Dikkat! Bu yazı Tomorrowland filminin içeriği ile ilgili bilgiler içermektedir.
Eğer Tomorrowland filmi kılavuz sayılırsa gelecek; sırt roketleri, uçan trenler ve tabii ki şeytani robotlarla dolu olacak.
2015 yılının Mayıs ayında gösterime giren Tomorrowland filmi, bir geçit veya roket aracılığıyla ulaşılabilen farklı bir boyuttaki gelecekçi bir dünyayı konu alıyor. Zeki hayalperest bir genç kız, çocukluğunda bu boyuttan atılan bir insan ile beraber kendi dünyasını ve hâlâ içinde olduğuna inanamadığı bu boyutu küresel savaştan ve ekolojik yıkımdan kurtarmaya çalışıyor.
İşte filmde bahsi geçen ve gelecekte de görülebilmesi muhtemel birkaç gelecekçi teknoloji örneği:
Sırt roketleri
Kim bir sırt roketiyle gökyüzünde birkaç tur atmak istemez ki? Görünüşe göre, çoğu Disney tema parkı ile aynı adı taşıyan Tomorrowland filminin yaratıcıları da aynı fikirde. Oyuncu George Clooney’in canlandırdığı Frank Walker, muhteşem bir deha olan fakat hayal kırıklığına uğramış küçük bir mucittir. 60’larda daha çocukken bir sırt roketi yapar ama roket umduğu gibi çalışmaz. Şans eseri, sırt roketlerinin sadece güvenle çalışmadığı, aynı zamanda gayet sıradan olduğu, Tomorrowland adlı bir dünyaya geçiş bileti elde eder.
“Işınlanma” rozetleri
Tomorrowland’e geçmenin birkaç yolu var. Bunlardan biri de tek bir dokunma ile anında diğer boyuta ışınlayabilen küçük bir rozet. Fakat ışınlanma rozeti sadece zeki genç kız Casey gibi potansiyellerine ve zekâlarına göre özellikle seçilmiş insanlarda çalışmaktadır. Sorun şu ki, ışınlanma rozetleri artık var olmayan Tomorrowland’in eski bir görüntüsünü gösteren bir reklam stratejisinden başka bir şey değildir. Ta ki Casey, Frank’i Tomorrowland’in kurtarılabileceğine ikna edene kadar.
Uzay ve zamanı bükebilen roketler
Tomorrowland’e gitmenin bir başka yolu ise Eiffel Kulesi’nin altına gizlenmiş başka bir boyuta geçebilen bir roket. Roket ışıktan daha hızlı hareket edebilen -ki ışık uzayda saniyede 300 bin kilometre hızla yol alıyor- “takiyon” adı verilen teorik tanecikler aracılığıyla farklı bir boyuta ve geleceğe yolculuk yapabiliyor. Bu taneciklerin teorik olmasının sebebi gerçekte de varlığı kanıtlanamamış olması. Bilinen fizik kuralları ile açıklanamadığı için bu taneciklerin varlığı çoğu fizikçi tarafından reddediliyor.
Uçan trenler
Tomorrowland’e vardığınızda, görünmez raylardaymışçasına gökyüzünde yılan gibi kıvrılan trenlerden birine atlamak isteyebilirsiniz. Bu “Tesla” trenleri senaristler tarafından 19’uncu yüzyılın en büyük bilim insanlarından biri Sırp-Amerikan Nikola Tesla’ya bir atıf niteliğinde kullanılmış olabilir. Filmde Nikola Tesla, Amerikalı bilim insanı Thomas Edison -Tesla’nın en büyük düşmanı-, Fransız mühendis Gustave Eiffel ve Fransız yazar Jules Verne ile beraber Tomorrowland’in dört yaratıcısından birisi.
Belki de trenler, elektrikli araba üreticisi Tesla Motors firmasına bir atıf olabilir. Firmanın yönetim kurulu başkanı Alan Musk’ın Hyperloop (Hız Yuvarı) adında, hava basıncı ile çalışan tüplerle hareketini sağlayan yüksek hızlı tren teorisi ile bağdaştırılabilir.
Çocuksu yapay zeka
Tabii ki hiçbir gelecekçi dünya yapay zeka olmadan tamamlanmış sayılamaz. Filmdeki başkarakterden biri de zeki ve genç insanları bulup gezegenin yaklaşan sonunu engellemeye çalışmakla görevli olan çocuksu robot Athena. Athena fikirler üretmek ve insani duygulara sahip olmaya programlanmamıştır fakat genç Frank ile tanıştıktan sonra insani duygular hissetmeye başlar.
Şeytani robotlar
Her iyi Disney filmi gibi, Tomorrowland de kötü insanlara sahip. Bazıları o kadar da akıllı olmayan Terminator tipi robotlar olarak karşımıza çıkıyor. Amaçları ise genç kahramanımız Casey’i Tomorrowland’e gitmesine izin vermeden öldürmek. Işın silahları olmasına rağmen çoğu, Frank’in evindeki manyetik duvarlar, istenmeyen misafirleri püskürten bir güç alanı ya da lazerlerle insanları peynir rendesi gibi doğrayan bir kapı gibi tuzaklara yakalanarak paramparça edildiler.
Düşünce makinası
Belki de filmdeki en önemli varsayımsal teknoloji parçası ise “düşünce makinası.” Hugh Lourie’nin canlandırdığı, Frank Walker’ın kötü meslektaşı David Nix tarafından icad edilen makine, dev bir anten gibi davranarak insanların aklına küresel felaketle ilgili karamsar düşünceler yayınlayarak onları yaklaşan felaket hakkında uyarmaya çalışmaktadır. Fakat bu fikir tamamen geri teper ve gelecekle ilgili bu karamsar düşünceler kendini gerçekleştiren kehanete dönüşür. Aslında filmin çok da karmaşık olmayan mesajı ise, insanlığı felaketten kurtarabilecek tek şey pozitif düşüncedir.
Kaynak: Live Science