Sünnet dünyada en eski ve en sık kullanılan ritüellerin başında geliyor. Genellikle erkeklere uygulanan bir ritüel olarak bilinse de Birleşmiş Milletlerin verilerine göre günümüzde her yıl 3 milyon kadın sünnet ediliyor. Kadın sünneti en fazla Etiyopya, Mısır, Somali, Fildişi, Nijerya, Irak ve birçok Afrika ülkesinde uygulanıyor. Bu uygulama İslam kaynaklı gözükse de birçok Hıristiyan da bu geleneği sürdürmekte. Yani kısaca, kadın sünneti denilen ritüel, ırk ve din ayrımı olmaksızın devam ediyor.
Bu gelenek adeta bir korku filmi
Kadın sünnetine firavun ya da peygamber sünneti de deniyor ve üç şekilde uygulanabiliyor. Ya klitorisin bir kısmı veya tamamı kesiliyor ya klitoris ve çevresindeki dudaklar da kesiliyor ya da klitoris ve dudaklar kesilerek açık yaranın dikilmesinden sonra sadece idrar ve regl kanaması için küçük bir parmak büyüklüğünde açıklık bırakılıyor. Ayrıca bu işlemler, başta Etiyopya olmak üzere geleneğin sürdürüldüğü pek çok ülkede fazlasıyla ilkel işlemlerle yapılmakta. Çünkü bu ritüelde genital bölge uyuşturulmuyor ve keskin, paslı, asla hijyenik olmayan metaller kullanılıyor. Üstelik bu ritüeldeki bir yöntem olan firavun yönteminde, kadınlar her doğum sonrası yeniden sünnet ediliyor. Ayrıca, kadın sünnetinin birçok yan etkisi bulunuyor. Tetanoz, anemi, kan kaybına bağlı şok, kan zehirlenmesi, dismenore bunlardan yalnızca birkaçı. Tüm bunlardan kaynaklı olarak da birçok kadın hayatını kaybediyor.
Sünnet edilen kadınların yaşları bölgeden bölgeye değişiyor. Etiyopya ve Nijerya’da bebekler 8 günlükken sünnet ediliyor. Mısır’da kadının sünnet edilme yaşı 3 ila 8 arasındayken Somali’de 4 ila 12 yaş arasında. Fakat genel olarak kadın sünneti 4 ila 13 yaş arasındaki kadınlara uygulanıyor.
Kadın sünnetinin yapılma amacı ise genel olarak kadının cinsel ilişkiden zevk almasını engellemek olarak görülüyor. Fakat bazı bölgelerde kadının kötü ruhlardan arınması, evlenebilmesi, genç kızların kadınlığa adım atabilmesi de amaçlar arasında.
Kadın sünnetinde farkındalık yaratılmalı
Kadın sünneti uluslararası alanda fazlasıyla tepki çekiyor, ayrıca insan haklarına tecavüz ve şiddet olarak görülüyor. Birleşmiş Milletler, kadın sünneti gibi ritüelleri “zararlı geleneksel pratikler” olarak adlandırıyor ve bu pratikleri kadınların sağlığına zarar veren, erkeklere fayda sağlayan, kadınların olanaklarını kısıtlayan ve gelenekler tarafından olumlanan pratikler olarak tanımlıyor. Bu bağlamda çoğunluğu Afrika ve Orta Doğu ülkelerinde uygulanan bu ritüelin hükümetlerin desteğiyle bir kuşak içerisinde terk edilebileceğini öngörüyor. Ayrıca Birleşmiş Milletler, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nde cinsiyeti temel alan şiddete karşı 16 günlük aktivist bir kampanya başlatarak başta medya olmak üzere toplumsal farkındalık yaratabilecek her kişiyi ve her kurumu mücadeleye destek vermeye çağırıyor.
Kadın sünneti ile ilgili olarak Avrupa Konseyi de Uluslararası Af Örgütü ile birlikte mücadele başlatarak kadınlara yönelik şiddeti önlemek için hazırlanan İstanbul Sözleşmesi’ne üye olan tüm ülkeleri bu mücadeleye davet ediyor. Avrupa Konseyi ve Uluslararası Af Örgütü, konunun gündeme getirilmesi için 62 sayfalık kılavuz hazırlayarak bu kılavuzda hükümetlere bu konuyla ilgili ne gibi görevler düştüğünü anlatırken sivil toplum örgütlerine de yol göstermeyi hedefliyor.
Türkiye’de neden yasak yok
Ülkemizde din kaynaklı birçok tartışma çıkmasına rağmen kadın sünnetine yasak getiren bir yasa halen bulunmuyor. Şu an kadın sünnetinin uygulanmaması gelecek yıllar için bir güvence sağlamıyor. Kadına yönelik ayrımcılığın, şiddetin giderek arttığı ve din ile ilgili uygulamaların sosyal hayata kolayca yerleştiği toplumumuzda kadın sünnetine değinilmemesi tehlike arz ediyor. İleriki yıllarda kadın sünnetini yasaklayan bir yasa çıkartılır mı bilinmiyor; fakat bu gelenek ile ilgili toplumsal farkındalık yaratılmadıkça tehlikenin artarak devam edeceği öngörülebiliyor.
Kaynaklar: Propaganda Yayınları Yayın Kolektifi Seçkisi 2011, IMCTV, Akşam Gazetesi
Başlık Fotoğafı: AVoice4