Ana SayfaKültür & SanatUrsula K. Le Guin'den Sanata Neden İhtiyaç Duyarız?

Ursula K. Le Guin’den Sanata Neden İhtiyaç Duyarız?

-

Ursula K. Le Guin, Kadınlar Rüyalar Ejderhalar kitabında birbirinden etkileyici on iki denemesini okurla paylaşıyor. Okuması keyifli bir o kadar da farkındalık yaratacak metinlerinden yeniden geçerken içinden bir türlü çıkamadığımız bu salgın günlerinde neden zorlandığımızı anlamaya dair ipuçları da görüyorum. Bu ipuçları belki size de iyi gelebilir.

Sanatın İşlevi

Korona günlerinde sanat, her yerde bahsedilen, çoğun da hepimizin yeniden sığındığı bir barınak oldu. Böyle olunca da, Ursula’nın sanatla ilgili paylaştığı aşağıdaki cümle zihnimde bir yıldız gibi yeniden parlamaya başladı.

“Bence, sanat, en iyisi ve en kötüsüyle, her çağ için merkezi önemdedir, çünkü yalan söylemez. Sunduğu umut, sahte bir umut değildir. Romanın önemli bir sanat olduğunu düşünüyorum, çünkü ekmekten başka neyle yaşadığımızdan bahsediyor.”

Tam da Ursula’nın söylediği gibi yaşamak için ekmekten başka şeylere de ihtiyacımız var. Doymak için de.

Sadece Doymak Mı?

Belki sadece doymak ama nasıl? Yiyerek mi? Okuyarak mı? “İzleyerek mi? İsterseniz Ursula’nın, oluşumuza dair şu sözlerine bakalım:

“Bütün bunları, görmeyi, duymayı, konuşmayı, düşünmeyi, hissetmeyi birer birer yaparız. Büyük mistikler ortaklıktan daha derine indiler ve özdeşliği, her şeyin özdeşliğini hissettiler. Fakat, biz sıradan ruhlar bunu yapamayız, belki sadece bir an, tüm hayatımız boyunca bir tek an yapabiliriz. Biz, tekil kişiler olarak, ruh olarak birer birer yaşarız. Kişi, tek bir kişi olarak. Ortaklık, umut edebileceğimiz en iyi şeydir, ve ortaklık çoğu kişi için dokunmak demektir: elimizin bir başkasının eline dokunuşu, birlikte yapılan iş, birlikte çekilen kızak, birlikte edilen dans, beraber dünyaya getirilen çocuk. Biz sadece tek bir vücuda ve iki ele sahibiz. Bir çember oluşturabiliriz, ama bir çember olamayız. Çember, gerçek toplum, tekil vücutlardan ve tekil ruhlardan oluşur. Aksi halde, tam anlamıyla oluşmaz. Nesneleşmiş, nicelleşmiş kişilerden oluşan, gerçek toplumun, gerçek cemaatin sadece mekanik, cansız taklididir _bir toplumsal sınıf, bir ulus-devlet, bir ordu, bir anonim şirket, bir iktidar bloku gibi. Bu yönde hiç umut yok. Sonuna kadar tükettik. Ben, gerçekten Bayan Brown’dan başka umut göremiyorum.”

Ursula’nın umudu gördüğü Bayan Brown, Woolf’un trende rastladığı bir kadınla ilgili yazısına göndermedir.

Şöyledir:

“Temiz fakat yıpranmış, abartılı düzenliliği paçavralardan veya kirden daha fazla fakirliği çağrıştıran yaşlı hanımlardan biriydi: Her şeyi ilikli, bağlı, tutturulmuş, yamanmış ve temizlenmişti. Ona ıstırap veren bir şeyler vardı, görünüşü kederli veya endişeliydi, üstelik çok da ufak tefekti. Temiz küçük botları içinde ayakları yere ancak değiyordu. Ona bakacak kimsesinin olmadığını, kararlarını kendi başına vermesi gerektiğini, senelerce önce terk edildiğini ya da dul kaldığını, belki de tek oğlunu büyüterek geçirdiği sıkıntılı, ziyan olmuş bir hayatı olduğunu ve oğlunun artık kötü yola sapmaya başladığını hissettim.

Müzmin bir işgüzar olan Bayan Woolf, yaşlı hanımla yanında seyahat eden adam arasındaki bölük pörçük konuşmalara, sıkıcı yorumlara, akıl sır ermez işlerle ilgili ayrıntılara kulak misafiri olmuştu. Sonra Bayan Brown birdenbire “Acaba yaprakları iki yıldır tırtıllar tarafından sürekli yenen bir meşe ağacı ölür mü?” diye sormuştu. Zarif ve meraklı bir sesle söylenen, son derece berrak, çok sarih bir soruydu bu. Yol arkadaşı Kent’teki ağabeyinin çiftliğindeki böcek salgılarını uzun uzadıya anlatırken, Bayan Brown küçük beyaz bir mendil çıkarıp sessiz sedasız ağlamaya başlamış, adam bundan rahatsız olmuştu. Nihayet adam Clapham Kavşağı’nda, kadınsa Waterloo’da indi. “Elinde çantasıyla kocaman arı kovanı gibi istasyonda kayboluşunu izledim,” der Bayan Woolf. “Çok ufak tefek, çok direngen, hem çok kırılgan hem de çok cesur görünüyordu. Bir daha hiç karşılaşmadım onunla.”

Bayan Brown’ı Yakalamak

“Bu Bayan Brown, der Viginia Woolf, romanın konusudur. Bir tren kompartımanında veya dimağında yazarın karşısına çıkar ve şöyle der: “Yakala yakalayabilirsen!'”

Hayatın içinde varoluşlarıyla bizi kendine çeken, belki bir daha karşılaşmayacağımız:

“Çok ufak tefek, çok direngen, hem çok kırılgan hem de çok cesur,” karakterleri görünür kılan sanat, içimizde bir yerlerde bize kendi kırılganlığımız içindeki cesaretimizi, direngenliğimizi ve kendi olabilmeyi göstermekte ve bizi sıradanın ardına geçirmektedir.

Sanat, özgünlüğünün dokungaçlarıyla tüm bu kaosun içinde yanımızda yürüyüp, kendi yolumuzu görmemize, o yolda yürümemize, düşersek yaralarımızı sarmamıza yardımcı olmaktadır. Bu nedenle böyle yalıtıldığımız günlerde daha çok sarılırız ona yani insan yanımıza.

Ursula K. Le Guin’in Kadınlar Rüyalar Ejderhalar’dan, bu güçlü bağa ve edebiyata dair incelikli çıkarımlarından bir tutamı paylaşmak istediğim yazımı burada bitiriyorum. O, her zaman bizimle olan sözcükleriyle okuru zengin bir sofraya davet etmeye her daim devam ediyor. Sağlıcakla kalmanız dileklerimle.

Alıntılar: Ursala K. Le Guin. Kadınlar Rüyalar Ejderhalar. Hazırlayanalar: Deniz Erksan, Bülent Somay, Müge Gürsoy Sökmen. Metis Yayınları. Altıncı Basım 2013, İstanbul.’dan yapılmıştır.

\n

Ursula K. Le Guin, Kad\u0131nlar R\u00fcyalar Ejderhalar kitab\u0131nda birbirinden etkileyici on iki denemesini okurla payla\u015f\u0131yor. Okumas\u0131 keyifli bir o kadar da fark\u0131ndal\u0131k yaratacak metinlerinden yeniden ge\u00e7erken i\u00e7inden bir t\u00fcrl\u00fc \u00e7\u0131kamad\u0131\u011f\u0131m\u0131z bu salg\u0131n g\u00fcnlerinde neden zorland\u0131\u011f\u0131m\u0131z\u0131 anlamaya dair ipu\u00e7lar\u0131 da g\u00f6r\u00fcyorum. Bu ipu\u00e7lar\u0131 belki size de iyi gelebilir.<\/p>\n\n\n\n

Sanat\u0131n \u0130\u015flevi<\/h3>\n\n\n\n

Korona g\u00fcnlerinde sanat, her yerde bahsedilen, \u00e7o\u011fun da hepimizin yeniden s\u0131\u011f\u0131nd\u0131\u011f\u0131 bir bar\u0131nak oldu. B\u00f6yle olunca da, Ursula\u0027n\u0131n sanatla ilgili payla\u015ft\u0131\u011f\u0131 a\u015fa\u011f\u0131daki c\u00fcmle zihnimde bir y\u0131ld\u0131z gibi yeniden parlamaya ba\u015flad\u0131. <\/p>\n\n\n\n

\"Bence, sanat, en iyisi ve en k\u00f6t\u00fcs\u00fcyle, her \u00e7a\u011f i\u00e7in merkezi \u00f6nemdedir, \u00e7\u00fcnk\u00fc yalan s\u00f6ylemez. Sundu\u011fu umut, sahte bir umut de\u011fildir. Roman\u0131n \u00f6nemli bir sanat oldu\u011funu d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcyorum, \u00e7\u00fcnk\u00fc ekmekten ba\u015fka neyle ya\u015fad\u0131\u011f\u0131m\u0131zdan bahsediyor.\" <\/p>\n\n\n\n

Tam da Ursula\u0027n\u0131n s\u00f6yledi\u011fi gibi ya\u015famak i\u00e7in ekmekten ba\u015fka \u015feylere de ihtiyac\u0131m\u0131z var. Doymak i\u00e7in de.<\/p>\n\n\n\n

Sadece Doymak M\u0131?<\/h3>\n\n\n\n

Belki sadece doymak ama nas\u0131l? Yiyerek mi? Okuyarak m\u0131? \"\u0130zleyerek mi? \u0130sterseniz Ursula\u0027n\u0131n, olu\u015fumuza dair \u015fu s\u00f6zlerine bakal\u0131m:<\/p>\n\n\n\n

\"B\u00fct\u00fcn bunlar\u0131, g\u00f6rmeyi, duymay\u0131, konu\u015fmay\u0131, d\u00fc\u015f\u00fcnmeyi, hissetmeyi birer birer yapar\u0131z. B\u00fcy\u00fck mistikler ortakl\u0131ktan daha derine indiler ve \u00f6zde\u015fli\u011fi, her \u015feyin \u00f6zde\u015fli\u011fini hissettiler. Fakat, biz s\u0131radan ruhlar bunu yapamay\u0131z, belki sadece bir an, t\u00fcm hayat\u0131m\u0131z boyunca bir tek an yapabiliriz. Biz, tekil ki\u015filer olarak, ruh olarak birer birer ya\u015far\u0131z. Ki\u015fi, tek bir ki\u015fi olarak. Ortakl\u0131k, umut edebilece\u011fimiz en iyi \u015feydir, ve ortakl\u0131k \u00e7o\u011fu ki\u015fi i\u00e7in dokunmak<\/em> demektir: elimizin bir ba\u015fkas\u0131n\u0131n eline dokunu\u015fu, birlikte yap\u0131lan i\u015f, birlikte \u00e7ekilen k\u0131zak, birlikte edilen dans, beraber d\u00fcnyaya getirilen \u00e7ocuk. Biz sadece tek bir v\u00fccuda ve iki ele sahibiz. Bir \u00e7ember olu\u015fturabiliriz, ama bir \u00e7ember olamay\u0131z.<\/em> \u00c7ember, ger\u00e7ek toplum, tekil v\u00fccutlardan ve tekil ruhlardan olu\u015fur. Aksi halde, tam anlam\u0131yla olu\u015fmaz. Nesnele\u015fmi\u015f, nicelle\u015fmi\u015f ki\u015filerden olu\u015fan, ger\u00e7ek toplumun, ger\u00e7ek cemaatin sadece mekanik, cans\u0131z taklididir _bir toplumsal s\u0131n\u0131f, bir ulus-devlet, bir ordu, bir anonim \u015firket, bir iktidar bloku gibi. Bu y\u00f6nde hi\u00e7 umut yok. Sonuna kadar t\u00fckettik. Ben, ger\u00e7ekten Bayan Brown\u2019dan ba\u015fka umut g\u00f6remiyorum.\"<\/p>\n\n\n\n

Ursula\u0027n\u0131n umudu g\u00f6rd\u00fc\u011f\u00fc Bayan Brown, Woolf\u2019un trende rastlad\u0131\u011f\u0131 bir kad\u0131nla ilgili yaz\u0131s\u0131na g\u00f6ndermedir. <\/p>\n\n\n\n

\u015e\u00f6yledir:<\/h3>\n\n\n\n

\"Temiz fakat y\u0131pranm\u0131\u015f, abart\u0131l\u0131 d\u00fczenlili\u011fi pa\u00e7avralardan veya kirden daha fazla fakirli\u011fi \u00e7a\u011fr\u0131\u015ft\u0131ran ya\u015fl\u0131 han\u0131mlardan biriydi: Her \u015feyi ilikli, ba\u011fl\u0131, tutturulmu\u015f, yamanm\u0131\u015f ve temizlenmi\u015fti. Ona \u0131st\u0131rap veren bir \u015feyler vard\u0131, g\u00f6r\u00fcn\u00fc\u015f\u00fc kederli veya endi\u015feliydi, \u00fcstelik \u00e7ok da ufak tefekti. Temiz k\u00fc\u00e7\u00fck botlar\u0131 i\u00e7inde ayaklar\u0131 yere ancak de\u011fiyordu. Ona bakacak kimsesinin olmad\u0131\u011f\u0131n\u0131, kararlar\u0131n\u0131 kendi ba\u015f\u0131na vermesi gerekti\u011fini, senelerce \u00f6nce terk edildi\u011fini ya da dul kald\u0131\u011f\u0131n\u0131, belki de tek o\u011flunu b\u00fcy\u00fcterek ge\u00e7irdi\u011fi s\u0131k\u0131nt\u0131l\u0131, ziyan olmu\u015f bir hayat\u0131 oldu\u011funu ve o\u011flunun art\u0131k k\u00f6t\u00fc yola sapmaya ba\u015flad\u0131\u011f\u0131n\u0131 hissettim.<\/p>\n\n\n\n

M\u00fczmin bir i\u015fg\u00fczar olan Bayan Woolf, ya\u015fl\u0131 han\u0131mla yan\u0131nda seyahat eden adam aras\u0131ndaki b\u00f6l\u00fck p\u00f6r\u00e7\u00fck konu\u015fmalara, s\u0131k\u0131c\u0131 yorumlara, ak\u0131l s\u0131r ermez i\u015flerle ilgili ayr\u0131nt\u0131lara kulak misafiri olmu\u015ftu. Sonra Bayan Brown birdenbire \u201cAcaba yapraklar\u0131 iki y\u0131ld\u0131r t\u0131rt\u0131llar taraf\u0131ndan s\u00fcrekli yenen bir me\u015fe a\u011fac\u0131 \u00f6l\u00fcr m\u00fc?\u201d diye sormu\u015ftu. Zarif ve merakl\u0131 bir sesle s\u00f6ylenen, son derece berrak, \u00e7ok sarih bir soruydu bu. Yol arkada\u015f\u0131 Kent\u2019teki a\u011fabeyinin \u00e7iftli\u011findeki b\u00f6cek salg\u0131lar\u0131n\u0131 uzun uzad\u0131ya anlat\u0131rken, Bayan Brown k\u00fc\u00e7\u00fck beyaz bir mendil \u00e7\u0131kar\u0131p sessiz sedas\u0131z a\u011flamaya ba\u015flam\u0131\u015f, adam bundan rahats\u0131z olmu\u015ftu. Nihayet adam Clapham Kav\u015fa\u011f\u0131\u2019nda, kad\u0131nsa Waterloo\u2019da indi. \u201cElinde \u00e7antas\u0131yla kocaman ar\u0131 kovan\u0131 gibi istasyonda kaybolu\u015funu izledim,\u201d der Bayan Woolf. \u201c\u00c7ok ufak tefek, \u00e7ok direngen, hem \u00e7ok k\u0131r\u0131lgan hem de \u00e7ok cesur g\u00f6r\u00fcn\u00fcyordu. Bir daha hi\u00e7 kar\u015f\u0131la\u015fmad\u0131m onunla.\u201d<\/p>\n\n\n\n

Bayan Brown\u0027\u0131 Yakalamak<\/h4>\n\n\n\n

\u201cBu Bayan Brown, der Viginia Woolf, roman\u0131n konusudur. Bir tren kompart\u0131man\u0131nda veya dima\u011f\u0131nda yazar\u0131n kar\u015f\u0131s\u0131na \u00e7\u0131kar ve \u015f\u00f6yle der: \u201cYakala yakalayabilirsen!\u0027\"<\/p>\n\n\n\n

Hayat\u0131n i\u00e7inde varolu\u015flar\u0131yla bizi kendine \u00e7eken, belki bir daha kar\u015f\u0131la\u015fmayaca\u011f\u0131m\u0131z:<\/p>\n\n\n\n

\u201c\u00c7ok ufak tefek, \u00e7ok direngen, hem \u00e7ok k\u0131r\u0131lgan hem de \u00e7ok cesur,\u201d karakterleri g\u00f6r\u00fcn\u00fcr k\u0131lan sanat, i\u00e7imizde bir yerlerde bize kendi k\u0131r\u0131lganl\u0131\u011f\u0131m\u0131z i\u00e7indeki cesaretimizi, direngenli\u011fimizi ve kendi olabilmeyi g\u00f6stermekte ve bizi s\u0131radan\u0131n ard\u0131na ge\u00e7irmektedir. <\/p>\n\n\n\n

Sanat, \u00f6zg\u00fcnl\u00fc\u011f\u00fcn\u00fcn dokunga\u00e7lar\u0131yla t\u00fcm bu kaosun i\u00e7inde yan\u0131m\u0131zda y\u00fcr\u00fcy\u00fcp, kendi yolumuzu g\u00f6rmemize, o yolda y\u00fcr\u00fcmemize, d\u00fc\u015fersek yaralar\u0131m\u0131z\u0131 sarmam\u0131za yard\u0131mc\u0131 olmaktad\u0131r. Bu nedenle b\u00f6yle yal\u0131t\u0131ld\u0131\u011f\u0131m\u0131z g\u00fcnlerde daha \u00e7ok sar\u0131l\u0131r\u0131z ona yani insan yan\u0131m\u0131za.<\/p>\n\n\n\n

Ursula K. Le Guin\u0027in Kad\u0131nlar R\u00fcyalar Ejderhalar\u0027dan, bu g\u00fc\u00e7l\u00fc ba\u011fa ve edebiyata dair incelikli \u00e7\u0131kar\u0131mlar\u0131ndan bir tutam\u0131 payla\u015fmak istedi\u011fim yaz\u0131m\u0131 burada bitiriyorum. O, her zaman bizimle olan s\u00f6zc\u00fckleriyle okuru zengin bir sofraya davet etmeye her daim devam ediyor. Sa\u011fl\u0131cakla kalman\u0131z dileklerimle.<\/p>\n\n\n\n

<\/p>\n\n\n\n

Al\u0131nt\u0131lar: Ursala K. Le Guin. Kad\u0131nlar R\u00fcyalar Ejderhalar. Haz\u0131rlayanalar: Deniz Erksan, B\u00fclent Somay, M\u00fcge G\u00fcrsoy S\u00f6kmen. Metis Yay\u0131nlar\u0131. Alt\u0131nc\u0131 Bas\u0131m 2013, \u0130stanbul.\u0027dan yap\u0131lm\u0131\u015ft\u0131r.<\/p>\n","post_title":"Ursula K. Le Guin\u0027den Sanata Neden \u0130htiya\u00e7 Duyar\u0131z?","post_excerpt":"","post_status":"publish","comment_status":"closed","ping_status":"open","post_password":"","post_name":"ursula-k-le-guinden-sanata-neden-ihtiyac-duyariz","to_ping":"","pinged":"","post_modified":"2020-07-15 10:48:06","post_modified_gmt":"2020-07-15 07:48:06","post_content_filtered":"","post_parent":0,"guid":"https:\/\/gaiadergi.com\/?p=114077","menu_order":0,"post_type":"post","post_mime_type":"","comment_count":"0","filter":"raw"},"live_filter_cur_post_id":114077}'; block_tdi_122.td_column_number = "2"; block_tdi_122.block_type = "td_flex_block_1"; block_tdi_122.post_count = "4"; block_tdi_122.found_posts = "702"; block_tdi_122.header_color = ""; block_tdi_122.ajax_pagination_infinite_stop = ""; block_tdi_122.max_num_pages = "176"; tdBlocksArray.push(block_tdi_122); -->

SON YAZILAR

Shakespeare, Kafka, Orwell, Dostoyevski ve günümüz

Okuyanın okuduğundan, yazanların okunmadığından hemen herkesin kitapların pahallılığından yakındığı günümüz sularında edebiyat sandalında bir gezintiye ne dersiniz?

Your Stage + Art: Müziğin evrenselliğini kutlayan bir sahne

Bugün paylaşımcılığın ve özgürleşmenin buluştuğu ortak noktadan, müzikten konuşacağız. Your Stage + Art, müziğin insanları bir araya getirme gücüne inanan, müzisyenlere eşit ve özgür şartlar altında müzikseverlerle buluşma imkânı sunmaya çalışan bir oluşum. Sanatla ilgilenen herkesin yeteneklerini...

Edebiyat tekeli ve kırık kalemler

Ülkemizde okuma alışkanlığının çok fazla olmadığını biliyoruz. Bunun için çevremize bakmamız bile yeterli ama gelin sayılara da bir göz atalım. TÜİK’in 2023 yılında yaptığı araştırmaya göre...

İşçi Filmleri Festivali başlıyor

18. İşçi Filmleri Festivali, 14-19 Ekim tarihleri arasında Ankara’da sinemaseverlerle buluşacak. 14 Ekim günü saat 18.30’da Kavaklıdere Sineması’nda oyuncu Gözde Duru’nun sunuculuğunu yapacağı açılışta Sputnik’te...

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol