Kadınların, hayvanların, doğanın özgürlüğü için…
Vegan Feministler blogundan; “Biz hayvan özgürlüğü mücadelesi veren, içinde bulunduğumuz bütün sömürü/ezilme/baskı biçimlerini birbirleriyle ilişkili gören ve bunlara karşı mücadelelerin yanında saf tutan vegan feministleriz. Kadınların ve hayvanların sömürüsü arasındaki ilişkiyi açığa çıkarmak ve insanmerkezci, türcü, kapitalist, heteroseksist, ırkçı ataerkilliğe karşı mücadeleyi yükseltmek ihtiyacı ile bir araya geldik. Vegan feminist çalışmalar üretmek, bu tarz çalışmaları derlemek ve vegan feminist tarihimizi yazmak için bu blogu oluşturduk.”
“Neden bir aradayız? Ne yapmak istiyoruz?”
2014 yılında Vegan Feminist Yaz Kampı‘nı düzenlendikten sonra, bu kış bir araya gelen Vegan Feministler 19-20 Aralık’ta Vegisso‘da buluştu. Buluşmaya Muğla’dan, Antalya’dan, İstanbul’dan ve Ankara’dan katılım oldu. Tüm çeşitliliğiyle kadınlara, transeksüel erkeklere, queerlere ve intersekslere açık olan etkinlikte veganlık-feminizm ilişkisi ve yerellerde vegan feminist örgütlenme imkânları konuşuldu. Tüm katılımcılar tanışma sürecinde, veganlık ve feminizmi kendi hayatlarında nasıl ilişkilendirmeye başladıklarına dair deneyimlerini paylaştı ve bu deneyimlerden hareketle “neden buradayız ve nasıl ilerlemek istiyoruz” üzerine konuşuldu.
“Veganist bir etkinlik: Takas pazarı”
Kaos-GL’den Melahat; heteroseksizim, cinsiyetçilik ve vegan beslenme üzerine konuşurken, Ankara’da bunları konuşmaya ihtiyaç duyanlarla bir araya gelmeye karar verdiklerini ve Nisan ayında Veganka’da bir buluşma gerçekleştirdiklerini aktardı. Kaos-GL de ayda bir Vegan peynir ve sucuk yapımı gibi atölyeler devam ediyor.
Ankara Vegan Feminist’lerden Berfun, 7 kadın olarak ekofeminizm üzerinden çalışmalar yürüttüklerini aktardı.
Muğla’dan Ezgi ve Demet, Akyaka’da düzenlenen kamptan sonra 8 Mart ve 25 Kasım’a katıldıklarını ve vegan feministler blogu üzerinde çalıştıklarını söylediler. Ayrıca veganist bir etkinlik olarak takas pazarı yapmayı planladıklarını aktardılar.
“Vegan olmak türcülüğümüzü değiştirmiyor”
Vegan feministler olarak kullanılan dilin, dışarıda bırakan, karşıdakini defansif olmak zorunda bırakan bir dil olmasındansa baskı ve sömürü biçimleri arasındaki ilişkileri sorgulayan ve bu ilişkilerdeki kendi payımıza işaret eden bir dil olması gerektiği konuşuldu. Ankara’dan Pınar “Vegan olmak tücülüğümüzü değiştirmiyor, o yüzden insanlarla iletişime girdiğimizde türcülüğümüzün dereceleri değişebilir ama hâlâ türcüyüz” diye konuştu. Bunun bilincinde olarak meselenin, birilerini vegan yapmaktansa daha çok kendimizi örgütlemek ve vegan feminist politika üretmek olduğu konuşuldu.
Yaz kampı Akyaka’da
Bir sonraki yaz yapılacak olan kampta, vegan feministlerin kapsamı tartışmasına ise kural koyucu olmadan ve korkmadan tartışabilmek için bir alan açılmasına karar verildi. Ayrıca veganlıkla feminizmin kesişimi ve ezilme biçimleri arasında nasıl bir bağlantı kurulduğu, ne gibi ihtiyaçlarla bir araya gelindiği gibi konuların yeniden ele alınmasına karar verildi. Son olarak yaz kampı Muğla’nın Azmak Nehri ile ünlü ilçesi Akyaka’da gerçekleştirilecek.