikte R.E.M.’in New Adventures in Hi-Fi isimli albümlerinde yer alan “E-Bow the Letter” için birlikte çalıştı. 1997’de Peace and Noise ve 2000’de Gung Ho albümlerini çıkardı. 2004’te ise Patti Trampin isimli, genellikle annelik hallerine ilgili şarkılar barındıran, Patti’nin vefat eden annesini anma niteliğinde olan albümünü çıkarttı.
Yeşiller’in aktif destekçisi ve sıkı bir savaş karşıtı
Patti Smith, ABD seçimlerinde Cumhuriyetçi ve Demokratların yanında üçüncü bir alternatif olan Yeşiller Hareketi’nin aktif bir destekçisi. Smith, 2004 seçimlerinde ise özellikle çevreci yönünü takdir ettiği Demokratlar’ın adayı John Kerry’i desteklemişti. Smith, 2004 ve 2005 yıllarında Yeşiller’in lideri Nader ile Irak Savaşı’nı protesto konserlerinde yer aldı.
Smith’in “Without Chains” şarkısı, Almanya’da doğup büyüyen Murat Kurnaz isimli bir Türkiye vatandaşı hakkında. Kurnaz, dört sene boyunca Guantanamo Kampı’nda hapis yatmıştı. Smith’in bu şarkının hikâyesini anlatırken şunları söylemişti: “Haksız bir şekilde hapsedilmiş çocuklar, genç erkek ve kadınlar var. Ben bir Amerikalıyım, vergilerimi ödüyorum ve onlar da İsrail gibi ülkelere milyonlarca dolar veriyorlar ki İsrail savunma teknolojisini geliştirsin, bombalar üretsin ve bu bombaları Qanalılar üzerine bıraksın. Bu berbat bir durum. Bu insan haklarının ihlali.”
M Treni, Patti Smith, Domingo Yayınevi, 280 sayfa, 22 TL
Patti Smith – Because the Night
Patti Smith – Gloria