Yıllarca kocasından şiddet görmüş, iki çocuklu bir kadın Döndü Yenilmez. 28 yaşında ama üç kez üçüncü sayfaya haber oldu.
26 Nisan 2011’de 7 aylık hamileyken Kütahya’nın Hisar Kalesi’nde surlardan düşmüş; yazılan o ki yakınlarına intihar etmek için kaleye çıktığını telefonla söyledikten sonra atmış kendini surlardan. “Hayati tehlikesi var” diye not düşülmüş haberde. Olayın aslı ise; şiddete dayanamayan Döndü ölmek istemiş ama yaralı kurtulmuş. Şiddet yanlısı koca ise gözaltına alınıp hemen serbest bırakılmış.
Bu olaydan 6 ay sonra ağır bir şiddet olayı daha… 22 Ekim 2011’de kayınbabası ve kaynanasıyla beraber yaşadıkları eve gecenin bir yarısı gelen kocası “açım, kalk yemek hazırla” diye uyandırmış Döndü’yü. “Çocuğu yeni uyuttum, çok yorgunum” diye cevap vermiş Döndü. Dayak yemiş. Çok dayak yemiş. Hastaneye götürülen Döndü’ye “kafa travması” teşhisi konmuş. Yine “hayati tehlikesi var” diye not düşülmüş haberde.
Bu haber, Döndü’nün hikâyesine ayrıntılar ekliyor; kocası için daha önce uzaklaştırma kararı verildiğini, Döndü’nün Kütahya Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağlı sığınmaevinde 10 gün kaldıktan sonra tekrar eşi ile bir araya geldiğini, “eşi tarafından sürekli şiddete uğrayan” Döndü’nün “kaçarak evlendiği için baba evi yerine kayınpederinin evine” döndüğünü, polisin de olayın ardından kaçan kocayı aradığını öğreniyoruz.
Eşinden ayrı yaşamaya başlayan Döndü, çocuklarının geçimini sağlamak için gündelik temizlik işleri yapıyordu. Yine temizlik işine gittiği bir gün, kömür sobasından sıçrayan ateş parçası yangın çıkardı, çocukları öldü. Taksirle ölüme sebebiyet vermekten hakkında soruşturma açıldı.
Ve 24 Aralık 2016 tarihli haberlere göre; “Annelerinin üzerlerine kapıyı kilitleyip çıktığı 2 çocuk yanarak can verdi” diye insafsız bir başlıkla yer almış kimi sitelerde. Kimisi Döndü’nün eşinden ayrılıp ayrı bir evde yaşamaya başlamasını, işe giderken çocukların üstüne kapıyı kilitleyip çıkmak zorunda kalışını bir “suç”muş gibi anlatmış. Kimisi gerçeğe parmak basmış; “şiddet gördüğü için eşinden ayrılan kadın, temizlik işleri yaparak çocuklarıyla beraber yeni bir hayat kurmaya çalışıyordu, çocuklarını bırakacak hiçbir yeri olmadığı için kapıyı üstlerine kilitleyip çıkmak zorunda kaldı. Evde çıkan yangında 3 ve 6 yaşlarındaki iki çocuk can verdi. Anne cenaze boyunca ‘evlatlarımı geri getirin’ diye ağladı.”
Eğer evlatlarının kaybıyla haber olmasaydı belki de evlendiği ilk günden beri şiddet gördüğü “kocasının öldürdüğü” ya da “kocasını öldüren” kadın olarak konu olacaktı bir başka habere. Döndü tam üç kez konu oldu üçüncü sayfa haberlerine. Bu ülkede kadınlara reva görülenlerin bir özeti gibi önümüze serilen haberlerin konusu olan hayatı hep tehlikedeydi. Döndü’nün hayatını “bireysel bir dram”a çeviren, iştahla yazılacak yeni bir üçüncü sayfa hikâyesine dönüştüren sistem, artık hayatta olmayan 3 ve 6 yaşındaki iki minicik çocuğun yanarak ölmesinin hesabını da Döndü’ye kesmiş. Devlet, bizzat yapmadıklarıyla taammüden işlediği cinayetin yükünü de bindirmiş Döndü’nün omuzlarına… Onu şiddete uğradığında korumaktan, ona konut, güvenceli iş, ücretsiz ve erişilebilir psiko-sosyal destek hizmetleri, çocuk bakım hizmetleri, kreş sağlamaktan imtina eden, hayatta kalabilmek için hiçbir güvencesi olmayan temizlik işine mecbur bırakanlar, çocukları diri diri yanarak ölen kadını “suçlu” ilan etmiş!
Özay Şendir’in de dediği gibi; “Bazen üçüncü sayfalarda tek sütunluk bir haber, aslında yaşayan bir ölü haline gelmiş birinin hikâyesini saklar içinde.”
Bir kadının 28 yıllık gencecik ömrünü üçüncü sayfa dramlarına kenar süsü yapan, ömrüne bir ferahlık katmaktan hep imtina eden bu korkunç sistem kadınları “hayati tehlikeyle” yaşamak zorunda bırakıyor. Solduruyor hayatlarını… “Hayati tehlikeye” her direnişlerinde daha büyük acılarla sınıyor dirençlerini… Solduruyor umutlarını… Yeter! Başka kadınların hayatlarını üçüncü sayfa dramlarına konu ettirmeyelim. Dirençle yaşamaya çalışan kadınların umutlarını soldurmaya çalışanlara izin vermeyelim.
Kadına yönelik şiddet dünyada en yaygın insan hakları ihlalleri arasında. Her 3 kadından biri fiziksel, duygusal, ekonomik, cinsel ve psikolojik şiddete maruz kalarak yaşıyor yani kadınların hayatı tehlikede. Ataerkil toplumlarda yetişen erkeklerin; erkeklik, kendini yetersiz gördüğü için bunu kadının üzerinde egemen olarak tamamlamaya çalışma, erkeklik gururu gibi sorunları var ve daha çok bunlardan dolayı şiddete başvuruyorlar. Bu konuda her ne kadar önlem alınsa dahi yetersiz kalındığını ve uygulanan şiddete verilen cezaların caydırıcı olmadığını her defasında görüyoruz. Döndü gibi birçok kadın kardeşimiz var seslerini çıkaramayan ve medyaya yansımayan; lütfen sesinizi çıkarın, susmayın. Susmayalım. Hemcinslerim; şiddet, taciz, tecavüz vb. olaylar karşısında gözlerinizi kapamayın, ses çıkaramayan kadının sesi olun.