Maria ve Ben, her zaman bulundukları yerden uzaklaşmak istemişlerdi. Birbirleriyle tanışmadan önce de kendi başlarına parça parça dünyayı keşfetmişlerdi. Aslında onları birbirlerine götüren şey de seyahat idi. 2013’te bir zaman çerçevesi ya da varılacak bir hedef olmaksızın beraber yola düştüler.
2012 yazında akşam güneşi, kemanıyla birlikte yolun kenarında oturan bir kıza vurduğunda Ben, motosikletini sürüyordu. O kız birkaç gün önce Ben’e couchsurfing’te istek yollayan ve Ben’in de isteğini kabul ettiği Maria’ydı. Maria beklediğinde daha uzun süre Ben ile kaldı. Gitmeye hazır olduğundaysa Ben işinden ayrılıp her şeyi arkasında bırakıp Maria ile yola çıkmaya karar verdi.
Türkiye
Batı Bengal, Hindistan
Bu ikili otostop yaparak yalnızca 11 günde sekiz ülke gezdiler. Ljubljana’ya ulaştıklarında yollarını ayırdılar.
Kırgızistan
Tuz Gölü: Türkiye’nin Tuz Rezervi
Ayrı geçirdikleri iki aydan sonra ve yollarının tekrardan kesişmesi umudu ya da beklentisi olmadan Ben, Maria’yı bulmak için Bükreş’e seyahat etti. Tekrar birleşip Almanya’dan Romanya’ya gittiler ve o zamandan beri de beraberler. İtalya, Bulgaristan, Türkiye, İran, Kırgızistan, Umman, Hindistan ve Nepal gibi birçok yerde hayatı deneyimlediler. Ben; Avrupa, Orta Doğu ve Güneydoğu Asya’da yolculuk ederken kendiyle ve dünyayla ilgili örgün eğitimin ona verebileceğinden çok daha fazlasını öğrendiğini itiraf ediyor.
Bu çift basitliğe inanıyor ve “uçaklar seyahat etmenin bütün önemli yanlarını etkisiz kılıyor ve size sadece A noktası ile B noktasını bırakıyor” diyerek uçakla seyahat etmeyi reddediyor. Ücretli konaklamaya tamamen karşı olmasalar da açık havada uyumayı ya da diğer insanların misafirperverliği ve nezaketine güvenmeyi tercih ediyorlar. Çiftin Wonderlusters isimli blog’larında da “Bir sürü insanla birçok yerde sahip olduğumuz kişisel deneyimlerimizin bu dünyanın çok tehlikeli olduğuyla ilgili stereotipleri ve düşünceleri yok etmeye yardımcı olarak büyük çoğunlukta insanın inanılmaz güzel ve sevgi dolu olabileceğini kanıtlamasını umuyoruz” yazıyor.
Çiftin en çok değer verdiği şey de müzik. Maria sokaklarda keman çalarak para kazanıyor. Müziğini dinlemek için duran insanlarla etkileşimde bulunmaya bayılıyor. Ben de ukulele çalmayı öğrendiği için sokak sanatçılığı hem hayatlarının hem de seyahatlerinin önemli bir parçası olmuş. Enstrümanları insanları bir araya getirip mutlu eden silah karşıtı güçlü aletler olarak görüyorlar.
Kapadokya
Maria ve Ben öncelikle bilinmeyen bölgelere akın etmeye devam edecekler. Hayal ve plan olarak başlayan şeyler kısa zamanda gerçek hikâye ve maceralara dönüştü. Maria ve Ben’in hikâyesi yolculuğa “evet” dendiğinde neler olabileceğinin göstergesi.
Kaynak: The Plaid Zebra