Seksin toplumsal yansımalarının anlatıldığı ilk yazıda, daha çok şiddet ve tecavüz kültürünün, eğlence ve toplumsal yaşama içkin kaynakları anlatılmıştı. Bu yazıda, penisin iktidarının, savaşlar ve araçları üzerinden nasıl üretildiği ve bilinçlere işlendiği üzerinde durulacak.
Kadınların sokakta ve internette, her gün maruz kaldıkları yüzlerce taciz girişimi, onlarca taciz şekli ve yöntemi var. Ancak bunların en rahatsız edici, en saçma ve anlamsız görünen biçimi, daha ilk mesajda gelen penis fotoğrafları ve mastürbasyon videoları. Bu mesajlara maruz kalan kadınların kafasında çoğunlukla, “Neden yapıyor ki bunu?” sorusu kalıyor. Eril kültürün egemenliğinden kurtulamayan erkeklerin, penisleriyle övünmeleri alışılmış bir durum, ama bununla karşı tarafı etkilemeyi nasıl bekliyorlar?
Ortadoğu ve özellikle Türkiye hakkında konuşacağım, çünkü yaşadığım ülke burası. İmkânı olanlar lise tarih kitaplarına baksınlar, çevresinde kitap olmayanlar da, hatırlamaya çalışsınlar; “Türkler” kelimesinin geçtiği her paragrafa egemen olan mefhum nedir? Tabii ki, “güç” kelimesi, sürekli duyduğumuz, gördüğümüz karşılığı. Hatta kelime kökeninin de bu olduğu söylenir. Osmanlı’nın Avrupa’daki algısının işlendiği bir konu başlığında, “Uygar Kalesi önünde bir Türk gibi güçlü” deyişinin alıntılandığını ben hâlâ hatırlıyorum. Etnik kökenin adı olan kelime, sürekli olarak güç ve şiddet çağrışımıyla beraber düşünülüyor.
Eskiden beri erkeklerin kullandığı veya maruz kaldığı bir cümle, “Madem Türksün, göster ürksün” sloganıyla kültürün ve övünç kaynağının özünü, pek güzel özetliyor. Penisin güçle ilgisi ve boyutunun gücü artırması, erkeği daha “seksi” kılması, o penisi gören her kadının hayran kalacağı hayalinin oluşması, küçüklükten beri öğretilen bu algının ürünü. Seksle alakalı her tasvirde, kadın mutlaka “acı içinde inler“, “çığlık atar” ve “ağlar” ama bütün bunlara, erkek sebep olur. Ataerkil kültürde erkek, seks üzerinden, asla kadına zevk vermekle övünmez. Onun övünç kaynağı, her zaman acı çektirmek, “sert vurmak” ile ilgilidir. Erkek hep “serttir” çünkü o “sertlik” erkeğe daima güç verir ve bu güç onu “iktidar sahibi” yapar.
Madem “erkeklik”, sekste güçlü olmanın sembolü, o halde penis neyin sembolü?
Bunu görmek için, öncelikle fiziksel görünüm-şiddet yansıması perspektifinden bakmak gerekiyor. Yani, herhangi bir cismin, şiddet kültüründe nereye oturduğunu anlamak için öncelikle şeklini hesaba katmak, ardından savaşlardaki nesnelerle eşleştirmek gerekiyor bunları. Penisin şekli ise, eskiden savaşlarda kullanılan, dik ve uzun, ucuna doğru sivrilen bir silah olan, mızrak ile benzer bir görünüme sahip. Aynı şekilde, mızrak da atıldığında yalnızca bir bölgeye zarar verir, ancak çok “sert” ve “yaralayıcı” bir darbe vurduğu için “düşmanı” hemen “öldürür”. Eğer “düşman” gördüğünüz yere “kadın”, “öldürme” ifadesini gördüğünüz yere “inletmek” yazarsanız, ataerkil kültürde seksin ne anlama geldiğini ve penis ile ona sahip olan erkeğin, vajina ile ona sahip olan kadınla kurduğu ilişkiyi kavrarsınız.
Bir önceki yazıda, kadının toplumsal yaşamda “av” olarak görüldüğünü, bu rolün kadınlara biçildiğini anlatmıştım. Bir de bu bakış açısı katıldığında, “kaçak et kesmek” gibi deyişlerin, nereden kaynaklandığı ve nasıl etki ettiği çok net bir biçimde ortaya çıkacaktır. Kadın “et”, erkek ise “bıçak”tır. Kadın “düşman”, erkek ise “mızrak”. İşte bu dizgi, kadının maruz kaldığı toplumsal baskı, cinsellikle içkin hale gelen ahlakçılık, taciz ve tecavüzlerin temel dayanak noktasıdır.
Penisle alakalı, onlarca benzetme sayılabilir. Bunların neredeyse tamamı, savaş ve şiddet kökenlidir. Vajina ile alakalı hangi benzetmeleri sayabiliriz? Neredeyse hiç yoktur, var olan benzetmelerde de, penis bir silaha benzediği için, vajina o silahla yaralanan “şey” olarak anlatılır. Bunun nedeni ile bir erkek prezervatif almaya gittiğinde kadın eczacının kaçmasının, bir kadının ped gibi rutin bir ihtiyacını karşılamak için kullandığı bir ürünü alırken içine düştüğü durumun cereyan etmesinin sebebi aynıdır. Çünkü genital bölge, seksle özdeşleşmiştir ve kasıklarında güç taşıyan cinsiyet erkektir.
Garip olan yaşananlar değil, yaşananlara şaşkınlığımız
Bu “güç” öyle lanetli bir silahtır ki, sekse aşırı düşkün bir erkeğe yakıştırılan sıfat sadece Türkçede olmasına karşın, aynı durumdaki bir kadına direkt olarak “nemfomanyak” denebilir ve bu kadın garipsenebilir. Aynı şekilde, din kaynaklı bazı inanışlarda, kadın kocasının seks teklifini reddedemez, bu, ona karşı görevidir. Kadın seks hakkında düşünmez, konuşmaz, eğer konuşursa ya “or.spu”, yani seks manyağıdır ya da “ahlaksız”.
Asıl garipsenecek olan, bu toplumda nasıl her gün bu kadar taciz ve tecavüz olduğu değil, çocuklarını bu kültürle yetiştiren bir toplumun, nasıl taciz ve tecavüz gerçekleştiğinde şaşırdığıdır. Şiddet, penis, futbol, silah kavramlarıyla bezenmiş bir ortamda yetişen, hatta “erkekliğe ilk adımı” dahi penis üzerinden tasvir edilen bir erkeğin, bu kültürden kurtulabilmesidir asıl mesele. Tecavüzcüye tepkisi bile, aynı kültürden etkilenen cümlelerle olan bir yığın, hâlâ bu olayların zuhur etmesine şaşırıyor, hâlâ önünü kesmek için kendini değiştirmeye gerek görmüyor.
Başlık Görseli: Vivienne Binns