Alaşehir ve etrafındaki ilçeleri de içerisine alan Gediz Ovası’nda yılın 12 ayında tarımsal üretim yapılabiliyor. Bu bereketli topraklarda nam salmış bir meyve var ki, binlerce yıllardır şarabın da, pekmezin de, sofralarımızın da asıl konusu: Üzüm. Öyle ki, Türkiye geçen yaz ürettiği 313 bin ton kuru üzümle, kuru üzüm üretiminde lider noktada. Bu dünya üretiminin dörtte birinden daha fazlası anlamına geliyor. 2016 yılı Uluslararası Üzüm Üreticisi Ülkeler Konferansı verilerine göre ise Türkiye, ürettiği kuru üzümün 275 bin tonunu ihraç ederek yine dünya birinciliğini korudu.
Rakamlar karın doyurmuyor
Ancak bu rakamların hiçbiri sizi aldatmasın. Alaşehir’de ya da çevre ilçelerde dolaşırsanız bunca üretimin üreticide hiçbir karşılığının olmadığını görebilirsiniz. Zira İzmir Ticaret Borsası’nın geçen sene açıkladığı raporlar da çiftçinin kara günlerini doğrular nitelikte. Yayımlanan rapora göre, dünyada kuru üzümün kilogramı için verilen para yaklaşık 6.5 lira iken geçen yıl satılabilecek en iyi üzüm 3.95 liradan alıcı buldu. Üzüm üreticilerince çoktandır güvenini yitirmiş Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri (TARİŞ) ise üzümü 3.58 liradan alarak üreticiyi yalnız bırakmaya devam etti.
TARİŞ tüccarın eline verildi
1913 yılında Nazmi Topçuoğlu, Kazım Nuri Çörüş, Ahmet Sarı ve arkadaşları öncülüğünde üreticilerin yaşamakta olduğu olumsuzluklardan kurtulabilmesi amacıyla üreticiler arasında kurulan TARİŞ, uzun yıllar çiftçinin tek dayanağı oldu. Ancak Türkiye’nin izlediği neoliberal tarım politikaları, TARİŞ ile çiftçi arasında güçlü bağı çoktandır yok ederek çiftçileri tüccarların eline bıraktı.
Tam da yukarıda bahsettiğimiz gibi, havaya attığınız meyve çekirdeğinin toprakla buluşmasında fidan yeşertecek kadar verimli bu topraklarda, bu denli üretim bolluğu neresinden bakarsanız bakın muhteşem bir şey. Ancak üzüm üreticisi, AKP iktidarıyla beraber yaşadığı eziyetin önüne geçmek için uzun zamandır bir isyan sürdürüyordu. Çiftçi, kâh üzüm kasalarını yollara devirdi kâh bağ direklerini yıktı. Bir de Tarım Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın eylül(!) ayında gerçekleştirdiği Alaşehir ziyaretinde üzümün taban fiyatını 4 lira olarak açıklaması, bardağı taşıran son damla oldu.
Yıllar önce 6-6.5 liraya sattığımız üzüm için Bakan Fakıbaba “4 lira” demiş, bunu da neredeyse sezonun bitiminde söylemişti. Bunun öncesinde Cumhuriyet Halk Partisi tarafından örgütleneceği bildirilen Üzüm Çalıştayı ve Üzüm İçin Adalet Mitingi ise önceki gün Alaşehir’de gerçekleştirildi.
12 Eylül’de BirGün manşetine de taşınan Üzüm Çalıştayı için, başta CHP Manisa Milletvekili Tur Yıldız Biçer ve ekibi ile beraber Manisa Milletvekilleri Mazlum Nurlu ve Özgür Özel tarafından iyi bir örgütlenmeyle köylüler tek tek çalıştaya ve mitinge davet edildi.
“Birleşe birleşe kazanacağız”
Eli kolu bağlanmış Egeli köylüler için Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun kürsünde söyleyeceği her söz büyük bir umut taşıyordu. Mitingte genç-yaşlı, kadın-erkek binlerce köylü hep bir ağızdan “Birleşe birleşe kazanacağız!” sloganı atarak, çiftçinin yine TARİŞ’te yapılan benzeri bir örgütlenmeyle yan yana durmayı arzuladığını göstermiş oldu. Ya da TARİŞ yönetiminde yeniden söz sahibi olarak üzüm üretiminde üreticinin yalnız bırakılmaması gerekliliğini dillendirdi.
Alaşehir MYO’da gerçekleştirilen Üzüm Çalıştayı’nda Kılıçdaroğlu ile dertlerini paylaşan köylüler, hep bir ağızdan CHP’ye taleplerini yöneltti. Bu talepler sırasıyla şöyleydi:
» Kuru ve yaş üzüm satımı için gerçekçi bir maliyet tutarı belirlensin. Bu maliyet tutarı üzerinden de makul bir kâr ile beraber senenin başında taban fiyat açıklansın. Hiçbir tüccar da bu taban fiyatın altına inmesin.
» Bölgede AKP’li ve MHP’li belediyelerce şirketlere rant uğruna peşkeş çekilen jeotermal enerji santrallerinin üzüm üretimine verdiği zararın farkına varılsın ve her biri tek tek kapatılsın.
» Çıkartılan yasalarla ve tutarsız yönetimiyle etkisiz hale getirilen TARİŞ yeniden çiftçi dostu bir hale getirilsin; getirilememesi durumunda ise çiftçiyi koruyacak, üretenin söz sahibi olacağı başka bir kooperatif kurulsun.
Çiftçi, ancak yan yana gelerek AKP’nin sermaye dostu neoliberal tarım politikalarının karşısında durabileceğini fark etmiş durumda. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun söylemleri, Birleşik Haziran Hareketi’nin elinde tuttuğu pankartlar, şimdiden köylü için bir umut. Umut çünkü, köylülerin ayağını bastığı, terini akıttığı topraklar “kardeşini sevenlerin toprağı.” Ondandır ki borç batağındaki köylünün ortak çığlığı, “yan yana gelelim ve üzümümüzü koruyalım!”
Alıntı: BirGün-Burak Abatay