Direk dansı olarak da bilinen pole dans, dans ile akrobasiyi birleştirerek dikey bir direğin etrafında yapılan performans sanatıdır. 2000’li yılların ortalarından itibaren alternatif bir fitness dalı olarak yaygınlaşmaya başlayan pole dans hakkında, eğitmen Seda Doğramacı ile topluma hakim olan algılar ve gerçekler üzerine bir konuşma yaptık.
İnsanlar ve özellikle kadınlar pole dans yaptıklarını söylediklerinde karşılaşılan yaygın tepki
gülüşmeler ve “ee kocana da yaparsın artık” gibi emeği küçümseyen cevaplar oluyor. Bu tepkiyi bazen çok haksız bulmuyorum çünkü bugüne kadar direği gördüğümüz yer striptiz sahneleriydi. Filmlerde, kliplerde, eğlence mekanlarında kadınların bedenlerini ön plana çıkardığı ve cinsellik çağrıştıran figürler yaptıklarını gördük. Fakat gün geçtikçe pole dansı sadece dans ve spor amaçlı yapan kişilerin sayısı artıyor. Ülkemizde de oldukça yaygınlaşmaya başlayan bu dal ev hanımlarından öğrencilere her yaş ve kesimden kişinin farklı amaçlarla tercih ettiği bir spor biçimi.
‘Pole dansının tarihi aslında 800 yıl öncesine Hint kültüründeki ”mallakhamb” denilen bir spora dayanıyor, sanıldığı gibi striptizden doğmuyor’ diyen Doğramacı dansın hakkındaki striptiz algısını değiştirmek için hala çaba sarf etmesine dikkat çekti. Oldukça zorlayıcı bir dans olan pole vücuttaki tüm kasları çalıştıran ve geliştiren bir spor diyen eğitmen, ‘Zorlayıcı olmasına karşın her yaştan isteyen herkesin yapabileceği, spor geçmişine ihtiyaç duymayan, vücudunu şekillendirmek isteyen veya sadece eğlenmek isteyen herkesin tercih edebileceği bir dans’ diye belirtti.
‘Pole üzerinde durabilmek için açık giyiniyoruz.’
Dansa önyargılı bakılmasının en önemli nedenlerinden birisi genellikle açık kıyafetler tercih
edilmesi. Bunun sebebi direk ile bedenin temas etmesini sağlamak ve böylece kaymayı
önlemek. Olabildiğince açık giyinerek daha güvenli bir pratik amaçlanıyor. Kumaş direk üzerinde tutunamayıp kaymaya sebep olduğu için sakatlanmalara sebebiyet verebiliyor. Ayrıca ten ile direğin teması sayesinde hareketler, özellikle tırmanma hareketleri çok daha kolaylaşıyor. Doğramacı, pole dansın gün geçtikçe yaygınlaştığını ve insanların tabularını yıkmaya başladığını dile getirdi ve ekledi ‘Tırmanışlar, ters duruşlar ve dönüşler gibi atletik hareketlere dayandığı için üst bedeni ve merkez kaslarını çok güçlü çalıştıran pole tüm bu güçlü duruşunun yanında oldukça zarif bir danstır.’
Pole dans, kadının ve erkeğin fiziksel özelliklerini ön plana çıkaran ama bu cinsellik amacıyla
pazarlanmadığında zarafet taşıyan bir dans türü. Dans için, spor için, zayıflamak için, güçlenmek için, yeni bir şeyler denemek için ve daha birçok sebep var bu dansı yapmak için. Hatta en güzeli bir tür meditasyon olduğu için. Beden, akıl ve ruh aynı anda tek bir şeye kendisini veriyor ve kendinizi müziğe bıraktığınız ve bedeninizin sınırlarını aşmaya çalıştığınız kısacası nasıl geçtiğini anlamadığınız birkaç saatle ruhunuz dinleniyor.
Pole dansı olimpiyatlarda görebiliriz!
Kendisinin de eğitim aldığı Burcu Yüce’nin federasyon kurma girişiminden bahseden Doğramacı, pole dansın federasyonunun kurulmasının dansın diğer dalların altında kalmayıp kendi yolunda gelişmesi ve tanınması için oldukça önemli olduğunu söylerken hocası Burcu Yüce’yi her anlamda desteklediğini vurguladı.
Uluslararası Direk Sporları Federasyonu (IPSF) Başkanı Katie Coates’ın, “Uluslararası Spor
Federasyonları Birliği’nin verdiği gözlemci statüsü resmi tanınırlık yolunda çok önemli bir adım ve bundan gurur duyuyoruz. Sporumuz bu sayede ulusal ve uluslararası arenada gelişme şansı yaşayacak” açıklamasına dikkat çeken Doğramacı, ‘Pole’a gönül veren insanlar olarak bu bizi çok heyecanlandırdı ve motive etti’ diye konuştu.