Fosil yakıttan yenilenebilir enerjiye geçmenin önemi artık her fırsatta vurgulanırken dünyanın bir ucunda bir ülke bu geçişi oldukça basit ve ekonomik şekilde çözüyor. 3,4 milyonluk nüfusuna rağmen son dönemlerde attığı liberal adımlarla dikkat çeken Uruguay, 10 yıldan kısa bir süre içinde karbon ayak izini ve elektrik masraflarını oldukça azalttı. Üstelik devlet desteği olmadan…
Milli enerji müdürü Ramón Méndez’e göre, “Uruguay on yıldan az bir sürede karbon ayak izini hükûmetin devlet desteği olmadan ekonomik bir şekilde azalttı. Hâlihazırda ülke elektriğinin yüzde 94,5’i yenilenebilir enerjiden sağlanıyor ve ücretler enflasyon göz önüne alındığında geçmiş fiyatlardan daha düşük.” Tüm bunlara ilave olarak, enerji kaynaklarındaki çeşitlilik sayesinde elektrik kesintileri çok daha azalmış durumda, bu da kuraklığa karşı dayanıklılığı arttırıyor.
Yakın zamana kadar yüksek oranda petrol ithal edilirken şimdilerde ithalattaki en büyük kalem, rüzgâr türbinleri. Bioyakıt ve güneş enerjisi de oldukça yaygınlaşmış durumda. Mevcut hidroelektrik tesisleriyle birlikte yenilenebilir kaynaklar enerji kaynaklarının yüzde 55’ini oluşturuyor. Bu enerji kaynakları içinde nükleer enerjiye yer verilmemesi ve 20 yıldır yeni bir hidroelektrik kaynağının eklenmemesi de rastlantı değil. Ülkede gerek özel sektörde gerek devlette enerji konusunda oldukça kararlı ve çevreci bir tutum takip ediliyor.
Uruguay enerji yatırımlarını, çoğunluğu yenilenebilir enerji, bir miktarı da sıvı gaz olmak üzere 7 milyar dolara çıkardı. Bu yatırımlarla eski hidroelektrik santrallerine ilave olarak rüzgâr, biyoyakıt ve güneş enerjisi yatırımları arttı. Uruguay elektriğinin yüzde 94,5’ini yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlıyor.
Özellikle enerjide diğer ülkelerden bağımsızlığın öneminin ortaya çıktığı şu günlerde, mevcut temiz enerji kaynakları değerlendirilmeyi bekliyor.
Kaynak: The Guardian