Şerivan Tutuş, 3. kişisel resim sergisi “Köklerin Göçü” ile Çankaya Belediyesi Zülfü Livaneli Kültür Merkezi’nde sanatseverlerle buluştu. Mustafa Doğan’ın küratörlüğünde düzenlenen sergi 2-20 Haziran tarihleri arasında ziyarete açık.
İlk kişisel resim sergisini Mart 2023’te Ankara’da açan sanatçı, profesyonel iş yaşamının da etkisiyle “göç” kavramı üzerine düşünmeye başladı. Tutuş, yaşamı göç ile şekillenen kişilerle temas kurdu ve bireysel hikayelerinde göçün etkilerini gözlemleme fırsatı buldu.
Tutuş, sadece dokunduğu öykülerle değil, kendi yaşam serüveni ve yolculuğu ile de kökünden kopmuş olmanın izini sürüyor.
İstanbul‘da yoğun ilgi gören sergi hakkında konuşan Tutuş, serginin hikayesini şöyle aktardı: “Göç’ü anlatmak için belki takvim sayfalarında kaybolmak gerekiyordu önce. Ama ben tabiatı kendime rota edinerek göçle yeniden varoluşu tercih ettim. Beyin göçü, İşçi göçü, Mevsimlik Göç, Sürekli Göç, Zorunlu Göç… Bu hikayeler binlerce rengin bir araya gelmesiyle ortaya çıktı.’’
22 resim ve tabii 22 hikayeden oluşan sergide bir de tatlı sürpriz var. Tutuş sergiye gelen insanları da hikayeye ortak etti, sanatseverler kış uykusundaki bir ağacı renklendirdi, böylece sanatın o renkli dünyası baharı getirdi bir ağaca…
“Köklerin Göçü”
Ben bir çam ağacıyım…
Kokusunu tanıdığım ve doğduğumdan beri köklerimin sımsıkı sarıldığı topraktan uzaktayım. Ben, Anadolu’dan başlayıp tüm dünyaya yayılan göçün bir parçasıyım.
Ben bir çam ağacıyım…
Başka nereye gider, nerede kök salarım ki? Dallarıma kuşlar başka nerede konar? Kozalaklarım başka hangi topraklarda tutunabilir ki?
Ahh, sorular!
Belki de her şey sizinle başladı. Ben kimim? Benim köklerim nerede? Neden buradayım?
Göçüm sorularla devam ediyorken ben sadece ait olmayı tekrar hissetmek istiyorum. Köklerim tekrar suya kavuşabilecek mi? Ya gittiğim yerde toprak beni kabul etmeyip köklerimi kırarsa? Toprağın, köklerimi kabul etmesi için daha ne kadar yolum var?
Bir anda karşıma çıkan başka çam ağaçlarının görkemiyle büyüleniyorum. Onları rahatsız etmemek için kıyıda köşede bir yer buluyorum. Toprak ananın özlediğim o tanıdık kokusu içime doluyor. Belki de o kadar zor olmaz yeni bir yuva bulup kabullenilmem.
Kafamı kaldırıp gökyüzüne bakıyorum. Geldiğim yere ne kadar da benziyor. Güneş, bütün renkleriyle gökyüzüne doğarken acaba ben bu renk sarmalının neresindeyim? Başımı indirip ormana tekrar baktığımda binlerce rengin hep beraber ışık saçarak dans ettiğini görüyorum.
Ben de o ışığın bir parçası olduğum için mutluyum. Artık kaygılanmaya gerek yok. Ve artık hangi renk olduğumun da bir önemi yok.
Şunu anlıyorum ki nereye gidersem gideyim köklerim hep benimle…
Yeter ki renklerle köklerimi aydınlatayım.
Ey sonsuz ışık!
Kendimi sonsuzluğuna emanet ediyorum.
Renklerin dansında buluşmak üzere…