Ana Sayfaİnsan ve ToplumTürkiye'de "oldurulan" annelik

Türkiye’de “oldurulan” annelik

-

Birçok bilim insanının; dini, siyasal, sosyal, kültürel ya da psikolojik  birçok farklı düzlemde merkeze yerleştirdiği ve kendi alanlarına özgü tanımlamalar yaparak ele aldığı ”annelik” olgusunu; toplumsal olarak belirlenmiş herhangi bir norm ya da kabul olmadan, saf/katıksız hali ile incelemeye başlamak, eklentilerinin kadın üzerindeki yansımalarını anlamlandırabilmek açısından önem teşkil etmektedir.

Günümüz modern toplumunda annelik kavramı ”olanın” ötesinde ”oldurulan” bir yapıya bürünmüştür. Sosyal medyanın yaygın kullanımının, eğitim yetersizliğinin ya da sınırsız bilgi havuzunda doğru bilgiye ulaşmanın güçlüğünün, çevresel faktörlerin, bireyin topluma yabancılaşmasının ve ikili ilişkilerdeki çatışmanın etkisiyle; içgüdüsellikten uzaklaşmış, dürtüsellik ile icra edilir hale gelmiştir. Anne toplumun yapı taşıdır. İnsanı dolayısı ile toplumu var eden, aynı zamanda toplum tarafından yok edilen konumundadır. Kadın, bedeninde insan üretme gücüne sahip bir yaratıdır. Kabuktur, doğurandır, yuvadır. 

Varlığını yüzyıllarca devam ettirebilmiş, adlarına destanlar yazdıran, ataerkil zihniyet tarafından mit olduğu varsayılan birçok matriarkal toplum, kadının bu gücünün yadsınamayacağının bir göstergesidir. Psikanalizin kurucusu Sigmond Freud’un  anneliğe istinaden;’ kadının kendi penis eksikliği ve imrenisi nedeniyle kendi fallusu gibi yaşantıladığı yavrusuyla kendi eksiğini tamamlaması ve nihayet bütün bir insan olabilmesi’ şeklinde yaptığı tanımlamaya; kendinden sonra gelen psikanaliz uzmanı Erich Fromm’un  ”Ama bence bu tür bir kıskançlıktan, yani erkeklerin toplumda egemen bir duruma gelmelerinden daha da önce, erkeklerde belirgin bir “doğurganlık kıskançlığı” hüküm sürmekteydi. (…) Erkek, annesini yenebilmek için, yaratabilme gücüne sahip olduğunu göstermek zorundadır. Bedeni ile böyle bir yaratma gücüne sahip olmadığı için de, başka bir yönteme başvurması gerekmektedir. Çözüm yolu ise ortadadır. Erkek; ağzı, sözü ve düşüncesi ile egemen olacaktır (1997, s. 295)” (1) şeklindeki açıklaması da kadının yaratma gücünün yaşattığı tedirginliğin doğrulanması niteliği taşımaktadır. Günümüzde bu güç, gerek devlet gerekse toplum tarafından kontrol altına alınmaya; bireysel hak ve özgürlükler, ‘toplumsal düzen’ kılıfına sokularak engellenmeye çalışılmaktadır. 

Modern annelik yaklaşımı anneyi, toplumun uyguladığı psikolojik şiddet nedeni ile Psikanalist Donald Winnicott’un ”yeterince iyi anne” tanımlamasındaki ”çocuğunun tüm isteklerini değil, ihtiyaçlarını karşılayan anne” olmaktan uzaklaştırmış, aksine kadını, öz benliğini yitirme noktasına ulaştırmıştır. 

Özellikle Türk toplumunda ‘anne olmak’ kutsallık ile ilişkilendirilip yüceltirken, aynı toplum anne olmayı seçmiş kadın için ‘beyninin yarısını masada bırakmış’ tanımlaması yapmaktan geri durmamaktadır. 

Anne olan kadına aşılanan yetersizlik hissi ile anne olmayan kadına aşılanan yetersizlik hissi aynı seviyede fakat farklı formlardadır. Birinde karşısındakinin yeterli anne olamadığı görüşünü, çocuğu ile ne şekilde ilgilenmesi gerektiğini ifade eden talimatlarıyla dile getiren ‘ben üstünüm!’ zihniyeti varken; diğerinde anne olmayı tercih etmeme halini, kişinin kadınlığının eksikliği (!) şeklinde ifade eden bir zihniyet vardır.  

Sosyal medyanın ya da diğer sanal mecraların pazarlama stratejilerine maruz kalan ve çocuğu için en iyisini yapmak isteyen annenin ‘EN’ çıtasının günden güne yükseliyor olması ile annenin sosyo-ekonomik düzeyi arasındaki mesafenin giderek açılıyor olması; anneyi içsel bir çatışmaya, sürekli olarak anneliğini sorgulamaya itmektedir.

Özellikle bu konu özelinde toksik etkiye sahip ‘toplum’ tarafından; fiziksel, ruhsal ve psikolojik olarak yorgun olduğunu ve destek istediğini ifade eden anne acımasız bir tutumla ‘çocuğundan şikayetçi olmak’la yani ‘kötü anne’ olmakla eleştirilmektedir.

Dönüşen yaşamına adaptasyon sürecini henüz tamamlamamış annenin, ihtiyaç duyduğu duygusal desteği sağlaması  gereken arkadaşlık ve aile ilişkileri; ‘karşılıklı fayda’ dengesini sağlayamadığı için örselenmekte, bu durum da anneyi giderek yalnızlığa sürüklemektedir.

Annelik olgusu feminist kuramın teorisyenlerinden Judith Butler tarafından toplumsal cinsiyet inşasında heteroseksüelliğin norm olarak kabul edilmesinin bir gösterisi olarak değerlendirilmiş, kadın-erkek düalizminin geçersiz kılınma çabası konusunda sorun oluşturacağı şeklinde ifade edilmiştir.(2) Feminizm tartışmalarında annelik; kadının boyunduruk altına alınması, iş yaşamından uzaklaştırılarak çocuk bakımından sorumlu hale getirilmesi, kadın bedenindeki bu farklılığa istinaden çeşitli toplumsal rollerin dayatılıyor olması  gibi bir çok eleştirilere maruz kalmıştır. Feminist bakış açısına göre insanı kadınsallaştıran, indirgeyen, sınırlayan bu kimlik kadını; entelektüel kesim tarafından, anne olmayı seçme davranışını tabulaştıran, aşağılayan, yargılayan bir zihniyet ile karşı karşıya bırakmıştır. Bu da toplum tarafından yüklenen annenin omuzlarında taşıdığı -bebeğinden daha ağır gelen- psikolojik bir yüküdür. 

Toplum anneyi dışarıdan kutsallaştırırken içeriden tüketmeyi kanıksamış durumdadır. Bu nedenledir ki Türkiye’de anne olmanın tanımında; toplum tarafından uygulanan psikolojik şiddetle mücadele etme gücü de yer almaktadır. 

(1) Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Mart 2019 23(1): 133-143 Freudyen ve Jungiyen Yaklaşımlarla Anne Olgusu- Ayşe Arzu KORUCU

(2) Dergipark.org.tr Toplumsal Cinsiyet Öznesi Olarak Kadının “Annelik” Kimliğine Eleştirel Bir Bakış

\n

Bir\u00e7ok bilim insan\u0131n\u0131n; dini, siyasal, sosyal, k\u00fclt\u00fcrel ya da psikolojik\u00a0 bir\u00e7ok farkl\u0131 d\u00fczlemde merkeze yerle\u015ftirdi\u011fi ve kendi alanlar\u0131na \u00f6zg\u00fc tan\u0131mlamalar yaparak ele ald\u0131\u011f\u0131 \u0027\u0027annelik\u0027\u0027 olgusunu; toplumsal olarak belirlenmi\u015f herhangi bir norm ya da kabul olmadan, saf\/kat\u0131ks\u0131z hali ile incelemeye ba\u015flamak, eklentilerinin kad\u0131n \u00fczerindeki yans\u0131malar\u0131n\u0131 anlamland\u0131rabilmek a\u00e7\u0131s\u0131ndan \u00f6nem te\u015fkil etmektedir.<\/em><\/p>\n\n\n\n

G\u00fcn\u00fcm\u00fcz modern toplumunda annelik kavram\u0131 \u0027\u0027olan\u0131n\u0027\u0027 \u00f6tesinde \u0027\u0027oldurulan\u0027\u0027 bir yap\u0131ya b\u00fcr\u00fcnm\u00fc\u015ft\u00fcr. Sosyal medyan\u0131n yayg\u0131n kullan\u0131m\u0131n\u0131n, e\u011fitim yetersizli\u011finin ya da s\u0131n\u0131rs\u0131z bilgi havuzunda do\u011fru bilgiye ula\u015fman\u0131n g\u00fc\u00e7l\u00fc\u011f\u00fcn\u00fcn, \u00e7evresel fakt\u00f6rlerin, bireyin topluma yabanc\u0131la\u015fmas\u0131n\u0131n ve ikili ili\u015fkilerdeki \u00e7at\u0131\u015fman\u0131n etkisiyle; i\u00e7g\u00fcd\u00fcsellikten uzakla\u015fm\u0131\u015f, d\u00fcrt\u00fcsellik ile icra edilir hale gelmi\u015ftir. Anne toplumun yap\u0131 ta\u015f\u0131d\u0131r. \u0130nsan\u0131 dolay\u0131s\u0131 ile toplumu var eden, ayn\u0131 zamanda toplum taraf\u0131ndan yok edilen konumundad\u0131r. Kad\u0131n, bedeninde insan \u00fcretme g\u00fcc\u00fcne sahip bir yarat\u0131d\u0131r. Kabuktur, do\u011furand\u0131r, yuvad\u0131r.<\/em>\u00a0<\/p>\n\n\n\n

Varl\u0131\u011f\u0131n\u0131 y\u00fczy\u0131llarca devam ettirebilmi\u015f, adlar\u0131na destanlar yazd\u0131ran, ataerkil zihniyet taraf\u0131ndan mit oldu\u011fu varsay\u0131lan bir\u00e7ok matriarkal toplum, kad\u0131n\u0131n bu g\u00fcc\u00fcn\u00fcn yads\u0131namayaca\u011f\u0131n\u0131n bir g\u00f6stergesidir. Psikanalizin kurucusu Sigmond Freud\u0027un\u00a0 anneli\u011fe istinaden;\u0027 <\/em>kad\u0131n\u0131n kendi penis eksikli\u011fi ve imrenisi nedeniyle kendi fallusu gibi ya\u015fant\u0131lad\u0131\u011f\u0131 yavrusuyla kendi eksi\u011fini tamamlamas\u0131 ve nihayet b\u00fct\u00fcn bir insan olabilmesi\u0027 <\/strong>\u015feklinde yapt\u0131\u011f\u0131 tan\u0131mlamaya; kendinden sonra gelen psikanaliz uzman\u0131 Erich Fromm\u0027un\u00a0 <\/em>\u0027\u0027Ama bence bu t\u00fcr bir k\u0131skan\u00e7l\u0131ktan, yani erkeklerin toplumda egemen bir duruma gelmelerinden daha da \u00f6nce, erkeklerde belirgin bir \u201cdo\u011furganl\u0131k k\u0131skan\u00e7l\u0131\u011f\u0131\u201d h\u00fck\u00fcm s\u00fcrmekteydi. (\u2026) Erkek, annesini yenebilmek i\u00e7in, yaratabilme g\u00fcc\u00fcne sahip oldu\u011funu g\u00f6stermek zorundad\u0131r. Bedeni ile b\u00f6yle bir yaratma g\u00fcc\u00fcne sahip olmad\u0131\u011f\u0131 i\u00e7in de, ba\u015fka bir y\u00f6nteme ba\u015fvurmas\u0131 gerekmektedir. \u00c7\u00f6z\u00fcm yolu ise ortadad\u0131r. Erkek; a\u011fz\u0131, s\u00f6z\u00fc ve d\u00fc\u015f\u00fcncesi ile egemen olacakt\u0131r (1997, s. 295)\u0027\u0027 (1)<\/sup> <\/strong>\u015feklindeki a\u00e7\u0131klamas\u0131 da kad\u0131n\u0131n yaratma g\u00fcc\u00fcn\u00fcn ya\u015fatt\u0131\u011f\u0131 <\/em>tedirginli\u011fin do\u011frulanmas\u0131 niteli\u011fi ta\u015f\u0131maktad\u0131r. G\u00fcn\u00fcm\u00fczde bu g\u00fc\u00e7, gerek devlet gerekse toplum taraf\u0131ndan kontrol alt\u0131na al\u0131nmaya; bireysel hak ve \u00f6zg\u00fcrl\u00fckler, \u0027toplumsal d\u00fczen\u0027 k\u0131l\u0131f\u0131na sokularak engellenmeye \u00e7al\u0131\u015f\u0131lmaktad\u0131r.\u00a0<\/em><\/p>\n\n\n\n

Modern annelik yakla\u015f\u0131m\u0131 anneyi, toplumun uygulad\u0131\u011f\u0131 psikolojik \u015fiddet nedeni ile Psikanalist Donald Winnicott\u0027un \u0027\u0027yeterince iyi anne\u0027\u0027 tan\u0131mlamas\u0131ndaki \u0027\u0027\u00e7ocu\u011funun t\u00fcm isteklerini de\u011fil, ihtiya\u00e7lar\u0131n\u0131 kar\u015f\u0131layan anne\u0027\u0027 olmaktan uzakla\u015ft\u0131rm\u0131\u015f, aksine kad\u0131n\u0131, \u00f6z benli\u011fini yitirme noktas\u0131na ula\u015ft\u0131rm\u0131\u015ft\u0131r.\u00a0<\/p>\n\n\n\n

\u00d6zellikle T\u00fcrk toplumunda \u0027anne olmak\u0027 kutsall\u0131k ile ili\u015fkilendirilip y\u00fcceltirken, ayn\u0131 toplum anne olmay\u0131 se\u00e7mi\u015f kad\u0131n i\u00e7in \u0027beyninin yar\u0131s\u0131n\u0131 masada b\u0131rakm\u0131\u015f\u0027 tan\u0131mlamas\u0131 yapmaktan geri durmamaktad\u0131r. <\/em><\/p>\n\n\n\n

Anne olan kad\u0131na a\u015f\u0131lanan yetersizlik hissi ile anne olmayan kad\u0131na a\u015f\u0131lanan yetersizlik hissi ayn\u0131 seviyede fakat farkl\u0131 formlardad\u0131r. Birinde kar\u015f\u0131s\u0131ndakinin yeterli anne olamad\u0131\u011f\u0131 g\u00f6r\u00fc\u015f\u00fcn\u00fc, \u00e7ocu\u011fu ile ne \u015fekilde ilgilenmesi gerekti\u011fini ifade eden talimatlar\u0131yla dile getiren \u0027ben \u00fcst\u00fcn\u00fcm!\u0027 zihniyeti varken; di\u011ferinde anne olmay\u0131 tercih etmeme halini, ki\u015finin kad\u0131nl\u0131\u011f\u0131n\u0131n eksikli\u011fi (!) \u015feklinde ifade eden bir zihniyet vard\u0131r.  <\/em><\/p>\n\n\n\n

Sosyal medyan\u0131n ya da di\u011fer sanal mecralar\u0131n pazarlama stratejilerine maruz kalan ve \u00e7ocu\u011fu i\u00e7in en iyisini yapmak isteyen annenin \u0027EN\u0027 \u00e7\u0131tas\u0131n\u0131n g\u00fcnden g\u00fcne y\u00fckseliyor olmas\u0131 ile annenin sosyo-ekonomik d\u00fczeyi aras\u0131ndaki mesafenin giderek a\u00e7\u0131l\u0131yor olmas\u0131; anneyi i\u00e7sel bir \u00e7at\u0131\u015fmaya, s\u00fcrekli olarak anneli\u011fini sorgulamaya itmektedir.<\/em><\/p>\n\n\n\n

\u00d6zellikle bu konu \u00f6zelinde toksik etkiye sahip \u0027toplum\u0027 taraf\u0131ndan; fiziksel, ruhsal ve psikolojik olarak yorgun oldu\u011funu ve destek istedi\u011fini ifade eden anne ac\u0131mas\u0131z bir tutumla \u0027\u00e7ocu\u011fundan \u015fikayet\u00e7i olmak\u0027la yani \u0027k\u00f6t\u00fc anne\u0027 olmakla ele\u015ftirilmektedir.<\/p>\n\n\n\n

D\u00f6n\u00fc\u015fen ya\u015fam\u0131na adaptasyon s\u00fcrecini hen\u00fcz tamamlamam\u0131\u015f annenin, ihtiya\u00e7 duydu\u011fu duygusal deste\u011fi sa\u011flamas\u0131  gereken arkada\u015fl\u0131k ve aile ili\u015fkileri; \u0027kar\u015f\u0131l\u0131kl\u0131 fayda\u0027 dengesini sa\u011flayamad\u0131\u011f\u0131 i\u00e7in \u00f6rselenmekte, bu durum da anneyi giderek yaln\u0131zl\u0131\u011fa s\u00fcr\u00fcklemektedir.<\/p>\n\n\n\n

Annelik olgusu feminist kuram\u0131n teorisyenlerinden Judith Butler taraf\u0131ndan toplumsal cinsiyet in\u015fas\u0131nda heteroseks\u00fcelli\u011fin norm olarak kabul edilmesinin bir g\u00f6sterisi olarak de\u011ferlendirilmi\u015f, kad\u0131n-erkek d\u00fcalizminin ge\u00e7ersiz k\u0131l\u0131nma \u00e7abas\u0131 konusunda sorun olu\u015fturaca\u011f\u0131 \u015feklinde ifade edilmi\u015ftir.(2) <\/sup>Feminizm tart\u0131\u015fmalar\u0131nda annelik; kad\u0131n\u0131n boyunduruk alt\u0131na al\u0131nmas\u0131, i\u015f ya\u015fam\u0131ndan uzakla\u015ft\u0131r\u0131larak \u00e7ocuk bak\u0131m\u0131ndan sorumlu hale getirilmesi, kad\u0131n bedenindeki bu farkl\u0131l\u0131\u011fa istinaden \u00e7e\u015fitli toplumsal rollerin dayat\u0131l\u0131yor olmas\u0131\u00a0 gibi bir \u00e7ok ele\u015ftirilere maruz kalm\u0131\u015ft\u0131r.\u00a0Feminist bak\u0131\u015f a\u00e7\u0131s\u0131na g\u00f6re insan\u0131 kad\u0131nsalla\u015ft\u0131ran, indirgeyen, s\u0131n\u0131rlayan bu kimlik kad\u0131n\u0131; entelekt\u00fcel kesim taraf\u0131ndan, anne olmay\u0131 se\u00e7me davran\u0131\u015f\u0131n\u0131 tabula\u015ft\u0131ran, a\u015fa\u011f\u0131layan, yarg\u0131layan bir zihniyet ile kar\u015f\u0131 kar\u015f\u0131ya b\u0131rakm\u0131\u015ft\u0131r. Bu da toplum taraf\u0131ndan\u00a0y\u00fcklenen annenin omuzlar\u0131nda ta\u015f\u0131d\u0131\u011f\u0131 -bebe\u011finden daha a\u011f\u0131r gelen- psikolojik bir y\u00fck\u00fcd\u00fcr.\u00a0<\/p>\n\n\n\n

Toplum anneyi d\u0131\u015far\u0131dan kutsalla\u015ft\u0131r\u0131rken i\u00e7eriden t\u00fcketmeyi kan\u0131ksam\u0131\u015f durumdad\u0131r. Bu nedenledir ki T\u00fcrkiye\u0027de anne olman\u0131n tan\u0131m\u0131nda; toplum taraf\u0131ndan uygulanan psikolojik \u015fiddetle m\u00fccadele etme g\u00fcc\u00fc de yer almaktad\u0131r. <\/p>\n\n\n\n

<\/p>\n\n\n\n

(1) Atat\u00fcrk \u00dcniversitesi Sosyal Bilimler Enstit\u00fcs\u00fc Dergisi Mart 2019 23(1): 133-143 Freudyen ve Jungiyen Yakla\u015f\u0131mlarla Anne Olgusu- Ay\u015fe Arzu KORUCU<\/em><\/p>\n\n\n\n

(2) Dergipark.org.tr Toplumsal Cinsiyet \u00d6znesi Olarak Kad\u0131n\u0131n \u201cAnnelik\u201d Kimli\u011fine Ele\u015ftirel Bir Bak\u0131\u015f<\/p>\n","post_title":"T\u00fcrkiye\u0027de \"oldurulan\" annelik","post_excerpt":"","post_status":"publish","comment_status":"closed","ping_status":"open","post_password":"","post_name":"turkiyede-oldurulan-annelik","to_ping":"","pinged":"","post_modified":"2021-05-16 23:24:30","post_modified_gmt":"2021-05-16 20:24:30","post_content_filtered":"","post_parent":0,"guid":"https:\/\/gaiadergi.com\/?p=116909","menu_order":0,"post_type":"post","post_mime_type":"","comment_count":"0","filter":"raw"},"live_filter_cur_post_id":116909}'; block_tdi_122.td_column_number = "2"; block_tdi_122.block_type = "td_flex_block_1"; block_tdi_122.post_count = "4"; block_tdi_122.found_posts = "190"; block_tdi_122.header_color = ""; block_tdi_122.ajax_pagination_infinite_stop = ""; block_tdi_122.max_num_pages = "48"; tdBlocksArray.push(block_tdi_122); -->

SON YAZILAR

Hatırlamak devrimci bir eylemdir

Hatırlamak, ruhun kendine tuttuğu aynadır. Ve unutmamak insanın kendine sadık kalma biçimlerinin belki de en incelikli, en yaratıcı olanıdır. Bazen bir davranışla, bir dokunuşla, bir sessizlikle...

Nedir bu normal?

Normal, Latincesi normalis olan “gönyeli, ölçüye uygun” sözcüğünden gelmektedir. Ayrıca Fransızca normale de “kurala uygun, kurallı” sözcüğünden alıntıdır. Norm, Fransızca norme "kural, standart, ölçü" sözcüğünden gelmektedir...

Tek kişilik azınlık

Sürekli bir şeylere yetişme çabası... Hep geç kalmışlık hissi içerisinde geçen günler... Düşünmeye bile zaman bulamayan insan selleri... Düşünmek bile istemeyen ve bundan kaçmaya çalışan...

Sessizliğin Sesi ve Mizofoni

Sümer’in baş tanrılarından Enlil, bir gün insanlardan çok rahatsız olduğu için onları yok etmeye karar verir. İnsanlardan rahatsız olmasının tek nedeni ise çok fazla üremeleri...
Canan Yavuz
Canan Yavuz
Kimine göre insan, kimine göre ‘kadın’, kimilerine göre ise vegan, minimalist, yoga öğreticisi. Meslek hayatına bebek hemşiresi olarak başlamış, emzirme danışmanlığı ve anne-bebek eğitimi konusunda uzmanlaşmıştır. Kirlenmemiş halimiz olan hayvanlara duyduğu saygı ile şiddetsizlik ilkesini benimseyip 'Veganizm' felsefesini hayatına uyarlamış, ardından yoga felsefesi ile tanışarak meslek hayatına iç huzurun sağlanabilmesi ve şiddetsizliğin yaygınlaştırılabilmesi amacı ile yoga eğitmeni olarak devam etme kararı almıştır. Geçmiş deneyimleri ile yoga uygulamalarını birleştirerek hamile yogası dersleri vermeye başlamış, gebelik gibi mucizevi bir sürecin pürüzsüz geçirilebilmesi adına bu alanda çalışmalar yapmayı amaçlamıştır. Yoga uygulamaları hakkında oluşmuş ön yargıları kaldırabilmek amacı ile Sosyal Sorumluluk Projeleri yürütmekte, aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Sosyoloji bölümünde öğrenim görmeye devam etmektedir.

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol