Ana SayfaKültür & SanatYemişim sanatını

Yemişim sanatını

-

Sanatla ilgisi olmayan insanların bile dikkatini çeken ve üzerinde çokça tartışılan, günlerce sosyal medyada paylaşılan ve hatta birçok markanın reklam çalışmasına konu olan bir eserle ilgili o kadar çok şey söylenmesine rağmen hâlâ eserin ne anlama geldiğinin tam olarak anlaşılmaması, sizce de tuhaf değil mi? Ayrıca eserin adının Komedyen olması da bu durumla fazlasıyla örtüşmüyor mu?

Eseri gören birçok insanın “Bu da sanat mı şimdi?” diye eleştirdiği Komedyen çalışmasının ne anlattığını kaç kişi anlayabildi, bilemiyorum. Belki de sadece bir kişi. Neden bir kişi veya o kişi kim diye merak edenler, bu sorunun cevabını yazının sonunda bulabilirler.

Çoğu insanın “Duvara Bantlanmış Muz” ile adını duyduğu Komedyen çalışması, İtalyan sanatçı Maurizio Cattelan’a aittir. Fakat sanılanın aksine tüm bu sansasyon, sanatçının bu eserini Art Basel Miami’de sergilemesiyle başlamadı. Çünkü Cattelan buna benzer birçok eleştiri içeren eserini yıllar önce de sergileyerek dünya sanatında yeterince ses getirmişti zaten. Fakat bu eserin bu kadar sansasyon yaratmasının temel nedeni, duvara bantlanmış muz kadar basit bir şeyin 120 bin dolara satılmasının yarattığı şoktu.

Tuhaf olansa çoğu insanın bu eserden haberi varken, onu üreten sanatçı hakkında bilgilerinin olmaması gerçeğinin fark edilmemesidir. O yüzden Komedyen çalışmasına geçmeden önce Cattelan ile ilgili birkaç bilgi paylaşmak yerinde olacaktır.

Birleşik Devletler’de yaşayan İtalyan sanatçı Cattelan (1960-), ironik espri anlayışıyla ve genellikle insanı şaşırtan yapıtlarıyla ünlüdür. Sıklıkla ve aykırı bir şekilde kültürel ve toplumsal yaşamlarımızla alay eden sanatçı, sanat dünyasının kendini beğenmiş tutumuna dikkat çekmeyi hedefler ve bu dünyanın doğasında var olan bir aptallık veya yapaylık olarak gördüğü şeylerle dalga geçer.

Kültürle ilgili çağdaş meseleleri eleştirme tarzıyla Cattelan genellikle kavramsal sanat uygulayıcısı ve bir enstalasyon sanatçısı olarak sınıflandırılır. O ise kendini sanatın palyaçosu olarak tanımlar.*

Gerçekten de Cattelan, modern sanat dünyasının soytarısı olarak anılır. Soytarı başlığı onun eserlerinin, sanat eseri olduğu gerçeğini yok etmeyip eserlerine kasıtlı olarak mizah eklemesini sağlamaktadır. Bununla birlikte eserlerinde eleştirel bir ironi de mevcuttur. Cattelan’ın kendisine soytarı rolü yaratması, Orta Çağ dünyasının soytarıları gibi fikir ve uygulamalar hakkında kimseye izin verilmeyecek şekilde yorum yapmasını kolaylaştırmaktadır. Böylelikle kültürel uygulamaları eleştirip, cezalandırılma korkusu olmadan yargıda bulunabilmektedir.**

Maurizio Cattelan, “America” – (18 ayar klozet, 2016-17)
Sanat ve insanın fiziksel doğasının iç içe geçtiği, altın olmasına rağmen eylem olarak herkesin eşitlendiği bir alan sunmaktadır.
Maurizio Cattelan, “La Nona Ora – The Ninth Hour” – (Polyester reçine, doğal kıllar, aksesuarlar, taş, halı, değişken boyut, 1999)
Vatikan’ın kırmızı halısı üzerinde yukarıdan düşen bir göktaşı altında ezilmiş halde yatan Papa II. John Paul’ün balmumu heykeli
Maurizio Cattelan, “A Perfect Day” (Alüminyum üzerine monte edilmiş forex üzerine C-baskı, 258 x 192 cm, 10. sürümü, 1999)Massimo De Carlo’nun yapışkan bantla duvara yapıştırıldığı bir performans; ancak sanat ticaretinin destekleyicisi olarak bir sanat eseri gibi sergilenmiştir.

Cattelan’ı ve çalışmalarını yakından takip eden eleştirmenler de sanatçının Komedyen isimli eserindeki eleştirisinin ne olduğu ile ilgili birçok şey yazıp çizdiler. Örneğin; bazıları sanatçının buradaki eleştirisinin “zenginler 120 bin dolara sıradan bir muzu sanat eseri diye satın alırken, sıradan insanların bu olaya tepki göstermesi yani fakir ve zengin arasındaki farkın çarpıcı bir şekilde ortaya konması” olarak yorumladı. Hani bu yorum, bizim bir deyimimizi anımsatırcasına: “Zenginin malı züğürdün çenesini yorar.” hesabı…

Diğer yorumlardan biri de sanatçının aslında toplumu ve medyayı hedef aldığı yönündeydi. Eğer basit bir eser (ki kimilerine göre eser bile değil) tüm medyayı meşgul edebiliyor, hatta reklamlara bile konu edilebiliyorsa, eseri bir sanat eseri haline getiren de işte budur. Diğer bir deyişle, bazı eleştirmenler İtalyan sanatçının ‘duvara bantlanmış muz’unun tek başına bir eser olmadığını, duvara asıldıktan sonra medyada ve online dünyada aldığı aşırı etkileşimle bir esere dönüştüğü görüşündedir.

Cattelan’ın Komedyen eseriyle, nasıl gördüğümüzü ve neye değer verdiğimizi yapılandıran ekonomik, sosyal ve söylemsel sistemlerin sorgulanmasını istediği de yorumlar arasındadır. Aynı zamanda kültürel endüstrinin eleştirisinin bu çalışmayla çarpıcı bir şekilde ortaya konduğu da belirtilmektedir. Saçma sapan şeylerin değer atfedildiği günümüz kültüründe sanatın da bundan payını aldığını ve aslında bu çalışmayla Cattelan’ın muz kadar basit bir şeyin bile nasıl sanat eseri olarak konumlandırılabileceğini, pazarlama gücünün kültürün üzerindeki etkisinin yansımasıyla birlikte sanatın bile artık bu gücün tekelinden kendini sıyıramayacağının bir eleştirisi olarak da yorumlandı.

Peki, gerçekte neydi? Cattelan, Komedyen eseriyle sadece bu eleştirileri mi yapmayı hedeflemişti?

Açıkçası Cattelan’ın diğer çalışmalarını da incelediğimizde Komedyen eserinin altında başka fikirler aramaktan kendimizi alıkoymak zorlaşıyor. Çünkü eğer “basit zordur” mantığı ile düşünürsek, bu eserin bu kadar basit görünmesinin ardında çok daha zekice bir fikrin yatması gerekmez mi?

Çoğu insanın aksine “Bu da sanat mı şimdi? Bunu ben de yaparım. Hatta beş yaşındaki çocuk bile bunu yapabilir.” tartışmalarını bir kenara bırakıp bu eserin ardında yatan eleştiriye odaklandığımızda, Cattelan’ın bu çalışmasının tamamen insanlığın eleştirisine dayalı olduğunu anlamak zor olmayabilir. Hatta Cattelan’ın bu eseriyle insanlık komedyasının bir örneğini sergilediğini söylemek de mümkündür.

O halde, Komedyen bize ne söylemektedir?

Sanat, sadece insana özgü bir kavramdır. Çünkü bu anlamı bulan ve bu anlama bir değer yükleyen de sadece insandır. Hatta anlamın kendisini yaratan da…

Evrim sürecinde insana odaklandığımızda ise primat atalarından evrimleşerek bugüne gelen insanın bundan milyonlarca yıl önce muzu ağaçtan koparıp yemekle meşgul olduğu aşikârdır. Diğer bir deyişle, evrimleşme sürecimizin başlarında bizim türümüz için muz, sadece bir besin kaynağıdır.

Milyonlarca yıl sonra evrimleşen insan için muzu bir sanat eseri olarak konumlandırmak ise adeta şu soruyu sormaktır: Acaba ne kadar evrimleşebildik?

Bu çalışmanın altında yatan eleştiri ise evrim sürecinde kat edebildiğimiz yol işte bu kadar dercesine karşımızda durmaktadır. Acaba insan denilen türümüz, milyonlarca yıllık evrim sürecinde ağaçtan kopardığı muzu duvara yapıştırıp “bu sanat mıdır, değil midir” tartışması yapabilecek kadar mı evrimde yol alabilmiştir?

İşte, bu eserin adının Komedyen olmasının nedeni belki de budur.

Bir diğer karmaşık durum ise, Cattelan’ın Komedyen eserinden üç tane üretmiş olmasıdır. Cattelan, bunu neden yapmış olabilir? Nedensiz yapmayacağı aşikâr. Acaba?..

Bu yüzden eseri anlayabilen tek kişi belki de David Datuna idi. Performans sanatçısı David Datuna’nın Cattelan’ın Komedyen eserinin sergilendiği esnada duvara bantlanmış muzu yiyip “Aç Sanatçı” adıyla bir performans sanatı sergilediğini ilan etmesiyle, eserle ilgili en çarpıcı yanıt yine bir sanatçıdan böyle gelmişti. Sanki “Evet, evrimde bu kadar yol alabildik! Yemişim sanatını.” dercesine…

David Datuna’nın “Aç Sanatçı” adlı performansını izlemek için linke tıklayabilirsiniz.
https://tr.euronews.com/embed/956076

* Beş Yaşındaki Çocuk Bunu Neden Yapamaz – Açıklamalı Modern Sanat – Hayalperest Yayınevi – Susie Hodge

** MAURIZIO CATTELAN’IN ESERLERİNDE İRONİ VE ELEŞTİRİ- Serpil AKDAĞLI (Dr. Öğretim Üyesi, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümü)

SON YAZILAR

Shakespeare, Kafka, Orwell, Dostoyevski ve günümüz

Okuyanın okuduğundan, yazanların okunmadığından hemen herkesin kitapların pahallılığından yakındığı günümüz sularında edebiyat sandalında bir gezintiye ne dersiniz?

Your Stage + Art: Müziğin evrenselliğini kutlayan bir sahne

Bugün paylaşımcılığın ve özgürleşmenin buluştuğu ortak noktadan, müzikten konuşacağız. Your Stage + Art, müziğin insanları bir araya getirme gücüne inanan, müzisyenlere eşit ve özgür şartlar altında müzikseverlerle buluşma imkânı sunmaya çalışan bir oluşum. Sanatla ilgilenen herkesin yeteneklerini...

Edebiyat tekeli ve kırık kalemler

Ülkemizde okuma alışkanlığının çok fazla olmadığını biliyoruz. Bunun için çevremize bakmamız bile yeterli ama gelin sayılara da bir göz atalım. TÜİK’in 2023 yılında yaptığı araştırmaya göre...

İşçi Filmleri Festivali başlıyor

18. İşçi Filmleri Festivali, 14-19 Ekim tarihleri arasında Ankara’da sinemaseverlerle buluşacak. 14 Ekim günü saat 18.30’da Kavaklıdere Sineması’nda oyuncu Gözde Duru’nun sunuculuğunu yapacağı açılışta Sputnik’te...
Derya Gül
Derya Gül
1 Mart 1980 doğumlu sanatçı, on sene boyunca «usta-çırak kültürü» içerisinde yetişti. Sanat ve atölye eğitimleri alırken bir yandan da resim çalışmalarına başladı. Sanatçı, ilk eserlerinde kolaj tekniğini kullandı. Ardından çalışmalarına, kendi oluşturduğu teknik ve üslupla devam ederek buna yönelik eserler üretti. Uzun bir süre sadece portre üzerine çalışan sanatçı, ilerleyen yıllarda soyut figüre yöneldi ve son iki yıldır ise tamamen soyut dışavurumcu resimler yapmaya başladı. Sanatçının ilk dönem eserlerinde «denge» arayışı göze çarparken, son döneme ait çalışmalarında «kontrollü otomatizm ve geometrik soyutlama» dikkat çekmektedir. Edebiyat, felsefe, mitoloji ve tarihle de yakından ilgilenen Derya Gül’ün “Ayadaki Göz” ve “Ah Şu Cahil Filozoflar” isimli iki kitabı bulunmaktadır.

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol