20. Uluslararası Gürültü Farkındalık Günü vesilesiyle yayımlanan mektupta, rüzgâr santrallerinin insan sağlığı üzerindeki etkilerine dikkat çekilirken, evlerin, odaların içinde şiddetinin artabildiği ve BM tarafından “işkence” olarak kabul edildiği belirtildi.
Her yıl 29 Nisan’da kutlanan 20. Uluslararası Gürültü Farkındalık Günü vesilesiyle, Avrupa, Kuzey Amerika ve Avustralya’dan üç kuruluş (European Platform Against Wind Farms, North American Platform Against Wind Power Waubra Foundation), rüzgâr santrallerinin tehlikelerine dikkat çekmek için ortak bir mektup yayınladı. Yedi dile çevrilen, “Rüzgâr türbini gürültüsü hakkında açık mektup ve acil eylem çağrısı” başlıklı metinde, rüzgâr santrallerinin sebep olduğu darbeli ses ötesi dalgaların insan sağlığı üzerindeki etkilerinden bahsedilirken, “Dünyanın dört bir yanında rüzgar türbinlerinin gürültüsü yüzünden yardım çığlığı atan, hatta, bu yüzden evlerini terk etmek zorunda kalan bu kadar çok insanı görmezden gelmeye son verin” ifadelerine yer verildi. Metinde, rüzgar santrallerinin oluşturduğu tehlikeler, şu maddeler ile hatırlatıldı.
Halk sağlığı tehlikeye atılıyor
- 20. Uluslararası Gürültü Farkındalık Günü vesilesiyle, rüzgâr türbinlerinin ürettiği ve rüzgâr enerjisi sektörü, politikacılar, hatta sağlık yetkilileri tarafından büyük ölçüde ve bilerek görmezden gelinen ses ötesi dalgalar ve düşük frekanslı gürültünün tehlikeleri konusunda sizi uyarmak istiyoruz. Dünya genelinde rüzgâr enerjisi sektörü, rüzgâr türbinlerinin ürettiği darbeli ses ötesi dalga ve düşük frekanslı gürültünün doğrudan sebep olduğu uyku bozukluğu ve ciddi sağlık sorunlarını bilerek görmezden gelerek, bölge halkının sağlığını tehlikeye atma pahasına, salt kâr amacıyla rüzgâr türbinlerinin insanların evlerine olabildiğince yakın inşa edilmesi için çaba göstermektedir. Kamu yetkilileri mevcut bilimsel kanıtları ve verilen zararı görmezden gelerek suça ortak olmaktadır.
- Kanıtlar gösteriyor ki duyulabilen gürültü (200 Hz altındaki düşük frekanslı gürültü) ile duyulamayan ama belirgin şekilde hissedilen gürültü (20 Hz altındaki ses ötesi dalgalar) sağlık üzerindeki çok olumsuz etkiler yaratmaktadır ve insan sağlığı için son derece zararlıdır. Rüzgâr türbinlerinin ürettiği darbeli ses ötesi dalgalar ve düşük frekanslı gürültünün doğrudan semptomlara ve duyarlılığa neden olduğu Amerikalı bilim insanı Dr. Kelley tarafından 1980’li yıllarda tespit edilmiştir. Daha yakın tarihte ise rüzgâr santrali işletmecisi Pacific Hydro için Steven Cooper tarafından Cape Bridgewater, Avustralya’da gerçekleştirilen araştırma Dr. Kelley’nin otuz yıl önceki araştırmasını birçok açıdan teyit etmiştir.
- Bir rüzgâr türbininin ömrü 20 ila 25 yıl arasındadır. Mevcut türbinlerin yenilenmesiyle birlikte bu süre bir 25 yıl daha uzamaktadır. Dolayısıyla, insanlar bir ömür boyu türbinlere katlanmak zorundadır. İnsanlar en çok darbeli ses ötesi dalgalara maruz kalmaktadır. Türbin bıçağının her dönüşünde bu darbeli dalgalar oluşmaktadır.
Kapalı mekanda etkisi artabiliyor
Otuz yıldır yapılan araştırmaların ortaya koyduğu üzere (rüzgâr türbinlerinin gürültüsünü inceleyen NASA’nın çalışması ve tarihsel gelişimini değerlendiren diğer araştırmalar), rüzgâr türbinlerinin gürültüsünün yarattığı tehlikelere dair bilimsel kanıtları dikkate almaya başlayın. Bu araştırmalar, özellikle ses ötesi dalgaların kapalı cam ve duvarlardan geçtiğini, hatta, odaların içinde yankılanarak daha da şiddetli bir etki yarattığını ortaya koymaktadır (cdn.knightlab.com).
İşkence sayılıyor!
- Günümüzde rüzgâr çiftliklerinin gece yaşanan gürültü kirliliğinin en büyük etkenlerinden bir tanesi olduğunu ve uzun süreli uyku yoksunluğunun BM İşkencenin Önlenmesi Komitesi (CAT) tarafından işkence sayıldığını kabul edin,
- Dünyanın dört bir yanında rüzgâr türbinlerinin gürültüsü yüzünden yardım çığlığı atan, hatta, bu yüzden evlerini terk etmek zorunda kalan bu kadar çok insanı görmezden gelmeye son verin (örneğin: epaw.org; na-paw.org)
Çocuklar ve yaşlılar için tehlike!
- Rüzgâr enerjisi sektörünün, başta aşağıdaki gerçekler olmak üzere, ses ötesi dalgalar ve düşük frekanslı gürültü hakkında çok sayıda kanıt bulunduğunu kamuoyu ve kamu görevlilerinin öğrenmesini istemediğini görün:
- Daha fazla megavat üreten daha güçlü türbinlerin olması, daha büyük oranda ses ötesi dalga ve düşük frekanslı gürültü üretilmesi anlamına gelmektedir,
- Ses ötesi dalgaların çok uzun mesafelere ulaşabildiği bilinmektedir,
- Çok sayıda türbinden oluşan rüzgâr çiftliklerinin yarattığı gürültü kirliliği tek bir türbine göre çok daha şiddetlidir. Ancak, evlerin veya işyerlerinin çok yakınında yer alan tek bir türbin dahi sağlığa çok ciddi zararlar verebilmektedir,
- Tepelere kurulan rüzgâr türbinlerinin ürettiği ses ötesi dalgalar çok daha uzak mesafelere ulaşmaktadır,
- Daha şiddetli rüzgârlar, daha yüksek nem oranları, kırsal kesimlerde daha düşük frekanslı çevre gürültüsü, hava sıcaklıklarının tersine dönmesi vs. nispeten daha yüksek seviyelerdeki ses ötesi dalgalar ve düşük frekanslı gürültü kirliliğinin daha da olumsuz etkiler yarattığı anlamına gelebilir,
- Mevcut modellerin hiçbiri, rüzgâr çiftliklerinin gerçekte ürettiği ses ötesi dalgalar ve düşük frekanslı gürültü kirliliğini doğru bir şekilde tahmin edememektedir,
- Özellikle duyarlı grupta yer alan çocuklar, yaşlılar ve hamileler tehdit altındadır,
- Farklı güçteki rüzgâr türbinlerinin güvenli uzaklaşma mesafeleri ve bu uzaklaşma mesafelerinin çevre halkını koruyup korumadığı henüz tespit edilmemiştir,
- Mevcut gürültü ölçümleri yerine evlerin içinde tam spektrum ölçüm yapılması şartını getirin ve düşük frekanslı gürültüyü ve ses ötesi dalgaları ölçmeyen ağırlıklı Ses Düzeyi (dBA) ölçümlerinin uygun olmadığını kabul edin,
- Rüzgâr türbinlerinin gürültü ölçümü için A ağırlıklı ses düzeyinin kullanımına derhal son verin,
- Rüzgâr enerjisini sübvanse etmeye derhal son verin.