Doğru vegan beslenme birçok hastalığın oluşum riskini azaltırken obeziteyi de önlüyor. Kilo kontrolü sağlamak için yağdan, işlenmiş şekerden ve alkolden uzak bir vegan beslenme uygulamak gerekiyor. Vegan beslenme kilo verme süreçlerinde oldukça fayda sağlıyor.
Kilo kontrolü için de vegan beslenme:
Kilo kaybı için az yağlı vegan diyet ile beslenen şeker hastası ve karışık diyetle beslenen iki grubun karşılaştırıldığı 18 hafta süren bir çalışmada vegan beslenenler kontrol grubuna göre 4,2 daha fazla kilo vermişlerdir.
Kilo alımı insülin direncini doğurur, insülin direnci kilo alımını arttırır. Yanlış beslenme alışkanlıkları ile bu şekilde bir kısır döngü oluşur.
Çağımızın vebası insülin direnci:
Her gün yediğimiz gıdalarla vücudumuza şekerler, yağlar, proteinlerden belli miktarlarda alırız. Bu gıdalar ince bağırsaklardan ve mideden emilip kana karışır. Kana karışan gıda maddeleri, vücuda enerji verir ve vücudun birçok işlevinin yerine getirilmesinde rol oynar. Vücuda enerji veren başlıca maddeler şekerler ve yağlardır. Bu maddelerin kandan kas dokusu gibi yerlere girip enerji üretebilmesi için insülin adlı bir hormona ihtiyaç duyarız. Aşırı şeker ve yağ tüketimi, yanlış beslenme ve hareketsizlik sonucu insülin hormonundaki doğal işleyiş bozulur. Vücuttan aşırı miktarda insülin salgılanmaya başlar. Bu aşırı salgılanan insüline rağmen insülin işlevini tam olarak yerine getirememeye başlar. Bu da insülin direnci denilen duruma yol açar. İnsülin direnci de tokluk hormonu olan leptini engeller. Bu, kilo almaya neden olan en önemli faktörlerdendir.
Bir kişide kan şekeri düzensizliklerinden bahsetmek için o kişinin sadece şeker hastası olması gerekmiyor. İnsülin direnci, reaktif hipoglisemi, hipoglisemik atak gibi pek çok durumda kan şekeri konusundan bahsedilmelidir. Tüm bu olumsuz durumların çözümü için ise beslenmeyi düzenlemek ve fiziksel aktiviteyi arttırmak gerekiyor. Beslenmeyi düzenlemek de doğru uygulanan bir vegan beslenme ile mümkündür. Obezite kaynaklı şeker hastalarında kilo kontrolü ve kan şekeri yönetimini araştıran bir çalışmada, vegan diyetin American Dietetic Association’nın (ADA) önerdiği diyete göre kan şekeri ve kilo yönetimi konularında daha iyi sonuçlar verdiği ortaya konmuştur.
Glisemik indeks konusu:
İçinde şeker olan başlıca gıda grupları sebzeler, kurubakliyatlar, tahıllar, meyvelerdir. Bu gıdalar kan şekerini yükseltirler. Ancak her gıdanın kan şekerini yükseltme hızı farklıdır. Buna kaba tabirle bir gıdanın glisemik indeksi denir. Örneğin; sofra şekerinin glisemik indeksi yüksektir, kan şekerini hızlı bir şekilde yükseltir, bu da vücudu yorar.
Kuru fasulyenin ise glisemik indeksi düşüktür, kan şekerini yavaş yükseltir. Buradan kuru fasulye sofra şekerinden daha faydalıdır sonucu çıkar. Evet, içinde ikisinin de şeker vardır ancak kuru fasulyedeki şeker vücudu yormaz. Eğer bir kişi vegan beslenmeyi doğru bir şekilde uyguluyorsa kan şekerinin yükselip inmelerden vücudunu korur. Şeker hastalığı, insülin direnci, kalp damar hastalıkları gibi birçok hastalığın oluşum riskini azaltır.
Az yağlı vegan beslenme ile karışık beslenmenin karşılaştırıldığı bir çalışmaya göre vegan beslenme, karışık beslenmeye göre glisemik indeks konusunda daha iyi sonuçlar veriyor. Bu da şeker hastalığı, insülin direnci, obezite gibi hastalıkları önlemede çok önemli bir faktör olarak karşımıza çıkıyor.
Vegan beslenmede kilo vermeyi ve kilo kontrolünü kolaylaştıran faktörler:
Antioksidantlar:
Taze sebze ve meyvelerde bulunan antioksidanlar, obezite ve kanser oluşumunu önlerler, kalp damar hastalıklarındaki kötü kolesterolü düşürürler buna karşın iyi kolesterolü arttırırlar. Antioksidantların tam olarak vücuda alınması için genel olarak taze sebzeler ve meyveler kesici alet kullanmadan, pişirilmeden yenmelidir. Bu nedenle, çiğ sebzelerden ve meyvelerden faydalanmalıyız. Her öğünde çiğ sebze yemeliyiz.
Diyet posası:
Taze sebze ve meyveler, kurubakliyatlar, tahılların yeterli bir şekilde alındığı bir vegan beslenme modelinde günlük posa ihtiyacı karşılanır. Yeterli posa alımı bağırsakların çalışmasını kolaylaştırır, yağ ve şekerin dışkı ile atılmasını sağlar. Kilo kontrolünde oldukça önemlidir.
Daha düşük kaloriler:
Vegan beslenme ile büyük hacimlerle daha düşük kalori alımı gerçekleştirilmiş olur. Bu da doygunluk durumlarını sağlayan en önemli etkendir. Düşük kalori alımı az yağlı vegan beslenme ile mümkündür. Çünkü hayvansallar yüksek miktarda doymuş yağ ve protein, aynı zamanda yüksek miktarda enerji de içerir. Bizim vücudumuzun bu kadar proteine ve doymuş yağa ihtiyacı yok. Bitkisel tüm gıdalardan yeterli ölçülerde faydalandığımızda hemen hemen tüm gereksinimlerimizi karşılayabiliyoruz.
Düşük doymuş yağ alımı:
Vegan beslenmede doymuş yağ oldukça düşüktür. Bu da vücutta depo yağın oluşmasını önler. Yağ, doymamış yağlardan sağlandığından bel çevresi yağlanması engellenir.
Grelin Faktörü:
Grelin, yağ dokudan salgılanan tokluk hormonu leptinin tersi etkide çalışan bir hormondur. Yemeklerden önce miktarı yükselir, yemeklerden sonra azalır. Grelin açlıkta aktive olur ve yeme isteğini arttırır.
Vegan beslenme ile karışık diyete göre grelin hormon daha az salgılanır. Grelinin dolaşımda bulunması beslenmeyi etkiler, yiyecek alımını ve vücut ağırlığını etkiler. Vegan beslenme ile grelinin az salgılanmasını sağlamak mümkündür.
Kaynak: nourishhealthforlife, journals